..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bir deliyle baþederken, yapýlacak en mantýklý þey normal rolü yapmak. -Herman Hesse
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) > Þenol Durmuþ




15 Mayýs 2010
Eþekler Köyü 2  
Þenol Durmuþ
"Herkes haberi almýþ, namussuzlar, hergele deyyuslar. Bu nasýl insanlýk, kimse elini taþýn altýna sokmak istemiyor. Büyük ihtimaldir ki þimdi herkes ellerini karýlarýnýn bacak arasýna koymuþtur. Ulan ne bok yiyeyim ben þimdi. Ulan Adanalý, Durmuþ'un piçleri. Baþýma ne iþler saldýnýz" diyerek mýrýldandý."


:ADHA:
Durmuþ'un evine de haber tez ulaþtý. Durmuþ aða derin bir uykuda sörf yaparken tatlý bir rüya görüyordu. Sayýklýyordu:

"Ah Kazým, ah Kazým"

Karýsý uyandýrmaya korktu çekindi. Ters adamdý Durmuþ aða. Bu Kazým ismini çok duymuþtu karýsý. Arada sýrada bu ismi hep sayýklardý. Karýsý bu ismi hep merak etmiþti. Düþünmüþtü karýsý:

"Mutlaka bizim beyin asker arkadaþýdýr."

Yoksa köyde bir tek kambur Kazým vardý. Üstelik Durmuþ aðanýn en nefret ettiði adamdý Kazým. Rüyasýnda Beyoðlu sokaklarýnda dolaþýyordu. Her sene ürününü Ýstanbul'a satmaya götürür, aldýðý paranýn çoðunu da pavyonlarda yerdi. Alemci adamdý Durmuþ aða. Karý, kýz, travesti peþinde çok para yemiþti. Bir de en son tanýþtýðý ve þimdiye kadar iliþkisi hala devam eden Muallayý görüyordu rüyasýnda. Durmuþ aða gönül vermiþti Mualla'ya. Þehir karýsý bir baþkaydý. Köy karýsý gibi deðildi ki. Karýsýnýn bilmediði bir þey vardý. Mualla'nýn gerçek olan ismiydi Kazým. Müthiþ bir travestiydi. Durmuþ aða hala sayýklýyordu:

"Ah Kazým, ah ulan Kazým"

Durmuþ'un karýsý sonunda baðýrdý:
"Bey kalk bey, felaket geldi baþýmýza, felaket geldi kalk."

Durmuþ yataðýndan bir anda çekirge gibi zýpladý.
"Lan garý ne baðýrýyon lan ne oldu, ne oldu?"

"Bizim Cabbar Kara Hatice'nin Nazlý'yý vurmuþ, felaket bey, felaket, duruma bir çare bul. Bu namussuzlarý bilirsin, Cabbarýma bir fenalýk yapmasýnlar. Çabuk kalk bey."

Kýsa boylu fýçý gibi bir adamdý Durmuþ aða. Vücudunun en güzel tarafý badem býyýklarýydý. Badem býyýðý titremeye baþladý:

"Deme lan, Allah belaný versin Cabbar. Baþýmýzý yakýcan, hayvan oðlu hayvan, itoðlu it seni.. Nirde lan Cabbar çabuk söyle"

"Ahýr da bey, korkuyor zavallý oðlan, deme, elleme sakýn, olan olmuþ artýk bir çare bul bey, kurbanýn olayým Cabbarýma bir þey olmasýn."

Durmuþ aða giyinmeden, üzerinde atlet, pijama olduðu halde samanlýða doðru koþtu. Diðer iki oðlu bekliyordu. Haykýrýyordu:

"Lan Cafer, lan Haydar, nirde Cabbar."

Ýki oðlu da önüne bakarken, iki iþaret parmaðý ahýrýn önündeki kapýyý göstermiþti. Durmuþ aða hýþýmla girdi kapýdan. Öfkeyle Cabbar'a baktý. Cabbar elindeki çakýyla bir aðaç dalýný yontuyordu. Yirmi beþ yaþýnda olmasýna raðmen on beþ yaþýnda ki bir çocuðun zekasýna sahipti Cabbar. Zeka geriliði vardý. Ýri yarý þiþman biriydi. Tombul suratlý, kýrmýzý pembe yanaklý adeta bir yumurcak çocuk gibiydi. Yine haykýrdý:

"Lan ne yaptýn, niye vurdun ha ineði, hayvan!"

