"“Yazmak için ilham beklemek, diş fırçalamak için dişlerin kararmasını beklemek gibidir.” – Douglas Adams"

Öykü > Yeraltı

olumsuz

Şüpheli Şahıs

Lan dur şüpheli şahıs. Kimsin, necisin nereden geldin, nereye gidiyorsun. Çıkar lan kimliğiniNe iş yapıyorsun hemşerim. Antepten niye geldin İstanbula. Gardiyan mısın? Demek ablanı ziyarete geldin. Al lan kimliğini. Bak oğlum bura Antepe hiç benzemez. Burası İstanbul oğlum. Fazla kalma buralarda başın belaya girer. Adamı yerler, bitirirler oğlum.

karamsar

1453\.

İsmet abi düşünceme göre sanırım evrimin en büyük kötülüğü bir erkeğin çiftleşme arzusu ile bir kadına ve ondan üretilen çocuklara bakma zorunluluğu olmuştur. Bu yüzden yine sabahın köründe yola koyulmuştum. Bu yüzden yine o taksi durağına gitmiştim. İşte bu yüzden o taksinin şoför koltuğuna oturmuştum. Şehrin insanlarını taşımak

karamsar

Tanrının Dönemeci

oklavayla yoğrulan bir bir nesil görüyorum.gözleri kanlı,akılları iltihaplı,düşleri harp malulu.ve kanlı basur kokuyor merdivenler.sansür tuzun üstünde eriyor.

düşündürücü

Görünmeyenler...

Benimkisi biraz delilikle varoluşun arasındaki ütopik o dünyayı arayıp bulmaya çalışma, yada yaratma çabası...

olumsuz

Korsan Çıkmazı

uyuşuk elleri cebinde bişeyleri yokluyordu.adam köşede varlığı zor seçilir şekilde duruyor ve yaklaşmakta olduğunu doğaya belli edecek biri ya da birilerini beklediği halinden belli oluyordu.biraz sonra doğaya varlığını belli edecekti o da.

karamsar

Rıfkı

Rıfkı çok zeki bir çocuktu. Küçük dünyasında bile çevresinde dönen o koca dünyayı merakla izlerdi. Yumurtayı çok severdi. Bir gün komşusunun kümesine izinsiz girdi. Yumurtaların hepsini çalıp diğer çocuklarla beraber yedi. Bu daha sonra onda bir alışkanlık yapacaktı. Mahallesindeki diğer kümeslere de girdi. Kısa bir sürede adı yumurta

heyecanlı

Adam ve Kadın

Dostoyevski keşke demenin ağırlığına şöyle değiniyor:"Aslında insanı en çok acıtan şey, hayal kırıklıkları değil. Yaşanması mümkünken, yaşayamadığı mutluluklardır.

karışık

Topuklarından Omuzlarına Kadar Kadın

Umarsız yada dalgındı. Belkide bazı şeyleri konuşmaya , düşünmeye , gerek duymadan yapıyordu . Göğüslerini göstererek dolaşıyordu . Güzel ve biçimli göğüsleri ve mahallenin kadınları kin kusardı , ona . Aklını yitirmiş bir kuzgun kadar masumdu aslında. Yarı deli, çok tehlikeliydi. Ne zaman düşünmeyi bıraksa , bedeni tedirgin

olumsuz

Eli Kanlı Toplum

Ön yargılarla ve dogmalarla örülü duvarlar arasındaki, hayata bir anahtar deliğinden daha küçük bir delikten bakan, içleri öfke ve kin yüklü insan yığınlarının çarpıttığı geçmişiyle yüzleşen Y., annesini yıllar sonra yeniden tanıyacaktır...

karamsar

Süzülüyordu Kente O Karanlık Gece Gibi

Tepeden bakıyordu şehre,beyazlar giyinmiş o yüksek tepeden...Yirmi dört saat o beyaz elbisenin üstünde otururken kenti izliyordu o siyah lekeyle.Kucak açmıştı kimsesiz bir dağ,sarmıştı kollarıyla,unutması için bir daha hatırlamaması için basmıştı sımsıkı bağrına.Kenti dinliyordu kızaran kulaklarına aldırmadan,o kulakları sağır eden insan kalabalığının sesini.Herkes birbirine benziyordu yukarıdan bakınca,aynıydı herkes farklı

üzgün

Mavi Gül Dalı ve Uçuruma Atılan Taşlar - 3

Yorgundu.Yorgunluğun son-ucu suskunluktu.Sustu.Suskunluğuna boğuldu.Yıldızlara masal anlatırken ama masalın sonunu bir türlü mutlu bitiremezken doldu.Gözleri doldu...
Mavi gül dalları arasındaki gece yürüyüşü bitmişti.Eteklerinde bir yığın yaprak,saçlarında tomurcuğa durmuş erik çiçekleri…Öylesine güzeldi gecenin içinde.Bu sadece düşteydi.Gerçekte neden hep hüzünlerdeydi?

üzgün

Şehrin Patikalarına

labirent ; Bir yönsüzlüğe doğru ilerleyen ve gözlerinde irileşen dehliz geçitlerinin karanlıklarını gizlemeye çalışan üzgün insanların...

Başa Dön