Ölümden önce yaþam var mý? -Duvaryazýsý |
|
||||||||||
|
I. Kýsým: Ülkemizin en güzel Aþk þairlerinin baþýnda gelen bir Üstad’ýn düþüncelerinden meydana gelmiþ bir nesildir diriliþ nesli. Hani Monna Rosa’nýn ünlü Þairi diyor ya: Yaðmurlardan sonra büyürmüþ baþak Meyvalar sabýrla olgunlaþýrmýþ Bir gün gözlerimin ta içine bak; Anlarsýn o zaman ölüler niçin yaþarmýþ Yaðmurlardan sonra büyürmüþ baþak Ýþte Þairin bu dediðini uygulayýp O’nun gözlerinin içine baktýðýnda Muazzez Akkaya Haným, - Gerçi bu þiirin genelini irdeleyip akrostiþ diziliþine baktýðýnýzda Üstad, Muazzez Akkayam diyerek duygularýný iyice perçinleþtiriyor - anlayacaktý ölülerin nasýl yaþayacaðýný. Ama biliyorum Muazzez Haným hiç anlamadý Onu. Hiç de dinlemedi. Dinleseydi bu þiir o Þairin yüreðinden dökülür müydü hiç? Evet doðru yoldasýnýz. Sezai Karakoç’tan bahsediyorum. Geçenlerde Ýstanbul Üniversiteli birkaç arkadaþla Üstad’ý ziyaret ettik. Malum bendenizin hep düþünceleri Monna Rosa þiiri üzerine kuruluydu. Bu þiiri hangi ruhla ve nasýl yazdýðýný soracaktým. Ancak Üstad’ýn, Monna Rosa ile ilgili sorulara karþý hiç de güzel bakmadýðýný öðrendiðimde çok üzülmüþtüm. Üstad, çok farklý bir kimliðe sahipti. Mesela O’nun yakýn geçmiþini irdelediðimde 2007 yýlýnda Kültür ve Turizm Bakanlýðý’nca her yýl verilen ‘’Kültür ve Sanat Büyük Ödülünü kazandýðýný ancak bu ödülle ilgili bir tören düzenlenmesini istemediðini, sadece plaketin adresine gönderilmesini talep ettiðini ve para ödülünü de bakanlýðýn tasarrufuna býraktýðýný öðreniyordum. Maddi durumunun hiç de iyi olmadýðý halde… Çok farklý bir mizaca sahip olduðunu söylemiþtim. Birlikte fotoðraf çekinmek, kitabýný imzalatmak, sorduðumuz sorulara cevap verdiðinde not almak istediysek de bunlarýn hiçbirini kabul etmedi. Üstad’ý bir hayli yaþlanmýþ görüyordum. Caðaloðlu’nda bulunan o küçük mü küçük ofisinde ziyaretçileri hiç de eksik olmuyordu. Sorular soruluyor O, o bitkin haliyle yýlmadan cevap veriyordu. O yüzden Üstad’a sadece bir konu hakkýnda soru sorduk: Diriliþ nesli… O anlattý bizler dinledik. O anlatýrken arkadaþlar Üstad’ýn aðzýndan düþen kelimeleri kapýþýrken ben de o andan ve Üstad’ýn yaný baþýnda olmamdan istifade Monna Rosa’nýn þairinin kalem tutan ellerini izliyordum. Titriyordu. O anlarda o ellerin titreþimiyle içimin nasýl titrediðini anlatamam. Sonra gözlerine baktým. -Monna Rosa þiirinde Muazzez Haným’a olan sözlerine atfen.- Ve anlýyordum o zaman bir ölünün nasýl yaþadýðýný. Ne kadar da gerçek bir duyguyla yazdýðýný anlýyordum o þiirini. Muazzezini nasýl da sevdiðini anlýyordum. Çünkü hiç evlenmemiþti Sezai Karakoç. Ýþte gerçek Aþk bu olmalýydý. Sevgisini onun karþýsýna geçip anlatamadýðýndan mý, daha doðrusu haykýramadýðýndan mý dökmüþtü bütün yüreðiyle yazdýðý Monna Rosa þiirini sayfalara. Ah be Üstad. Ne kadar da yüreklisin! ‘ ‘Açma pencereni, perdeleri çek Monna Rosa, seni görmemeliyim Bir bakýþýn ölmem için yetecek; Anla Monna Rosa, ben öteliyim… Açma pencereni, perdeleri çek’’ Çaylar içilmiþ, diriliþ nesli ile ilgili söylenecek sözler tükenmiþ olduðu vakit, ufak bir göz göze gelmeyle ve tokalaþmayla Üstad’ýn yanýndan ayrýldýk. Odasýndan çýkarken kapýnýn yaný baþýna istiflenen kitaplar gözlerime iliþmiþti. Zaten dar olan salonda bizler de kalabalýk yapmayalým desturuyla arkadaþlarla birlikte Monna Rosa adlý þiir kitabýný, orada görevli olan bir aðabeyin