..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Şiir, seçmek ve gizlemek sanatıdır. -Chateaubriand
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Doğa ve Dünya > Oğuz Düzgün




8 Mayıs 2009
Yürek Gribi  
Oğuz Düzgün
Gün geçmiyor ki, vahşi bir virüs insanlığı tehdit etmesin. AIDS, Kuş gribi, kene virüsü derken şimdi de Domuz gribi (H1N1) virüsü tir tir titretiyor insanlığı.


:AEHI:
Gün geçmiyor ki, vahşi bir virüs insanlığı tehdit etmesin. AIDS, Kuş gribi, kene virüsü derken şimdi de Domuz gribi (H1N1) virüsü tir tir titretiyor insanlığı. Dünyanın her tarafında yoğun sağlık önlemleri alınıyor, karantina tedbirleri uygulanıyor. Domuz gribi virüsünün insanlara bulaşmasını önlemek adına herkes seferber olmuş durumda.

H1N1 virüsü henüz Türkiye’ye uğramadı. Ancak insanlarımız şu anda bile oldukça tedirgin durumda. Bu virüs ya bizim ülkemizde de bulaşıcı hastalıklara, ardından toplu ölümlere sebep olursa, diye korkuyoruz. Korkmakta da haklıyız elbet. Zira Kanuni’nin de söylediği gibi, “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi / Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi”

Bizi ölesiye korkutmasına rağmen, son günlerde domuz gribi kaynaklı bir vefat olayına rastlamış değiliz ülkemizde. Bu da bizi sevindiriyor elbette. Ancak başka bir virüs var ki, salgın bir hastalık gibi dolaşıyor hanelerimizi. Gün geçtikçe de dalga dalga yayılıyor. Neredeyse, etkilemediği bir aile kalmadı ülkemizde. Her evden yürek parçalayan feryatlar yükseliyor..

Hangi eve yolumuz düşse, babasıyla ya da annesiyle tartışan, hatta onlara saygısızca hakaret eden bir evlat görüyoruz. Öğretmenlerini döven çocukları da gördük bu ülkede, kendi evlatlarını öldüren anne babaları da. Arabaların tekerleri altında acılar içinde kıvranarak ezilen kedilerin ve de köpeklerin sessiz çığlıklarını çoğunlukla duyamadık. Karayollarının kenarlarında sık sık gördüğümüz ezilmiş hayvan cesetleri de, az önce bahsettiğimiz dehşetli virüsün acı sonuçlarının bir başka boyutunu ortaya koyuyor..

Daha birkaç gün önce Mardin’de yaşanan katliam olayı, daha tehlikeli bir virüsün, damarlarımızda dolaşmaya başladığını gösterdi. Aslında bu virüsün yüzlerce yıldır aramızda gezindiğini biliyorduk ama bu günkü gibi yaygın etkilerini müşahede edememiştik. Hz. Hamza’yı şehit eden ve sonra da tevbe edip Müslüman olan Vahşi bile, böylesine Vahşi olmamıştı desek abartır mıyız bilmem?

Ruhları ve bedenleri öldüren bu hastalığın pek çok farklı isimleri olabilir. Ancak ben bu yazımda, ilgili hastalığı “ Yürek Gribi” adıyla tavsif etmek istiyorum. Onlarca yıldır, çoluk çocuk demeden binlerce insanı öldüren, hayvanları telef eden, bitki örtüsünü yok eden, havayı, suyu, toprağı acımasızca zehirleyen salgın bir grip bu “Yürek Gribi”. Bu dehşetli bulaşıcı hastalığın yayılmasından istisnasız hepimiz sorumluyuz. Bütün bu yaşanan kıyımların suçlarını teröristlere, koruculara, törelere, arabalara, parfümlere, fabrikalara yükleyerek kaçamayız sorumluluğumuzdan.

Neredeyse bir köyün yarısını katledecek kadar zalimleşen yüreklerin hasta olmadığını kimse savunamaz herhalde. Ya da annesini acımasızca öldüren o kızımızın ruhsal bir hastalığın pençesine düşmediğini de kimse iddia edemez. Veyahut da kedileri ve köpekleri düşüncesizce ezen o sürücülerimiz, bu acı olaydan sıyrılmak için dikkatsizliklerini bahane gösteremezler..

Yüreklerimizi kontrol ettiğimizde, aslında hepimizin az ya da çok, “Yürek Gribi” hastalığına yakalandığımızı görüyoruz. Hangi birimiz Televizyon ya da İnternet gibi, bu virüsü daha hızlı yayan iletişim araçlarıyla muhatap olmuyoruz ki? Kimisi vitaminli manevi gıdalar aldığı için bu hastalık onlara çokça da tesir etmiyor. Çünkü onların yürekleri bu hastalıklara karşı dirençli. Bünyeleri bu virüsü kolayca etkisiz hale getirebiliyor. Bu hastalığı tedavi edebilen Mevlana ve Yunus gibi hekimlerin tavsiyelerine uymayı da ihmal etmiyorlar..

Yüreklerini yeterince manevi gıdalarla doyuramayanlar, kendilerinin sadece bu dünya için yaratıldıklarını, bundan dolayı da başka bir âlemde hesap vermeyeceklerini düşünenler, yüce dinimizin inanç esaslarını, anasından babasından öğrendiği şekliyle, taklidi bir biçimde kabul edenler, İslam’ın sadece ve sadece biçimsel yönüne takılıp, ahlaki boyutunu ihmal edenler, Yürek Gribi hastalığının pençesine her an düşebilirler.

Gördüğünüz gibi, domuz gribinden de dehşetli bir hastalık dolaşıyor damarlarımızda.. İyiden iyiye temizlenmeye, yüreğimizdeki mikroplardan, virüslerden bir an önce kurtulmaya ihtiyacımız var. Karıncaları dahi ezmekten çekinen bir kutlu Peygamber’in güzel ahlakını hayatımıza acilen sokmaya ihtiyacımız var. Nefsimizin her istediğini yaparak onu azdırmak yerine, onunla mücadele ederek yücelmeye, hakiki bir insan olmaya çalışmalıyız. Canlı cansız bütün varlıklarda, her an, her saniye yansıyan Allah’ın isimlerini görebilmeyi öğrenmeliyiz mesela.

Eşimize, çocuğumuza, annemize, babamıza, öğretmenimize, arkadaşımıza yaptığımız zulümlere haklı gerekçeler bulmaya çalışarak kendimizi rahatlatmak yerine, vicdanımızın çığlıklarını dinlemeli, onun acılarına kalıcı çözümler bulabilmek için en ağır cerrahi müdahalelere hazır olmalıyız. Zulümlerimizin acılarıyla yüzleşmeli, tövbe ederek ahlakımızı güzelleştirmeye çalışmalıyız..Yoksa bir gün gelecek, “Yürek Virüsü” bizim de ruhumuzu eline geçirecek, bizim ve sevdiklerimizin hayatlarını adeta cehenneme dönüştürecektir.

Vakit çok geç olmadan, gelin yüreklerimizi Yunus Emre gibi yürek hekimlerinin şifalı mısralarına teslim edelim. Yunus gibi gönül hekimlerinin, hekimler hekiminden öğrenip tavsiye ettikleri inanç, tefekkür ve ibadet reçetelerini sabah akşam uygulayalım. Sonsuzluğumuzu tehdit eden bu öldürücü hastalıktan kurtulmanın başka da yolu olmadığını hiçbir zaman aklımızdan ve yüreğimizden çıkarmayalım.

Gerek ağlat, gerek güldür,
Gerek yaşat gerek öldür,
Aşık Yunus sana kuldur,
Kahrında hoş, lutfun da hoş



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın doğa ve dünya kümesinde bulunan diğer yazıları...
Noel Baba Türk Mü?
Genlerdeki Virüsler, Maymun Ayumu ve Budistler
Evrim Kuramı Hakkında Düşünceler - 1
Hayatın Anlamı
Bir Fantastik Kurgudur Kâinat
Süper Amcaları Arı Soktu!
Dünyaya Sesleniş
Atamız İda mı?
Yağmur İstiyoruz!
Yüreksel Cehennemleşme

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Fâtih İstanbul'u Kaç Yaşında Fethetti?
Mevlid Kardeşliği
Kâfiyelerin Birliği
Kemençe Kimin?
Baklava'nın Kökeni
Kurân'ın Kökeni Sümerde mi?
Şiir Düşünceleri
Amerika Osmanlı Tarafından Keşfedilseydi?
Medeniyet Bestemizin Notaları
Evliya Menkıbelerinden Türk Fantastik Edebiyatına

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sen Var Ya Sen! [Şiir]
Çakkıdı Çakkıdı [Şiir]
Bâlibilen Dilinde Şiir [Şiir]
Üç Boyutlu Şiir [Şiir]
Miraciye [Şiir]
Sağanak Sen Yağıyor [Şiir]
Bülbüller Şehri İstanbul [Şiir]
Türkçe Hamile Beyanlara [Şiir]
Burası Sessiz Biraz [Şiir]
New Orleans'lı Siyahi Kirpiklerin [Şiir]


Oğuz Düzgün kimdir?

Yazar edebiyatın her alanında çalışmalar yapıyor.

Etkilendiği Yazarlar:
Bütün yazarlardan az çok etkilendi. Zaten insanoğlunun özelliği değil midir iletişimde bulunduğu varlıklardan etkilenmek?


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Oğuz Düzgün, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.