Cabbar sýkýlmýþtý, utanmýþtý, yalan söylemek istiyor ama bunu bir türlü beceremiyordu. Ýki omuzunu oynattý:

"Hiç buba, bizim marulu yiyordu ama."

"Lan hayvan, marul yüzünden hayvan mý vurulurmuþ, hayvan oðlu hayvan."

"Ama buba bizim marullarý yiyordu iþte."

Durmuþ aða ellerini havaya kaldýrdý. Tanrýya yakarýyor gibiydi:

"Ya sabýr, ya sabýr yarabbim" diyordu. Cabbara bir þey demenin faydasý yoktu, bunu biliyordu. Kapýdan çýktýðýnda baðýrdý:

"Lan Cafer, lan Haydar tüfeklerinizi alýn, fiþeðinizi alýn. Cafer koþ emmine haber ver. Nöbetler þimdi iki saat olacak. Nöbete ilk sen baþla Haydar, çevreyi her tarafý gözle. Hükümet, jandarma ya da Adanalý Celal, yahut Kara Hatice sakýn yanaþmasýn. Amanýn dikkatli olun. Ben giyinip geliyorum."


Köyde bu konuþmalar olurken Adanalý Celal odun kesmek için gittiði ormanda bir aðaçla uðraþýyordu. Aðaç sanki demirdi. Ýki saattir aðacý yere yýkamamýþtý. Orman bekçisi ise bir aðacýn arkasýnda saklandýðý halde Celal’in yasa dýþý kesim çalýþmasýný korku içerisinde izliyordu. Adanalý Celal iþini bitirdikten sonra çýkardýðý kerestelere sununda arabasýna yükledi. Boyu posuyla, adeta bu kerestelerle bütünleþmiþti. Ýki metreye yakýn boyu, iri yapýsýyla dev bir adam sayýlýrdý. Köye doðru yaklaþýrken bir huzursuzluk hissetti. Pala býyýklarýný çekerken, beygiri de acýmasýzca kamçýlýyordu. Havada ki pis kokuyu almýþtý. Yýllarca hapis yatanlarda, çoðunlukla bu içgüdü hep vardý. Ýçini bir heyecan dalgasý kapladý. Köyün giriþinde ki köpekler arabayý görünce saða sola kaçtý. Adanalý Celal'i tanýrlardý. O ayný zamanda acýmasýz bir köpek katiliydi. Kaçan köpeklerin çoðu buna þahit olmuþtu. Kaç tane sahipsiz baþýboþ köpek yakaladýysa, karnýna dinamiti baðlar, fitili ateþler, köpeði de salardý. Köpek kaçarken patlama sesi duyulurdu.

Köpeðin parçalanan etleri etrafa daðýlýrdý. Daha sonra da Celal'in kahkalarý duyulurdu. Çok zevk alýrdý bu iþten, adeta hobisiydi.

"Allah allah yahu, ortalýkta kimse yok, lan ne oldu acaba deprem mi oldu. Olsa hissederdim." diye düþünürken, evin önüne geldi. Ýçeri girdiðinde ise bir iki komþu kadýn, aceleyle evden koþar adým çýktý. "Lan ne oluyor, garý mý hastalandý acaba" diye düþündü. Ýçeri girdiðinde gözlerine inanamadý. Hatice yere çökmüþ silahý temizliyordu. Dinamit sandýðý da yerde açýk vaziyetteydi. Ýki tabanca, bir çifte, bir mavzer sökülmüþ olduðu halde yerde seriliydi. Þaþkýnlýkla sordu:

"Hatice ne oluyor len, ne yapýyon he, kafayýmý yedin oðlum, sen de bakim"

Kara Haticenin suratý da gözleri de her yeri kararmýþtý:

"Ulan habarýn yok mu hayvan. Nazlýmýzý vurmuþlar. Durmuþ domuzunun piçi Cabbar tarlasýnda kýymýþ Nazlýma. Tez çabuk silah kuþan, önce hangisinden baþlayalým. Ben derim önce Durmuþ gavatýndan baþlasak eyi olur."

Adanalý Celal'in baþýndan kaynar sular, belki de kaynar yaðlar dökülmüþtü. Baygýnlýk geçirecekken birden sendeledi. Dizinin üstüne çöktü. Gözünden iki koca yaþ damlasý belirdi. Koca dev adam sanki bir çocuk gibi olmuþtu. Acý çekerken mýrýldanýyordu:

"Nazlým, Nazlým"

Ýki kelime güçlükle aðzýndan çýkabildi. Týkandý, konuþamadý. Baðýrmak istiyordu fakat baðýramýyordu. Çýldýrmamak için kendisini zor tutuyordu. Nazlýnýn doðduðu gün aklýna geldi. Köyün hatta ilçenin belki de vilayetin en güzel, en alýmlý danasýydý. Þimdiye kadar kimse böyle bir dana görmemiþti. Sapsarý tüyleri, hele masmavi gözleri köyden köye nam salmýþtý. Belki de inekler yeryüzüne geldiðinden beri ilk kez böyle bir inek gelmiþti. Soylu, safkan bir hayvan ve inekti. Nazlý inek iþte böyle biriydi. Adanalý Celal'in gözünden bu anýlar bir film fragmaný gibi canlandý. Korkunç bir çýðlýk attý. Baðýrdý. Ses adeta bütün köyde yankýlandý. Birçok evin camlarý titredi. Bu esnada camide namazýný kýlan birçok insan sesin korkusundan olacak ki namazý yarým býrakýp camiden kaçtý.

Muhtar Adanalý Celalin evine doðru giderken, köy meydanýnda durdu. Etrafýna baktýðýnda, ne bir insan, ne de hayvan görebildi. Ortada kimseler yoktu. Köy sanki yýllar önce terk edilmiþti. Kirli sakalýný karýþtýrýrken bir eliyle de kasketini çýkartarak, yarým kel olan kafasýný da kaþýdý. Düþünüyordu:

"Herkes haberi almýþ, namussuzlar, hergele deyyuslar. Bu nasýl insanlýk, kimse elini taþýn altýna sokmak istemiyor. Büyük ihtimaldir ki þimdi herkes ellerini karýlarýnýn bacak arasýna koymuþtur. Ulan ne bok yiyeyim ben þimdi. Ulan Adanalý, Durmuþ'un piçleri. Baþýma ne iþler saldýnýz"

"Muhtar emmi, muhtar emmi ben de seni arýyordum."

Arkasýný döndüðünde çobaný gördü. Çoban titreyerek, korku ile karýþýk gülümsüyordu:

"Muhtar emmi jandarma seni çaðýrýyor. Kumandan seni istiyor, olay yerinde bekliyor. Þey yani Nazlý'nýn baþýndalar." dedi.

Muhtar çobana hýrsla, kin ve nefretle baktý. Bir þey söylemek istedi en azýndan. Saðlam bir kaç küfür, arkasýndan da saðlam bir kaç tekme ve yumruk sallamayý istemiþti. Ama bunu daha sonraya ertelemenin uygun olacaðýný düþündü. Hýzla yürümeye baþladýlar. Koþar adým, yangýndan kaçarcasýna bazen yürüyerek, bazen koþarak tarlaya geldiler. Jandarma uzman çavuþu ve iki er ineðin baþýnda bekliyordu. Heyecanla uzman çavuþa seslendi:

"Kumandan bey beni istetmiþsiniz, ben köyün muhtarýyým."

Uzman çavuþ muhtara küçümseyerek baktýktan sonra çömeldi. Nazlýnýn kafasýný oynattý. Aðzýnda yarým kalan marulu çýkartmaya çalýþýrken çok ciddi bir ses tonuyla baþýný kaldýrýp sordu:

"Muhtar efendi bu ineðin sahibi Adanalý Celalmiþ doðru mu?"

Muhtar kasketi elinde olduðu halde aðlamaklý bir ses tonuyla cevap verdi:
"Evet doðrudur kumandaným. "

Uzman Çavuþ iþinde çok uzmanmýþ gibi davranýyordu. Ýneðin etrafýnda döndü. Havaya, gökyüzüne doðru baktý. Ýki eliyle palaskasýný yukarý çekti. Cebinden güneþ gözlüklerini çýkarýp taktý:

"Bu ineði vuranda Durmuþ'un yakýnlarýndan biri, büyük ihtimalle oðullarýndan birisiymiþ, sen ne diyorsun muhtar?"

"Vallahi bilmiyorum ama onun tarlasý olduðuna göre onlardýr herhalde. Ben ne bir þey gördüm ne de duydum."

Muhtar'ýn ayaklarý titriyordu. Uzman çavuþ bu kez muhtarýn üstüne doðru yürüdü. Ýki jandarma eri de kýpýrdandý. Komutanlarýna doðru dikkatle bakarlarken, muhtar ile çobana da hiç iyi bir gözle bakmýyorlardý. Muhtarýn önünde durdu komutan. Güneþ gözlüklerini yeniden çýkartýp muhtara sert bir çift gözle baktý.:

"Bana bak muhtar efendi, bana üç maymunu oynama, bozuþuruz anlaþtýk mý?" diye sordu.

Bakýþlarý bir general gibiydi. Muhtar ile çoban korkudan adeta altlarýna kaçýracaktý. Muhtar yalvaran bir sesle konuþuyordu:

"Vallahi kumandan bey ne maymunu, haberim bile yok, ben hayatýmda maymun filan görmedim yeminle söylüyorum."

Uzman çavuþ bu cevap üzerine gülümsedi. Elini muhtarýn omuzuna koyarak bir arkadaþ gezintisi yapar gibi muhtarý ineðin baþýna götürdü:

"Muhtar efendi maymun dediðim gerçek maymun deðil. Görmedim, duymadým, bilmiyorum felsefesi yapma bize yardýmcý ol. Ahmet Astsubay beni gönderdi. Muhtar sana yardýmcý olur dedi."

Sonra da Nazlý ineðin kafasýna bir postal darbesi vurdu.



Yerde otururken býyýklarýný çekiyordu durmadan. Karþýsýnda kayýnçosu Çerkez Fahrettin de baðdaþ kurmuþ oturuyordu. Býyýk çekme yarýþmasý vardý sanki. Ortalarýnda ise Hatice bir saða bir sola meraklý gözlerle bakýyordu. Ne yapýlacak, ne yapýlmayacak sorularý beynini kurcalýyordu. Çerkez Fahrettinin boyu posu da ayný Celal gibiydi. O da eski hapishaneciydi. Hatice ise meraktan çatlamak, patlamak üzereydi:

"Eeee nedir böyle iki saattir düþünüp durursunuz. Nazlýnýn kaný yerde kurumak üzere, sizde çýt yok. Faro ne yapsak, susma da konuþ artýk."

"Vallahi ben derim sakin olalým, sabýr gösterelim. Üçümüz de yýllarca mapus yattýk, akýllý davranmak gerek, devir eski devir deðildir."

Çerkez Fahrettin de Adanalý Celal de bir daha hapishaneye dönmek istemiyordu. Ýkisi de ofluyor, pufluyordu. Hissetti Hatice, kocasý da abisi de korkuyordu. Hýrsla baðýrdý:

"Ýkiniz de tavþan yürekli olmuþsunuz da habarým yok. Ne oldu koca Celal'e, koca Fahrettine he, yazýklar olsun. Anlaþýldý, bu iþi ben temizleyeceðim. Çocuklara da siz analýk yaparsýnýz. Size de anca bu yaraþýr zaten. Nazlýmýn yanýný yerde koymam ah, oh, of" diye inledi.

Bu hareket tarzý konuþmaya Celal de Faro da kýzmýþtý.Adanalý Celal öfkelendi:

"Lan garý azýtma gene düþünüyoruz, bir þeyler yapýlacak elbette. Bir yolunu yordamýný bulmaya çalýþýyoruz"

Kýzkardeþine öfkeyle baktý Çerkez:

"Hatçe sen anlaþýlan altý sene yatmakla aklýný baþýna almamýþsýn. Hadi vurdun Durmuþ'u, vurdun Cabbar'ý diyelim ki yetmedi. Cafer'i de vurdun yetmedi Haydar'ý da vurdun. Sonra sonra ne olacak he? Nazlý geri mi gelecek, sonra hükümet madalya mý takacak. Söyle kýz söyle."

Çerkezin sonunda çerkez damarý patlamýþtý:

"Hakim soracak niye vurdun diye, ne diyecen. Ýneðimi vurdular onun için mi vurdum diyecen. Tövbe estaðfurullah tövbe. Tövbe ki tövbe. Alacan müebbet hapis. Ondan sonra nah görürsün bir daha inek de tavuk da ot da.. Beton duvarlardan baþka ne görecen lan!" diye haykýrdý.

Adanalý Celal Fahrettinin anlattýklarýný dinliyor, ona fazlasýyla hak veriyordu. Aynýsýný o da düþünüyordu. Fakat insanlar ne der, köylü ne der, boyun bükmek olur muydu, herkes bir þey bekliyordu. Dedikodu olurdu, Celal etek giydi derlerdi. Karþýlýk vermek gerekirdi ama nasýl, nasýl. Bunlarý kendine soruyordu. Abisinin bu cevabýna ve sorularýna karþýlýk verdi Hatice:

"Kim diyor ki hapse gireceðiz. Daha çýkarýz, orada yaþarýz, kimse bizi bulamaz he."

"Ya sabýr, o garý aklýnlan neler de bilirsin sen. Senin dünyadan haberin var mý? Hangi devirdeyiz, Ýsmet Paþa mý var baþýmýzda zannediyon. Candarma artýk katýrlan mý dolaþýyor zannediyon, helikopterleri var. Ýðnenin deliðine girsen bulmayacaklarýný mý zannediyon. Gazeteler, televizyonlar basbas baðýrýyor, yazýyor, Avrupa birliði diye. Ne oldu dedemiz Çerkez Ethem'e, Ýsmet Paþa onu toz etmedi mi? Onlarýn yapamadýðýný biz üçümüz mü yapacaðýz. Hem de bir inek yüzünden. Tövbe ki tövbe, tövbe ki tövbe yahu."





.Eleþtiriler & Yorumlar

:: hýmm
Gönderen: Aysu / , Türkiye
15 Mayýs 2010
adamý denizde boðarlar diyor demek kalas efendiler,hiç yoktan iyidir eþekler korosuna aldanýp eþek gibi düþmedikleri iyi olmuþ köyün ortasýna ,bazen hiç ummadýðýn insandan bir cümle duyarsýn vay anasýný dersin ,boþuna dememiþler kadýndan korkacaksýn diye bir görünen birde görünmeyen yüzleri vardýr birçoklarýnýn ,bir hanfendi olarak hemcinslerim kýzmasýn bana ama bol entrikalý durumlar bazen onlardan çýkabiliyor.Eðitim eðitim eðitim derim usta baþka da hiç birþey demem ,önce anneleri kadýnlarý eðitmek lazým ký nesillere taþýmasýnlar / sevgim saygýmla




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn gülmece (mizah) kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Emret Baþkaným
Bekçibaþý Kemal
Acýlar Meyhanesi
Çürük Elma
Minibüs
Hýrsýz Kenan
Hýrsýz
Bana Yardým Edin
Eþekler Köyü
Moruk

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kurtarýn Beni
Hýrsýzlar Kralý
Güzel Ýstanbul
Sarýgöl Roman Mahallesi 2
Ýdam Ýsteriz
Pavyon Sokaklarý
Dilenciler Köyü
Gel Abi...
Cafer Kalfanýn Ýsyaný 2
Düttürü Düüüttt

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Kurtlar Sürüsü [Þiir]
Ego - [Þiir]
Çingeneler Zamaný [Þiir]
Açým Ben [Þiir]
Olmalý [Þiir]
Zaman Geçsin [Þiir]
Hani [Þiir]
Konstantin Aðlýyor... [Þiir]
Kuyu [Þiir]
Sen Gidersen [Þiir]


Þenol Durmuþ kimdir?



Etkilendiði Yazarlar:
CERVANTES


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Þenol Durmuþ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.