Kedisini Kaybeden Adam
Hemen hemen aynı günlerde ise bir başka şey oldu. Onun da hemen ardından bir başka şey daha oldu. İlk olan neydi bende bilmediğim için ikinci kısımdan başlayacağız.
"Yazarlık, kelimelerle ev inşa etmeye benzer; ama çoğu zaman kiracılar hayal ettiğinizden daha çılgındır." – Franz Kafka"
"Yazarlık, kelimelerle ev inşa etmeye benzer; ama çoğu zaman kiracılar hayal ettiğinizden daha çılgındır." – Franz Kafka"
Hemen hemen aynı günlerde ise bir başka şey oldu. Onun da hemen ardından bir başka şey daha oldu. İlk olan neydi bende bilmediğim için ikinci kısımdan başlayacağız.
Yaşananları farklı açılardan hep beraber görüyoruz. Aslında toplum, sümen altı edilmiş kağıtlar dışında kayıttadır. yaşanmış olan Ermeni vatandaşlarımızın
tehciri sonrasında olanları babam anlatmıştı. Babam
Sungurlu'da bir Ermeni Aileyi olaylar yatışana dek evimizde misafir ettiklerini anlatmıştı. Bu Aileyle önce Ankara'da, yıllar sonra da İstanbul'da hayatta
Yaşamın dışına itildim çünkü ben, bitirdim o döngüyü, atlattım o kaosu, nefesim kesilmeye başlıyor tekrardan,oysaki bir kez ölmüştüm ben...
beynim zonkluyordu,ayağa kalkamıyordum.düşlerim,gözlerimin bittiği anda zihnimde düello yapıyordu.
Ne mi diyecek Peder, sevgili beyler, hanımefendiler, bu güzel günde susunuz ve sessizliğe bürününüz. Sicim gibi havai fişeklerle tutuşmamız zaman alacak ama mutlaka tutuşup patlayacağız. Yukarıya daha yukarıya, daha yükseğe. Pat pat pat Çok sıkıcı bir alman virtüöze gibisin, gelip kafamın oydun. Korkunç ateş karıncaların hücrelerimi yedi. Pervasızlık
Kirli, yorgun bir gündü tamamlanan. Çiseyen yağmur egzoz ve homurtulara karışarak benim gibi evinin yolunu tutan kent sakinlerinin tepesine inmekteydi. Çöp yığınlarından yükselen şu iğrenç kokuyu saymazsak özlemişim tozun toprağın kokusunu. Derin bir nefesle çektim doyasıya içime; dağı ovayı vadiyi. “Ah ulan ” dedim kendi kendime “ kaz
Birden sevgilimin üzerine yürüdüm.Alt dudağını dişlerimin arasına alıp ısırdım. Ellerini saçıma dolayıp başımı arkaya devirdi. Dudağım kanamıştı. Kapıyı vurup çıktı.
Bir gün ansızın ortaya çıkan gizemli bir tren, tüm kelimeleri alıp götürmeye başlar. İnsanlar ve kelimeler arasındaki bu zoraki ayrılık, toplumda büyük bir şaşkınlık ve telaş yaratır. Herkesin ortak hazinesi olan kelimeler olmadan yaşamak mümkün müdür? Bu alegorik hikâye, ifade özgürlüğü ve dilin önemine dair düşündürücü bir anlatı
Verçenik dağlarında siyah atmaca kanatlarını açarak havada yakaladığı başka bir atmacanın gözlerini çıkarıp ağzına aldı. İliryada her şey toz dumandı. Lipoendra çaresizce odanın içinde elleri bağlı olarak dönüp duruyordu. Aniden odanın camı kırıldı ve siyah atmaca yüzündeki deriyi sıyırıp Terzinin yüzüne nakşederek ağzındaki iki kılıçla ellerindeki ipi kesti.
Bir insanın özellikle de bir kahramanın büyük bir tarihsel kişiliğin rearkarnasyon ile tekrar hayata dönmesi muhteşem bişey olabilirdi..
"rüzgarın tıslamaları,bütün gizemleri bu dört kişinin parlaklığı gitmiş gözlerine yansıtıyordu."
‘Zamanın Kısa Tarihi’ni yazmak isterdim. Ancak, Profesör Stephen Hawking benden önce davranıp popüler bilim kitabı olan bu çalışmasını 1988'de yayınladı. Bana da popüler olmayan bu öykümü sizlerle paylaşmak düştü.
Hayat, güneş ışınlarının fütursuz foton tacizine uğrayan pangaea çölünde başlıyor. Kaktüsümüz çölün merkezinde çevresinde kerpiç duvarlar olan
Siyah harfler düşmüştü dilimden, lambalar yeşilden kırmızıya
atlarken. İki araba birbirine çarptığında, yayageçidinin beyaz
çizgilerine kırmızı damarlar yayılıyordu .Kırmızı, ince ve uzun
damarlar, bir ağacın kökleri gibi, bir haritada beliren nehirler gibi,
bir piyanistin ellerinin üzerindeki
Kuıtuluş Parkı... Havuz kenarı ve havuzda yüzen balıklar... Bir bankta oturuyorum.
Yoksulluk sınırının altında kalan babamın emekli maaşı yetersizliği ve hükümet tarafından emeklilerin hala fazla maaş alıyormuş muamelesi görmeleri yüzünden sinirle yere tükürüyorum.
Kuşluk Sanat Edebiyat Dergisi - Mart Sayısı 2007