Hiçbir þey insan kadar yükselemez ve alçalamaz. -Hölderlin |
|
||||||||||
|
Birçok büyük kentlerde olduðu gibi Malatya’da ‘dilencilik’ bir kent sorunudur… Sizin de dikkatinizi çekiyor mu; bilemem ama bu son günlerde Malatya’da mantar biter gibi piyasaya halkýn acýma, yardýmseverlik ve dindarlýk duygularýný sömürerek bazý insanlar çýkýyor ve kolay kazanç elde etmeye çalýþýyorlar… Hatýrlayanýnýz varsa -ki vardýr- bir dönem Aþevi semt semt, kapý kapý dolaþýp ilin miskinlerine yemek taþýyordu. Aþevi’nin ev ev dolaþýp daðýttýðý bu yemekler pahalýya mal olmuþ olacak ki; þimdi nakit yemek parasý veriyor. Ayrýca bu insanlara MEGSAS ekmek büfelerinden de ekmek veriliyor… FAK- FON tarafýndan da bu insanlara yakacak daðýtýldýðý basýnda deklare edilmiþtir. Malatya Belediyesi tarafýndan da -saðlýk güvencesi olmayan bu maðdur- insanlara saðlýk hizmeti verilmektedir. Malatya’da her köþe baþý el-avuç açan dilencilerin/miskinlerin zaruri ihtiyaçlarýný yukarýda belirttiðimiz gibi devlet tarafýndan rencide edilmeden karþýlanmaktadýr… Buna raðmen Malatya’da dilencilik bir sektör gibi (ki; sektörleþtirmiþler) harýl harýl iþlenmektedir… Büyükþehir olma yolunda hýzla ilerleyen Malatya neden dilenciler istilasýna uðradý, anlamýþ deðiiz? Her köþe baþý el-avuç açan bu insanlarýmýzý dilenmeye zorlayan güç kim ve kimler, bunu da bilmemekteyiz. Özelde cami önlerinde mesken tutan, genelde her sokak baþý önümüze çýkýveren ve yoksul görünümlü olmaya dikkat ederek, çoðu kez engelli veya hasta taklidi yaparak, ya da engelli rolü oynayan bu insanlar nereden türedi? Kaldý ki, dilencilik; kanunen de kabahat nevinden bir suçtur. Ayrýca dinimizce de yasaklanmýþtýr… Ýnsanlýk onuru ile baðdaþmayan, sosyal, ekonomik ve psikolojik bir vakaa olan dilenciliði Peygamber Efendimiz, (s.a.s.) yasaklamýþ ve dilenciliði meslek hâline getirenleri de, “þerefsizlik” sayarak þöyle buyurmuþtur: "Sizden bazýlarý dilenmekten asla vazgeçmez. En sonunda kýyamet gününde bu þerefsiz kiþi, yüzünde bir et parçasý kalmaksýzýn Allah'a kavuþur" (Müslim, Zekât, 103). Sahabelerden Enes bin Malik, Resulullah'ýn (a.s.m.) huzuruna Ensar'dan birisinin geldiðini, bir þey istediðini beyan ettikten sora, der ki; Resulullah ona sordu:"Evinde bir þey var mý?" Adam ; “Evet, var ya Resulullah, bir çulumuz var. Bir tarafýný altýmýza seriyoruz, diðer tarafýyla da örtünüyoruz. Bir su kabýmýz var, onunla da su içiyoruz.” der. Resulullah ona; “Öyleyse hemen kalk, çulu ve su kabýnýn her ikisini de al, bana getir” der. O kiþi gider, çulu ve su kabýný getirir.. Peygamberimiz çulu ve su kabýný eline alýr orada hazýr bulunanlara göstererek der ki; “Þu iki eþyayý satýn alacak kimse var mý?” Oradakilerden birisi, “Ben her ikisine de bir dirhem veririm" der. Bunun üzerine Resulullah iki-üç defa, “Bir dirhemden fazla veren yok mu?” diye tekrarlar ve daha sonra baþka birisinin, “Ben iki dirheme alýrým” demesi üzerine Resulullah çulu ve su kabýný o zata satar, iki dirhemi alýr eþya sahibine vererek þöyle buyurur: “Bu paranýn bir dirhemi ile yiyecek al, ailene býrak. Bir dirhemiyle de bir balta al, bana getir.” O adam gidip bir balta alýr, gelir. Peygamberimiz baltaya kendi eliyle bir sap takar ve o adama verip þöyle buyurur: “Al bunu, git odun kes, topla, sat. Seni on beþ gün görmeyeceðim” Bilindiði gibi; Peygamber Efendimiz; dilenciye, baltayý verip kendi eliyle bir sap takýyor ve “Al bunu, git odun kes, topla, sat.” diyerek ona çalýþmayý öneriyor… Yani dilenciliðe asla prim vermiyor. Bu husus; “Balýk yemeyi deðil tutmayý öðret” þeklinde de Türkçemize de girmiþtir. Yani demek istiyorum ki; her köþe baþý, her adým baþý günlük karþýlaþýp el-avuç açýp bizden dilenen bu miskin (Burada miskinliði; tembelleþmek durumu, yayýlmak, uðraþacaðý, yapacaðý iþ, güç olduðu halde yapmamak, yapmak istememek anlamýyla veriyorum) insanlara para vermekle iyilik etmiþ olmuyoruz. Farkýndan olarak ya da olmayarak bu dilencilere kötülük ediyoruz… Zira dilenciliðin insanlýk onuru ile baðdaþmadýðý bir gerçek… Ýnsanlýk onuru ile baðdaþmayan ve Peygamber Efendimizin diliyle; “þerefsizlik” sayýlmýþ bu dilencilik sektörüne “DUR!” demenin zamaný gelmiþtir, diye düþünüyorum…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Þevket Baþýbüyük, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |