..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Ben bir kuşum; uçtum yuvadan... Artık ben nerede, eve dönme isteği nerede?.. -Leyla ve Mecnun, Fuzuli
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik > Bedia Belkıs BALCILAR




20 Kasım 2010
Suyun Ses Hali  
Bedia Belkıs BALCILAR
Kanepeye uzattılar. Midesi sırtına yapıştığını belirten bir sinyal veriyordu. Kocaman kırmızı bir ışık yanıyordu, gövdesinin tam orta yerinde. Kalbinden geçen trenlerin ışıkları olmalı bu, diye düşündü. Kendisine uzatılan tüm elleri reddediyordu günlerdir. Ne yemek, ne de ilaç… Zoraki ve bıktırıcı ritüellerdi sadece. Mutlaka bir plan yatıyordu ardında, tüm bunlar boşuna değildi. “Hastalandın sen, iyi değilsin” demeleri çok abesti. Doktorlar da işbirlikçi olmalıydı.


:AIJC:
Onu ilk gördüğümde gözleri parlıyordu. Tıpkı su damlası gibi…

Neler saklıyordu bilmiyorum ama söyleyecek o kadar çok şeyi vardı ki. Dinlemek istedim. O konuşsa da ben dinlesem… Hiç bitmese anlatacakları. Yalnızlığıma ses düşürmüştü. Sanki benden olan bir ses. Uzaklara ait olduğunu hissediyordum ama yine de… Sanki kalbimde. İşte tam şuramda hissediyordum titreşimini.

İnsan bir gün gideceğini bile bile, nasıl bağlanabilirdi ki? Kulağa hiç hoş gelmese de, artık merkezindeydim bu sözün. Merkezinde olduğumu farkettiğim de ise; artık herşey için çok geçti.

* * *

Genç adam ahşap masasında duran, irice bir salkımının içinden seçtiği üzüm tanesini eline aldı… Parmaklarının arasında yavaşca ezdiği üzüm tanesini seyrederken, içine düştüğü bu saplantılı sevdasını da düşünecek mecali buluyordu kendisinde. Günlerdir açlıktan dili damağı birbirine yapışmış, fakat ağzına doğru dürüst bir-iki lokma koymamıştı. Evdekilerde durumun farkındaydılar.. Ah evdekiler.. Gitselerdi ya başından!! Ne annesinin gözünün altında biriken o üzüntü torbalarını görmek, ne babasının alnındaki derin kırışıklıkların müsebbibi olduğunu bilmek istiyordu…

Bilmek istediği sadece, su damlacıklarının nasıl bu kadar harika oluşuydu? Nasıl dedi, nasıl da içten bakıyordular? Oysa ben, ona bir adım dahi yaklaşamıyorken, o yüreğime sokuldu ve gitti. Sonunun böyle olacağını sezemedim mi? Hayır budala!! Elbette sezdin…. Ama elinden birşey gelmedi. Sus şimdi ve dövün bakalım…

* * *

Velev ki; ‘gel’ desem bile, gelir miydi benimle…?

* * *

Yorgun ve çelimsizleşen kollarını ahşap masaya uzattı. Akşamdan kalma, yarısı içilmiş su bulunan cam bardağı, işaret parmağıyla tek hamlede devirdi. Parkeye sızan su damlacıklarını izlerken, yüreğinde, ağır gürültüleriyle taşlar yuvarlanmaya ve geçtiği noktaları süratlice acıtmaya başladığını hissetti. Yine o hezeyan gelmişti işte. Nöbet geçiriyordu… Titremeler ve üşütmeler arasında çığlık atamamak. Kasılmak… Morarıncaya değin.

Uzandığı parkenin üzerinde, vav harfine benzer bir pozisyonda sabahlayacağı aşikardı. Fısır fısır okunan duaların pıtırtısı kulaklarında, atın toynakları gibi ses çıkarıyordu. Kurtulmalı bundan, diye bağırmak istedi. Sonrasında bağırırmanın işi riske atacağını düşündü. Neden risk olduğunu bilmiyordu ama içinde öyle geçiyordu. Evdekilere sezdirmeden kurtulmalıyım o seslerden dedi. Çok fena şeyler olabilir. Bütün suç kendisinindi zaten…

Kasılma nöbetinde şakakları uyuşuyor, kafa derisi şekil değiştiriyordu adeta. Bir el uzandı… Müşfik ses tonuyla okşadı tüm saç derisini. Ritmik hareketlerle kafasını ovuşturdu sonra. Ne kadar süre geçti ardından ayırt edemedi,ama yavaş yavaş düzelmeye meyletti tüm kasları. Kulaklarındaki uğultu, yerini daha anlaşılır fısıltılara bırakıyordu.

Telaş eden bir kadın sesi, ılık bir gözyaşı, alnına damlayan. Sesindeki hakimiyeti yitirmemeye çalışan, tok bir adam sesi. Ve endişe dolu bir ses daha…

Kanepeye uzattılar. Midesi sırtına yapıştığını belirten bir sinyal veriyordu. Kocaman kırmızı bir ışık yanıyordu, gövdesinin tam orta yerinde. Kalbinden geçen trenlerin ışıkları olmalı bu, diye düşündü. Kendisine uzatılan tüm elleri reddediyordu günlerdir. Ne yemek, ne de ilaç… Zoraki ve bıktırıcı ritüellerdi sadece. Mutlaka bir plan yatıyordu ardında, tüm bunlar boşuna değildi. “Hastalandın sen, iyi değilsin” demeleri çok abesti. Doktorlar da işbirlikçi olmalıydı.

* * *

Gidenin ardından söylenecek kelime biriktirmek ne saçma… Gitmişti giden!!

* * *

Evin içinde uçuk yeşil eşofmanıyla dolanırken… Endişe ve sevgi dolu bir ses baktı gözlerinin içine. Tüm dilek kipini harekete geçiricesine yalvardı kendisine…

Ne olur, dedi.

Lütfen, dedi.

Yalvarırım, dedi.

Bana inan, dedi.

Korkulacak bir şey yok, dedi.

Seni böyle görmeye dayanamıyorum, dedi.

Lütfen, bir kerecik olsun, dedi.

Bir lokma olsun, dedi…

Bir lokma yesen ne olur? dedi.

Abiciğim, dedi.

Uzattığı ekmeğe bir parça peynir koymuş, tereddütlü ve yalvaran gözlerle yemesi için, abisine dil döken, henüz tomurcuklanmış bir kız idi, endişeli ses tonunun sahibi.

Hezeyanların sahibinden çıt çıkmıyordu. Suskunluklar dilini damağını mühürlemiş, sadece donuk bakışlarla olayları tartan bir ifade ile geziyordu günlerdir.

Gözlerinde bir su damlası birikti kızkardeşinin. uzattığı ekmeğe düştü ılıkça. Artık nafile, diye içinden geçirdiği bir sırada, beklemediği bir tepkiyle karşılaştı. Hiç konuşmadı genç adam, ama sararmış ve titreyen ellerini uzatarak kardeşinin eline, birden aldı katıklı ekmeği. Kuruyan dudaklarını zorlukla açarak bir ısırık aldı ekmekten ve çöken avurdunda beliren şişkinlikten öyle anlaşılıyordu ki, zor çiğnemekteydi lokmasını. O an kızkardeşinin sevinci, çoktan dağları tepeleri aşmıştı…

Günlerdir yemek yemeyen bir genç adam.

Kızkardeşin uzattığı, kırık bir ekmek…

Ve bir lokma.

Tüm yaşananları silip götürmese de, o anın içinde ikisi için, hayatlarının en belirgin karesinden bir tanesi olmayı hakediyordu.

* * *

Ve gidişin…

‘Mecnun olmak’ nasıl bir şey?

Eğer gövdemdeki şu sızı ise, mecnunluk derdi… Ben bu yareden kurtulmak istemem… İsteye bilemem ki…

* * *

Aşk aşığın batınında gizlediği şeydir. Ahfasında, bir bulduğu ve bir yitirdiği saklı düşleridir… O düşler ki, ne zaman yitirilir, ne zaman sahip olunur? ayırt edilemez.

* * *

Susmak hiç bu kadar güzel olmamıştı.

Nokta.

Bedia Belkıs BALCILAR



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yusuf'u Kuyudan Kim Çıkarır?
Öğrenecek ve Öğretecek Hikâyesi Olanlara
Güvercin Kanatlarında
Haylaz Aşk
Gül Aşkım

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Ölü Atlar Kişnemesi [Şiir]
Kim Daha Şanslı [Şiir]
Tıflane [Şiir]
Özlem [Şiir]
Yağmur Yağıyor Seller Akıyor [Şiir]
Zerre [Şiir]
Yazarlığa Giden Yolda Çekilen Acı, Parmak Uçlarından Geçer [Deneme]
Rüzgâr'ın Sesi [Deneme]
Krizantem, Üç Oda, Gökyüzü Vesaire [Deneme]
Yazdıkça Gelir Cümlem [Deneme]


Bedia Belkıs BALCILAR kimdir?

ben bir kayığım bu ummanda. . denize bembeyaz köpükler bırakan.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Bedia Belkıs BALCILAR, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.