Onun dilinden aşkın anlamı
Yalnızlık ve kırık kalpler arasında beklenmedik bir aşkın doğuşunu anlatan bu metin, hayatın beklenmedik sürprizlerini ve iyileşme sürecinde karşımıza çıkan yeni başlangıçları konu alıyor. Acılardan
Yalnızlık ve kırık kalpler arasında beklenmedik bir aşkın doğuşunu anlatan bu metin, hayatın beklenmedik sürprizlerini ve iyileşme sürecinde karşımıza çıkan yeni başlangıçları konu alıyor. Acılardan
28 Şubat Post Modern Darbe
AŞK ve ZAMAN / Deniz kumsalı öptüğü zaman, / Aşk şiir olur, aşk roman. / Martılar
Bir cana hasret / Üşür ürperirsin, / Bir trenin sol camıında, / Geçmişini geride bırakıp,
Zaman mısrayı emzirecek / Büyüyecek,büyüyecek,büyüyecek… / Gücünün yetmediği anda / Beni hatırlayacaksın… /
Yaşamak da bir meslektir.
Gecekondu mahallesinde, / Cebi bile olmayan, / Yalın ayak, / Ruhum fakir... /
Mafya
Gözlerine bakıpta, ruhunu okuyunca / hislerim tekrar filizleniyor / Donmuş soğuklar ardınca / Karanfillerin boyunda çiçekler
Muhsin Yazıcıoğlu’nun Dünya Görüşü
Hayatın sonunda bir veda gizli, / Başlangıcın ardından sessizce gelir. / Merhaba unutulur, aradaki anılar silinir, /
Ömrümden ömür geçti, kavuşamadık bir türlü be yar. / Kozlarımdan kozlar geçti, gerçeklerden hep kaçtım ah yar. / Öngördüklerim
Çakıldın kalbime sanki mıh gibi, söküp atamadım, yerin orada / Bir selam gönder, bazı hatır sor, dost, dostu sorar, bazı arada
Böyle düşündükçe de tam sırasıydı aslında… O’nu dahi anlayan birileri vardı… Rabb’inin O’nu tekrar hak ettiği yere koyması için sadece sen haklıydın demesi yeterliydi ama…
Bu dünyanın kuralı bu: / Gelen gider, giden gelmez / Iskalamaz, sıralı bu / Gelen gider,
Bu öyküyü Gülabi aşiretine ithaf etmiş.
Kör sandın gözlerimi, / Tanrı değilim! / Rüzgara göre de eğilmez başım, / Yaradanın bana üflediği
Ne kadar bomboş olduğunuzu sizlerin yüzüne vurmak istiyorum ya da ne kadar alkolü sevdiğimden akıl oyunları yapıyorum… Hangisi doğru? Hangisi yanlış? Bilemezsin… Bilsen dahi… Ne
Çok hazindir ki, kendisini devlet zanneden ve devletin başına çöreklenen çoğunluğu cahil, sözde politikacı ve devlet adamları, Platon’un adını bile duymamışlardır…
yalnızlığını / örtemedi / bir türlü / satır / satır /
uçurumdan / attı / insanlığını / nehrin denize / karıştığı yerde
şu endâm / boy pos / salına salına / basıp üzerime / geçip
hapsettim / içime / benliği / kapattım / sımsıkı /
Rüzgar neredeyse fırtınaya çevirmiş, havada artık yalnızca yapraklar değil küçük dallar, at kestaneleri uçuşuyor. Her yandan sesler geliyor. Ağaçların gevezeliği tutmuş yine. Birbirlerine sesleniyor, birlikte
5 Dolar / Kısa sakallı, 70-75 yaşlarında; yılların yüzünde bıraktığı derin çizgilerle, etrafına kendinden emin bakışlarıyla, düzgün temiz giyimli,elinde ki bastonla yaşama
bineği / rüzgâr olan / kuşlar gibi / bir vâsıta / arar gönül /
zamanı kalmamış bir hastaydım, / acımın önündeydi istencim. / soru sormazdım, / yardım almazdım,
O siyah içeceğin / ne lüzumsuz bir şey olduğunu / bilmezdik anlamazdık / çocuktuk...
Ağacın özü, / yiğidin sözü, / sevdanın közü- / dür yârin gözü. /
Her şey güzel bir abimin mesajlaşmasına salça olmamla başladı. Hayırdır ya, o parmaklar bir türlü durmuyor, manita işleri falan mı dedim. Çelik çıkıyor Fogo’da, onun
Deli oldum bunu bitirmek için, otobiyografik bir metindir, saçma bulabilirsiniz; değil!!!! SİTE SÜPER OLMUŞ!