Kendi görüşlerim var -sağlam görüşler-, yine de her zaman onlara katılmıyorum. -G. Bush |
|
||||||||||
|
10 kadından 4ü dayak yiyor. Hafifçe (!) vurularak dayak yiyenler bu rakama dahil değil! “Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması”na göre, kadınların %42si fiziksel ve cinsel şiddete uğruyor. En fazla şiddet düşük gelir grubunda görülüyor. Tabi resmi kayıtlara yansımayan, kolların çatır çatır kırılıp da yen içinde kaldığı bir sürü bilinmeyen olay da var… Bu bağlamda TBMM’de bugün açıklama yapan ve kadının hak değil can mücadelesi verdiğini ileri süren Dr. Canan Arıtman’a göre öldürülen kadın sayısı 5000 ! Arıtman’a hak vermemek mümkün değil. Gerçekten de bu ülkede ve daha doğrusu İslam coğrafyasında kadın olmak çok zordur. Maganda-arabesk-dinci (MAD) kültür kadını alınıp satılan bir mal, bir “tarla” olarak görüyor ve ona yaşam hakkı tanımıyor. Onu kara çarşaflara, haşemalara, türbanlara, gurkalara, evlere kapatmaya, üç çocuk doğurma sendromuna indirgemeye çalışıyor. Kadınların MAD kültürüyle durmadan mücadele etmekten başka çareleri yoktur. Bu bir varolma savaşıdır. Bu nedenle bıkıp usanmadan çocuklarımıza, gençlerimize ve insanımıza 1. Allah’ın ırk, din, dil, milliyet, cinsiyet ayırımı yapmadığını, saç, tüy ve kılla uğraşmadığını, insanların yeme ve içmesine karışmadığını, onun yerine insanın gönül yüreğine baktığını 2. Kadının erkeğin dilediği zaman girip tohum atacağı bir tarla değil, ancak onun yoldaşı ve her ikisinin tek beden olduğunu 3. Kadını dövmenin, onları yataklarında yalnız bırakmanın ilkellik olduğunu 4. Çok kadınla evlenmenin köleci toplum düzeninden kalma yanlış bir adet olduğunu 5. Çocuk yaşta kızlarla evlenmenin sapıklık ve en büyük ahlaksızlık olduğunu 6. Boş ol, helal olsun, haram olsun gibi söylemlerle hiçbir şeyin ne boş, ne helal, ne de haram sayılamayacağını 7. Kadın ve erkeğin miras payı ve hukuksal haklarının yasalar önünde eşit olduğunu 8. Her üründe domuz yağı olup olmadığını araştırmakla, tesettürle, haşemayla, misvaklı diş macunuyla Tanrı gözünde aklanmanın olanaksız olduğunu 9. Huriler ve oğlanlarla dolu ve erkeğin zevkini tatmine yönelik sefih bir cennet inancıyla 10. Çeşitli işkencelerin yapıldığı sado-mazo bir cehennem inancının tamamen hurafe olup mitolojiden kaynaklandığını 11. “Kafirleri bulduğunuz yerde öldürün” diyerek din, iman ve sözde namus uğruna kan dökmenin şeytani bir kandırmaca ve en büyük günah ve kötülük olduğunu 12. Yüzyıllar öncesinin şeriat emirleriyle kadınların ve erkeklerin güdülemeyeceğini, onun yerine insan hakları evrensel bildirgesi, toplumsal ahlak, görgü kuralları ile yasaların olduğunu 13. Kadın ve erkeğe insanlık onuru ile bağdaşmayan cezalar öngören emirlerin, törelerin tanrısal değil, ancak şeytandan olduğunu, 14. Tüm bu emirlerin, törelerin cehalet, nefret, hoşgörüsüzlük ve sevginin ne olduğunu bilememekten kaynaklandığını, oysa Tanrı’nın sevgi olduğunu anlatmamız, öğretmemiz gerekiyor. Ben niye yan gelip yatmıyorum da bu yazıları yazıyorum boyuna? Kadınlar niçin sokaklarda? Niçin neredeyse her gün bir kadın öldürülüyor bu ülkede? Hepsi suçlu mu bu kadınların? Hadi farz edelim kadınlar suçlu, illa öldürülmeleri mi gerekiyor? Erkeklerin hiç suçu yok mu? O zaman onlar da mı öldürülmeli? İşte eğer tüm bunları insanımıza anlatabilirsek, ve, bunları anlatabilecek, öğretecek aydın bireyler yetiştirilebilirsek, işte o zaman tüm kadınlar zincirlerini kırıp özgürlüğe ve kurtuluşa giden yolda insan gibi yaşamayı başarabileceklerdir. Çünkü açıkça görünen o ki “türbana özgürlük” yaygarasıyla sözde dinsel serbesti arttıkça kadının köleleşmesi, ezilmesi, sömürülmesi ve öldürülmesi de patlama yaparak hızla tırmanışa geçmiş ve Türk kadını devrimlerle kazandığı konumunu gün gittikçe yitirmeye başlamıştır. Korkarım ki bu gidişle daha çok şehit verilecektir. Ancak, her şeye rağmen kadınlar direnişlerini kanları ve canları pahasına da olsa sürdüreceklerdir. Kadınsal başkaldırının bayrağı rüzgarda özgürce uçuşan saçlar olacaktır.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hulki Can Duru, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |