Öykü > Yeraltı
Adam ve Kadın
Dostoyevski keşke demenin ağırlığına şöyle değiniyor:"Aslında insanı en çok acıtan şey, hayal kırıklıkları değil. Yaşanması mümkünken, yaşayamadığı mutluluklardır.
Hırsızlar Kralı
Onlar varoşlar da, roman mahallelerin içlerinde tam gaz faaliyette sayılır. Hırsızlar, katiller, fahişeler dünyasının insanları misyonları gereği işbaşındadır. İlahiyatçılara göre tanrıya hizmet eden en kutsal işçilerdir onlar. İyi insanlar cennete hazırlanırken onlar günahları ile cehennemi dolduracaktır. Bu fani dünyada herkesin görevi belliydi.
Saat Dört
Yaşanmış bir olayın çokça değiştirilmiş hali. Camdan bakarken gördüğüm ambulans ve anında kafamda oluşan hikaye.
Peygamber Devesi Yönelim Kuşağı
Evet adım kemaldi.
Olgun,kuzgun,uygun biriydim.sokaklarda şaraba başlıyordum.
Buluşma
Beyaz şarapla pişirilmiş Fransız usulü soğan çorbasının üstündeki kaşarı, çatalıyla bir ileri bir geri dürttü. İştahı yoktu. Kaçamak bakışlarla karın yağışını izlerken, havanın bu puslu halinden için için mutluluk duyuyordu
Belki, Şaşkın Olur Sonrası
"Cilalanmış fayansları batır... Takım elbiseleri batır... Karşılıksız aşkını batır... Ulaşamadığın şehirlerin gemilerini batır! Sesinin kötü olmasına aldırmadan söyle şarkını... Bağır!..Tanımadığın insana sarılamıyorsan , yastığına sarıl!.."
Eli Kanlı Toplum
Ön yargılarla ve dogmalarla örülü duvarlar arasındaki, hayata bir anahtar deliğinden daha küçük bir delikten bakan, içleri öfke ve kin yüklü insan yığınlarının çarpıttığı geçmişiyle yüzleşen Y., annesini yıllar sonra yeniden tanıyacaktır...
Görünmeyenler...
Benimkisi biraz delilikle varoluşun arasındaki ütopik o dünyayı arayıp bulmaya çalışma, yada yaratma çabası...
Köpeklerin Aşkı
"Aşığım ona, bana getirin onu. Onunla evleneceğim" diyordu. Hepimiz şok geçirmiştik. Şaşkınlıkla ona bakıyorduk. Ne diyordu bu Allahın belası serseri. Semtte becermediği kız kalmamıştı ama hala bu son aşkım, bu son ulan diye haykırıyordu. Üstelik peşimizde polisler varken. Zavallı iki adamın hastanede kemikleri düzelirken bir it sürüsü gibi
Cafer Kalfanın İsyanı
Okuyucu gardaş ben Cafer Kalfa. Vallahi billahi sinirimden çıldırmak üzereyim. Zaten asabi bir adamım. Ama eşeklik ben de tabii ki. Bu yazar arkadaşın hayat hikayemi böyle yorumlayıp yazacağını bilseydim şerefsizim böyle bir işe girişmezdim. Bu nasıl yazarlık; bu nasıl insanlık? Allahı mı inkar edeyim anlamış değilim. Kabul ediyorum
Saklan!
Doğa artık cezalandıracak güçte değil. Sancılar içinde. Doğa gebe. Yolu gözlenen son çocuk hayır değil, yıkım getirecek. Yerin altı onun geleceği yer. Kor madenler ve ateşin arasından. Ben burada, yerin ne üstü ne de altı...
Mavi Gül Dalı ve Uçuruma Atılan Taşlar - 3
Yorgundu.Yorgunluğun son-ucu suskunluktu.Sustu.Suskunluğuna boğuldu.Yıldızlara masal anlatırken ama masalın sonunu bir türlü mutlu bitiremezken doldu.Gözleri doldu...
Mavi gül dalları arasındaki gece yürüyüşü bitmişti.Eteklerinde bir yığın yaprak,saçlarında tomurcuğa durmuş erik çiçekleri…Öylesine güzeldi gecenin içinde.Bu sadece düşteydi.Gerçekte neden hep hüzünlerdeydi?
Tanrının Dönemeci
oklavayla yoğrulan bir bir nesil görüyorum.gözleri kanlı,akılları iltihaplı,düşleri harp malulu.ve kanlı basur kokuyor merdivenler.sansür tuzun üstünde eriyor.
Yanlış Adım
Çatının sonuna kadar, kenardaki su oluğu boyunca yürüdü. Sonra durdu, son bir kez arkasındaki hiçliğe, hiçlikteki çocuğa doğru baktı. Gözlerini kazağının koluna sildi. Kollarını açtı, kafasını yukarı kaldırdı.. Tekrar yürümeye başladı.. Gözlerini kapadı..
Kümeler
Son Eklenenler
-
01
-
02
-
03
-
04
-
05
-
06
-
07
-
08
-
09
-
10
-
11
-
12
-
13
-
14
-
15
-
16
-
17
-
18
-
19
-
20