Dünyada insandan çok aptal var. -Heinrich Heine |
|
||||||||||
|
İhtimallere sığınıyorum. Öyle mi böyle mi şöyle mi derken geçiyor günler, içim geçiyor. Aklımdan geçenler çok fe...na, zifir oluyor gecelere./Geceler ziyan. Bugün yürüdüm kıyılarında, denizlerin eskisi gibi tuz kokmuyor. Yeşile çalan gözlerin yosun tutmuş./Gözlerin ziyan. İçimdeki hüznün başkenti Kabil, kırgınlıklarımın Herat oldu bugün. Umut gözlerini benden kaçırdığı yer, Kandehar’da. Yüreğim Mezar-ı Şerif’te atarken./Yüreğim ziyan. Telefon çalıyor, elim gitmiyor. Açıyorum ikinci aradığında. Gideceğini söylüyorsun, yorgun! Sesim bir korkuyu heceliyor, yakın bir tarih olması korkutuyor cevabın. Ne zaman diyorum. Cevap gelmiyor. Sesin hiç olmadığı kadar ürkek. Korkum sarıyor ürkekliğini./Sesin ziyan. Sorumluluk duyularak aranan bir kadın olduğumu unutup, ne zaman diyorum. Ne zaman/Zaman ziyan. Yüreğim yorgun, pusuyor bir köşeye. Sesine ses olamıyorum, ağlayamıyorum bile. Hüzünbaz yansımam dolaşıyor şehri, şehirlerden taşıyorum. En uzun geceyi yaşıyor ülke. Şafak doğmamak için direniyor. Direniyor ama doğacak elbet biliyorum. Anneme yaşattığım Şeb-i yelda da ki sancıyı şimdi anlıyorum. Doğmak için sabahı beklemişim. Annem sancılar içinde yorgun. Doğuyor gün sancılı /Doğumlar ziyan. Canımdan can gidiyor. Bir anne’nin canından can gibi gidiyorsun. Dilimden düşmeyen dualara, Allah’a sığınıyorum. İçine biraz huzur işliyorum./Dualar ziyan. Yazları kurak bir hüznü yaşar kırgınlıklarım Kabilde. Susuz bırakma yüreğini, dudakların hiç kurumasın. Kışları soğuk bir iklim eser umutlarıma Kandehar’da. Dönüşünde ülkene sıkı giyin üşüme. O yüksek dağları gözünde fazla büyütme. Dünya damı denen o geçitten geçip geleceksin günü geldiğinde. Vadilerdeki yumuşak iklim hakim olacak hüzünbaz yüreğime. Üç bin yedi yüz umut yakacağım işte o zaman adına./Umudum ziyan. Hüzünbaz yüreğine tek çare kızıl darbe diyor bir adam Peştuca. Anca bir katliam dağıtır gözlerimde kalan umudu./Gözlerim ziyan, ellerim ziyan. Ah geçip giden zaman./Zaman ziyan. Pamirlerdeki la’l taşları kadar suskun yüreklerimiz. Hüznüm mavi burkalara bürünmüş. Bir tek çay rengi gözlerimi açıkta bıraktım, darbe yemiş gövdemi gizleyerek./Hüznüm ziyan. Peştunlar bir yazısız kanunla kana buladılar günümü. Her gün aynı dava. Seni bekledikçe bir bir kan davasına düşüyor içimdeki kadınlar. Acımasızca öldürülüyorlar./Ölüm ziyan. Margo çölüne düşmüş bekleyişlerimi gel al kurtar desem de gelmezsin bilirim. Dili damağı kuraya kuruya ölecek sabrım, tükenecek her şey./Sabrım ziyan. Ben ki özlenmeyen kadın../..Unutulan. Ah be geçen zaman../..Zaman ziyan.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © çiğdem taş , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |