..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür -Atatürk
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > Fuat Türker




19 Ekim 2010
"Ah Keşke" Dememek İçin  
Fuat Türker
İnsan, hayati bir tehlike ile karşılaştığı zaman -hep duyarız- yaşamı film şeridi gibi gözleri önünden geçer. Bir anda, dünyadaki ömrünü ve bu süre içinde yaptığı işlerin muhasebesini yapar. Eğer bu kişi dünyada Allah’tan yüz çevirmiş ve O’nun dininden uzak yaşamışsa, bir anda büyük bir pişmanlığa kapılır. Yaşamı boyunca hiç aklına bile getirmediği gerçekler, şimdi apaçık gözlerinin önündedir.


:AAIJ:
Yüce Allah insanı birtakım eksiklikler ve acizliklerle yaratmıştır. İnsan yaşamı boyunca sayısız kez unutur, yanılır ve hatalar yapar. Ancak yaptığı her hatanın her zaman telafisi vardır. Merhamet edenlerin en merhametlisi olan Rabbimiz, insana tevbe gibi büyük bir nimet vermiştir. Dünya zaten sunulan nimetlerle denenmek, hatalardan arınmak ve eğitilmek için vardır. İnsan dünya hayatında hatalarından dolayı pişmanlık duyduğu an Allah’tan bağışlanma diler ve tevbe ederek Rabbimiz’e yönelir. Allah’a yönelip teslim olan mümin artık Allah’ın yardımını da umabilir.

Azap size gelip çatmadan evvel, Rabbinize yönelip-dönün ve O’na teslim olun. Sonra size yardım edilmez. Rabbinizden, size indirilenin en güzeline uyun; siz hiç şuurunda değilken, azap apansız size gelip çatmadan evvel. (Zümer Suresi, 54-55)

İnsan, hayati bir tehlike ile karşılaştığı zaman -hep duyarız- yaşamı film şeridi gibi gözleri önünden geçer. Bir anda, dünyadaki ömrünü ve bu süre içinde yaptığı işlerin muhasebesini yapar. Eğer bu kişi dünyada Allah’tan yüz çevirmiş ve O’nun dininden uzak yaşamışsa, bir anda büyük bir pişmanlığa kapılır. Yaşamı boyunca hiç aklına bile getirmediği gerçekler, şimdi apaçık gözlerinin önündedir. Kendisinden çok uzak gördüğü ölümün, aslında çok yakın olduğunun farkına varır. Dünyadayken cenneti hak edecek bir yaşam sürmemiş, Allah’a karşı nankörlük etmiştir ve bu davranışının karşılığını kötü bir şekilde alacağını, şimdi vicdanıyla çok iyi hissetmektedir. Oysa vicdanının sesine ömrü boyunca hiç kulak vermemiş, nefsinin tutkularıyla birlikte yaşamıştır. İçini tarifsiz bir korku kaplar. İçinde bulunduğu bu zorlu durumda, kendisine yalnızca Allah’ın yardım edebileceğini anlar. Eğer Allah kendisini bu tehlikeli durumdan kurtaracak olursa, bu yaşadıklarını kesinlikle unutmayacağına, yaşamının geri kalanını bu gerçekleri göz önünde bulundurarak ve Kur’an ahlakına uygun olarak düzenleyeceğine söz verir.

O anki tehlikeden kurtulabilmek için “…siz (açıktan ve) gizliden gizliye ona yalvararak dua etmektesiniz: -Andolsun, bizi bundan kurtarırsan, gerçekten şükredenlerden oluruz." (En’am Suresi, 63) ayetindeki gibi yalvara yalvara Allah’a dua eder. Yeter ki kurtulsun ve yaşamına devam etsin...

Ancak, zorluk anında yalvararak Allah’a sığınan bu insanların çoğu, tehlike üzerinden kalktıktan sonra, Allah’a verdiği sözü unutur ve eski yaşamına geri döner. O an hissettiği korku ve pişmanlık, yerini eski nankörlüğüne bırakır. Ölümle yüz yüze geldiği o sıkıntı anında kurtulmak için Allah’a dua eden o değilmiş gibi Allah’tan yüz çevirir. Gaflet içindeki eski yaşamına bıraktığı yerden devam eder.

Karada ve denizde sizi gezdiren O’dur. Öyle ki siz gemide bulunduğunuz zaman, onlar da güzel bir rüzgarla onu yüzdürürlerken ve (tam) bununla sevinmektelerken, ona çılgınca bir rüzgar gelip çatar ve her yandan dalgalar onları kuşatıverir; onlar artık bu (dalgalarla) gerçekten kuşatıldıklarını sanmışlarken, dinde O’na ’gönülden katıksız bağlılar (muhlisler)’ olarak Allah’a dua etmeye başlarlar: "Andolsun eğer bundan bizi kurtaracak olursan, muhakkak Sana şükredenlerden olacağız." "Ama (Allah) onları kurtarınca, hemen haksız yere, yeryüzünde taşkınlığa koyulurlar. Ey insanlar, sizin taşkınlığınız, ancak kendi aleyhinizedir; (bu) dünya hayatının geçici metaıdır. Sonra dönüşünüz Bizedir, Biz de yaptıklarınızı size haber vereceğiz. (Yunus Suresi, 22-23)

Oysa bu felaketi bir kez yaşayan insan, aynısıyla hatta daha da zor bir durumla tekrar karşılaşmayacağından güvende midir? Hatta, karaya çıktığında rahatlayan ve kendisini güvenlik içinde zanneden kimse, aynı tehlikeyi, “Size denizde bir sıkıntı (tehlike) dokunduğu zaman, O’nun dışında taptıklarınız kaybolur-gider; fakat karaya (çıkarıp) sizi kurtarınca (yine) sırt çevirirsiniz. İnsan pek nankördür. Kara tarafında sizi yerin dibine geçirmeyeceğinden veya üzerinize taş yığınları yüklü bir kasırga göndermeyeceğinden emin misiniz? Sonra kendinize bir vekil bulamazsınız.” (İsra Suresi, 67-68) ayetindeki gibi karada da yaşayabilir.

Tehlikeyle karşılaştıkları an Allah’a yönelen kişilerin yaşadıkları pişmanlık, o an içinde bulundukları acizlik ve çaresizlikten kaynaklanmaktadır. Ancak ölümle burun buruna gelmek onları ahirete hazırlık yapmaya değil, “İnsanlara bir zarar dokunduğu zaman, ’gönülden katıksız bağlılar’ olarak, Rablerine dua ederler; sonra Kendinden onlara bir rahmet taddırınca hemencecik bir grup Rablerine şirk koşarlar.” (Rum Suresi, 33) ayetiyle bildirildiği üzere dünya hayatına yöneltmektedir.

İnsanlara yarar sağlayacak gerçek pişmanlık bu değildir. Pişmanlık, insanda radikal değişiklikler meydana getiren bir duygudur. İçten pişmanlık duyan kişi, yaşamının geri kalan bölümünün Allah’ın kendisine verdiği bir fırsat olduğunu düşünür ve eski hatalarına geri dönmemeye gayret eder. Çünkü bu nankörlük onun aleyhine olacaktır.

Kuran’da verilen bu örnekler her insan için öğüt alabileceği birer ibrettir. İnsanın zor bir durumla karşılaşmamış olması, karşılaşmayacağı anlamına gelmez. Bu ayetlerle amaçlanan, insanın her an vicdanının sesini dinlemesi ve kendisini geçici dünya hayatına bağlayan nefsani tutkularından kurtulmak için çaba harcamasıdır. Kişi yaşamındaki önceliklerini belirlemeli ve nelerden vazgeçmesi gerektiği konusunda henüz vakit varken kesin karar vermelidir. İnsan belki yaşamının sonuna kadar böyle bir olay yaşamayacaktır. Ancak yaşamdaki tek kesin gerçek olan ölümle karşılaştığı anda, eğer Allah’ın hoşnutluğunu gözeterek ve O’nun sınırlarını koruyarak yaşamadıysa, kesinlikle pişmanlık duyacağı şeyler olacaktır.

Dünyadayken telafisi mümkün olabilen, ancak ahirette geri dönüşü bulunmayan bu pişmanlığı yaşamamak için insanın yapması gereken, Allah’a yönelmek, O’ndan korkup sakınmak, O’nun Kuran’da bildirdiği emirlerini yerine getirmek, kısacası Kuran’a tabi ve Allah’a teslim olmaktır. Ölümü uzak görmek büyük yanılgıdır, ölüm her insana aynı uzaklıktadır ve çok yakındır. O halde insan sorumluluklarını ertelememeli, aldığı kararları da içtenlikle ve sabır göstererek yaşamına geçirmelidir. Allah’a olan içten duası, yakınlık ve teslimiyeti ise, tehlike anında hissedilen kadar içten olmalıdır.

İnsan şunu hiç aklından çıkarmamalıdır: Gerçek yaratılış amacı, Rabb’inin hoşnut olduğu bir kul olmaktır. Bunun dışında, sahip olduğu mallar, ailesi, çevresi, kariyeri bu amaca ulaşmak ve Allah’a yakın olmak için birer araçtır. Bu nimetlerle yalnızca nefsinin bencil tutkularını tatmin etmeyi amaçlayan, tüm bunların Allah’a şükretmesi ve O’na yönelmesi için verildiğini unutan kişilerin durumları Kur’an’da, “De ki: "Davranış (ameller) bakımından en çok hüsrana uğrayacak olanları size haber vereyim mi?" "Onların, dünya hayatındaki bütün çabaları boşa gitmişken, kendilerini gerçekte güzel iş yapmakta sanıyorlar." İşte onlar, Rablerinin ayetlerini ve O’na kavuşmayı inkar edenlerdir. Artık onların yapıp-ettikleri boşa çıkmıştır, kıyamet gününde onlar için bir tartı tutmayacağız.” (Kehf Suresi, 103-105) ifadeleriyle bildirilir.

Bu kimselerin dünya hayatında yaptıkları her şey -Allah’ın dilemesiyle- boşa çıkacak, dünyevi kazançları kendilerine ahirette hiçbir yarar sağlamayacaktır. Allah’ın hoşnutluğunu değil nefislerinin fücurunu gözeten bu kişiler, ölüm meleklerini karşılarında gördükleri an artık dönüşü olmayan korkunç hatalarını fark edecek ve pişmanlıkları sonsuza dek sürecektir. Bu sonsuz sürecek pişmanlığı yaşayan kişilerin sözleri Kuran’da şöyle haber verilir:

Der ki: "Keşke hayatım için, (önceden bir şeyler) takdim edebilseydim." (Fecr Suresi, 24 )"... Keşke Rabbime hiç kimseyi ortak koşmasaydım." (Kehf Suresi, 42)
"... Ah keşke, elçiyle birlikte bir yol edinmiş olsaydım," (Furkan Suresi, 27)

Dünyada yapıp ettiklerinden ve ertelediklerinden dolayı ahirette pişmanlık ve korkunç bir çaresizlik içerisinde bu sözleri söylemek istemeyen her insan, hiç vakit kaybetmeden Yaratıcısının çağrısına icabet etmelidir.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Konuşma Kişiliği Yansıtır
Çocuklar Gibi...
Ahirete Hazırlık Kursu
Duyguları Akıl ve İrade ile Terbiye Etmek
Vakit "Öldürmek" Değil, Kazanmak İçindir
İnsanlar İçin Yaşamak Zordur
İmtihan Olmasa?
Gerçek Sevgi Nimettir
Af Yolunu Benimsemek
Her Yeni Gün Bir Fırsattır

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
İnkârcılar İnananların Sapmasını İsterler
Son Perde
Dinin Çıkarlarını Gözetmek
İnsan Neden Kıskanır?
Anne Babaya İtaat Nasıl Olmalı?
Ne Kadar Aciziz!..
Gerçek Sevgili
Korkma Ebedi Varsın
Allah Aşkı
Gerçek Adalet

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Otobüs Yolculuğu [Öykü]
Köy Anılarım (!) [Öykü]
Artık Oruç Tutuyorum (Çocuklar İçin Ama Büyükler de Okuyabilir :) [Öykü]
Daldaki Armut (Çocuklar, Gençler ve de Çocuk ve Genç Kalanlar İçin :) [Öykü]
Boyun Eğen Kutlu Kadın [Öykü]
Darwinizm, Komünizmin Bilimsel Kılıfıdır [Eleştiri]
Pkk'nın Hedefi; Komünist Toplum [Eleştiri]
"Kahrolsun O Zan ve Tahminle Yalan Söyleyenler" [Eleştiri]
Dünyalık Peşindeki Din Adamları [Eleştiri]
Şeytanın Çift Taraflı Kıskacı: Bir Yanda Ateizm Bir Yanda Yobazlık [Eleştiri]


Fuat Türker kimdir?

6 yıldır insani ve imani konularda makaleler ve çocuk yazıları yazıyorum. Yaklaşık 5 yıldır Haber Vaktim, Cemaat. com, Sayha Dergi, Edebistan, Turuncu Dergi, Körpe Kalemler, Edebiyat Defteri gibi dergi, portal ve haber sitelerinde yazılarım yayınlanıyor. Yazılarımı ve inandıklarımı paylaşmak için İz Edebiyat'dayım. Ayrıca Risale Çocuk, Kalem. biz ve Beyan/İstikamet Dergisi'nde çocuk yazıları yazıyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
-


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Fuat Türker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.