..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Dünyaya geldiğinden, dünyada bulunduğundan, dünyadan gideceğinden hoşnut olan bir kimse görmedim. -Namık Kemal
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Toplum > bayram tunca




4 Şubat 2011
Apansız Bir An...  
bayram tunca
Bu şiirsel bir kısa öykü denemesidir.


:BCGA:
Nasıl desem yahu, inan ki; anına hiç gerek olmadan, evet ansızın be yahu gözlerimle gördüm ! Mapus memed hayalini
alabacak at etti yaşının bütün elli yılını da apar topar bindirdi apansız. Sonra o hayali atı alelacele cıgarasının dumanıyla
gemledi, eğerledi, sonra bir anda dehledi, yalanım varsa aha şu mübarek tayına kör bakayım, yalanım yok, şu kodesten
çıkamayım ki yahu ! Gözyaşının süzülüşü şakağının kırında yol olanda, memed; umudunu yüreğinin içindeki acılardan
ziftlenmiş kanı ile demledi ve dudağındaki ıslığı bir yol havası, "yol ver dağlar ben sılama gideyim" diye bir türkü işte o an, umudu bir cenindi daha.
Ama özlemi kan ter içinde kalmıştı memedin. Ve memed'i ışınladı ol yuvasının oturma odasına atıverdi ansızın.
O an da da ilk defa işe karıştı bir an ansızın o an ranzanın aklı şaşkın, koğuşta mapusların sayım saatiydi. Koğuş dört duvarının da ciğerine cıgara dumanlarını çekerken, pala gardiyan bıyıklarını burmak için elini yüzüne attı; ve baktı ki iki örken tutamı o pos bıyılları
yerinde yoklar... An şaşırdı, ama; gardiyan daha da şaşırdı. Çocukların sevinç çığlıkları birleşti, el ele tutuştular, sayım
yerinde oldular memed... Gardiyan gözlerini oğuşturdu. Memed kıdemli mapus ya "otuzbeş, sondur" derdi aynı tondan bir
sesle... Memed hem mapus damındaki koğuş yerinde, hem de evinde... Yahu bu nasıl iş. Memed tarlada ırgat, memed fabrikada işçi, memed cephede asker, memed asgari ücrete köle, memed mucizeler yaratan babaların babası, memed
ekmeğin, suyun, toprağın, acının, tatlının, gamın ve sevincin tuzu, memed, dünyanın bir kötü yana yatışını engelleyen ilahi
bir mesnet ve bir küçük lokmaya herkese yetecek kadar şükreyleyen bir memed işte... Dünyayı dolaş geri gel aynı memedin
benzerini bulamazsın. Belki yüzü gözü biraz benzeyeni olur, ama; kaderinin muadili asla bulunmaz. Böyle bir baba memed
işte... Sonra bu memed gözeden çıkan su gibi saf. Dedesi memed, babası memed, kendisi memed, ama başka bir adı düşünemeden hep aynı adı yazdırmışlar kafa kağıtlarına, hatta kabirlerine kadar... Ruhları bile patlayacak olmuş kahırdan
ama yine de "beterin de beteri var ağam, şükür halımıza, bize kilim yeter ne diye göz dikelim ağam atlas halınıza" demiş de
cahaletin gölgesinin bile altından çıkamamışlar böyle kaç kuşak... Oysa yaradan ne denizin, ne okyanusun, ne de toprağın
kulundan her hangi birine tapusunu vermemiş ki. Toprak kim ne kadar tohum eker ise karşılığında vereceği hasatı kuldan ku-
la iltimas etmeden karşılık verir, memed bunu da biliyor ya neyse... Derebeyler aparmış memedin alabacak atını arkalarına
katmışlar dereyi, beyi, o diyar senin, bu diyar benim, ama malı-mülkü yetmez tekmil efradıyla beraber. Memed yine maraba
memed, çocuğu, torunu yine babasının kopyası memed. Ağa yine ağa, düzen yine derebeylik. Kılık insanın iç dünyasının
aynası değil ya, beden etten-kemikten ama, kafanın içinde ya şeytanın eyleminin sonucundaki galibiyetin semeresi olan bir
haksızlık kazancı var, üreten memed ama, cebe indiren ya ağa, ya bey... Toprağın isyanı nasıl olsun, insanın, o akıllı yaratı-
ğın gıkı çıkmıyorken ? Memed işte böyle asırlardır sakalını kaşıya kaşıya, papucu yırtık, lokması yarım, hanesi tapusuz garip
bir memed olarak, memed gelmiş, memed gideceğine inanmış çaresiz. Memedin yüreğinde aslında zincirli bir aslan yatarmış
ama, memed hakkın kuluyuz, hakkımızı yiyenden yine hak sorsun ahvali akibetimizi der, hep o aslanın zincirini çözmekten
yana bir düşünceye asla yönelmezmiş. Sayısız zaman geçmiş ve memedin aklında duran zincirli aslanlar çoğaldıkça çoğalmış
ama, memed, kendini "uyma şeytana" diye telkinle teselli etmiş... Ve sonunda hiç ummadığı bir an ekmeğine göz koyanların
kendisi gibi sıradan kullar olduğunu içinden mırıldanırken, aklındaki zincirli aslanların yığıldığı o öfke yanardağı patlamış
apansız... Memed, bugün ekmeğine göz koyanların yarın namusuna, bütün vatanına da ihanet edebileceğini düşünerek
aslanları zincirlerinden çözmüş... Ve bütün öfke yanardağları patlamaya başlamış apansız... Memedin aklındaki yanardağlar
ne kadardır ki, hangi ekmek hırsızını yer yüzünden silmeye yetsin... Memedin aklındaki aslanlar şimdi zincirlerinden çözülmüş
ve toprağın üzerindeki her türlü zulüme saldırmaya, onu kökten yok etmeye ve insan gibi yaşamaya, insan gibi paylaşmaya
insan gibi ölmeye yeminli birer nefer o aslanlar... Bakmayın memed mapus damında, memed, haksızlığı, hırsızlığı söylüyor da
mapuslara giriyor... Adalet memedin omuzlarında yükselecek, zorbalık, çıkarcılık memedin kitabından çıkmadı, onun kitabı
insanın beynindeki şeytanı kovalayan aslanların pençeleriyle yazılmış asırların eserleriyle dopdolu uçsuz bucaksız bir kütüpha-
nedir... Zulüm bir gün bunca aslanın yalnızca kükremesine bile dayanamaz kaçar, hele ki ille de pençesine düşmek için inat ederse; vay haline vay... Memedim haksızlık, adaletsizlik sürdük çe aklındaki aslanlara şunu öğret : dışarıda olmak özgürlük olmadıkça neye yarar, aslan kafese konulmuş sa zaten aslan değildir... Hakkın için öl, ama asla zincire vurulma,
yoksa dünya zaten özgürlük olmadık ça zaten bütünüyle koskocaman bir hapishanedir... Memed, kafandaki aslanlara zalimi, mazlumu iyi anlat ki, pençelerini ne için atacaklarını bundan sonrakiler kesin olarak öğrensinler... Zulüm yalnız kalabilir ama, mazlumlar her zaman kalabalıktır, geçtikleri yerlerde silinemeyecek olan izlerini bırakırlar...

02.02.2011 Taşkışla/Taksim
Bayram Tunca 1956, Elazığ



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Gülüşün... [Şiir]
Sen Kadın... [Şiir]
Aklıma Düştün... [Şiir]
Vay Beni Beni... [Şiir]
Can Ayrı Yar Ayrı... [Şiir]
Cennet Sevenlere Açılır... [Şiir]
Per Perişanım... [Şiir]
En Çok... [Şiir]
Bu Bir Türküdür ve Sen Bana Yük Değil Hafifliksin [Şiir]
Beden Titrer Yüreğinle Üşürsün... [Şiir]


bayram tunca kimdir?

İTÜ'de çalışmaktayım. AÖF Ön Lisans mezunuyum. Şiir ve Öykü yazıyorum. Antolojilerde yayınlanan çokça şiirlerim var. Bağlama yapımcısı ve icracısıyım. T. Halk Müziği dalında bestelerim var. Eşimden ayrıldım, yalnız yaşıyorum. Evliliğimden iki erkek, bir kız çocuğum var.

Etkilendiği Yazarlar:
Nazım Hikmet, Ahmed Arif, Yılmaz Güney


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © bayram tunca, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.