Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. -Atatürk |
|
||||||||||
|
Hayata verecek çok şey yoktur onda.Hayattan anlaşılacak çok az şey bulunduğunda. Herşey bir kenara yığıldı artık. Sonbahar’ı kucaklayan bir yağmur dinletisinde düşlerimi tırnaklıyor bu ayrılık. Şehir suskun. Ve dışında ışıklarını yollara çizen bir ressam gibi tüketiyor bendeki beni bu yalnızlık. Ağlıyorum desem inanma. Parçalanıyorum kendime,hiç olmazsa sen kendini aşk bildiğin sonsuzluğa böyle kolay kaptırma. Beni ikna eden bir sevdayı aldım kollarıma. Kendi fotoğraflarımda kendimedir aşk’a ait her saçmalık. Bir mevsimi kovulduğu zamana bağışlıyor gözlerindeki aydınlık. Geceyi o hiç anlayamadığım sessizliği arşivliyorum töresine kurban edilen bir sevdanın dindirilemeyen geçişlerinde. Bütün bunları benmi yapıyorum, aynasında kendini tanımayan her suskun yüreğin yalnız kendine aldanışında. Bütün bunları benmi yaşıyorum gökyüzümü paylaştığım bir sevdalının uykularında. İnanmak için kendim olduğunu bilmem gerek diyorum. Böyle bırakıyorum yüreğimdeki aşkı sana, güneşteki yüzünü asla saklamayan denizlerinin tenimi ısıran dokunuşlarında. Aynı santim hesabına mağdur kalan her kaldırımın günden güne eridiği bir estetikten alıyor kült yanlarımı bu hayat. Aşk varsa bende, yüreğimle sendeyim diye tekrarlıyor sabahlarım sensizliği. Sensizliği anlamak, hele hele anlatmak bu kadar kolay mı sanıyorsun sen sevdiğim. Seni göremeden paylaşmak diğer gölgelerle. Diğer gölgelerle güneş’e vuran yüzünü aramak ayrı iki şehrin kendine aşina kalan görünüşleriyle. Bu kadar yürekten anlaşılır mı aşk bir yürekte diğerleriyle. Sonuçta büyük bir suskunlukla bıçaklıyor beni bu alışkanlık. Sıfıra sıfır elde var kıskançlık. Öyle ya,ne bilmek gelir içimden olan biteni, ne duymak.Kelimelerin büyüsünde tıkanır yutkunamadığım en büyük tutarsızlık. Yüreğimi bin parçaya ayırıyor şimdinin içime vuran sancısı. Sandalların kumsaldaki izinde ölçekleniyor sabahlarım. Limanlar ıssızlığı çoktan terkediyor belki de. Belki de habersizce ölüyor miadı dolan beraberlikler. Hayat böyleymiş,kimin umrunda. Sevda dediğin yürekten olmalı.Yürek varsa sevdada,aşk yaşanmalı. Böyle başlamadı mı hayat böyle tükenip gitmedi mi. Böyle kolaydır sanılıp,böyle unutulmadı mı zamanla. Her şey başladığı gibi gün gelip te bitmedi mi. Kolayın en zor kısmında nefes alıp vermek gibidir sebepsiz çığlıkları içime çekmek. Yıkılıp kalmak,yakılıp küllerin renginde çok uzaklara savrulmak gibidir zor olanın en kolayında alevlerin ortasında bırakılmak. Anlaşılmak bir o kadar zor, tanınmamak bir o kadar kolaydır aslında. Her şey bir güne sığmaz yaşanılan sevdalarda. Ve bir hayal değil, Huzuru kaçıran bir aşk gibiyim şimdi yollarda. Yüreğim elinde, Gözlerim hep aynı uzaklarda......
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Birkan ASKAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |