Sanat doðaya eklenmiþ insandýr. -Bacon |
|
||||||||||
|
Van ve çevresi, 23 Ekim 2011 tarihinde, saat 13.40' ta þiddetli bir depremle sallandý. Boðaziçi Üniversitesi Kandilli Deprem Araþtýrma Enstitüsü’nün son açýklamasýna göre depremin merkez üssü Van' ýn Tabanlý köyüydü. Depremin richter ölçeðine göre büyüklüðü, 7,2 olduðu açýklandý. Yerin yaklaþýk 5 kilometre derinliðinde meydana gelen bu deprem 25 saniye sürmüþ. Van depremi, sadece Van ve çevresini sarsmadý; Türkiye’nin birçok dengelerini de sarmýþtý. Tabii bu arada dengesizlerin çoðunu da sarsmýþtý. Derin devletin sarsýlan içyüzünün dýþ tezahürleri olan vitrin ucubeleri kimi spikerler, kendi TV kanallarýnda, sözüm ona, gaf üzerine gaf yaparak, Kürt halkýna olan kinlerini kustular. Derin güçlerin sesi gibiydiler adeta. ATV kanalýndaki "Tatlý Sert" programýnda Van'daki depremi deðerlendiren Müge Anlý; “’Canýmýz istediði zaman boyuna taþ atýyoruz. Kuþ avlar gibi daðlarda vuruyoruz. Bir þey olduðu zaman hadi Mehmetçik gelsin, hadi polis gelsin’ diyoruz. Biraz da dengeleri kuralým. Zor günlerde ah caným cicim, sonra kuþ avlar gibi avlamayalým bunlarý. Ýnsanlar biraz da hadlerini bilsinler demek istiyorum.” þekline halkýmýza olan kin ve nefretini kusarken, çok piþkin ve zevkten dört köþe olmuþ bir havadaydý. Ama kimse, Müge Anlý’ nýn “haddi”ni bildirmedi. Savcýlar, bu büyük sosyal tahriki duymadýlar bile. Diðer bir tv kanalý, Habertürk televizyonunun sunucusu Duygu Canbaþ ise, canlý yayýnda; "Deprem her ne kadar Van'da da olsa hepimiz üzüldük" cümleleriyle, sanki düþman bir bölgeden söz eder gibi, Kürt halkýna karþý ýrkçý duygularýný en net biçimde dýþa vuruyordu. Bölgemize karþý böylesine art niyetli yaklaþýmlarý görünce, insan, kuþkuya düþüp, kötü düþünmeye de baþlýyor; acaba, bölgemizde yapýlan çok geniþ çaplý askeri operasyonlar ile deprem coðrafyasýna, sürekli ve yoðun bir þekilde tonlarca bomba atýlýnca (derin bir plan gereði), yer altýndaki fay hatlarý, bilerek ve kasten harekete geçirilmiþ olabilir mi, diye düþünmeden edemiyor. Malum, herkes Ýstanbul ve Marmara fay hattýndan söz ederken, oralarda olabilecek olasý tehlikeleri en detaylý ayrýntýlarýyla konuþurlarken, hiç kimse Van ve civarýndan bahsetmedi. Yani Van depremi, hesapta olmayan bir “sürpriz” sayýlabilir mi? Bu kuþkuya “sürpriz” diyen de var elbette. Örneðin: Çanakkale On sekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Mühendislik Mimarlýk Fakültesi Dekaný ve Baþbakanlýk Afet ve Acil Durum Yönetimi Baþkanlýðý Danýþma Kurulu üyesi Prof. Dr. Orhan Tatar, Van depremini oluþturan fayýn, sýkýþma etkisi altýnda oluþan bir ters faydan kaynaklandýðýný belirterek, "MTA'nýn ürettiði, þu anda kullanýlmakta olan, Türkiye aktif fay haritasý üzerinde bu depremi meydana getiren fay görünmüyor. Bu, sürpriz bir deprem" demiþ. Ama, Kandilliden gelen ilk açýklama, Van depreminin merkez üssünün Van Gölü olduðu yönündeydi. Ve 6,6 þiddetinde olduðu söylenmiþti. ABD ise, 7,3 dedi. Sonradan, þiddetin 7,2 olduðu þeklinde düzeltmesi, bir mecburiyetten mi oldu acaba? Bu acý gerçek, saklanýlmasý olanaksýz hale gelmiþ bir itiraf olabilir mi? Onu bilemiyoruz. Kimi bölgelerde, yoðunlaþmýþ sismik enerjinin orada açýða çýkmasýný önlemek için, baþka bölgelerde suni depremler yapýlarak, o enerjiyi, buralarda boþaltýlmak istenebilir. Bu bir komplo teorisi gibi olsa da, pek ala mümkün bir senaryodur. Duyarlý bilim adamlarý, çok yönlü düþünüp, her þeyi araþtýrmak zorundalar. Halkýmýza hep kuþkuyla bakanlar, içimize derin kuþkular da sokmuþ oluyorlar ne yazýk ki. Kuþkulanmamak, elimizde deðildir ki, sizlerin dillerinizdendir… Bizim de, Müge Anlý ve Duygu Canbaþ gibi spikerlerimiz yoktur ki, acý gerçeklerimizi bizden yana baðýrabilsin. Bu spikerler kendi yerlerinde kaldýklarýna göre, konu, onlarla sýnýrlý deðildir. Onlar, sadece arkalarýndaki derin güçlerin, vitrinlerdeki birer figüranlarý gibidirler. Bu tür geliþmeler, tesadüfî ve bireysel olmayabilir; donanýmlý olabileceði kadar kuþkuludur da. Ayrýca , görülen odur ki, bunlarýn söylemleri de bir dil sürçmesi deðildir; böyleleri, yüreklerinin taa derininden kusuyorlar bu kinlerini.. En ýrkçý duygularýný, böyle dýþa vururlarken, aslýnda depremdeki kayýplarýmýzdan çok, belki de depremlere karþý olan korkularýnýn üzerinde durmak istiyorlar. Bu deprem onlarý da sarsar mý diye!.. Ama Orta doðudaki Kürt depremi, onlarý daha çok sarsmýþa benziyor!.. Ýçinizdeki Kürt sorununa karþý duyarsýz kalýrsanýz, sürüncemeye verip sorunu savsaklarsanýz, Kürt fay hattýný, böyle önü açýk býrakmada ýsrar ederseniz; sismik enerjinin doðal afetlerinden daha çok, sosyal enerjinin yaratacaðý Kürt depreminden de sarsýlacaksýnýz!.. Böyle bir sarsýlma olursa, bir daha kendinize gelemeyebilirsiniz de... Kürtlere karþý bu kadar kin, bu kadar nefretiniz niye?! Kürdün baþýna bir afet gelince dört köþe oluyorsunuz!.. Ýþte bu, insanlýðýnýzýn tükendiði andýr; ancak, unutmayýn, Saddam, Kaddafi, vb.lerinden ders çýkaracaðýnýz zamandýr da!.. Ortadoðu depremi, en az Kürtleri yakacaktýr, bilinmelidir; artýk gün, diktatörler için doðmayacak, bu da görülüyor.. Kimse zulüm ile abâd olmuyor; zulüm edenin sonu gördüðünüz gibi berbat oluyor. Sizler de kendinizi berbat etmeyin!.. Kürtlere karþý bu kadar kin gütmeyin!.. Kürtleri sevmezseniz, Kürtlere ilan-ý aþk edecek sürüyle partner var Ortadoðu ortamýnda.. Kürtler de, nefretinize mahkûm deðil; hakaretlerinizi taþýmaya da mecbur deðildirler. Batý, insanlýðýný yitirmemiþ olsaydý; Türkiye’de Kürt sorunu, diye bir þey olmayabilirdi. Herkes, kardeþ gibi eþit ve