Kürtaj sadece kendileri bir zamanlar doğmuş insanlar tarafından savunuluyor. -Ronald Reagen |
|
||||||||||
|
Önce, aşkın kendine aşık olacaksın. Hayatında birisi olmadan, tek başına yaşarken bile, ona sadık kalacaksın. İnsanlara güvenmezsin, inanamazsın, o durum aşkı bağlamaz. Aşka sonuna kadar inanıp savunacaksın. Her şeyden öte, alışkanlığın olacak. Kalbin kimseyi sevmemişse, aşkın kendini sevecek. Yorulmayı, bıkmayı, vazgeçmeyi aklından geçirmeyeceksin. Kalp dediğin mideye benzer. İçine ne kadar sevgi doldurursan, o kadar genişler, büyür. Boş bıraktıkça küçülür, büzülür; sonra bir gün gelir, kocaman bir sevdaya çarparsın ama kalbinde yer yoktur, sığdıramazsın. Ne zaman biri aşka inanmadığını söylese, benim içim sızlar. Aklım almaz, bir gönlün çöl gibi yaşamak isteyişini. Öyle susuz, öyle kuru, içinde hiçbir canlının var olamayacağı bir kum yığını gibi devam etmek isteyişini hayata insanın, anlayamam! Neden en çabuk aşktan vazgeçeriz? Neden bu kadar çabuk yıkılır inanç duvarlarımız? Neyi feda etmek bize zor gelir, aşkın varlığına inanmaya devam etmek için? Her sabah kalkıp işe gidiyoruz, yaşamak için para kazanıyoruz. Aldığımız maaşı, kiraya, faturaya, yemeğe ve diğer zevklerimize harcıyoruz. İş hayatında ayakta durabilmek için nitelikli olmamız lazım. Kurslara gidiyoruz, rakiplerimizin arasından sıyrılmak için daha fazla şey öğrenmeye çalışıyoruz. Sevmediğimiz bir patrona veya müdüre tahammül ediyoruz. Maaşımızı eksik alsak, idare ederiz diye düşünüyoruz. Sevmediğimiz işi yapıyoruz. Kıyasıya süren savaşın ortasında, ayakta durmak için her gün mücadele ediyoruz. Ama iş aşka gelince, iki sevgiliden darbe aldık diye pes ediyoruz. Biliyorum, gönül acısına dayanmak zordur ama büyük ekran televizyon sahibi olmak için, her ay maaşının bir kısmını vermeye razı olan, o paranın yokluğunun bedelini ödemeye hazır olan bizler, neden konu sevgiye gelince fedakar olamıyoruz? Birkaç kötü deneyim yaşadık diye, inancımızı yere bırakmaya ne kadar da hazırız. Üstelik kendimizce haklı sebeplerimiz var; terk edildik, ihanete uğradık, zaten hiç mutlu olamadık…. Hayat hiçbirimiz için güllük gülistanlık değil. İniş ve çıkışlarla dolu bir serüveni yaşıyoruz. Dünyaya bir çocuk getirip, onu büyütecek kadar güçlü olan; iş hayatında ayakta kalmayı başaran, sahip olduğu şeyler için para, emek ve zaman harcayan bunca insan; o kadar sıkıntıyı göze alıyor da, aşk yolunda ayağına takılan iki taş yüzünden mi inanmaktan vazgeçiyor? Hadi canım!... Candan Ünal
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © gülhan çiftçi, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |