..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yaþama karþý sýmsýcak bir sevgi besliyorum... -Dostoyevski
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) > Mehmet Önder




26 Mart 2011
Bir Çaya Memleket Kurtarýlýr  
Mehmet Önder
Ooohh! Dünya varmýþ. Korkulu bir düþten uyanmýþ gibi oldum.


:AGAC:
BÝR ÇAYA MEMLEKET KURTARILIR


     Önceden tanýdýðým biri deðil. Bir arkadaþýn tanýdýðýymýþ. Arkadaþým, “O da ülke sorunlarýna duyarlý, iyi anlaþýrsýnýz; git bir tanýþ” demiþ. Vakti de yokmuþ ya, “Yolumun üstünde diye bir çay içimi uðrayývereyim” demiþ.
     Çaylar söylendi; bir yandan çay içiyoruz, bir yandan güncel olaylarý deðerlendiriyoruz. Daha doðrusu ben çay içiyorum, o deðerlendiriyor. Anlaþýlan ülke sorunlarýna çokça duyarlý. Anlatýyor, eleþtiriyor, sinirleniyor. Neredeyse elindeki çayý unuttu. Dolu çay bardaðý elinde orkestra þefinin deðneði gibi sallanýyor.
     
     …

     Aslýnda bir çay içimi, diye uðramýþ ama, benim çay biteli yarým saat oldu; Onunki hâlâ dopdolu, el hareketlerine uyumlu biçimde havada daireler çiziyor. Artýk, þu çayýný içse de gitse, iþimiz gücümüz var, dedirtecek hale geldi. Her ne kadar, “Uzatmayalým, kýsa keselim, vaktim de yok” gibi ara naðmeler yapsa da, gitmiyor ve susmuyor.
     Bir ara, çayýndan bir yudum aldý. Ýnsan böyle durumlarda hevesleniyor. Bu çay dediðin de bir kazan deðil ki, bir zaman gelip bitecek. O da, zaten vaktinin olmadýðýný yineleyip duruyor; alýp baþýný gidecek. Böyle diye diye çayý üç beþ kez daha yudumladý, ama hiç eksilme yok. Anlaþýlan az az yudumlayýp konuþmaktan kuruyan boðazýný ýslatýyor.
Bu gidiþle bu çay bitmeyecek. Dolu çay bardaðýna alýþmaktan baþka çarem yok. Adam ne yapýp edecek bu bir çayla memleketi kurtaracak.

     …

     Yalnýz bir sorun daha var; eleþtirilerini yaparken, þu yetkili þöyle yaptý, bu baþkan böyle yaptý, þu þunu yapmasýn, bu bunu etmesin, gibi asýl eleþtireceði kiþiler üzerinden konuþmuyor. Hepsinin yerine karþýsýndakini koyarak konuþuyor.
     Neymiþ efendim? Köylerinin muhtarý zeytinliklerin yaylýmýný koyunculara satmýþ. “Babanýn malýný mý satýyorsun ulan, dürzüüü!” diye bir haykýrýþý vardý yüzüme. Utancýmdan, parmak uçlarýma dek kýzardýðýmý hissettim.
     Durumuma mý üzüldü bilmiyorum, çayýndan bayaðý bir yudum aldý:
- Uzatmayalým, zaten vaktim de yok, gideceðim.
     Ben, tamam, çayý da olaðan yudumlamaya baþladý, insafa geliyor, diye düþünedurayým, o asýl saldýrý hazýrlýklarýný yapýyormuþ:
- Ne olacak bu emeklinin hali?
     Ýþe bak sen! Anlat þimdi adama, emeklinin halini. “Hani nerede o vaadedip oy aldýðýn zam” diye yakama da yapýþmasýn. Olacaðýna bakýn. Üstelik daha çayýn üçte biri bitmemiþ. Adam burnundan soluya soluya emeklinin halini soluyor. Yanýtsýz da býrakamazsýnýz, nezaket diye birþey var:
- Emeklinin durumu deðil mi. Evet evet!
     Seni gidi seni! Hem sorunlarýný bilirsin, hem de bilmezden gelirsin, der gibi, baþýný sinirli sinirli salladý:
- Evet evet ya, emekli ya!

     …

Sinirden aðzý dili kurumuþ olmalý, çayýndan bir yudum daha aldý. Çayý her yudumlayýþýnda da ayný þeyleri söylüyor:
- Vaktim de yok, uzatmayalým; zaten çayýmý içip kaçacaðým.
      Bu sözü her söyleyiþinde içimde bir umut kývýlcýmý parlýyor. Ama bu dakika itibariyle daha çay yarýya gelmedi. Nitekim, yanan kývýlcým, bunun yeni bir saldýrý hazýrlýðý olduðunu görüp, sönüyor:
- Ne olacak bu çiftçinin köylünün hali?
      Al baþýna belayý! Yahu kardeþim, bir çaya köylüyü çiftçiyi de mi kurtaracaksýn? Ama adam kararlý, ben karþýsýnda suçüstü olmuþ zeytin hýrsýzý gibiyim: Suskun, utangaç. Baþýný eðip yüzüme sert sert baktý:
- Hayvan yeminin çuvalý kaç para?
      Adam açýk açýk eleþtiri uzmaný. Hayvan yemine iki kat gelirken, süt fiyatlarýnýn niye yarýya indirildiðini sorguluyor. Benden ses çýkmayýnca soruyu deðiþtiriyor:
     - Üreticinin elinde sütün litresi kaça?
      Eleþtirinin, bastýrmanýn da bir sýnýrý vardýr deðil mi? Söyleyecek söz bulamayýnca kafam atývermiþ:
     - Bilmiyorum iþte, hayvan yeminin çuvalýný da bilmiyorum, sütün litresini de! Her þeyi ben mi bileceðim! Al iþte koskoca Bülent Ersoy da ekmeðin kaç para olduðunu bilmiyor. Benim ondan ne fazlam var?

     …

     Bir yandan gözüm de çayda. O da benim sinirlendiðimi görünce bir yudum daha aldý. Yine ara naðmeye baþladý:
- Sohbet de çok güzel ama, vaktim yok. Çayýmý içip kaçacaðým.
     Bu arada son ateþli saldýrýsýndan sonra çay yarýyý geçer gibi oldu. “Tabi bunlar yaþamýn umutlandýran anlarý” diye düþünürken, o da nafile çýktý. Bizim adam altýn iþine de çok içerlermiþ:
- Ne yapacaksýn o altýnlarý?
     Yahu altýn mý kaldý, düðünden kaldýydý üç beþ parça, hýrsýz çaldý. Üstelik bulunamadý. Þeytan aldý götürdü oldu.
- Altýn maltýn yok, mafiþ! Hýrsýz aldý gitti.
      Adam hin. Seni gidi seni; yanýt veremedin, soruyu çarpýtýyorsun, der gibi baþýný bir çalkaladý:
- Tahrip ettiðiniz bu doða geri gelir mi, onarýlýr mý?
Anlaþýldý, altýncýlar da yandý.
     


     Adam her konuya el atýyor. Bakalým bu kez neyle eleþtirileceðim, diye bekliyorum. O yine bir yarým yudum daha alýp kuruyan boðazýný ýslattý:
- Çöpler toplanmýyor. Sokaklar leþ gibi!
     Sonunda çöplerden de sorumlu olduk. Sinirlenmiþim:     
- Onu da benim mi toplamam gerekiyor?
     Meðer öyleymiþ:
- Baþkan seçildiðine göre sen sorumlusun arkadaþ!
Þurada bir çay söyledik, adam göz göre göre her sorunu üstüme yýðacak:
     Ben baþkan maþkan deðilim ki.
     Tepki iþe yaradý, kalan yarým bardak çayý yutuverdi:
-     Tabii deðilsin, bu söylediklerim lafýn geliþi.

     …

Ooohh! Dünya varmýþ. Korkulu bir düþten uyanmýþ gibi oldum.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.



Mehmet Önder kimdir?

30. 11. 1959'da Ýzmir'in Bayýndýr ilçesine baðlý Furunlu Köyü'nde doðdum. Ýlkokulu köyde, lortaokulu Çýrpý Mustafa Adanýr Ortaokulu'da okudum. Bayýndýr Lisesi'nde bir dönem okuduysam da devam edemedim. Sonra radyo tamirciliði baþta olmak üzere birçok iþte çalýþtým. Ege Týp Fakültesi'nde memur olarak iþe baþladým. Buradaki on bir yýla yakýn çalýþmam süresinde önce Ýzmir Namýk Kemal Akþam Lisesi'ni, ardýndan Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdim. Ýlk Beþ yýlýný Ýzmr merkezde, kalanýný Bayýndýr'da olmak üzere yirmi iki yýla yakýn bir süredir serbest avukatlýk yapmaktayým. Evliyim, Alp Deniz adýnda sekizinci sýnýf öðrencisi bir oðlum var.

Etkilendiði Yazarlar:
Aziz Nesin, Rýfat Ilgaz, Muzaffer Ýzgü


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Mehmet Önder, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.