Bir insan bir kaplanı öldürmek istediğinde buna spor diyor, kaplan onu öldürmek istediğinde buna vahşet diyor. -Bernard Shaw |
|
||||||||||
|
Her şeyi görmezlikten gelebilirim ama söz konusu sağlık olunca asla… Söze, eveleyip gevelemeden girelim. Hastam var; kaç gündür hastanelerdeyim. Ancak önce hangisinden başlayayım bilemiyorum. Doğrusu gözlemlediklerimin en sonuncusundan başlayayım. Yani bugün şahit olduklarımdan… Henüz beş yaşındaki kızımın diş ağrısı vardı. Dün geceden beri başlayan diş ağrısı ailece bizleri uyutmadı. Çocuk diş ağrısından çırpınıp durdukça, ateşler içerisinde kavurup bağırdıkça âdeta aynı sancıyı bende yaşayarak benim de ateşim yükseliyordu. Hatta ailece ateşimiz yükseliyordu… Bu duygularla çocuğu alıp TOKİ’ye götürdük. “TOKİ” derken dişçiyi kastediyorum; bizim Malatya’da ‘Ağız ve Diş Bakımı’ ünitesi/hastanesi TOKİ’de olduğu için… Giriş yaptırırken; “aman çocuk teknisyeni/dişçisi olsun” dedim ve gereken muameleyi yaptırdım. “21 Nolu Polikinlik”te belki bir saatten fazla bekledim. En sonunda sabır taşım da çatladı ve içeri girdim. İçerde hasta yoktu ama birkaç dişçi ‘lak lak’ ediyorlardı. 19-20 Nisan’da yapılacak “iş bırakma eylemlerden” bahsediyorlardı. Biri; “sen başlat, ben san tabii olurum” diyordu, ötekisi; “zaten korku imparatoru!” diyordu, neyi kastettiyse… Doğrusu yüzümüze bakan pek olmadı, Bir bayan dişçi –arkadaşlarıyla bu önemli konuları konuşmaktan dolayı- yarı sarhoş bir edayla çocuğun dişine bakar bakmaz; “biz bunu yapamayız; hemen sizleri üniversiteye göndereyim” dedi. “Neden” dedim. “Çünkü… Çünkü bu dişler on iki yaşına kadar çocuğun ağzında olması gerekiyor. Bu dişe muhtemelen dolgu gerekir ki, oda üniversite’nin işi…” Evet, aynen böyle söyledi… Ben de isterdim çocuğumun ağzındaki dişlerin ağzında kalıvermesini ama bu diş siyah bir kuru üzüm gibi çürümüştü çocuğun ağzında… Sonra –yazık ki- bu koskoca devasa bina Malatya’nın Ağız ve Diş bakımına gereği gibi cevap veremiyordu. Ya da burada çalışan doktorlar/dişçiler kendilerini yormadan en basit diş sorunlarını bile üniversiteye havale ediyorlardı… Doktor hanım bizleri, de üniversiteye havale etmek istedi ama ben kabul etmedim. İlaç yazmasını söyledim. Yarı ayık bir haleti ruhiye ile iki adet ilaç yazdı. Bu, bizim devletin gözetimindeki hastane… Bir de özel hastaneler var ki; düşman başına… Geçenlerde bir hastamı götürmüştüm. Hangi hastane olduğunu şimdilik söylemeyeceğim. Önce ilk girişte on iki liralık ödeme yaptım. Amenna, hakları var.. Sonra sıra muayeneye geldi, Muayene işlemleri tamamlandı. Sıra doktorun hasta hakkındaki açıklamalarına geldi… Aman Allah’ım; tam bir korku fırtınasını estirdi. Ne kadar tahlil düşünüyorsanız hepsinin, -derhal- yapılması gerektiğini söyledi. Sonra on beş gün aradan sonra tekrar gelinmesi gerektiği. Bitmedi hastanın doğumuna kadar hep gelip gitmesi elzemliğinden dem vurdu. Oysa hastamı bir iki hafta önce Devlet Hastanesine de götürmüş, bu doktorun söylediklerinin hiçbirini o doktor söylememişti ve böyle bir şeyin olması olasılığı sıfırdı. Lakin işin içinde para olunca… Para olunca işin içinde; özel hastanelerin doktorları Azrail kesilip ömür biçebiliyorlar Hipokrat yeminlerini hiçe sayarak. Sevgili okurum, değerli hasta ve hasta adayları. Siz, siz olun özel hastanelerin para kapanlarına takılmayınız. Bir kez daha yaşayarak şahit oldum ki bazı doktorlar hastasının sıhhati için çalışırken bazı doktorlar da sırf para kazanmak için çalışıyorlar. Allah, cümlemizi insanın sağlığını istismar ederek, hasta psikolojisini hesaba katmadan sırf para kazanmak için korku rüzgârı estirerek para kapanı işlevini gören doktorların şerrinden muhafaza etsin. Amin…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şevket Başıbüyük, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |