..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Mutlu köle çoktur. -Darwin
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Toplumcu > BÝLGEPERÝ




20 Mart 2010
Gülsüm Anne  
BÝLGEPERÝ
Aradan çok uzun yýllar geçti 90 lý yýllarda yazdýðým öykümdü. Ama konu hala tazeliðini koruyor. Tüm Cumartesi Annelerine Ýthaf Olunur.


:BDGJ:
Gülsüm erkenden kalktý. Kaç hafta geçmiþti bilmiyordu. Ýþte bir Cumartesi daha gelip çatmýþtý. Her hafta yaptýðý gibi hazýrlýklarýný tamamladý. Broþürleri, pankartlarý ve yüreðine sýðdýramadýðý biricik evladýnýn resmini yanýna aldý. Aceleyle evden çýktý. Daha Fatma Haným’a uðrayacaktý. Ümraniye’den karþýya geçmek iki saatlerini alacaktý. Fatma Haným sokaðýn baþýndaki evde oturuyordu. Onun da iki aydýr kýzý kayýptý. Sonbaharýn soðuk ayazý yüzüne vuruyordu. Kesik kesik öksürdü. Bu koþuþturma içerisinde saðlýðý onun için önemsizdi. Buna raðmen ayakta kalabilmeliydi. Fatma Haným’ýn evine yaklaþtýðýnda þöyle bir saðýna soluna bakýndý. Sabahýn bu saatinde iki, üç baþýboþ köpekten baþka canlý varlýk görünmüyordu. Kapýyý týklattý. Biraz sonra Fatma Haným kapýyý açtý. Buruk bir gülümsemeyle:

-Hoþ geldin Gülsüm Haným buyur gir içeri.

Gülsüm ricayý kayýtsýz kabullenerek içeri girdi. Ortalýk toparlanmýþ masanýn üzerine peynir, zeytin ve kýzarmýþ ekmek konmuþtu. Fatma masayý göstererek:

-     Gel! Gülsüm Haným otur bir þeyler yiyip öyle çýkalým.
-     Hiç Yiyecek yerim yok Fatma Haným. Sanki aç yatýp tok kalkýyorum.
-     Olur mu öyle þey! Biliyorsun akþama kadar orada ayakta kalýyoruz. Bizlere bir þey olduktan sonra zaten sahipsiz yavrularýmýz, iyice ortada kalýrlar.
-     Haklýsýn ama…
-     Elbette haklýyým. Bizim güçlü olmamýz gerekiyor. Ha senin yavrun, ha benim yavrum hiç fark etmez.
Fatma yeni demlediði çayý ince belli cam bardaklara doldurdu. Gülsüm masanýn ucuna eðreti oturdu. Ýki kadýn üç, beþ zeytin, biraz peynir boðazlarýndan zor geçecek þekilde yutkunarak yedi. Ýki kadýnýn ortak yönü dul oluþlarýydý. Yavrularýnýn ise tek olmasý. Gülsüm bir deri atölyeside iþiçi olarak, Fatma ise bir bankada müstahdem olarak çalýþýyordu. Çocuklarýnda baþka dayanaðý olmayan bu kadýnlarýn dayanaklarý da ellerinden alýnmýþtý.

Gülsüm bir bardak çayý yudumlarken içinin ýsýndýðýný hissetti. Yavrusunu Erol’unu düþündü. “Þimdi O kim bilir neredeydi?” Gözlerinden iki damla yaþ süzüldü yanaklarýna…
Fatma kahvaltýlarýný tamamladýktan sonra çarçabucak masayý toparladý. Sonra Gülsüm’e bir sigara uzattý. Bir tanede kendine aldý. Sigarayý içlerine çekerek, konuþmadan öylece bir süre oturdular. Fatma mutfaða geçip ekmek arasý bir þeyler hazýrladý. Pet þiþeyede su doldurdular. Her bir þey tamamdý.

