Bir Var mıydı, Bir Yok muydu?
Biliyorum… Artık ben, aynı ben değilim. Geç de olsa idrak ettim bunu. Çok çabaladım, direndim, kendimle savaştım ama ne yapsam eskiye dönemiyorum. Dün ile bugün
"Herkesin kendi 'gerçeği' var, ama nedense benimki hep faturaları ödüyor." – Franz Kafka"
Biliyorum… Artık ben, aynı ben değilim. Geç de olsa idrak ettim bunu. Çok çabaladım, direndim, kendimle savaştım ama ne yapsam eskiye dönemiyorum. Dün ile bugün
Kalbimin en kuytu köşesinde hâlâ çocukluğumun sokakları yaşıyor. Her geçtiğimde, sanki zamanın kendisi susuyor. Taşların arasına sıkışmış kahkahalarımızı, çıplak ayakların telaşını, annelerimizin pencerelerden seslenişini hatırlıyorum.
Aşkın benim zindanım,Sevdam Züleyha gibi, / Her nereye baksam sen, ben kapında Yusuf' um / Kölenmiyim ben senin, her
Hayatım, / Bir sabah bana sormadan başladı, / İki beden iki tutku, / İçgügüdünün çıplaklığı,
Hayatım, / Bir sabah bana sormadan başladı, / İki beden iki tutku, / İçgügüdünün çıplaklığı,
Bu gece tüm yaşlı yıldızlar bana bakıyor. / Kutuplardaki buzlar kadar soğuk gülümseyerek, / Nemrutun tepesinden edepsizce günahkar,
Ey neyzen bu gece aşkın gecesi / Unut benliğini de / İlahi nefesin üflesin dertli neyi /
Gözünde iki ayrı şehir / İçinde meşhur gitme yakarışları / Aklında annenin buruşmuş teni / Gar
Bir dil yarasıydı bizimkisi… Görünmeyen, dokunulmaz, ama her kelimede kanayan. Oysa öyle içtendi her şey, öyle saf, öyle tertemizdi ki; dünya bizi kanlı bıçaklı etmez
Ol(a)madık biz, yetemedik… / Birbirimize yaslanacak kadar yakınken, mesafelerden köprüler kuramadık. / Aynı gökyüzünün altında nefes aldık ama aynı
Bugün açıldım biraz, / Balıkları olmayan denizde, / Rüzgar basmayan yelkenlerle, / Kuzeyden yıldızı seyrederken,
İçimde, kimsenin görmediği bir mezarlık var. / Her taşın üstünde bir isim, her ismin ardında yarım kalmış bir hikâye… /
Yolculuk… / Ama nereye? / Hevesine sınır konulmayan / Şiirlerin en uzun boylusu /
Bugün seni Sivas’a uğurlarken, içimde tarifsiz bir ağırlık çöreklendi. Oysa senin gidişin bana yabancı değildi. Çoktan ayrılmıştın benden, sessiz ama derinden. Her vedanın ardından biraz
Ben zaten hep tek başınaydım. / Yalnızlık, bana miras kalmış bir kader gibi, damarlarımda dolaşırdı. / Birİhtimal yazgıydı benimkisi;
Daha sen yokken yazıldı senin hikâyen, / Levh-i Mahfûz'da satır satır, harfi harfine. / Hangi yoldan geçeceğin, kaç nefes
Ruhum senindi, / Karanlığa gömüldüm, / Saatin kadranında her dakika öldüm! /
Ey hakikat arayan, dinle bu sözü Kur'an'dan, / Tek kaynak odur, muhkem ayetlerle yol gösteren. / Gelenekçiler hadislerle bozdu
Kırılmadım kimseye kırgın değilim, varsın bensiz kalsın bu yalan dünya / Gülmemişti yüzüm, bir tat almadım, ömrümün yarısı hayel, yarısı rüya
On iki ay döner göklerin düzgünü, / Dördü haram, saklar barışın özünü. / Tevbe’nin sesi yankılanır kulakta,
Yine hüzünlü bir gece / Eski bir şarkı çalmakta / Ay gümüş simlerini dökmüş heryere /