Bir ülke bağımsız olmadan, bağımsızlık da erdem olmadan ayakta duramaz. -Rousseau |
|
||||||||||
|
Gözlerimi açtığımda doktorumun gülen gözlerle bana baktığını gördüm:’ Bebek nasıl?’ diye sordum. ‘ Çok iyi , pembe pembe yanakları var. Üç buçuk kilo elli santim boyunda bir bebek.‘ dedi. Çok rahatlamıştım. Henüz narkozun etkisinden tam kurtulamamışım ki ruhum anne olmanın o inanılmaz hafifliğiyle dinlenmeye çekti kendini. Odaya ne zaman çıkardıklarını hatırlamıyorum. Kucağıma bebeğimi verdiklerinde dünyanın en mutlu insanı bendim. Öyle güzeldi ki … Bir anne Allah’ tan başka ne isteyebilirdi?… Sonraki günleri anne olanlar bilirler.Günlük yaşama geri dönerken artı bir sorumluluk: ‘A, nasıl da gülüyor!’ , ‘Niye ağlıyor?’ ,’ Artık beni tanıyor.’……gibi tüm ilginin bebeğin üstüne yoğunlaştığı günler. Doğum ertesinde pek çok olumsuzluk yaşamış, öncesinde olan sorunlara zincirleme başka sorunlar da eklenmişti. Her şey bir ay sonra başladı. Bebeğim sürekli ağlıyor, anne sütünü kabul etmiyor, sararıp soluyordu.Tüm gün boyunca ağlamaktan gece yorgun düşüp sızıp kalıyordu.Aklıma gelen her şeyi yapıyor; sadece çok küçük olduğu için anne sütünden başka bir şey vermemeye çalışıyordum. Beni perişan eden gün boyu ağlamalarıydı; çoğu zaman ağlama nedenini oluşturabilecek her şeyi yapar; altını değiştirir, zorla sütümü vermeye çalışır, gazı varsa gidermeye çalışır, uyutmak için saatlerce uğraşır , yorgunluk ve çaresizlikten tüm sinirlerim bozulur ben de onunla birlikte hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlardım. Böyle olmayacaktı. En güzeli bir doktora götürmek, nedenini öğrenmekti. ………………..Hastanesi’nin çocuk bölümünde aldım soluğu. Doktor Hanımın muayene sonunda istediği tahlilleri yaptırdık.Bir annenin böyle bir durumda neler hissedebileceğini tahmin edersiniz.Elimizde tahliller korku mu heyecan mı tam olarak bilemediğim karma karışık duygularla girdim Doktor Hanım’ın odasına. Tahlillere şöyle bir göz attıktan sonra Doktor Hanım:’ Bu bebeğin kalbi delik! ‘ dedi.’ Üç ay sonra bir ameliyat, altı ay sonra bir ameliyat daha ve bir yaşında da başka bir ameliyat gerekecek.’ Şok olmuştum. Kulaklarıma inanamadım. İlk defa böyle bir rahatsızlık duyuyordum. Kafamdan kısa sürede çok şey geçti. Nedenler, niçinler üzerinde düşündüm, nafile…. Bebeğimi daha bir sıkıca kucaklayıp dışarı çıktım. Havayı değiştirmek için radyoyu açtım. Ahmet Kaya ‘ Penceresiz kaldım anne ‘ şarkısını söylüyor: ’ Hani benim gençliğim anne ‘ Kolay kolay ağlayamazdım eskiden. Ağlamak için yalnız olacağım anları seçer ya da oradan uzaklaşır, yalnız kalacağım bir yere yönelirdim ; ama bu bambaşkaydı , bu dayanılır gibi değildi.Mışıl mışıl kucağımda uyuyan bebeğime baka baka , koklaya koklaya hıçkırıklara boğuldum.’ Daha o çok küçük, nasıl dayanır bu kadar acıya? ’ Bir çırpıda sesim sessizliği bozdu ; ama bu kadardı, yeniden içime çekildim. Birkaç hafta taşındım aynı hastaneye. Her gidişimde minicik bebeğimi bir odaya alıyorlar, vücuduna birtakım cihazlar yerleştiriyorlar; bebeğim vücuduna değen buz gibi kremin, cihazların etkisiyle irkiliyor, ağlıyor neler olup bittiğini anlamaya çalışıyordu. Bense çaresiz,ömrümden ömür veriyorum ; bebeğimi sevgi dolu sözlerle oyalamaya, gülücükler yağdırmaya, ona önemli bir şey olmadığını hissettirmeye çalışıyorum. Yine rutin kontrollerden birinde Doktor Hanım’ın yerine bir başka doktor geldi. EKG bölümünün beni boğan, bir an evvel kaçıp uzaklaşma duygusu veren odasına. Doktor aynı işlemleri yapıp ekrandan takip etti bebeğimin kalp atışlarını, bir ara durdu: ‘ Ben bu bebeğin kalbinde delik göremiyorum.’ dedi.’ Doktor Hanım’ın bebeği iyice takip ettiğinden emin misiniz? ’ Birden o güne kadar öğrendiğim tüm sözcükleri unuttum. Konuşamadım. Ne diyeceğimi bilemedim. Bir umut ….Bir umut….Doktor hanım hata yapabilir mi? Yanlış teşhis koyabilir mi?…Öyle zor ki bu soruların cevabını bulmak. Başka bir doktora daha götürmeye karar verdim bebeğimi. Babamdan rica ettim, bir çırpıda geldi. Çocuk hastalıkları Uzmanı Dr. Hacer Çalışkan’ın muayenehanesine girerken kalbim yerinden çıkacak gibi….Önce elimizde getirdiğimiz tahlil sonuçlarına bakıyor, kısa bir muayeneden sonra : ‘Bebeğiniz kalbi delik olduğuna dair bir işaret vermiyor. Gözlerine baksanıza , cin gibi her şeyi anlamaya çalışıyor. Kalbi delik bir çocuğa oranla çok hareketli. Meslektaşımı karşıma almak istemem ama anne sütü yetersiz ya da başka bir sorun olabilir.’ Ah! Ümit, sen ne inanılmaz bir gemisin. Sonsuzluğa açılan bir yolculuğa çıkmış gibiyim. Artık korkmuyorum. Umutlarımı yeşertecek , tutunacak dalım var. Hacer Hanım’ın tavsiyesiyle hemen yeni bir mamaya , çay kaşığıyla meyve ve sebze sularına başlıyor, bal , ada çayı , ıhlamur gibi desteklerle bebeğimin yavaş yavaş sağlığına kavuştuğunu gözlemliyorum. Bir kanatlarım eksik ; bebeğim kilo aldıkça, gelişimini tamamladıkça sevinçten uçuyorum. Bir ay sonra bebeğim iki aylık bir bebeğin alacağı kilonun iki katını alıyor, ağlamaları kesiliyor, düzenli bir biçimde gelişimini sürdürüyor. Hacer Hanım’ın muayenehanesine kontrol için gidiyoruz. O da çok mutlu. ‘ Artık eminim, bebeğinizin kalbi delik değil, yalnızca sütünüz yeterli gelmemiş bu yüzden yeterince gelişememiş.’ diyor. Ayıp olmayacağını bilsem sarılıp öpeceğim yanaklarından. Kucaklayacağım sımsıkı. Bebeğimse biliyor, hissediyor olanları sanki, tüm şirinliğini gösteriyor doktor teyzesine. Büyüdükçe sebze çorbaları , meyve suları, bal , pekmez ne gelirse aklıma veriyorum. Gelişip serpildikçe anlıyorum ki bir anne hiçbir şeye çocuğunun çektiği acıya üzüldüğü kadar üzülemez. Anlıyorum ki bir anne çocuğu için yaşamının geriye kalan bölümünü vermeye hazırdır her zaman.Bir anne çocuğuyla güçlenir, sımsıkı tutunur yaşama, gerisi……….Gerisi vız gelir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hilâl Erboyacı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |