Herþeye imgelem karar verir. -Pascal |
![]() |
|
||||||||||
|
![]() Ortalýðý yine sessizlik kaplamýþtý. Süleyman’ýn amcalarý ve halalarý baþlarýný eðdiler bir süreliðine. Çünkü onca kýz isteme hatýralarý olan bu kiþiler, sanýrým böyle bir soruyla ilk defa karþý karþýya kalýyorlardý. Geldiðimiz zamandan beri sessizliðini koruyan Süleyman kontrataða geçerek söze baþladý. - Elbet kýlýyorum efendim namazýmý. Namaz kýlmamak gibi lüksümüz mü var? Ulan Süleyman. Hayatýmda senin kadar üçkaðýtçý adam görmedim. Seni Cuma namazlarýna bile zor götürüyorum köftehor. Lafa bakýnýz efendim. Namaz kýlmamak gibi lüksümüz mü varmýþ… Ulan benim burs müracaatýnda bulunduðum dini vakýflarda bana sorulan namaz kýlýyor musunuz sorularýna verdiðim cevabýn aynýsý niye söylüyorsun? Ben neden söyledim ki sana burs mülakatý maceralarýmý? Sen büyük bir yalancýsýn Süleyman! Kendini ahrette yakacaksýn, gel bari bu kýzý bu dünyada yakma! Kýz evi, bütün ipleri Yenge Haným Hazretleri Emine Haným’ýn eline vermiþti. Birkaç dakika geçti geçmedi Emine Haným, babasýna seslendi: - Baba! Müsaadenizle þu karþýki odaya Süleyman Beyle geçsek. Kendilerine soracak birkaç sualim olacak. - Peki kýzým. Müsaade sizin. - Teþekkür ederim. Hapý yuttun Süleyman! Bu kýz hiç de o kadar basite alýnacak bir kýz deðil. Senin Ýslami yönden ne kadar zayýf biri olduðunu hemen kavrayacak. Daha 32 Farzý bilmiyorsun Süleyman! Yarým saat oldu. Nerde kaldýnýz Süleyman! Yenge Haným Hazretleri ahret sorgusuna mý çekti seni? Ulan Süleyman kendi ellerinle ateþe attýn kendini. Kendi düþen aðlamaz! Ama sen yine de aðla Süleyman! Ýþte kapý gýcýrdamaya baþladý. Evet geliyorlar. Süleyman’ým ne oldu sana öyle? Yüzünden düþen bin parça. Kýpkýrmýzý olmuþsun. Biliyorum belki birazcýk bozuldun, ruhun belki can çekiþiyor olabilir. Belki biraz da kýzardýn; ama sana kýrmýzý çok yakýþýyor Süleyman! Yalan söylersen sonu böyle olur iþte. Sen Emine Yengemizi ne zannettin? Ýþte adamý böyle ters düz ederler. Yenge haným babasýna dönerek: - Babacýðým. Biz Süleyman beyle görüþtük. Düþüncelerimi kendilerine anlattým. Malumunuz sualler sordum. Biraz düþünmem gerekecek. Kendilerine durum deðerlendirmemi yaptýktan sonra cevabýmý vereceðim. - Peki evladým. Senin kararýna saygýmýz sonsuzdur. Yenge Haným Hazretleri’nin babasý Süleyman’ýn yakýn akrabalarýna dönerek: - Kýzýmýn dediklerini duydunuz efendim. Son sözü yine kýzým söyleyecek. Size kararýmýzý telefonla bildiririz Büyük amcasý: - Peki efendim. Biz kararýnýzý dört gözle bekliyor olacaðýz. O zaman müsaadenizle biz kalkalým. Süleyman, yol boyunca hiç konuþmadý. Yakýnlarý sana neler sordu bu kýz diye bir sözcük dahi kuramadýlar. Çünkü bu çetin mi çetin gelin adayýnýn ne tür sorular soracaðýný ufaktan ufaktan kestirebiliyorlardý. Anne ve babasýný kaybettikten sonra, Süleyman’ý yeterli bir dini bilgiyle donatmadýklarýnýn suçluluðunu yaþýyorlardý belki de. Þu satýrlarda benden mizahi bir cümle kurmamý beklemeyin sevgili okuyucu! Velhasýl benim de içim burkuldu bu duruma. Bir ay oluyor neredeyse kýz evinin kapýsýný aralayalý. Duyduðuma göre kýz evi hala aramamýþ. Süleyman iþyerine de fazla uðramýyormuþ. Telefonu da kapalý. Derken sevgili okuyucu; þans eseri, geçen gün yolda denk geldi bizim Süleyman. Zayýflamýþ, kurumuuuþ… Bir görseydiniz çelimsiz halini… Üzüldüm bir hayli. Biraz sohbet edelim vaktin var mý dedim? Hiç seslenmedi. Tuttum kolundan doðru yarým ekmek döner 1 TL olan dönerci-dürümcü Hurþit aðabeyin döner salonuna. Bir de 50 kuruþluk ayran. Üç kuruþluk ayran deðil yani. Süleyman, koçum benim anlat derdini! Neden suskunsun günler, haftalar boyu? dedim. Bir dakika kadar süren bir suskunluðun ardýndan konuþmaya baþladý. - Sorma kanki. Kýz beni öyle bir kenara sýkýþtýrdý ki… Ne söyleyeceðimi ne diyeceðimi bilemedim. Utandým, utandým, utandým. Çok bilgili bir kýz. Ben ise cahilin birisiyim. - Estagfirullah. - Öyle, öyle… Sordukça sordu. Ýslami bilgim olmadýðý için ve kendisinin de Ýslami sorular sormasýndan ötürü cevap veremedim suallerine. Baþýmý utancýmdan eðdim, eðdim… Sonra içimden bir ses bana bu kýza dürüst olmam gerektiðini söyledi. Sonra kýza þöyle dedim: Emine haným. Ýçeride namaz kýlýyorum demiþtim ya. Aslýnda nasýl desem? Ben, ben, ben var ya ben, iþte ben size yalan söyledim namaz kýlýyorum diyerek. Aslýnda þu içerideki arkadaþ var ya, o beni zorla camilere götürür. Cuma namazýna bile ender giderim. Ama siz bana yardým ederseniz namazlarýmý tam anlamýyla kýlarým. Anne ve babamý bir trafik kazasýnda kaybettim. Þu içerideki arkadaþýmdan baþka bana namazdan bahseden olmadý. Lütfen size gelen bu teklifimi geri çevirmeyin! - Eee sonra? Meraklandým þimdi. - Meraklanacak bir þey yok kanki. Önce sustu. Sonra benden telofon numaramý istedi. Ben de verdim. Olumlu veya olumsuz bir cevap olacak. Ve bu durumu nasýl cevaplarsam içimde, yanýtlamak için ben sizi arayacaðým dedi. - Vay be kanki. Demek haftalardýr sýkýntýn bunun içindi. Deðer mi kanki bir kýz için bu kadar üzülmeye. Bu olmazsa baþkasý olur. - Vallaha mý kanki? - Tabi oðlum ne zannettin? Bulunmaz Hint kumaþý mý? - Sað olasýn kanki. Doðru ya. Baþka kýz mý yok? Deðil mi ama? - Hah þunu bileydin. Neyse haydi yemeðini bitirdiysen çýkalým! Ne kadar aç gözlüsün Süleyman. Ulan o kadar gaza getirdik, moralini düzelttik, adam çýkarken hesabý öder. Buldun bedavayý tabi, dört tane döneri de mideye götürdün. Bu sefer de böyle olsun bakalým. Not: Fatih Kayabaþý’nýn sevgili okuyucularý. Ben Süleyman. Kulaklarýnýzý uzatýn bana doðru, söylediklerimi de iyice dinleyin; ve o hain arkadaþým, sizin sevgili yazarýnýz Fatih Kayabaþý’na da sakýn ha sakýn söylemeyin! Özde deðil, sözde kankimin yazdýklarýný ele geçirmiþ bulunmaktayým. Hakkýmda yazdýklarýný teker teker okudum. Hain adam. Tam iki yüzlü bu çocuk. Nasýl da sinirlendim bir bilseniz. Þimdi aðzýmdan küfürler hediye edeceðim ona; ama sizler çok temiz yürekli insanlarsýnýz. Ben ona farklý platformlarda neler yapacaðým biliyorum. Öldürsem mi? Yok yok! Öldürmekten beter edeceðim onu. Dediðim gibi aramýzda kalsýn. Sevgili okuyucu. Ben sýkýldým bu Süleyman’ýn iþlerinden. Ýyice cýlkýndan çýktý bu iþ. Af edersiniz telefon. - Alo - Fatih beyle mi görüþüyorum? - Evet. Buyurun - Ben Emine. Hani, Süleyman beyle istemeye geldiðiniz Emine Ne oluyoruz sevgili okuyucu. Benimle ne ilgisi olur ki bu kýzýn? Fatih KAYABAÞI
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
![]() | Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2023 | © Fatih KAYABAÞI, 2023
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |