Güzel birşeyin fazlası harika olabilir -Mae West |
|
||||||||||
|
Yoksul atlı, o denli etkili ki yüzündeki her mimik hareketi meydanın ortasında kıpırdamadan duran “cellat’”ını bile coşturuyor. Tarih ölçeğinde böyle bir yiğidin ardından gidebilecek mangal yürekli cesaret timsalleri bulunabilir. Böylesi bir duruşun her zaman görülmesi mümkün değildir. Yazı/ yazmak için arenaya gelen sevdiklerinden kaçmış, huzursuz, tek derdi yeni bir ilham bulmak olan yazarımız, içindekini dışa vurmak için gözlerini “Clint Eastwood” gibi kısarak karşıda atıyla duran , aldığı her nefesle geleceği kışkırtan, gözlerinin her devinimiyle ruhunu anlamlandıran ve geçmişi dalgalandıran, kendinde ve “ben” inde varoluş çabasını sürükleyen kahramanına bakıyor, soruyordu. “..yokluk karşısında cesur olan..”* bu taşralı delikanlının bu arenada ne işi olabilir? Uyanışın hararetli bir anını yaşayan, güneşin tüm kuvvetiyle sarıldığı , bilgi ateşinin her yanı sardığı bu arenada döneklerin, gammazların,yobazların,hırsızların, pez.lerin , yalancıların ne işi olabilirdi? Karanlığın sesi gerçekten, doğrudan korkarak inine çekilirken bu yarasalar burada, en önde niye duruyorlardı?. “Hayatın bütün rastlantılarını yöneten bir içgüdü vardır” sözü aklına geldi yazarın. V.Hugo’nun sözüydü.. Ne güzel sözdür bu.. Uyanış arenasına tepeden kuşbakışı baktığınızda önce kendinizi görürsünüz. Gerçek sanırsınız ilkin, ama birkaç saniye sonra görüntünün değiştiğini hissedip korkarsınız. Geri çekilirsiniz bir an. Bir derin nefes alıp tekrar bakarsınız. Gerçekte gördüğünüz şeyi yazar eserinin sonunda söyleyecektir. Buzlu bir camın arkasındaki gölgeleri merak eden yazar atlı karakterinin ne yapacağını düşünüp merakla bekliyordu. Karşı karşıya bulunduğu bu karşıt durumların çözümlenmesi için aniden hareket geçmesi gerekiyordu. Ayağa kalktı, hızla kendini arenaya attı. Tökezledi, yere kapaklandı. Avucunun içi soyulmuş acıyordu. Atlı delikanlıyla göz göze geldi. Tam bu anda, atlı genç kılıcını kaldırıp yazarın yüreğine sapladı. Yazar yapıtındaki çıkış noktasını bulmuştu. İlham, yüreğinden fışkıran kan damlalarıyla birlikte ışımıştı. Yazarın okurlarına iletmek istediği, gerçeğin ta kendisiydi. Yazın dünyasına karanlıkla kuşatılmış palavralar değil, kararlı, şaşmaz bir gerçek sunmak amaçtı. Yaratılan dünya okurları kandırmamalıydı, saçma sapan hülyalar aşılamamalı,onları yüreklerinden bir kılıç darbesiyle sarsmalıydı. Evet, rastlantı… bir yazarı yönlendiren, harekete geçiren, kahramanına aşık eden şey rastlantıydı. *V.Hugo, Sefiller..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Göktu Kara, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |