Yalnýzca sevgiyi öðret, çünkü sen osun. -Anonim |
|
||||||||||
|
“Elektrik ampulünü Ediz Hun bulmadý” denince yüzü asýldý, odadakilerin yüzlerine sýradan baktý. Biri çýksýn da “Þaka þaka bal gibi de o buldu” desin diye bekledi; adeta gözleri ile yalvardý. Odadakiler Nuh dediler ama, peygamber dememekte dirençli davrandýlar. Hatta, baþlarýný saða sola sallayýp deðil, demeye getirdiler. “Ben bunu bir yerlerde okumuþtum, siz yanýlýyorsunuz” diyecek oldu, demedi. Karþýsýndakiler buna pabuç býrakacak cinsten deðildi. Sert kayaya çarpmýþtý. Sustu, düþüncelere daldý. Alýþýlmýþ hallerinden deðildi ama, uzun süre hiç konuþmadý. Belki ilk kez düþünüyordu, bu denli derin. Odadakilerden yaþlýcasý: - Cemile, dedi, o senin dediðin kiþi Türk mü, ecnebi mi? Ýçinden “Türk “ dedi yalnýzca. Yaþlýca adam, devam etti: - Benim aklýmda elektrik ampulünü bulan kiþi ecnebidir, diye kalmýþ da. ... Birkaç gün sonra, Cemile haným bizde. Yine televizyonun sol yanýndaki tekli koltukta, ikinci bir televizyon gibi. Bizim oðlan Sadri Alýþýk’ý yeni keþfetmiþ can kulaðý ile dinliyor. O gün Turist Ömer Afrikada’yý izleyecek. Ama, Cemile teyzesinin televizyonun hemen yanýbaþýna oturup, özellikle de sesiyle yarýþmasýndan rahatsýz. Ýzlenecek filmin de özlemle bekleniyor olmasý ortamý iyice germekte. Nitekim film baþlayýp onun anlattýklarýndan, sesi duyulmamaya baþlayýnca, oðlum televizyonun sesini iyice yükseltti. Bu kez sesi duyulmayacak endiþesi ile o daha yüksekten konuþmaya baþladý. Karþýlýklý yarýþtan hiçbir þey anlaþýlmaz hale geldi. Cemile haným bir yandan baðýrýyor, televizyon bir yandan. Bir an ses savaþýný yitirdiðini düþünüp ayaða kalktý, çevik bir bilek hareketi ile kumandayý kaptý, önce sesini kýstý, ardýndan bir kanalýn teleteksini açýp borsayý buldu. Bir yandan bir þeylere bakýyor, bir yandan da oðlumu paylýyor: - Sen o filmi izleyecek kadar aptal mýsýn? Oðlumun yüzü bir hoþ oldu. Bir annesine baktý, bir bana baktý. “Ýmdaaat!“ diye baðýracak neredeyse. Dayanamadý da: - Bu borsa ne iþe yarýyor Cemile teyze? - Çok iþe yarýyooor. Memleket onun çevresinde dönüyor. - Ben dönmesem olmaz mý? Cemile haným baþýný saða sola salladý “Olmaaaz!“ yaptý. Çaresiz beklendi, onun, borsadan ne bakacaksa bakmasýný. Bakacaðýna baktýktan sonra yine anlatmaya baþladý. Bu kez oðlum kumandayý kaptýðý gibi, filmi açtý. Sesini de iyice yükseltti. Ama Cemile haným altta kalýr mý? O daha bir üst perdeden yayýna devam… Oðlum bazý denemeler yapýyor. Önce cihazýn sesini iyice azaltýp, sonra birden yükseltiveriyor. Ama, Cemile teyzesi hiç mi hiç hata yapmýyor; televizyonun sesine anýnda uyum saðlýyor. Sesini anýnda azaltýp çoðaltýyor. Tabi kendininkini az bir yüksek tutuyor ki, doyulmaz sohbeti heba olup gitmesin. Kadýn adeta süper elektronik sistem, dediklerinden.. ... Anlattýklarýndan anladýðým þu; kocasý yeni bir tarla almýþ. O tarlada gezerken yýlan görmüþ. Sokacak diye çok korkmuþ. Elindeki sopayý hazýrlamýþ, ha vurdu ha vuracak, yýlan birden süzülüp gitmiþ. Vurmaya gerek kalmamýþ. Ýki ses arasýnda bocalayan oðlumun bana soruyor: - Turist Ömer’e yýlan mý sokacakmýþ? “Yok oðlum, Cemile teyzenin kocasý yýlan görmüþ” diyeceðim. Oðlum, sözüm bitmeden “Cemile teyzeye mi yýlan sokmuþ?” Kulaðýna eðilip, “Buna sokacak yýlan daha anasýndan doðmamýþtýr” dedim, o da onayladý. - Haklýsýn, yýlan bundan korkar. ... Film bitip televizyonun sesi kýsýlýnca Cemile haným rahatladý: - Dünya varmýþ, bir sohbet edemedik aðýz tadýyla þöyle. … Saatler gece yarýsýný geçince gözler mahmurlaþýyor. Sabah da erken kalkýlacak. Televizyonu tümüyle kapatýp, o da anlasýn, diye “ Geceyarýsýný geçtik, komþularý da rahatsýz etmemek gerek” dedim; hiç oralý deðil. Hazýr televizyonlar kapanýp, bir onunki kalmýþken devam ediyor. “Þunu duydun mu, bunu duydun mu?” diye diye, dinlesek bir þey kazandýrmayacak, hatta dinlemesek daha karlý çýkacaðýmýz þeyleri durmaksýzýn anlatýyor. Sanki ona “Filan dükkandan aldýðýn ayakkabýyý beðeninceye kadar kaç dükkan gezdin, kaç yüz ayakkabý denedin, birinciden sonuncuya kadar hepsini tek tek anlat. Hatta ayaðýn ayakkabýya sýðmayýnca, kerata isteyiþindeki, her anlatýþýnda kendini yerden yere attýðýn o soðuk espriyi bir daha yap” demiþiz gibi, soluk almadan anlatýyor: - Heey çocuklar! bu dükkanda deyyus yok mu? dedim. Hepsinin yüzü bir hoþ olmuþ. Ne demiþmiþ dükkandaki cingöz çýrak: - Deyyus kalmadý yenge, pezoluktan emekli bir kerata var, iþ görür mü? ... Bir ara oturduðum yerde uyuyup uyanmýþým. Sabah iki sularý. Teyzemiz hisse senedi alýp satýyor. Bu arada hanýma da soruyor: - Sen neler alýyorsun, yatýrýmlarýný nereye yapýyorsun? Haným þaþkýn, dönüp bana bakýyor, ne yanýt versem buna diye. Uydur bir þey gibi hareket edince, dile geliyor: - Benim hiç param olmaz. Gerektiði zaman alýrým. Bizde öyle þeyleri babasý bilir. Bu arada Cemile, bizim hanýmýn yanýtýný hiç mi hiç beðenmiyor, “Ohoo sen yanmýþsýn” der gibi elini sallýyor. Benim uyukladýðýmý da görüp ders veriyor: - Bu domuzlara güven olmaz. At kenara, at kenara. Sen kardeþini dinle! Haným sessiz, bir þey demiyor. ... Uyuyormuþum da uyanývermiþim gibi gözlerimi ovuþturdum. Sanki bize silah zoruyla saçmalýklarýný dinlettiði gün dünmüþ de, bugün burada bulunmasý sürprizmiþ gibi davranýyorum. Sonra bir an gözgöze geliyoruz: - Tavuk bey uyandýlar. Kýrkbeþinci ya sabrýmý çekip, kendimi savunuyorum, suçlu gibi: - Yok, öyle dalývermiþim. ... Belki eþini çocuklarýný anýmsatýrsam, “Çok geç olmuþ” der, kalkar gider diye düþündüm: - Çoluk çocuðu niye getirmediniz Cemile haným? Sorar mýsýn sen bu soruyu! Bu saatte eþini çaðýrmak aklýna geldi: - Köþede uyuklayýp duracaðýna çaðýrsana kardeþini. Hadi, telefon et. Ben “Kontürüm yok” deyip kurtulmaya çalýþýrken, o “Ben ararým” deyip ev telefonuna koþtu. Yaptýðý telefon konuþmasýndan hoþnut olmasa gerek homurdana homurdana geri döndü: - Manyak sensin! Biz merakla yüzüne bakýyoruz, o devam ediyor: - Bu saatte niye uyandýrmýþým. Sabaha karþý eve misafir çaðýracak siz manyak mýsýnýz mýþ. - Manyak biz mi oluyormuþuz? Demiþim, þaþkýnlýkla. Gerçekten de bizmiþim, hatta benmiþim. Üstüne baba basa anlatýyor: - Þimdi “Herif” dedi. Ama hataný kabul et kardeþim. Bu saatte insan çaðýrmak!
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mehmet Önder, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |