Olgular görmezden gelindikleri için var olmaya son vermiyorlar. -Huxley |
|
||||||||||
|
Cahiliye toplumunda erkek karakterinin ilk kuralı güçlü olmaktır. Hatta bu özellikler ’erkek dediğin...’ diye başlayan cümlelerle anlatılır. Bu telkinle erkeklere üstün bir rol biçilir. Dolayısıyla kadınlara kalan, ikinci sınıf ve ezik bir karakter rolüdür. Onlar da zaten aldıkları telkinlerle bu silik karakter özelliğini benimserler. Erkekler, üzerlerinde daha üstün başka karakter olmaması nedeniyle kendilerini yeterli görürler. Akıllarını çok beğendiklerinden, özellikle ‘saçı uzun aklı kısa’ kadınların eleştiri ya da önerilerine kulak tıkarlar. Çünkü kadın, ‘eksik etek’ tir ve ‘elinin hamuruyla’ erkek işine karışmamalıdır. Bunun yanı sıra erkek, toplumun kendisine biçtiği bu rolü kuralların dışına çıkmamaya özen göstererek oynar. Genç- yaşlı her erkek güçlü ve cesurdur, korkusuzdur. Hiçbir nedenle acı çekmez; çekse de dışarıya belli etmez. Acizlik göstermez; çünkü bunlar kadınların özellikleridir, erkeğin acizlik göstermesi toplumda hoş karşılanmaz. Erkek acı duymaz, korkmaz, ağlamaz…Bu liste böyle uzar gider… Toplumun erkeğe telkini olan güçlü, cesur ya da kararlı olmak gibi karakter özellikleri aslında güzel özelliklerdir. Ancak Kuran ahlakını yaşamayan kişinin üstünlük iddiası zamanla, gurur, kibir ve büyüklenme duygularına yol açar. Bunlar ise Allah Katında beğenilmeyen tavırlardır: "İnsanlara yanağını çevirip (büyüklenme) ve böbürlenmiş olarak yeryüzünde yürüme. Çünkü Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez." (Lokman Suresi, 18) Toplumda daha önce söz ettiğimiz erkek karakteri modelinin tam aksini yaşayan kimseler de vardır. Bu kişilere cahiliye toplumunda ‘kılıbık erkek’ adı verilir. Güç ve üstünlük iddiasındaki erkek karakterinin tersine, bu kişiler çok pasif bir yapıya sahiptirler. Zaten bir üstünlük iddiaları da yoktur; başkalarının kontrolüne sığınmayı tercih ederler. Toplumda ise kişiliksiz görülür, “hanım köylü”, “hanım evladı” gibi deyimlerle alay konusu olurlar. Cahiliye toplumundaki bir diğer karakter kılıbık erkeğin aksine ‘kazak erkek’ olarak isimlendirilen karakterdir. Bu kişilere göre erkek kayıtsız şartsız üstündür; kadın ise kayıtsız şartsız zayıftır. Kazak erkeğe göre kadının pek değeri yoktur, kadın adeta malı gibidir. Gerektiği zaman kadına sert de davranılabileceğine inanırlar. Sert ve donuk görünerek, kaba davranarak kendilerine özel bir tarz oluşturmuşlardır. Toplumdaki bir diğer karakter ise ‘akşamcı’ olarak adlandırılan erkek karakteridir. Bu kişiler için yaşamdaki en büyük eğlence, özel hazırlanan içki sofralarında içip, sarhoş olmaktır. Akşamcı arkadaş grubu hemen her akşam birlikte içki içer, kendilerince eğlenirler. Akşam başlayıp gecenin geç saatlerine kadar süren masa sohbetlerinde yararlı ve hikmetli hiç bir konu konuşulmaz. Boş ve yararsız konulara takılıp, üzerinde saatlerce nutuk atarlar. “Ne olacak bu ülkenin hali?” sorusuyla başlayan sohbet, bazen tartışma ya da kavgayla sonuçlanabilir. Gündüzleri de bu kimseler genelde yorgun, huysuz ve asık suratla dolaşır, akşamdan kalma olmalarını da mazeret olarak ileri sürerler. Saydıklarımızın dışında, cahiliye toplumunda daha yüzlerce farklı erkek karakteri vardır. Bu karakterler Kuran’ı temel almadığı için, çarpık anlayışlar içindedirler. Ayrıca kendilerine biçilmiş bu karakteri yaşayan kimselerin, hayatlarından gerçek anlamda memnun olmadıkları da açıkça görülür. Çözüm, tüm insanların bu yoğun, kemikleşmiş telkinlerden sıyrılıp, Kuran’daki ‘mümin karakteri’ni yaşadıklarında gerçekleşecektir. Allah, kadın ya da erkek, kulunun yaşayabileceği en huzur verecek hayatı ve mutluluğun yolunu yine Kuran’da bildirir. Rabbimiz’in beğendiği tek bir mümin karakteri vardır. Bu kadın ve erkeğe göre değişik özelikleri olmayan tek bir karakterdir. Toplumun yüklediği farklı roller, maddi açıdan sınıfsal farklılıklar ya da mesleki özellikleri içermez. Bu kararlı karakterin en önemli özelliği takva sahibi olmak ve koşullara göre üstün niteliklerinden ödün vermemektir. İnsanı sonsuz nimet ve güzelliklere götürecek olan bu üstün özelliklere sahip olmak için yalnızca samimiyet ve Allah’a teslim olmak yeterli olacaktır. Bu hiç zaman almaz; bir anda içten arzu edip, Kendisine sığınan kuluna Allah icabet edecektir. Kadın ya da erkek, samimi bir niyetle Allah’ın hoşnutluğunu kazandıracak bir karakteri kazanmak mümkündür. Çünkü Allah kulunun içindekini ve gizlediklerini en iyi bilendir; ona şah damarından daha yakındır. İnsan niyetini değiştirdiğinde, Rabb’i dilerse kişinin üzerindeki güzelliklerini artıracaktır. Ey Ademoğulları, içinizden size ayetlerimi haber veren elçiler geldiğinde, kim sakınırsa ve (davranışlarını) düzeltirse işte onlar için korku yoktur, onlar mahzun olmayacaklardır. (Araf Suresi, 35)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Fuat Türker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |