..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Ağlamak da bir zevktir. -Ovidius
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > Elvan Çolakoğlu




2 Haziran 2010
Koftiden İşler Gereksiz Meseleler  
Elvan Çolakoğlu
"Çocuklar bakın bu orman şiirini Âşık Veysel ŞATIROĞLU yazmış diyorum. Boş boş bakıyorlar. Sonra elimle "Saz" canlandırması yaparak, hani diyorum kör, saz çalıyor ya o işte. Buğra hemen atlıyor; evet öğretmenim yetenek sizsinizdeki adam di mi?"


:AIHG:
"Çocuklar bakın bu orman şiirini Âşık Veysel ŞATIROĞLU yazmış diyorum. Boş boş bakıyorlar. Sonra elimle "Saz" canlandırması yaparak, hani diyorum kör, saz çalıyor ya o işte. Buğra hemen atlıyor; evet öğretmenim yetenek sizsinizdeki adam di mi?"
Herkesin bir hikâyesi var, herkesin bir derdi. Ortak noktalarda buluşamadığımız birçok farklı konu, bilinmesi tamamen gereksiz bilgi. İşe yaramayan eşyalar gibi durup durdukları düşünülen. Bir başkasının hayatındaki detayları anlama, hissetme dürtüsünden yoksun olduğumuz için ilişkilerde başarılı olamıyoruz. Başkalarının boş bulduğumuz işlerine yabancı kalma hakkımızı kullandıkça yalnızlaşıyoruz.Şu yazdıklarımı boş bulup sıkılıp okumayacaksınız belki de.Eşiniz eve geldiğinde sabahtan beri başına gelen ,sizin için ehemmiyetsiz bir sürü şeyi anlatırken masayı hazırlıyor olacaksınız ilgisizce kuşkusuz.. Son yılların popüler iletişim yöntemi empatiyi bile geride bırakan bir usul bu bence. Kendini bir başkasının yerine koymaktan çok, onun basit gördüğünüz hobilerine hislerine duyarlılık göstermek yeni ve daha etkili bir yöntem olabilir.
Her gün 8-10 saat birlikte çalıştığınız adamın bir dizi fanatiği olduğunu keşfedince ondan uzaklaşmak yerine saygı duyup biat etme yolunu mu tercih etmeliyiz? Bertrand RUSSELL "Aylaklığa Övgü"adlı eserini 19. Yüzyılda kaleme alırken Flash TV'den haberdar olsaydı kitabı için önemli bir referans olarak gösterebilirdi. Flash tv'yi izleyemeyenlere üzülüyorum. Zira bu TV kanalı; memleket mecâzen tusunami geçirirken 15 saat kolbastı kuşağı yayınlayabilen tek kuruluştur. Müthiş bir kamu hizmeti gerçekleştirmektedir ki bu bahsi geçen kuşak cebimize pek iyi gelmeyen nice meditasyon, yoga, terapi seansından daha ucuza gelmektedir. Ancak kantarlarının topuzu biraz kaçık olduğundan biraz dikkat gerektiriyor. Zira kalan diğer zamanlarda yerlerde sürünen bir cümle aile görmek mümkün olabiliyor.
Yine bu akıl almaz tsunami devam ederken mevzularını gaipten getirerek yaşayanlar var bir de. Süleyman ATEŞ hocaya bayılıyorum mesela.. Emzirme süresi..
"SORU: Bakara Suresi'nin 233. ayetinde emzirmenin 2 yıl olduğu, Ahkaf Suresi'nin 15. ayetinde ise annenin, çocuğu karnında taşımasından sütten kesmesine kadar 30 ay geçtiği belirtilmektedir. Burada bahsedilen süreler ay takvimi olarak mı belirtilmiştir? Anne karnında geçen sürenin yaklaşık 9 ay olduğunu kabul edersek Ahkaf Suresi'ne göre 21 ay boyunca bebeklerin emzirilmesi, Bakara Suresi'ne göre ise emzirmenin tam olarak yapılması için 2 yıl geçmesi gerektiği belirtilmektedir. Hangi uygulama doğrudur? (Vedat Arda)

CEVAP: Kur'ân'da belirtilen süreler ay takvimine göredir. Çünkü Kur'ân indiği sırada uygulamalar öyleydi. Çocuğun anne karnında taşınması 9 ay da olabilir, 8 ay da... Abdullah ibn Abbas, gebelik süresiyle sütten kesilme süresinin 30 ay olduğunu belirten ayete dayanarak
6 aylık doğan çocuğun yaşayabileceği kanaatine varmıştır. Emzirme süresinin 2 yıl olması bir emir değil, tavsiyedir. İsteyenler 2 yıl emzirirler ama karı koca anlaşırsa 2 yıldan önce de sütten kesebilirler. Ay takvimine göre bebeklerin 2 yıl emzirilmesi bebeğin fiziksel ve ruhsal sağlığı için daha iyidir. Aslında ay takvimine göre 2 yıl, güneş takvimine göre yaklaşık 23 ay eder."
Hoca bu yazıyı memleket on şiddetinde sallanırken yazıyor. Bu ahval ve şerait içinde dahi emzirme süresine kafayı takmış Vedat abimize ve onu her zaman ki nezaketi ve bilgeliğiyle cevaplayan Hoca'ya da helal olsun yani.
Doğan Hızlan Abimiz aynı şekilde ha bire bienal konser sergi gezip bunları meraklılarına anlatmaktan hiç de muzdarip değil. O da bombanın patladığı günlerde ödüllerden falan dem vuruyor. Bir de spor yazarları cidden bu konuda müthişler. Tepemize taş yağsa Fenerbahçe Tesislerindeki su sorunundan vazgeçmiyorlar. Onlara da bravo!
Bize basit gelen şeyler başkaları için yaşama sebebi olabiliyor. Hassasiyetlerimize saygı duyan birileriyle birlikte olma ihtiyacı da bundan doğuyor. Önemsenmek istiyoruz her halimizle. Yıllar önce her şeyi bilen Google yokken BİLKENT'in kütüphanesine gitmiştik bir araştırma için. Orda hayatımda hiç duymadığım bir bitki türüyle ilgili yayımlanan süreli bir yayına rastlamıştım. Çok şaşırmıştım. Adamlar sadece bir çiçek bir böcek için dergi çıkarıyorlardı. Bunu okuyanlar abonesi olanlar vardı. Çünkü onların derin mevzularının yanında sığ görünen gereksiz meseleleri vardı. İnsan önemliydi. İçinin hazları önemliydi.
Aslında büyük icatlarında ıvır zıvır konuşmalar sırasında ortaya çıktığını düşünüyorum.1000 yıl önce iki adam oturup telefonun geyiğini yapmış olabilir mesela. "Abi sen burada konuşcaksın, ben biraz gidince arkamı dönücem sen de kulağına bişey koyucan birbirimizle konuşcaz.-Hadi yürü git işine."gibisinden
"Aylaklığa Övgü" Russell'ın önemli eserlerinden biri.. Okumanızı şiddetle tavsiye ederim. Yarın kitaptan başka alıntılarla bu koftiden işlere devam edebiliriz. Ancak şimdi yıllardır içim çok daraldığında okuduğum, yaşadığımız şu sıkıntılı günlere de ışık tutabilecek harika bir paragrafını paylaşmak istiyorum sizlerle. .

"Her zaman acılarla dolu olan hayat, zamanımızda bundan iki yüzyıl öncekine oranla çok daha büyük acılarla doludur. Acıdan kaçmak için atılan adımlar insanları yüzeyselliğe kendi kendini aldatışa, sınırsız kollektif efsaneler icat etmeye sürüklüyor. Ne var ki, bu bir anlık gelip geçici hafiflemeler son duruşmada ıstırap kaynaklarını artırmaktan başka bir işe yaramıyor. Gerek bireysel talihsizliğin gerek kamunun uğradığı talihsizliğin üstesinden ancak irade ve zekânın karşılıklı olarak birbirini etkilediği bir süreçle gelinebilir. İradenin rolü kötülükten ya da doğru olmayan bir çözümü kabul etmekten sakınmak, zekânın rolü ise kötülüğü anlamak, eğer tedavisi varsa tedavi yolunu bulmak, eğer yoksa kötülüğü ilişkileri içinde görerek, kaçınılmaz kabul ederek ve başka diyarlarda, başka çağlarda ve yıldızlararası uzayın dipsiz uçurumunda kötülüğün ötesinde ne bulunduğunu hatırlayarak kötülüğü katlanılır hale getirmektir"
Saygılar..




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
13 Ajans

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bre Çocuk Sana Ne Yargıtaydan?
Keçi Gribi ve Özel Cleveland Sağlık Ocağı
Ak Sakallı Dede
Acı...
Bodytox Detox

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Kardan [Şiir]
Hiç Bişey Yokmuş Gibi... [Şiir]
Ez de Hezdıkıme [Şiir]
El Cevap [Eleştiri]
Si - Bi - Si [Eleştiri]
Et Yemezsek Ölmeyiz [Eleştiri]
Bir Yanlışlık Olmalı [Eleştiri]


Elvan Çolakoğlu kimdir?

İçimde hep birşeyler var,kıpırdayan. Dışarı çıkarmam gerek. Huzursuzum sanki paylaşmam gerek. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Hemingway,Asturias,Russell,Murathan Mungan ,Alev ALATLI


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Elvan Çolakoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.