     Birlikte çýktýlar. Kadýköy münibüslerine bindiler. Kadýköye’e geldiklerinde koþturarak vapura yetiþtiler. Karaköy ‘e vardýklarýnda saat 8.00 e geliyordu.Tünele kadar yürüyüp, tünelden birkaç dakikalýk tren geçiþiyle Ýstiklal Caddesine gelmiþlerdi. Ýnsanlar henüz toparlanmamýþtý. Caddenin kenarýnda polisler çoktan yerlerini almýþtý. Her hafta yaþanan insanlýk dramý kendini tekrar gösterecekti.

Gülsüm oðlunun resmini göðsüne dayadý. “ Evladýmý bulun!” diye haykýrmaya baþladý. Fatma onun omzuna dokunarak:

-     Biraz bekleyelim Gülsüm Haným. Bak onlar ( polisleri göstererek) bir çýrpýda daðýtabilir! Diðer annelerde gelsin.
-     Peki ama dayanamýyorum.
-     Dayanmak zorundasýn. Hepimiz yavrularýmýz için buradayýz.
Saat 8.30 a doðru anneler caddede yerlerini almýþtý. Ýlk zamanlarýn tedirginliðini ve deneyimsizliðini yaþamýyorlardý. Kendilerini ne beklediðini, nasýl davranmalarý gerektiðini gayet iyi biliyorlardý. Korkularý yoktu. Yedikleri coplar onlarý daha da dirençli kýlmýþtý. Yüreklerinde ki sevgiyi, yok etmek isteyenlere karþý nefret doluydular.

Önce hep birlikte yavaþ yavaþ alkýþ tuttular. Ardýnda alkýþlar hýzlandý. Yükseldi. Anneler hep bir aðýzdan baðýrmaya baþladýlar.
“Çocuklarýmýz bulunsun! Hesap sorulsun!” sonra bir anne var gücüyle bir þiir okumaya baþladý. Tüm anneler pür dikkat oldu.

“ Onu ben doðurdum
O bir körpe yavru
Sakýndým kurttan, kuþtan
Okuttum vatan için
Ama elimden aldýlar
Katil eller!
Emzirdiðim göðsüm sýzlýyor”

Gazeteciler artýk eski ilgilerini göstermiyordu. Ýlk zamanlar televizyoncular gazeteciler her biri röportaj yapmak için birbirleriyle yarýþýyorlardý. Oysa þimdi toplantýlarý dayaksýz, copsuz olursa gazete sütunlarýnda üç beþ cümleyi geçmeyen yazýlar bile zor çýkýyordu. Ne zaman dövülerek yerlerde sürüklenerek anneler polis gücüyle daðýtýlýyorsa, iþte o zaman biraz daha gazete sütunu büyüyor. Bazen televizyon haberlerinde de çýkýyorlardý.

Onlarýn sesini duymalarý gereken insanlar kulaklarýný öyle bir týkamýþlardý ki onlara seslerini duyurmak olanaksýzdý. Bu kan emici koþullarda öyle bir çýrpýndýlar ki. Kayýp ailelerin çoðu güç kanaat geçinen insanlardý. Her biri buna raðmen emeði ile çalýþan dürüst, namuslu insanlardý. Vergilerini veriyor vataný için yurttaþlýk görevlerini yerine getiriyorlardý. Þu anda ise çocuklarýnýn her biri vatan hainiymiþcesine kendileri bu kötü muameleyi görüyordu. Çocuklarýn içerisinde elbette daha heyecanlýlarý vardý. Ama çoðu gerçekten çok masumdu. Þu anda bu kirlilik içerisinde iyi düþünmek elden gelmiyordu. Varlýklý güçlü insanlar olsalardý hiç birisi bu duruma düþmezdi.

Gülsüm kendini oldukça yorgun hissetti. Fatma’ya bakýndý. Kalabalýkta onu göremedi. Ne zaman yanýndan ayrýldýðýnýn farkýnda bile deðildi. Duvar kenarýna çömelirken yüzünün rengi kaçmýþtý. Bir süre göðsüne dayadýðý resimle öylece oturdu. Fatma yanýna on dakika kadar sonra gençten bir kadýnla çýka geldi.
-     Bak Gülsüm Haným bu haným kýz seninle tanýþmak istediðini söyledi.
-     Merhaba Gülsüm Haným. Ben Nurten. Dinamik dergisinde Muhabir olarak çalýþýyorum.
-     Hoþ geldin Nurten Haným.
-     Hoþ bulduk.
-     Niçin tanýþmak istemiþtiniz?
-     Haftalardýr buraya geliyorum. Bütün anneleri tanýyorum. Dergimizde sürekli size yer veriyoruz. Ancak sesinizi çok az bir kitleye ulaþtýrabiliyoruz. Sizi kamuoyu tam tanýmýyor. Bunun için bir annenin resmini çekerek, onun yaþamýný anlatarak insanlara duyurmak istiyorum. Resminizi çekip, öykünüzü anlatmamda bir sakýnca var mý?
-     Hayýr. Artýk hiçbir sakýncayý düþünecek durumda deðilim.
Fatma bu arada gazeteci kadýnýn elini tutarak:
-     Ne yapacaðýmýzý bilemiyoruz.
-     Siz yapmanýz gerekenleri yapýyorsunuz zaten.
-     Öyle ya!
-     Yalnýz þunu düþünmek gerekiyor. Artýk kendi aranýzda örgütlendiniz. Hepinizin acýlarý ortak. Bu iþin içinde evlat sevgisi büyük.
-     Evlat bu sevilmez mi…
-     Görüyorsunuz iþte! Burada sevgi ile çözüm bulamýyoruz. Ancak ciðerleri yanan insanlar sizin yanýnýzda yer alýyor. Oysa bu öyle bir tehlike ki her an birinin daha kapýsýný çalabilir.
-     Biz yandýk baþkasý yanmasýn.

Gülsüm konuþmalarý sessizce dinliyordu. Kimi zaman onaylarcasýna baþýný sallýyordu. Nurten’e takýldý gözleri. Bakýmlý, kumral, yeþil gözleri kaygýlý, güzel bir kadýndý. Böyle bir gelininin olmasýný isterdi…

-     Siz ne diyorsunuz Gülsüm Haným?
Nurten’in kendine baktýðýný görünce:
-     Çok haklýsýnýz. Denemediðimiz yol, çalmadýðýmýz kapý kalmadý. Çocuklarýmýzdan bir haber alsak baþka bir þey istemiyorum.
Nurten, Gülsüm’ün kucaðýndaki resmi göstererek: ( kayýtçalarýný açtý mikrofunu uzattý)

-     Ne zamandan beri haber alamýyorsunuz?
-     On ay yirmi gün oldu.
-     Nasýl kayboldu?
-     O akþam ben gece mesaisine kalmýþtým. Erol akþama bir arkadaþýný getireceðini söylediðinden, iþe gitmeden yemeklerini hazýrlamýþtým. Akþam telefonla görüþtük. Arkadaþý olan Ahmet ile evde olduklarýný biliyordum. Aklýma hiçbir kötü düþünce gelmedi. Sabah eve geldiðimde hiç kimse yoktu. Mutfakta birkaç bardak ve tabak bulaþýk içinde tezgahýn üzerinde duruyordu. Tencere ocaðýn üzerindeydi. “ Çocuklar erken çýktý her halde” diye düþündüm. Ama içime de bir kurt düþtü. Erol titiz bir çocuktu. Ben gelmeden mutlaka bulaþýklarý yýkar, ortalýðý toparlardý.
-     Anlýyorum, sonra ne yaptýnýz?
-     Beklemeye baþladým. Gece çalýþtýðým için uykusuzdum. Biraz olsun yatayým dedim. Ama uyumak imkansýz. Karabasanlar, kabuslar sýçrayarak kalktým. Akþamý zor ettim. Sürekli kulaðým kapýdaydý.
-     Aklýnýza hiç geldi mi onun gitmiþ olabileceði?
-     Asla! Korkuyordum ama Ortalýk karýþýk, baþýna bir iþ gelmesinden, özellikle kaza geçirmesinden korkuyordum.
-     Ýlk önce kimi aradýnýz?
-     Önce kardeþimi aradým. Bir kadýndým. Akþam vakti ne yapabilirdim? Çýktý geldi, sað olsun. Ahmet’i tanýdýðým için onlarýn evine gittik. Ahmet de evde yoktu. Zaman zaman arkadaþlarýnda kaldýðý için ailesi Ahmet’i merak etmemiþlerdi henüz. Biz gidince onlarý da bir þüphe aldý.
-     Gülsüm Haným sizi yormak istemem. Ýsterseniz biraz dinlendikten sonra konuþmaya devam edelim.

-     Hayýr, hayýr… Sonra Ahmet’in babasý , ben ve kardeþim Ýstanbul’un bütün hastanelerini dolaþtýk. Hiçbir iz yoktu. Sonra aklýmýza karakol geldi. Çocuklar bir yaramazlýk yapmýþ ya da yanlýþ birine çatmýþ olabilirdi. Bizim mahallede ki karakola sorduk. “yok” dediler. Oradan ilçe ile emniyet müdürlüklerine gittik. Yoktu iþte ! sanki yer yarýlýp içine düþmüþlerdi. Ayaklarýmýza karasu inmiþti. Yürüyecek dermanýmýz kalmamýþtý. Erol’un kaybolduðunu duyan komþular, akrabalar her biri eve gelip soruyorlardý. Bu arada Erol’un kaybolduðu gün onu gören hiç olmamýþtý. Yalnýzca küçük bir çocuk bizim sokakta yabancý bir arabanýn durduðunu görmüþ o kadar.


-     Peki daha sonra bir haber alamadýnýz mý?
-     Ah! Bir haber almýþ olsaydým. Baþka hiçbir þey istemezdim. Dilekçe vermediðim makam, görüþmediðim yetkili kalmadý. Gazete köþelerine kadar ilan verdim. Resimlerini çoðaltýp elden daðattým. Otobüs duraklarýna, Vapura aranýyor ilaný astým. Hiçbir haber çýkmadý. Ölmüþ bile olsa ölüsünü görmek isterim.
-     Bekli de evden gönüllü ayrýlmýþtýr. Yanlýþ insanlarla arkadaþlýk kurmuþ ya da yasal olmayan bazý olaylara karýþýp geri dönülmeyecek noktaya gelmiþ olabilir mi?
-     Hayýr hiç sanmýyorum. Benim oðulum akýllý bir insandý. Hukuk üçte okuyordu. Bana sürekli “ biraz daha sýk diþlerini anne, okulu bitirdikten sonra seni çalýþtýrmayacaðým.” diyordu yavrum.

Gülsüm’ün gözlerinden artýk yaþlar boþalmýþ sesi titriyordu. Konuþamadý daha fazla öylece kaldý. Bu arada anneler sloganlarýna , alkýþlarýna devam ediyordu.

Nurten:
-     Sizi üzdüm Gülsüm Haným, ama yazacaðým bunlarý. Demokrasinin, hukuk devletinin olduðu ülkelerde insanlar yalnýz býrakýlmaz. Umarým bulursunuz oðlunuzu.

Gülsüm’ün yanýndan ayrýlýrken fotoðrafçý arkadaþýný çaðýrdý Nurten Gülsüm’ün resmini çektirdi. Eflatun ebruli baþörtüsü baðlamýþ kadýnýn, zayýf yüzündeki her bir çizgi acýyla çizilmiþti. Bakýþlarý oldukça donuktu. Ýçinde yaþattýðý umudu da olmasa canlýlýðýndan dahi þüpheye düþülebilirdi.

Nurten:
-     Hoþça kalýn sizin yanýnýzdayýz, bunu asla unutmayýn.

dedi ve kalabalýða karýþtý.

Gülsüm kendinin bile zor duyabileceði bir sele “ güle güle “ dedi. Öylece bir müddet kaldý çömeldiði yerde. Bakýþlarý soðuk ve donuktu. Aðlamayý býrakmýþtý. O kadar sessizleþmiþti ki sanki orada taþ kesilmiþti.

Fatma daha önceden hazýrladýðý yiyeceði çantadan çýkartýp Gülsüm’e uzattý ve:

-     Gülsüm Haným bir þeyler yiyelim.
Gülsüm'den hiçbir ses çýkmýyordu. Gülsüm’e dokundu.

- Haydi Gülsüm Haným al þunu!
Çýt yok.
Fatma, Gülsüm’ün kolundan tuttu. Koluna dokunmasýyla Gülsüm oturduðu yerden yavaþça yere yuvarlandý. Buz gibiydi elleri. Gözleri hala açýktý.. Fatma anlayamadý. Dokundukça tüyleri diken diken oldu. Birden baðýrmaya baþladý.

- Koþun ! Koþun! Gülsüm öldü galiba!

Þok olmuþtu. Kimi çaðýrdýðýný, kime seslendiðini bilemeden koþuþturuyordu ortalarda. Kadýnlar etrafýný çevirdi Gülsüm’ün her biri göz yaþýna boðulmuþtu. Tek bir aðýzdan çýkan ses gibi baðrýyorlardý.

- Gülsüm’ ün katili nerede?

Her þey için çok geçti. O ölmüþtü. Artýk. Fatma, Gülsüm’ü kucaðýna aldý. Kadýnlar Gülsüm’ün elini, ayaðýný tutuyorlardý. Bir polis amiri yaklaþtý yanlarýna:
-     Ne oldu?

Kadýnlar hep bir aðýzdan “ Size bir kurban daha verdik ” dedi.

-     Ne biçim konuþmak öyle! Biz görevimizi yapýyoruz. Siz de analýðýnýzý yapsaydýnýz, bu durumlara düþmezdiniz!

…….

Nurten dergiden çýktý. Ýstiklal Caddesine koþturarak yürüdü. Elindeki resimleri bütün kadýnlara daðýttý. Gülsüm’ün ölmeden önceki son resmiydi. Tüm annelerin resmiydi bu. Bütün gazetelere, bütün dergilere, televizyonlara faksladýlar. Çocuklarýný bulmak için anneler artýk tek bir yüzde, tek bir beden de toplanmalýydý. Bu da Gülsüm’den baþkasý olamazdý. Gerçek bu kadar zor da olsa onlar yýlgýnlýða kapýlmayacaklardý. Bu devran hep böyle dönmezdi. Onlarda bir gün çocuklarýna kavuþacak ve bu hale düþürenlerden hesap soracaklardý.

Artýk her birinin ismi Gülsüm’dü, Gülsüm Anne.



Tüm Cumartesi Annelerine Ýthaf Olunur.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kýrmýzý Manto
Hasan Usta
Beþ Yüz Liralýk Bir Ýþ
Yaðmurla Baþlayan Dostluk

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Yolculuk [Þiir]
Senin Aðýtýn [Þiir]
Soðuk Demir [Þiir]
Söðüt Dalý [Þiir]
Meslek [Þiir]
Böylece [Þiir]
Gölge [Þiir]
Eksiðim Sensin [Þiir]
Yosma [Þiir]
Horoz [Þiir]


BÝLGEPERÝ kimdir?

Kendimi daha ziyade bir okur olarak görürüm. Bir yapýt oluþturmak için çok emek gerekir. Þu anda sadece yazacaðým gün için sözcük biriktiriyorum.

Etkilendiði Yazarlar:
Aragon,Nietzsche, Dickens,Dostoyevski,Tolstoy, Balzac,Hemingway,Steinbeck, Aziz Nesin, Nazým Hikmet, Orhan Kemal, Sabahattin Ali, Murathan Mungan


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © BÝLGEPERÝ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.