izniyle alarak binadan ayrýldýk. Yokuþlu yollarda, arkadaþlar Üstad’ýn sarf ettiði sözleri tartýþýrlarken ben Beyazýt caddesinde aðýr adýmlarla Üstad’ýn þiirlerini karýþtýrmaya koyuldum. Bir þiir gözüme çarpmýþtý. Çok manidar bir dille yazýlan bu þiir; bir ayrýlýþ gününü, sevgilinin bir daha yüzünü görememe korkusunun bir betimlemesiydi sanki. Bu bir yardan, candan, canandan kayboluþtu. KAYBOLUÞ (1957) Üstündeki giysi gözünün renginde Yürüyor yürüyordu arkasýna bakmadan Onu kaybettim bir kýþ gününde Yaðmur yaðmur yaðmur yaðýyordu durmadan Ölü taþýyan bir araba Araya girdi galiba Koþtum koþtum yetiþemedim Sanki önümü kapatan bir sütundu zaman Ýnsanlar otomobiller dalgýn habersiz zalim Alýkoyamadým onu meçhullere dalmaktan Boþunaydý artýk çaba Boþuna mýydý acaba Dondum kalakaldým olduðum yerde Gözlerimi kaplýyordu duman duman duman Gönlüm ne geçmiþte ne geleceklerde Bir mahkûmdum görülmemiþ bir cezaya çarpýlan Uðrayan bir azâba Sýðmaz hesaba kitaba Evet belki bu sevdayla Üstad, azaba uðruyordu ve belki de bu sevda; hesaplara, kitaplara sýðmýyordu. Ama Üstad, bu içtenliðiyle ve samimi duygularýyla bizlerin yüreklerine bu þiirleri sýðdýrýyordu. II. Kýsým: Birinci kýsýmda elime aldýðým cümleleri tamamýyla bir þairin gözlemlerinden, hislerinden harmanlayarak sundum sizlere. Bu kýsmýn makyajýný tazelerken bir platformda tanýþtýðým, entelektüel bir yapýsý olan, oldukça birikimli ve yaþça bir hayli büyük bir Aðabeyimle tevafuk yolda karþýlaþtým. Sezai Karakoç ile muhabbetinin iyi olduðunu da bildiðimden ona ayaküstü selam verip geçmek istemedim. –Biliyorum bu durum biraz çýkarcýlýða kaçýyor- Vaktinin müsait olup olmadýðýný sordum. Cevabý olumluydu. Havanýn da karamsar olduðunu varsayarak kenarlarýn ve üstünün çadýrla çevrilmiþ olduðu bir çay bahçesine oturduk. Ve derken baþladýk sohbete. AÞAÐIDAKÝ PARAGRAFLAR BU SOHBETTEN HARMANLANMIÞ CÜMLELER TOPLULUÐUDUR Monna Rosa þiiri yazýldýðý dönemde bilenler bilir – ben bilmiyorum- Mona lisa kelimesi o zamanlar çok sýk kullanýlýyormuþ þairler tarafýndan. Üstad da batýcýlýðý kullanmak, onlar gibi yazabiliriz kaygýsý güttüðünden bu ismi kullanýyor. Monna Rosa’nýn ne anlama geldiðini merak edenler varsa buyurun: Tek Gül… Sezai Karakoç, Tanrý gibi kelimeleri þiirlerinde kullanarak bir Ýslamcý þair olarak görünmekten kaçmýþtýr. Üstad, Tanrý kelimesinin zaten Türkçe olduðunu, Tengri kökünden geldiðini vurgulamaktadýr. -Bir dipnot olarak Aðabeyimiz diyor ki: Tanrý kelimesini Yunus Emre ve Mevdudi de kullanýyor- Önemli olan kelime deðil manadýr diyen Karakoç, kelime veya dil savaþýnda deðiliz diyerek bu konu hakkýndaki kendi düþüncesini dile getirmektedir. Gel gelelim tekrar Monna Rosa’ya. Bu þiir hakkýnda belki de onlarca efsane dile getirildi. Ancak iþin aslýný birinci aðýzdan duyduðunu söyleyen Aðabeyimiz bu olayý bana þöyle aktardý: -Ben de sizlere biraz kýrparak aktarýyorum- Bu þiir ilk defa, üniversite gençliði tarafýndan düzenlenen bir piknikte okunmuþ. Piknikte etkinlik yapýlmýþ ve öðrenciler yaptýklarý etkinlikleri birilerine atfediyormuþ. O zamanlar böyle bir moda varmýþ. Monna Rosa þiirini de Üstad, Muazzez Haným’a atfetmiþ. Tabi tamamýyla arkadaþça bir havayla hediye etmiþ þiirini. Kimse farkýna bile varamamýþ. Taki Üstad bunu yakýn arkadaþlarýndan birine akrostiþ þeklini gösterinceye kadar. Bu sýr da; söyleme sýrrýný dostuna dostunun da dostu vardýr o da söyler dostuna atasözünden yola çýkarak, bu vesilesiyle her tarafa yayýlmýþ. Üstad’a göre bu bir vesile mi yoksa bahtsýzlýk mý bilemiyorum ama kendime göre açýklayacak olursam bu bir vesiledir. Çünkü Sezai Karakoç’un isminin duyulmasýnda Monna Rosa þiirinin etkisi büyüktür. BÝRAZ DA MUAZZEZ HANIMIN KAPISINI ÇALALIM DEDÝK Muazzez Akkaya, bu þiiri okuduktan sonra intihar etti efsanelerini çýkaranlarý yalanlayacak þekilde halen avukatlýk görevini sürdürmektedir. Kocasý da diplomatlýk yapmakta… Ahmet Hakan’ýn Muazzez Haným’ýn kýzýyla yaptýðý röportajý da internetten google kütüphanesine girerek okuyabilirsiniz. SEZAÝ KARAKOÇ ÞÝMDÝ NELER YAPIYOR? Sezai Karakoç artýk Monna Rosa þiiriyle deðil, fikirleriyle ön plana çýkma telaþýndadýr. - Öyle ki Güne Doðmadan adlý þiir kitabýnýn son basýmýnda Monna Rosa þiirinin akrostij düzeni deðiþtirdi- Bu niyetle yola çýkarak 1990 yýlýnda kurduðu diriliþ partisi il ve ilçelerde örgütlenemediði ve bunun akabinde iki defa üst üste genel seçimlere giremediði için bu parti, anayasa mahkemesi tarafýndan beþe karþý altý oyla kapanmýþtýr. Kapanmanýn ardýndan anayasa mahkemesine mektup yazan Üstad, anayasa mahkemesine yüklenerek kendisinin önderlik yaptýðý diriliþ partisinin bir fikir partisi olduðunu dile getirmiþtir. Üstad O zamanki anayasa mahkemesi baþkanvekilliði görevini yapan Yekta Güngör ile okul arkadaþý. Ne acýki Yekta Güngör partinin kapatýlmasý yönünde oy kullanmýþ. Aðabeyimiz diyor ki: Ýþin garibi o zamanlar Yekta Güngör, Sezai Karakoç’un yanýna gelip yazdýðý þiirleri okuyormuþ. Eh ne diyelim? Güzel ve vefalý bir arkadaþmýþ. Kendisini þiirlerine, fikirlerine veren Üstad, emekli olmamýþ. Þu anda da Ýstanbul, Koca Mustafa Paþa’da bir evde yalnýz yaþamaktadýr. Aðabeyimize birinci kýsýmda da belirttiðim gibi evlenmemesinin nedeni o bayan mý? diye sorduðumda gülümsedi. Orasýný bilmiyorum. Özeline fazla girmemek gerek deyip geçiþtirdi. Üstad’ýn yerini merak edenlere duyurulur: Üstad, halen çalýþmalarýný Caðaloðlu’ndaki mütevazi mi mütevazi bürosunda ve Aksaray Yusuf paþa’daki parti binasýnda sürdürmektedir. BU YAZININ BAÞLIÐININ DÝRÝLÝÞ VE REDDEDÝLÝÞ NESLÝ OLMASININ NEDENÝ Biliyorsunuz ki bizler Rabbimizin varlýðýný kabul ederken ilk önce reddederek baþlarýz bu göreve. Yani La ilahe illallah deriz. Mealiyle de: Yoktur ondan baþka ilah. Bu hayatýmýzda da böyledir. Bizler bir þeyin uðrunda yol kat etmek istiyorsak þayet, bir þeyleri reddederek baþlýyoruz bu göreve. Farkýnda bile olmadan… Kendi çapýmda bir þair olarak dedim ki Belki de Muazzez Akkaya Haným’dan Üstad, sevgisinin karþýlýðýný alamadýðý için, belki de ondan red cevabý aldýðýndan ötürü reddediliþten diriliþe doðru kendisine bir yol seçmiþtir. Bir reddediliþten, bir diriliþe… Belki de bu düþüncelerim bir belkiden ibarettir. Üstad’ýn içindeki fýrtýnayý hiçbirimiz göremiyoruz. Bu fýrtýna sadece onun paralelinde ve meridyeninde etkisini gösteriyor. Edebiyat dünyasýna kazandýrdýðý her þey için ona minnettarýz. Umarým onun dile getirmek isteyip de getiremediði þeyleri getirmiþimdir sizlerin önüne. Belki aradýðýmýz gerçek size getirdiðim bu cümlelerin arka planýndadýr. Kim bilir? Aramakla bulunmaz. Ancak; Bulanlar, Arayanlardýr. Beyazýd-ý Bistami Fatih KAYABAÞI
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Fatih KAYABAÞI, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |