Hiçbir kış sonsuza dek sürmüyor, hiçbir ilkbahar uğramadan geçmiyor. -Hal Borland |
|
||||||||||
|
Cee oyunu gibi değil hayat, sağ gösterip, soldan vuruyor. Saklansan da kaçamazsın bulur seni her yerde, çöküp göğsüne indirir sillesini, sesin soluğun kesilir, duyulmaz olur nefesin. Düşün, düşün yarılsa da başın, açlıktan şişse de karnın, yok başka çaresi, sende herkes gibi yaşamak zorundasın. Madem ki geldin bu hayata, bir baltaya sap olmalısın. Ne iş yaptığının önemi yok, kimliğinin, cinsiyetinin, milletinin, inançlarının da önemi olmadığı gibi. Sadece sen de herkes gibi üzerine düşeni yapmalısın. Olmayan işi yoktan var edip, çekip çıkarmalısın. İçindeki çocuğun saklı göz yaşlarının da önemi yok, can çekişen bedeninin de, dünyaya kırgın bakan gözlerinin de, attığın sessiz çığlıkların da yok önemi. Madem ki dünya dönüyor, sende ilerleyecek, geriye dönmeyeceksin. Geride sadece ölüm var, sonsuz çokluk, hiçliğin içinde kayboluş. Yaşarken ölmene izin yok. Ateşler çıksa da gözlerinden, tutuşmayacak yürekler senin için. Herkes gibi sende tek başınasın. Boşuna arama bir umut, yaslanılacak bir omuz, gözünün yaşını silecek bir el, sen de herkes gibi mahrumsun bundan. Artık anne diye ağlamaların bitti, annen duyabilecek olsa bile sesini, zaman o zaman değil şimdi. Öl ya da öldür diyecekler yeri geldiğinde sana. Hatta ödüllendirecekler belki seni, can vermenin senin işin olmadığı, almanın da sana düşmediğini bildiğin halde, yaşamak gerektiğinde ya çekeceksin tetiği ve öldüreceksin karşındaki ile birlikte kendi benliğini, ya da” İnsan bir kere;korkaklar her gün ölürmüş.” diyerek kurşunu çevireceksin kendine. Hayatta herkesin bir amacı ver, bir gün daha fazla yaşamak, kendi için sevdikleri için. Ancak kendin kimsin, belki de onu hiçbir zaman bilemeyeceksin. Bazen bir lokma uğruna çalacak, çırpacak, bir gün daha doydu karnım diye sevince bulanacaksın. Seçimlere zorlanacak ve hiçbirinden memnun kalmayacaksın. Bir kaosun içinde bir piyon olarak kalacak, adını hayat sanacaksın. Bu adaletsizlik neden, acılar içinde can verirken masum miniminnacık bir beden? Bir düğmeye basarak işi bitiren ya da düğmenin altında can veren olacaksın. Ne yazık ki çoğunluk bunlar. Azınlıkta kalanları ise böcek gibi ezmek istiyorlar, köklerini kurutulmaya çabalıyorlar. Onlar kazandığında, tüm insanlık kaybediyor, herşey gibi onlar bunu da gözardı ediyor. Oysa yaşanası bir dünya adına çabalayan her insan, hiç olmazsa gözlerini kapatıp suça ortak olmayan, yeri geldiğinde canı yanan birinin yüreğine ortak olan ve olanları duyurmaya, değiştirmeye çabalayan yeryüzünün kardelen çiçeklerinden biri. O çiçekler ki, her şart ve koşulda dayanan, bir gün günü geldiğinde yıldız olup gökyüzünü aydınlatan, bir umut timsali, acı çekenlerin hamisi, çoğu sözün bittiği yerde şimdi.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Didem Duruöz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |