Pavlonyw

Ah Pavlonya,sevgilim!
Sana da yardım eli uzatan olmadı. "Güzellikler bulsun seni."
Dedim ama bulmadı,
sana çıkmazken sokaklar
bana hep bi bahane vardı
kollarında yatmak için.
Belki bendim güzellik ya da imtihan. Belki bendim Papatya'nın son, yaprağı ya da dört yapraklı Yonca.
Sen boşuna ziyan ediyordun papatyayı
,gözlerine gözlük takarak arıyordun yoncayı.
Pavlonya ya güzeldir ya ağaçtır ya çiçek.
Dalları yüksektir salıncak kurmaya kıyamazsın,
nadidedir bazıları koklarken çiçeklerini arı geliverir yanına.

Temmuz'dan bir şey anlamadım sayende,ay otuz gün,yollar uzun,kederli olan kimse yok..
Kederi de öğrettin şimdiler de bana,inan bir sana helal olsun da yıllar gelip bana ağlasın. Yaşıyorsunuz bu hayatı diye eğlenircesine ima ve ironi de bulunanlara da demek istemedim ki: Iyi ki içmemeşim seninle bir kahve,çekilmezmiş kahrınız onca sene." Insanın söylemek isteyipte sonradan pişman olduğu anlar mesela...Kim ki Pavlonya? Ve şu an nerede? Kökleri toprak ve ya saksı da bulunan bir ağaç yahut başka bi mesele. Muhabbetten çayı buz gibi içen,yemeği bazen ısıtıp bazen de soğuk yiyen bendim. Yemeği hazırlayan Pavlonya nerede?

Haaa anladım ki ben bir darbe aldım ense kökümden yahut belleğimi uyuttular. Derin derin iç çekişlerimin nedenleri arasında bir sen eksik kalmalıydın. Durgunluk hali baskın olmuş ki üzerimde,duygularımda etki eder olmuş,tesiri kalmamışken yalvarışların,imdada koşan olsa bile aman dileyen olmamış. Gözü gönlü bir olsun hayatın,sana şöyle bana başka eylemde bulunanlar,kimin nanesi diye sorulduğunda:"Dut yemiş bülbül onlardan fazla şakır"dersin. Neden unuttum ki ben? Beni kim ben olmaktan alıkoydu? Benden ne istediler? Vermedim ya da tersledim mi de mevzu bahis olan faaliyetlerin faili, meşru olur meçhul olur nerde bir delil ya da şahit. Insan merakına mani olamamakla birlikte,nereden hangi tehlikenin geleceğini tam idrak edemiyor. Hoş vakt-i zamanında da bir yerlerde bir silkülasyon bozukluğu olmuş ki vazonun sallanıp düştükten sonra parçalarının bir araya getirilmesine rağmen aynı bütünü oluşturamamış olmasına benziyor bu döngü.

Alacak verecek davası,yan baktım,müziğin sesini çok açtım,korna çaldım,kırmızı da geçtim,arabamın tekerini patlattım,paranın üzerini vermedim ya da eksik verdim,evinin önünde sevgilime serenat yaptım,sesim güzel miydi bilmiyorum,petrol türevleriyle ateşli figürasyon mu yaptım bilmem. Havai fişek olabilir.
Park kavgası...

Neden levye,beyzbol sopası bulundurulur ki bi bagajda? Baş dönmesinin nedeni ne olabilir?
İnsan hakkındaki bilgi birikimimi iteledim bir kenara ama anatomiyi açıp bakmadan,derde göre derman,hastaya göre doktor var,evet. Tetkikler sonucu verilen emeğin sonucunu beraberinde getirebilen teşhislerle de ilgi pek yok.
"Biraz zaman alır."Dedi bana. Aileme teskin de bulunmuş doktor. Ee ama ben neyin ne kadar bekleyerek bir araya geldiğini bilmiyorum. Emeksiz yemek olmaz sözü çınlardı kulaklarımın çekiç örs ve östakilerinde. Salçalık biberlerin temizlenmeden,kaynatılıp,kıyma gibi çektirilmeden,sos ve çemenini atmadan ortaya güzel bir haz çıkmıyor. Cağ kebabını iyi yaparmışım ama tarifini unutturan hırt nerde?

Dolusunu devirdim ki bana bunları yaptı! Sevdikten sonra giden insan yarın bir gün zarar verip ziyan edebilir miydi ki insanı. Buna gözü kesen varmıdır. Antibiyotik kullanmıyormuşum ben,ama şu an her gün 3 öğün aç karnına 1000 mg. Böbreklerim... Su içmem lazım ağzım kurudu...35'ten sonra sıfırdan hayat,ömrümün kaçıncı baharı ve kaçıncı bahar yarım kaldı. Askerlik bitmiş iyi. Tanımamış olmama rağmen sevinmek isterim ama 1 yıl öncesini hatırlamakta güçlük çekiyor olmam,bunun böyle gitmesi benim zararımayken,failin basit bir nedenden dolayı ölmesi beni üzer. Sadece neden demek istiyorum. Nedenini duymaya gayet hazırım ama muhatap yok ama benim de barbekü yapmam lazımmış. Her ayın bir pazar gününde akşam üzeri sahilde devremin devremülkünün devren kiralıktan kiraladığı loş ve furyalı dükkanda. Ben bunları sayamam,yüksek sosyete mülahazası bana gelmez. Ailem hatırlamamı istiyorlar ama gereksiz aktivitelerle vaktimden gidiyor.

Neden nalbantmışım ki ben? Mesleğii merak etmem normal ama bu meslek şu an ki bana göre normal değil. Ya at teperse,ya ısırırsa? Bir darbe sonucu oluşan etki,bir darbe sonucu ortadan kalkar mı? Denk gelirse belki. Ama atlara bakmak için hippodrome a gitmem lazım. Safkan,Arap,İngiliz,aygır,kısrak,tay, beygir,jokey...
Nal,mık,çekiç.
Atlarla aran nasıl diye sorduğum da kişnerken korkuyorum dedi. E dedim sen nasıl nalbantsın. Insan işini benimsemeden yaparsa eğer,o işten zevk alamaz ki.
Normal bir birey kendi iradesiyle kendini iyiliğe güzelliğe yönlendirmeli her zaman. Pavlonya da böyleydi iyilik ve güzelliklerine tabiiydi her zaman.
Elimden aldılar ama nereye,neden onu benden aldılar bilgim yok. Bu hallerimden ötürü yalnızlık çeker ve izdirapta olduğumu düşünür,Mülk sahibine sıģınırım.

İkimizinde mesleği aynı fakat ben istifa etmek üzere hipodrom başkanının yanına gittiğimde bir cümle duydum ki ki hayatta ya da kötü yapılan ne varsa bir şekilde insan karşılığını buluyor.
Hayatta başıma gelenlerin bir imtihan olduğunu biliyorum. Pavlonya bu düşüncede değildi. Pavlonya bu düşüncede değildi,Pavlonya çok asi ve çok aceleci kararlar veren bir insandı.


Onur Altan hakkındaki bilgilerin basılmasını istiyorum.
Eğer basılmamasını istiyorsanız tıklayın.

  Onur Altan kimdir?
Bir yerden başlamak lazım

 


Bu yazıyı basmak istiyorum.

İzEdebiyat'da yayınlanmakta olan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Tüm yazılardan birinci dereceden sayfa düzenleyicileri sorumludur. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.

Yazarların izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin —kısa alıntı ve tanıtımlar dışında— herhangi bir biçimde basılmaması/yayınlanmaması önemle rica olunur.

© 2000-2002, İzlenim.com - Tüm hakları saklıdır.