..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Kendi görüşlerim var -sağlam görüşler-, yine de her zaman onlara katılmıyorum. -G. Bush
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Toplum > Hulki Can Duru




8 Mart 2011
İslam Coğrafyasında Kadın Olmak  
“Yaşam hakkı istiyoruz”, Dr. Canan Arıtman

Hulki Can Duru


Bu ülkede ve İslam coğrafyasında kadın olmak çok zordur. Maganda-arabesk-dinci (MAD) kültür kadını alınıp satılan bir mal, bir “tarla” olarak görüyor ve ona yaşam hakkı tanımıyor. Onu kara çarşaflara, haşemalara, türbanlara, gurkalara, evlere kapatmaya, üç çocuk doğurma sendromuna indirgemeye çalışıyor.


:BFDJ:
İstatistiklere göre Türkiye’de kadın cinayetleri, cinsel tecavüzler, tacizler son 7 yılda %1400 arttı. 2002-2010 yıllarında öldürülen kadın ve kız sayısı 1000den fazla. Yani yılda ortalama 125 kişi! Her yıl 3 otobüs dolusu kadın öldürülmüş bu ülkede!

10 kadından 4ü dayak yiyor. Hafifçe (!) vurularak dayak yiyenler bu rakama dahil değil! “Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması”na göre, kadınların %42si fiziksel ve cinsel şiddete uğruyor. En fazla şiddet düşük gelir grubunda görülüyor. Tabi resmi kayıtlara yansımayan, kolların çatır çatır kırılıp da yen içinde kaldığı bir sürü bilinmeyen olay da var… Bu bağlamda TBMM’de bugün açıklama yapan ve kadının hak değil can mücadelesi verdiğini ileri süren Dr. Canan Arıtman’a göre öldürülen kadın sayısı 5000 !

Arıtman’a hak vermemek mümkün değil. Gerçekten de bu ülkede ve daha doğrusu İslam coğrafyasında kadın olmak çok zordur. Maganda-arabesk-dinci (MAD) kültür kadını alınıp satılan bir mal, bir “tarla” olarak görüyor ve ona yaşam hakkı tanımıyor. Onu kara çarşaflara, haşemalara, türbanlara, gurkalara, evlere kapatmaya, üç çocuk doğurma sendromuna indirgemeye çalışıyor. Kadınların MAD kültürüyle durmadan mücadele etmekten başka çareleri yoktur. Bu bir varolma savaşıdır. Bu nedenle bıkıp usanmadan çocuklarımıza, gençlerimize ve insanımıza

1. Allah’ın ırk, din, dil, milliyet, cinsiyet ayırımı yapmadığını, saç, tüy ve kılla uğraşmadığını, insanların yeme ve içmesine karışmadığını, onun yerine insanın gönül yüreğine baktığını
2. Kadının erkeğin dilediği zaman girip tohum atacağı bir tarla değil, ancak onun yoldaşı ve her ikisinin tek beden olduğunu
3. Kadını dövmenin, onları yataklarında yalnız bırakmanın ilkellik olduğunu
4. Çok kadınla evlenmenin köleci toplum düzeninden kalma yanlış bir adet olduğunu
5. Çocuk yaşta kızlarla evlenmenin sapıklık ve en büyük ahlaksızlık olduğunu
6. Boş ol, helal olsun, haram olsun gibi söylemlerle hiçbir şeyin ne boş, ne helal, ne de haram sayılamayacağını
7. Kadın ve erkeğin miras payı ve hukuksal haklarının yasalar önünde eşit olduğunu
8. Her üründe domuz yağı olup olmadığını araştırmakla, tesettürle, haşemayla, misvaklı diş macunuyla Tanrı gözünde aklanmanın olanaksız olduğunu
9. Huriler ve oğlanlarla dolu ve erkeğin zevkini tatmine yönelik sefih bir cennet inancıyla
10. Çeşitli işkencelerin yapıldığı sado-mazo bir cehennem inancının tamamen hurafe olup mitolojiden kaynaklandığını
11. “Kafirleri bulduğunuz yerde öldürün” diyerek din, iman ve sözde namus uğruna kan dökmenin şeytani bir kandırmaca ve en büyük günah ve kötülük olduğunu
12. Yüzyıllar öncesinin şeriat emirleriyle kadınların ve erkeklerin güdülemeyeceğini, onun yerine insan hakları evrensel bildirgesi, toplumsal ahlak, görgü kuralları ile yasaların olduğunu
13. Kadın ve erkeğe insanlık onuru ile bağdaşmayan cezalar öngören emirlerin, törelerin tanrısal değil, ancak şeytandan olduğunu,
14. Tüm bu emirlerin, törelerin cehalet, nefret, hoşgörüsüzlük ve sevginin ne olduğunu bilememekten kaynaklandığını, oysa Tanrı’nın sevgi olduğunu

anlatmamız, öğretmemiz gerekiyor. Ben niye yan gelip yatmıyorum da bu yazıları yazıyorum boyuna? Kadınlar niçin sokaklarda? Niçin neredeyse her gün bir kadın öldürülüyor bu ülkede? Hepsi suçlu mu bu kadınların? Hadi farz edelim kadınlar suçlu, illa öldürülmeleri mi gerekiyor? Erkeklerin hiç suçu yok mu? O zaman onlar da mı öldürülmeli?

İşte eğer tüm bunları insanımıza anlatabilirsek, ve, bunları anlatabilecek, öğretecek aydın bireyler yetiştirilebilirsek, işte o zaman tüm kadınlar zincirlerini kırıp özgürlüğe ve kurtuluşa giden yolda insan gibi yaşamayı başarabileceklerdir.

Çünkü açıkça görünen o ki “türbana özgürlük” yaygarasıyla sözde dinsel serbesti arttıkça kadının köleleşmesi, ezilmesi, sömürülmesi ve öldürülmesi de patlama yaparak hızla tırmanışa geçmiş ve Türk kadını devrimlerle kazandığı konumunu gün gittikçe yitirmeye başlamıştır. Korkarım ki bu gidişle daha çok şehit verilecektir. Ancak, her şeye rağmen kadınlar direnişlerini kanları ve canları pahasına da olsa sürdüreceklerdir. Kadınsal başkaldırının bayrağı rüzgarda özgürce uçuşan saçlar olacaktır.


.Eleştiriler & Yorumlar

:: İşimiz zor ama durmak yok !
Gönderen: Hulki Can Duru / , Türkiye
11 Mart 2011
Sn Özler, Karanlık ile aydınlığın savaşı sonsuza kadar sürecektir. Ortalık zifiri karanlık olsa da, er veya geç güneş doğacaktır. Karanlık ne kadar koyu ise, doğacak olan güneş de o kadar parlak olacaktır. Yılmadan, durmadan “yazmaya” ve mücadeleye devam etmek gerekir. Beynimizin son damlasına kadar ! Esenlik.

:: İşimiz çok zor...
Gönderen: Mehmet Ali Özler / ,
9 Mart 2011
Karamsarlığa düşüyorum bazen bunların hiç biri gerçekleşmeyecek diye. Sonra da iletişim artıyor, dünya küçülüyor, aydınlar hergün biraz daha çoğaldı ve çoğalıyor diye umutlanıyorum. Lakin şu sitede bile (izedebiyat) bazı yazıları okuduğumda o karamsarlık boğazımda tekrar düğümlenmeye başlıyor. Okumak ve tekrar okumak en güzeli diye düşünüyorum. Ama burada yazanların bile kendi yazılarından başka yazılar okumadıklarını iddia edesim geliyor. Türk erkeği olarak bencil ve kendimizi çok beğenmiş insanlarız vesselam. Saygılar.

:: Selam olsun
Gönderen: Vildan Sevil / , Türkiye
9 Mart 2011
Kadını örterek metalaştıran kültür ve güçler; erkeğin gücünü, aklını, vücudunu, kimliğini de metalaştırmakta, dilediğince kullanmaktadır. Direniş ve savaşım, bu kadın-erkek tümlüğüyle gerçekleştirilse utkuya kavuşur. Platon'un alegorik mağarasından çıkıp ışığa kavuşmanın başkaca yolu da yoktur. Sn. H.Can ve Sn. Hüsmüllü gibi kendini bu tümlükte varedebilen tüm kadın ve erkeklere selam olsun.

:: ...
Gönderen: Ömer Faruk Hüsmüllü / , Türkiye
8 Mart 2011
Bu yazının altına imzasını atmayacak olan erkeğe ben erkek demem, adam demem, hatta insan demem! Kadına saygı duymayan, kadına toplumda hak ettiği yeri ve değeri vermeyen hangi toplum medeniyet alanında ileridir? Hemen hemen hepsi maalesef geri kalmış ülkeler olarak kabul edilmektedir. Paylaşım için teşekkürler. Saygılarımla.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
İnançlara Saygı Göstermek
Neden Böyle Akılsızım? Neden Böyle Kötü Kitaplar Yazıyorum?
Dominodaki Son Taş: Türkiye
Deli P… ile Çılgın T…"nin Kıssadan Hisseli Sergüzeştleri
Yugoslavya Sendromu: Türkiye'yi Yok Etmek!
Şeker Bayramı Nereden Geliyor?
Kuklalar ve Kuklacılar
Türkiye Hristiyanbir Devlet Olsaydı...
Çünkü Şifreyi Bilmiyorduk!
Yumurta ve Sevgi

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Elsa'nın Gözleri [Şiir]
Kraliçe ve Bahçıvan - II [Şiir]
Albatros [Şiir]
Yeryüzü Rüzgarları [Şiir]
Kraliçe ve Bahçıvan [Şiir]
Op. 11 Piyano Ezgileri, Arnold Schönberg [Şiir]
Malta Şahinlerine [Şiir]
Uçan Ayakkabı [Şiir]
Havanın Ölümü [Şiir]
Her Ocak Hiddetle Tütüyor… [Şiir]


Hulki Can Duru kimdir?

Başlıca yapıtları: Eski Kule Müziği (şiir) Geometrik Aydınlık (şiir) Havanın Fen Noktası (şiir) Tartaros Paradigması (eleştiri) Teslis Sendromu (eleştiri) Nano Kutsallık (eleştiri) Sevgili Kutlu Yaşam (öykü) Kuşku Bilinci ve Eleştiri (eleştiri)

Etkilendiği Yazarlar:
Montaigne, Descartes, Russell, Tolstoy, N. Hikmet, Dostoyevski, Nietzsche, Freud, Darwin, Marx, Engels, Lenin, Bakunin, Kropotkin, Voltaire, Diderot


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hulki Can Duru, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.