dilinde, kültüründe, eðitiminde, hak ve hukukunda da özgür olurdu. Batýdakiler, “Cumhuriyet” süreciyle, önce gerçek kimliklerini yitirdiler; Çerkez, Laz, Tatar, Arap, Arnavut, Gürcü, Boþnak, vs. iken kimliklerini inkâr ederek “Türk” leþtiler; kimliklerini kaybedenler, kiþiliklerini de, insanlýklarýný da kaybettiler. Kendileri olamadýklarý gibi, sakin ve itidalli birer “Türk” de olamadýlar. Kendi halkýna yaramayandan, kendi halkýmýza bir yarar beklemiyoruz zaten. Kendi halkýný inkâr etmeyenler, insanlýktan da çýkmazlar ve bütün halklarý da kardeþ bilirler ve tabii ki bize de kardeþ olurlar. Biz Kürtler, aslýnda kendimize yeteriz; ancak tüm halklarý kardeþ bildiðimizden, her halka kapýmýz ardýna kadar açýktýr. Önemli olan insanlýktýr ve hep böyle olacaktýr. Depremzede kardeþlerimiz için, tüm Kürtler bir seferberlik ruhu içinde oldular. Çocuðumun okuduðu Ýlköðretim Okulu bile tek baþýna 3 kamyon yardým topladý; varýn, halkýmýzýn genel duyarlýlýðýný siz düþünün. Tüm illerimiz ve ilçeleri hummalý bir hizmet ve yardým toplama yarýþý içindedirler. Bu halk, kendine sahip çýkacaktýr. Yeter ki, yardýmlarýmýzýn yolu kesilmesin; engelleler ve zorluklar çýkarýlmasýn. Ne tarihte, ne de bugün, hiç kimse Kürt halkýna “Ýnsanlýk Dersi” vermedi, veremez ve bu yolda, kimse onlarla âþýk atamaz. Siyasiler, ilköðretimden baþlayarak müfredata “Ýnsanlýk Dersi” sokmaya çalýþýyorlarmýþ; þimdi, günaydýn mý, diyelim þunlara? Van depreminden daha öðretici bir insanlýk dersi olabilir mi? Kimin ne mal olduðunu da iyot gibi açýða çýkardý hem de!.. Siyasi partiler ve özellikle Kürt sorununu konuþurlarken aðýzlarýndan salyalar akan kimi parti sözcü ve liderleri, açýlacak ÝNSANLIK DERSÝ’ ne ilkin kendileri girsinler ve biraz insanlýktan nasiplerini alsýnlar!.. Bütün bu olanlar, onlarýn ektiði kin ve nefret tohumlarýnýn sonucu deðil midir? Neredeyse onlarýn sayesinde Kürt halký, terörle özdeþ sayýldý. Kýþkýrtma onlarda, kin, garez, fitne, fesatlýk onlarda.. Yani, Kürt halkýna karþý her cepheden topyekûn bir terör estirdiler adeta. Onlarýn, çok iyi bir derse ihtiyaçlarý vardýr elbette; ama okullara düþündükleri “Ýnsanlýk Dersi” nden deðil; insanlarýmýzdan alacaklarý Sandýk Dersi'ne!.. Yani Siyasi Tokat! Van depreminde canýndan olan kardeþlerimize Allah’ tan rahmet; yakýnlarýna sabýr ve metanet; yaralý kurtulanlara da çok acil þifalar dilerim. Acýlarý, acýmýzdýr ve bu acýmýz çok büyüktür. Allah böyle bir acýyý, düþmanlarýmýza bile göstermesin; bizim halkýmýza ise, bir daha asla göstermez inþallah. Selam ve sevgiyle kalýn. M.Nazým Güler info@mnazim.com http://www.mnazim.com/konu-van-depremi-sosyal-yaralarimizi-sarabilecek-mi-1039.html
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © M.Nazým Güler, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |