..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Gençliðinde müzik öðrenen, felsefeyi daha iyi anlar. -Platon
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Fantastik > Bahattin Ceyhan




18 Temmuz 2010
Atlantis 2 Baþlangýç  
Fantastik-Kurgu

Bahattin Ceyhan


Atlantis tarihini okuyacaðýnýz satýrlar, ve devamýnda henüz baþlamamýþ bir savaþýn sessizliði. Merakla beklediðiniz zaman çok da ilerlemedi, ama merak edilen geçmiþ sizler için geldi. Antalya'da Atlantis 2 "Baþlangýç" ...


:AGJG:
ANTALYA’DA ATLANTÝS 2
BERMUDA BAÞLANGICI

--GÝRÝÞ--
Aslýnda devrik dünya ile kýrýk dünya bir zamanlar ayný yapý imiþ. Eskiler öyle anlatýrdý yani. Bizler ise bu devriliþi ve insanlýk tarihini birinci aðýzdan dinlemiþtik zamanýnda. Attalia Çar Atlantis’in aðzýndan:

--ATLANTÝS TARÝHÝ--
"Aslýna bakarsanýz olaylar benim çocukluðumda baþlamýþtý. Ben 20’li yaþlarda iken. Karada yaþýyorduk o zamanlar. Babam Brah Dünya imparatoruydu ve biz iki kardeþtik. Nuh ve Atlantis. Ýnsanlýk ve teknoloji olabildiðine geliþmiþti. Ama bir þey eksikti. Ýnsanlar Yüce’yi unutmuþtu. Babam Brah bile muðlak düþünceler içerisinde idi. Çünkü Nuh Dünya üzerinde son kalan din okuluna giderken. Ben dünya üzerindeki ilk büyücü okulunda okumuþtum. Büyücü okulunu açan da, din okulunun yaþamasýný saðlayan da babamdý. Babamýn kararsýz tavýrlarý zaten kötüleþen imparatorluðu daha da yýpratýyordu. Yaþýmýz yirmi idi olaylarýn yeni yeni patlak verdiði zamanlarda. Biz ikizdik… Ve babam Nuh’u din okuluna yolladý. Bildiðim kadarýyla elli yaþlarýnda iken kaçmýþtý okulundan. Bana dediðine göre kaçýþ sebebi din adamlarýnýn putlaþmýþ düþünceleriydi. Kardeþim denize kaçmýþtý. Yüzerek ýssýz bir adaya ulaþmýþtý. Dediðine göre: Yüce ile baðlantýya geçmiþti. Aslýna bakarsanýz ben hala ona inanýyorum. Anlattýklarý gerçekti çünkü."

Hüzünlenmiþti koca çýnar. Kardeþine ne olmuþtu acaba. Altý kardeþten kimsenin cesareti yoktu böyle bir soruyu sormaya. Bir süre sonra devam etti babam:

"Ben yetmiþli yaþlarýmda idim: Büyücülük okulunun altýndaki magma patladýðýnda. Çok devasa bir yapýydý, yazýk oldu. Çok uzun yýllarým geçmiþti orada ve ben çok deðerli bilgiler öðrenmiþtim. Sýrf büyücülük okulu uðruna evlenmeyi reddetmiþtim. Babam Nuh’un kaçýþýndan sonra Kuzey Çar’ýnýn kýzý ile evlendirmek istemiþti beni. E sonuçta oðlunun biri kaçmýþtý, diðeri ise altý magma olan bir büyücülük okulunda idi. Soyunu düþünüyordu Ýmparator. Ben büyücülük okulunu arka plana atmýþtým. Boþ bir bahane ile kýzý beðenmediðimi dile getirmiþtim. Kabul etmemiþtim. Magmanýn patlamasýndan sonra babam yanýna almýþtý beni. Bana uygun bir kýz kalmamýþtý imparatorlukta. Kuzey Çar’ýnýn kýzý Sadrazam’ýn oðlu Eralu ile evlenmiþti. Eralu çok iyi bir savaþçýydý. Güney Çar’ýnýn iki kýzý vardý. Ýkisi de Ýsyankar Lord’lara kaçmýþlardý. Batý Çar’ýnýn kýzý yoktu ve Doðu Çar’ýnýn kýzý da kayýptý."

Þimdi de gülümseme vardý yüzünde. Onu çözebilmek kolay deðildi. Kimbilir onun kadar uzun yaþabilirsek bizde onun gibi böyle düþünceli olurduk. Babamýn ara ara suskunluklarýnda yani dalgýnlýklarýnda hepimiz sabýrla ve sessizce bekledik. Gülümseme yüzünü terk edince babam konuþmaya devam etti:

"Büyücülük okulu yeryüzünün en devasa yapýsý idi. Öyle bir mimari ve öyle yüksek katlarý yapmaya kimsenin aklý, gücü yetmiyordu. Babamýn bir hayali vardý. Ýmparatorluðunun merkezini; büyücülük okulundan yüksek bir bina inþa edip, oraya konuþlandýrmaktý. Babam bir yandan Ýsyankarlar’la savaþýyordu diðer yandan imparatorluðunu geliþtirmeye devam ediyordu. Açýkçasý imparatorluðun teknoloji açýsýndan geliþmesi sekteye uðramýþtý. Sonuçta bilim adamlarý baþlatmýþtý isyaný. Babam bana bir görev vermiþti. Bir arþdelen inþa etmemi istemiþti. Arþdelen yüksek binalara denirdi. Babamýn benden isteði ise büyücülük okulunun iki katý yüksekliðinde bir arþdelendi. Belki altý ay kapandým odama, projeyi çizmek için. Ve arþdelenin inþasýna baþladým yetmiþ iki yaþýmdayken. On yýl sürdü 248 katlý arþdelenin inþasý. Bittiðinde gerçekten þaheser olmuþtu. 124’üncü kata kadar mermerle kaplýydý ve 248’inci kata kadar ise cam alüminyum alaþýmý kaplýydý. Çatýda bir paratoner vardý. Gelmiþ geçmiþ en büyük paratoner. Ucu çok sivri idi. O paratoneri yerleþtirdiðim gece rüyamda paratonerin bir iðne gibi babama saplandýðýný gördüm. Kabusumdan uyandýðýmda karþýmda Nuh vardý. Adadan geri gelmiþti, tabi biz sonradan öðrendiðimiz adadan... O kadar yýl geçince aradan Nuh'un öldüðünü bile düþünmüþtük. Nuh bana ‘Dünyanýn sonu geldi…” diye baþlayan uzun bir konuþma yapmýþtý. Sabah babamýn karþýsýndaydýk. Nuh Yüce’den aldýðý mesajlarý babama anlatýyordu, gece boyu bana anlattýklarýný. Ve babam veda konuþmasýný yaptý bizlere:
‘Güzel çocuklarým eðer dünyanýn sonu geldiyse benimde sonum gelmiþ demektir. Ýþi uzatmaya hiç gerek yok. Bu isyankarlar Dünya’ya zaten yeterince zarar veriyor yýllardýr. Bunlarýn tümünün sebebi insanlarýmýn Yüce’yi unutmuþ olmasýndan kaynaklanýyor. Ben bile kararsýzdým bu güne kadar. Madem ki Yüce Nuh’la iletiþime geçti. Ýnsanlýk ona emanettir. Senden istediðim Atlantis: Bir þekilde Nuh’a inanmayýp ta temiz kalpli kalanlarý toplayýp onlarý yaþatman. Ben her an ölebilirim, bu yüzden ikinizde hakkýnýzý býrakmayýn bende.’"

     Babam kendi babasýnýn konuþmasýný bizlere yaparken hüzünlenmiþti. Hatta öyle hüzünlenmiþti ki sesi aðlamaklý bir hal almýþtý. Babasýnýn sözlerini tükettiðinde ise yine bir dalgýnlýk hali baþladý ve bizim için sessizlik. Sonra devam etti.

     "Aradan bir hafta geçmiþti. Yeryüzünde büyük depremler olmaya baþlamýþtý. Çok saðanak yaðmurlar ve ceryan çeken yýldýrýmlar. Normalde yýldýrýmlar ceryan salardý topraða. Ama bu yýldýrýmlar arþa geri çekiyordu sanki ceryaný… Ceryan ne diye sormayýn anlatmasý hiç kolay deðil. O olmasaydý teknoloji olmazdý. O olmasaydý küçük gece güneþlerimiz. Hayvansýz arabalarýmýz olmazdý. Nerdeyse hiçbir þeyimiz olmazdý. Ceryan teknolojinin temel taþý sayýlýrdý. Neyse canlarým, bunu anlatmak gerçekten kolay deðil. Bu yaðmurlar deniz seviyesini yükseltmeye baþlamýþtý. Ve ben babamýn bana tarif ettiði temiz kapli insanlarý toplamaya baþlamýþtým. Hepsini topladýðýma inandýðým vakit, Arý daðýna yönelmiþtim. Nuh ise Yüce’den aldýðý tasvirle ceryansýz bir araç yapýmýna gitmiþti. O güne kadar Ýnsan ýrký hep korkmuþtu denizden. Nuh ise bilinmeyen bir þey yapýyordu. O ne yaptý bilmiyorum. Ama belli ki baþarýlý olmuþ. Yeryüzü ýrký onun çocuklarýdýr çünkü. Ona biat edenlerin çocuklarý. Ýkinci nesildir yeryüzü insanlarý. Birinci nesil bizim atalarýmýzdý, Yüce'yi unutan ve onun gazabýna uðrayan atalar..."

Þimdi yüzünde öfke vardý. Böyle keskin mimikler onun konuþmasýnda böyle duraksamalara yol açýyordu. Devam etti babam:

"Bense topladýðým insanlarý þehrin kuzeybatýsýna Arý daðýnýn zirvesinde büyük bir maðaraya götürdüm. Gýda sýkýntýmýz yoktu. Okuldaki hocalarýmdan bir tanesinin bu maðaraya öncelerden ne olur ne olmaz diye sakladýðý kuru gýdalarý vardý. Hepsi soðuk bir bölmedeydi. Ýnsanlarým maðaranýn giriþ kýsmýndaki bölmelerde günlerini geçirirken ben derinlere indim. Ýnsanlarýmý sarayda en çok güvendiðim korumam Repas'a emanet ettim. Keþfime çýktým, hocamýn beni bir kere getirdiði bu maðarada ne tür gizemli þeyler olduðunu gerçekten merak ediyordum. Daha önce gelmeye cesaret edememiþtim. Çok derinlerde büyü aparatlarýyla döþeli bir oda bulmuþtum. Bu odayý okuldaki hocamýn iþidir diye süzerken biri çýktý ortaya. Doðu Çar’ýnýn kýzý Elem… Onunla uzun konuþmalar yaptýk, anlatmayayým. Neden babasýndan kaçtýðýný annenize sorun. O uzun konuþmalardan sonra insanlarýn denizlerde yaþayabilmesi için uðraþtýðý büyüsünün son noktasýna yardýmýmý istedi anneniz."

Þimdi yüzünde daha güzel bir gülümseme vardý. Anlattýklarý gittikçe daha bir meraklandýrýyordu insaný. Ve bazý þeyleri eksik anlatýyordu babam. Ona soru sormayý kimse deneyemezdi. Anlattýklarýný bölmeyi hiçbirimiz istemezdik. Böyle bir þeyi yapmaya kalkýþtýðýmýzda babam sorunun cevabýný verecek ve daha sonra bir daha hikayesini anlatmaya devam etmeyecekti. Sorularýmýz babam susana kadar bekleyebilirdi. Bunu tecrübe etmiþtik.

"Günler süren araþtýrmalarýmýz sonucunda bunu baþardýk. Anneniz bir biyobüyücüdür. Araþtýrmalarýmýz sonuç verdiðinde maðaranýn üst katlarýna çýktýk. Ýnsanlarým telaþ içerisinde idi. Sular neredeyse maðaramýz seviyesindeydi. Yýldýrýmlar ve diðer felaketlerse olabildiðine azmýþtý. Ama ben bu telaþý susturdum. Ýnsanlarýma her þeyi anlatmadan önce farklý bir þey yaptým. Elem’i insanlarýma tanýttým ve diz çöktüm: ‘Benimle bir ömre var mýsýn?’ dedim ona. O uzun bir sessizlikten sonra 'Evet' dedi. Ýnsanlarýma her þeyi anlattým. Sonra Elem’le beraber maðaranýn giriþine çýktýk. Bütün dünya sular altýnda kalmýþtý. Anneniz ve ben ilk olarak kendimize uygulamýþtýk büyüyü. Sularýn altýna indik. Ýmparatorluðun merkez þehri Attalia’ya yöneldik. Ama gördüðümüz manzara felaket manzarasý sularla sýnýrlý deðildi. Bütün þehir depremlerle yýkýlmýþtý. Sadece benim yapým kalmýþtý. Yukarý çýktýk. Arþdelen’imin yarýsýna ulaþmýþtý sular. Ufak balkonlardan birine çýktýk, sular üstünde olan. Sonra Ýsyankarlar bizi fark etmesin diye, psiþik büyülerimi kullanarak görünmez yaptým ikimizi. Bütün Ýnsanlýk yok olmuþtu, isyankarlar haricinde."

Yine hüzün vardý babamýn yüzünde. Babamýn büyücülükte uzmanlýk alaný psiþik büyülerdi. Anneminse biyobüyüler. Bir ara babamýn gözlerinde yaþlar gördüðümü sandým. Anlatýþý olabildiðine etkileyiciydi.

"Elem kanatlandý, onun kanatlarýný ilk kez o gün gördüm. Arþdelen’imin son katýna kadar çýktýk. Ýçine girmek imkansýzdý, içi beyaz bir sisle doluydu. Sonra biz geri çekildik, havada asýlý kaldýk. Ýsyankarlar uçan araçlarýyla canlýlardý. Yüz kadar uçan araç vardý. Tam o sýrada Ýsyankarlar’ýn tüm araçlarý arþdelenin yarý katýnýn seviyesine üç etrafýna toplandýlar. Bizse sadece izliyorduk. Ne yapacaklarýný ve buna karþý ne yapabileceðimizi bilmiyorduk. O uçan araçlar mavi ýþýn toplarý ile ateþ ettiler. Bir süre sonra arþdelen ortasýndan ikiye ayrýldý. Devrilmeye baþladý. O sýrada havada bir canlý gördüm. Babam son kattan düþmüþtü, bina devrilirken. Bina aðýrlýðý ile babama yetiþti. Babam Brah paratonerin ucuna saplandý. Etrafa kanlar saçýldý. Babam ölüyordu. Ona doðru hareket ettiðimizde; kulaklarý saðýr edecek seviyede bir gürültü geldi. Olduðumuz yerde kilitlendik kaldýk. Çok uzaktýk, ama yaklaþamýyorduk. Bir güç bizi olduðumuz yere kilitlemiþti. Birkaç saniye sonra belki yüzlerce yýldýrým düþtü yeryüzüne. Sanki çektiði tüm cereyaný kusarcasýna yüzlerce yýldýrým düþtü. Yýldýrýmlar paratonerce çekilince anladým. Ceryan çekmediðini. Ceryanlarý kusuyordu adeta. Yýldýrýmlar Ýsyankarlar’ýn araçlarýný mýknatýs gibi paratonere çekti. Tamamý parça parça oldu, babamla beraber. Arþdelenin yarýsý paratonerin zemine saplanmasý ile tam ters döndü ve diðer yarýsý ile paralel ve ayný seviyeye ulaþtý. Sonra yine o güne kadar olmamýþ bir deprem oldu. Biz havadaydýk belki ama depremi hissetmemek mümkün deðildi. Deprem yaklaþýk bir dakika sürdü. O bir dakika da Arþdelen’in iki yarýsýnýn da elliþer katýný zemine gömdü. Su yüzeyine kabarcýklar yükseldi. Kabarcýklar artmaya baþladýðýnda beyaz sisi kusmaya baþladýðýný anladým. Þimdi Arþdelen’in kopan parçasýna Kýrýk Dünya, asýl parçasýna ise Devrik dünya diyoruz. Ben babamýn mezarý diyebileceðim yerin üstü olduðu için Kýrýk dünyayý kullanmak istemiyorum. O yüzden halkýmýn evi Kýrýk Dünya. Ve Devrik Dünya Elem ve benim evim. Sizlerin evi. Sarayýmýz…"

Ufak hýçkýrýklarla baþlayan aðlamasý zamanla sertleþti. Atlantis'in gözyaþlarý aktý. Çocuklarýnýn önünde ilk kez aðlýyordu belki. Bu duraklama baya uzun sürdü. Ama kimsenin aðlamaya engel olmaya niyeti yoktu. Uzun sürenin sonunda tekrar baþladý konuþmasýna, Çaratlantis:

     "Bütün bunlar olduktan sonra Arý daðýna geri dönüp insanlarýmýza büyü yapmamýz gerektiði aklýmýza geldi. Geri dönüþ yoluna koyulduk. Çok yüksekten uçuyorduk. Elem üstte idi, elleri ile beni tutuyordu. O Arý daðýna götürürken bizi, ben uçsuz sularý seyrediyordum. Bir ara kardeþim Nuh’un deniz aracýný gördüðümü sandým. Elem’e sordum, görüyor musun diye. O da gördüðünü teyit edince. O tarafa doðru yöneldik. Ama paratonere yöneldiðimizde bizi sabitleyen güç yine durdurdu bizi. Gördüðüm kadarýyla Nuh yanýna sadece insanlarý almamýþtý. Hayvanlar ve bitkilerde vardý, o devasa deniz aracýnda…"

Bu kadar uzun yaþayýp. Böyle net hatýrlayabilmek hem çok yýpratýcý hemde çok iyi olmalýydý. Ama her þeye raðmen onun yerinde olmak istemezdim. Kýsa bir duraklamadan sonra devam etti:

     "Ýnsanlarýmýzýn yanýna ulaþtýk. On-on beþ insan vardý. Hepsini büyüledik, üç beþ gün sürmüþtü bu olay. Yaðmur devam ediyordu. Sular yükseldikçe yükseldi. Depremler devam etti. Kara parçalarý yer deðiþtiriyordu suyun altýnda. Sular maðaramýza ulaþtýðýnda, Atlantis halký su hayatýna baþladý…”

Babam uzun bir sessizliðe kapýlýnca anlamýþtýk, hikaye bitmiþti. Odadaki yedi kiþide de hüzün vardý.

Ýþte böyle anlatmýþtý babam, yýllar önce. Attalia kentinin tüm yapýlarý kayýptý. Babamýn dediðine göre hepsi toprak kaymalarý ile sürüklenmiþ ve bu gün Türkiye’nin güneyinde bulunan Antalya kenti civarýna ulaþmýþtý. Gerçek Attalia da bu gün Devrik ve Kýrýk dünya haricinde yapý yoktu. Zemin balçýklaþmýþtý. Bu zemine yapý yapmak imkânsýz, hele sular altýnda…

DEÐÝÞ-TOKUÞ

     Sudan çýkmýþtýk, babamýn son hatýrasý, uçan iki mavi þovalye pelerini ile. Pelin donakalmýþtý biz çýktýðýmýzda. Pixe’nin ayaklarý yoktu. Onu kucaðýma aldým ve karaya ayak bastým. Etrafta kimse yoktu. Pixelans’ýn yaptýðý büyü ile ayný kara kutu düþtüðünde olduðu gibi tüm dünya donmuþtu: Üçümüz ve henüz etkileyemediðimiz Asi Bermuda’lýlar haricinde… Pelin kendine geldi. Yüzü korkudan bembeyazdý. Pixe elimde ölmeye baþlamýþtý. Yüzü kýpkýrmýzý idi. Bir tarafta bembeyaz yüzlü kardeþim diðer tarafta gittikçe morlaþan kýpkýrmýzý kardeþim vardý. Pelin’e yöneldim:
“Hiçbir þey sorma Pelin. Evde her þeyi anlatacaðým. Þimdi sen direksiyona geç, biz arka koltuða. Çabuk eve gitmeliyiz. Acele etmezsek Pixelans ölecek.”
“Þahin sen misin?”
“Lütfen Pelin benim ben!”
“Ben…”
“Hadi lütfen acele eve gidelim, söz her þeyi anlatacaðým.”
Pelin þaþkýndý, doðaldý tabi… Baktým olacak iþ deðil. Direksiyona ben geçtim. Pixe’yi arka koltuða yatýrdým. Pelin yanýma oturdu. Evden çýkarken arabaya koyduðum, pet þiþelerdeki sularý Pelin Pixe’ye içiriyordu. Hýzla eve gittim. Aklýmda olabildiðine hýzla eve gitmek vardý. Pelin’in sorduðu sorularý cevaplamýyordum. Bazýlarýný cevaplýyordu Pixelans, güçlükle… Eve gittik. Pixe’yi küvete koydum suyu açtým ve küvet suyla doldu. Üçümüz banyodaydýk. Uzun bir süre Pixe ile beraber Pelin’in sorularýný yanýtladýk. Onu razý ettik ruh deðiþimine.Ýlk ruhunu salan Pelin olacaktý. Pelin iki ruhlu olunca salacaðý ruhu bilemeyebilirdi. Bu da bizi uðraþtýrýrdý. Pelin delirebilirdi. Bu konuda tecrübeli olan Pixe ilk önce ruh çekti. Pelin saldý. Ona uzun uzun anlattýk, ruhunu nasýl salacaðýný. Sonra Pelin gözlerini kapattý. Dudaklarýný Pixe’nin dudaklarýna kapattý. Burnundan olabildiðine sert bir nefes çekti. Ýçinden hayal edebildiði cenneti düþündü. Ve bütün nefesini Pixe’nin aðzýna verdi. Birkaç saniye sonra karbondioksitli bolca bir hava çýkardý Pixe. Sonra ayný iþlemi o da yaptý. Pelini denize saldýk, Atlantis’e…

TAPÝAR ADASI

     Kardeþim Pixe ile Bermuda’nýn üstündeki yegâne ada Tapiar adasýnda idik. Burasý bizim güç toplama adamýzdý. Buraya her geldiðimde içimden bir his bu adanýn Amcam Nuh’un Yüce’nin vahiylerini aldýðý ada olduðunu söylüyor. Ben bunlarý düþünürken Pixelans gerekli malzemelerle yanýma geldi. Ne kadar da çok benziyordu Pelin’e. Þu anda onun bedeninde olsa bile, kendi bedeni de çok benziyordu.

Bir daire çizdim zemine, artý iþareti oluþturacak þekilde dört noktasý vardý; Kuzey, Güney, Doðu, Batý. Tüm malzemeler hazýrdý. Bir daire, dört noktasý var, dört köþe. Kuzey köþesinde erimekte olan buz parçasý. Doðu köþesinde kutsal kitap Kuran-ý Kerim. Batý köþesinde Kýrýk Dünyanýn en son yani en dipteki katýndan çýkardýðýmýz mavi inci. Güney köþede ise kömür ve benzin vardý. Orta noktaya yöneldik. Býçaðýmý çýkardým cebimden. Ýkimizin de koluna çizik attým. Kanlarý dairenin merkezine akýttýk. Alevler yükseldi. Ýçimize çektik alevleri. Güney köþeye yöneldik, dairenin içinde kalarak. Kömür ve benzine üfledik. Alev aldý güney köþe, ayný anda kuzey köþedeki buz daire çizgisi üzerine daðýlmaya baþladý. Ýkisi batý ve doðu köþede birleþti. Buz ve Ateþ Kuran’a ulaþtýðýnda; ona dokunmadan geri dönüþe geçtiler. Ayný anda inci parlak bir patlamayla güç zamanýn geldiðini söylemiþ oldu.Pixe kuzeye ben güneye yöneldim. Ben ateþi Pixe buzu geri çekti…

     Yanýmda getirdiðim laptop’ýmla internete girdim. Haber sayfalarýna… Girdiðim ilk haber sitesindeki manþet: BERMUDALILAR GERÝ MÝ DÖNDÜ?
     Nasýl olur da Asi’ler bu kadar kýsa sürede güç toplamýþlardý. Kaçan büyücünün yetenekleri ne kadardý? Bu sefer baþýmýzda büyük dert vardý gerçekten…
BN CN
Bütün sorularýn cevabý 3. ve son bölümde.

CENAP ÞATOLAR

Marslý bu sefer bambaþka bir sürüvenle geliyor karþýnýza. Tarihi þatolar, saraylar, kaleler katloluyor. Polisiyenin böylesini görmediniz. Polisiyeden ötesi, iþin içinde tarih ve komedi de var. Ama en güzel yaný modifiyeli arabalar. Bu seride tadamayacaðýnýz tek þey orklar ve þeytanlar olacak. Dur bir saniye; bolca þeytan olacak. Ama o þeytanlar Donnie Fasteg'in içinde olacak! Ve sizinle... Ýddaa ediyorum, hiç bir Hollywood filminden böyle tat almadýnýz. Þeytanýnýz bol olsun! Sonbaharý bekleyin...

MARSLI



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn fantastik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Undergraund Ýstanbul
Antalya'da Atlantis 1 Uyanýþ

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Lise Yýllarý 3 Müzik Felaketi
Lise Yýllarý 2 Kopya Makinesi
Lise Yýllarý 1 Uyku Tulumu
Ýki Ruh'un Güncesi - Ýlk Sayfa
Yaþam Þehrinin Bir Sokaðý
Xasi P. N. O 1 N. U. B

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Düþme [Þiir]
Deli Saçmasý [Þiir]
Yok_sun [Þiir]
Aþk mý Bu Þimdi? [Þiir]
Cani - Sin [Þiir]
Ecel Aný [Þiir]
Ýsyan Çýðlýðý [Þiir]
Aþkýn Kitabý [Þiir]
Elzem Ýlaç Sen [Þiir]
Aþk Köþe Bucak Sýkýþmýþ [Þiir]


Bahattin Ceyhan kimdir?

Doðduðu günden beri çevresinde fark edilen bir tipti Marslý. Lise yýllarýnda takýldý lakabý ona. Edebiyata ortaokul yýllarýnda kompozisyonlar yazarak baþladý. Sonra þiir geldi. Ve bir gün Metal Fýrtýna diye bir kitap çýktý ortaya. Çýktýðý hafta okumuþtu. Orkun Uçar'ý tanýmýþ oldu bu kitapla. Sonra Xasiork'u tanýdý. Xasiork sayesinde öyküler yazmaya baþladý. Roman yazýyor, kimbilir belki bir iki yýla ünlü bir yazar olup çýkar!

Etkilendiði Yazarlar:
Orkun Uçar


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Bahattin Ceyhan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.