"Her yazma eylemi, aslında okurun sabrını test etme eylemidir. Çoğu zaman da yazanınkini." – Umberto Eco"

Muhammed Rıdvan Kaya

Klonlama Teknolojisi Bilimsel Sonuçları Ve İslami Değerlendirme

Modern biyoteknolojinin tartışmalı alanı klonlama, genetik olarak özdeş canlılar oluşturma teknolojisidir. Üreme amaçlı, terapötik ve gen klonlaması olarak üç kategoriye ayrılan bu tekniklerin her biri farklı amaçlara hizmet eder ve etik tartışmaları beraberinde getirir. Üreme amaçlı klonlamada, bir canlının vücut hücresinden alınan genetik materyal, çekirdeği çıkarılmış bir yumurta

Kronik Ağrı Tedavisi İçin Terapötik Kannabis(Kenevir) Geliştirme: Kapsamlı Uygulama Protokolü

Kronik ağrı tedavisinde yenilikçi bir yaklaşım: Bu metin, geleneksel ağrı kesicilere alternatif olarak, özel kannabinoid profiline sahip (CBD %12-15, THC <%1, CBG >%1) ve terapötik terpen kombinasyonları içeren bir tedavi geliştirme çalışmasını anlatıyor. Yasal izinler ve etik çerçeve dahilinde yürütülecek projede, farmakolojik karakterizasyon aşamasıyla başlayan sistematik bir araştırma

İnsan Klonlaması ve Gen Klonlama

Modern biyoteknolojinin çığır açan buluşlarından klonlama teknikleri, hem organizma klonlaması hem de gen klonlaması olarak iki ayrı şekilde uygulanmaktadır. Özellikle Dolly koyunun 1996'da klonlanmasıyla popülerleşen somatik hücre çekirdek transferi, genetik açıdan özdeş canlılar oluşturma imkanı sunar. Bu tekniklerin bilimsel temelleri, uygulama yöntemleri ve toplumsal etkileri önemli farklılıklar göstermektedir.

Güneş: Devasa Bir Plazma Küresi ve Evrensel Döngünün Merkezindeki Yaşayan Yıldız

Güneş: Evrenin muhteşem enerji reaktörü! 4,6 milyar yıldır parlayan bu dev plazma küresi, tüm Güneş Sistemi'nin yaşam kaynağı. Maddenin dördüncü hali olan plazma, serbest elektronlar ve iyonlardan oluşur ve evrendeki maddenin %99'unu kapsar. Güneş'in sırlarını ve muazzam yapısını keşfederken, gökyüzündeki bu kadim ateş topunun karmaşık doğasını anlama yolculuğuna

Çoğunluğun Aldanışı ve Hakikatin Yalnızlığı

"Kalabalıkların Yanıltıcı Gücü" - Bu metin, toplumda yaygın kabul gören fikirlerin mutlak doğru olmayabileceğini vurguluyor. Çoğunluğun bir şeye inanması onu gerçek kılmaz, sadece yaygın bir kanaat haline getirir. Hakikat, kalabalıkların oylarıyla değil, eleştirel düşünce ve sorgulamayla ortaya çıkar. Toplumlar sorgulama yeteneğini kaybettiğinde, milyonlarca insan aynı anda yanılabilir.

Komplo İddialarına İnancın Psikolojik Temelleri

Komplo iddialarının psikolojik kökenleri: Bu metin, komplo inançlarının sadece bilgi eksikliğinden değil, belirli kişilik özellikleri ve yaygın bilişsel önyargılarla ilişkisini açıklıyor. Özellikle Şizotipal Kişilik Bozukluğu'nun sihirsel düşünme, nedensiz bağlantılar kurma gibi özellikleriyle komplo iddialarının üretilmesindeki rolünü inceliyor. Toplumsal olayların ardında gizli güçler arayan zihinlerin psikolojik mekanizmalarını anlamamıza ışık

Çubukla Su Bulma: Mistisizm mi, Bilinçaltı Coğrafya mı?

"Su çubuğu" geleneği: Anadolu'dan Amerika'ya yayılan, çubukla yeraltı suyu bulma sanatı. Bilimsel açıklaması "ideomotor etki" olan bu yöntem, kullanıcının bilinçaltı kas hareketlerine dayanır. Çubuk gerçekten suyu algılamaz, ancak deneyimli kişilerin coğrafi sezgileri ve bilgi birikimi sayesinde başarılı sonuçlar elde edilebilir. Yüzyıllardır süregelen bu gelenek, bilimsel gerçekler ortaya çıksa

Deprem Tespit Cihazları ve Tıbbi Cihazlar Arasındaki Analojinin Bilimsel Temeli: Ölçüm–Analiz Ayrımı ve Sismoloğun Uzmanlık Alanı

Bu metin, tıbbi cihazlar ile sismik ölçüm cihazlarının benzer mantıkla çalıştığını açıklıyor. Her iki alanda da cihazlar mühendisler tarafından geliştirilirken, uzmanlar (doktorlar veya sismologlar) sadece verileri yorumlar. "Kesin teşhisi cihaz koyar" düşüncesinin yanlış olduğunu vurgulayarak, cihazların ölçüm yapıp veri ürettiğini, teşhisin ise her zaman uzmanlar tarafından konulduğunu belirtiyor.

Güney Kıbrıs (Paphos) 12–13 Kasım 2025 Depremi ve Artçı Tahminleri: Kapsamlı Veri Analizi ve Olasılıksal Değerlendirme

Güney Kıbrıs'taki tektonik plaka etkileşimlerini ve 12 Kasım 2025 tarihinde yaşanan önemli deprem sekansını inceleyen bu çalışma, Paphos açıklarında meydana gelen Mw 5.2 ve 5.3 büyüklüğündeki ikili ana şok dizisini analiz ediyor. Araştırma, Afrika-Avrasya plaka sınırındaki bu sismik aktivitenin bölgesel etkileri ve tektonik önemi hakkında kapsamlı bir inceleme

Güney Kıbrıs'ta 12 Kasım 2025 Paphos Depremi Sonrası Artçı Deprem ve Uzun Vadeli Sismik Risk Analizi: Tarihsel Veriler ve Stokastik Modelleme Yaklaşımı

Bu çalışma, Güney Kıbrıs'ta 2025'te meydana gelen 5.3 büyüklüğündeki depremin artçılarını ve bölgedeki büyük deprem olasılıklarını analiz ediyor. Afrika ve Anadolu levhalarının etkileşim bölgesinde yer alan bu tektonik kuşakta, tarihsel veriler ve modern modellemeler kullanılarak, kısa ve uzun vadeli deprem riskleri hesaplanmıştır. Araştırma, ilk 24 saatte M≥4 artçı

Akdeniz Depremleri ve 6 Şubat İlişkisi: Bilimsel Gerçekler ve Yanlış Algılar

Kasım 2025'te Paphos açıklarında yaşanan deprem serisi hakkında yanlış bir algı oluştu. Bazı çevreler bu depremleri "6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinin devamı" olarak yorumlasa da, bilimsel gerçekler bunu desteklemiyor. Deprem tetiklemesinin mesafe (genellikle 100 km'ye kadar) ve zaman (birkaç yıl içinde) sınırları vardır. Bu tektonik olaylar coğrafi ve zamansal

Din

Depremler, Gayb ve Tevhid Bilinci

"İnsanın bilinmeyeni keşfetme arzusu: Tarih boyunca insanlar deprem ve afetleri önceden bilme çabasında olmuştur. Ancak Kur'an, gaybın bilgisinin yalnızca Allah'a ait olduğunu kesin biçimde vurgular. Kahinlerden modern bilimsel tahminlere kadar tüm gayb iddialarının İslami perspektiften şirk sayıldığı bu metin, insan zaafları ile ilahi bilgi arasındaki sınırı çiziyor."

Deprem Sonrası Spekülasyonlar: Bilimsel Veriye Dayalı Analiz Neden Önemli?

Bu metin, Türkiye'nin deprem kuşağındaki konumu nedeniyle oluşan bilgi kirliliğine dikkat çekiyor. 9 Kasım 2025'te Sındırgı'da meydana gelen deprem sonrası yayılan asılsız iddiaların bilimsel gerçeklerle çeliştiğini vurguluyor. Deprem ölçümlerindeki doğal belirsizlik payına ve farklı kurumların verilerine dayalı değerlendirmelerin önemine işaret eden, toplumsal farkındalık oluşturmayı hedefleyen bir analiz.

Din

Gayb ile İlim Arasındaki İnce Çizgi: Bilmek ile Bilebilmek Arasındaki Fark

İslam'da gaybın yalnızca Allah'a ait olduğu gerçeği ve modern insanın bilimsel gelişmelerle bu sınırı aşmaya çalışması üzerine bir düşünce. Kur'an-ı Kerim'den ayetlerle desteklenen bu metin, bilimin olasılıkları gösterebileceğini ancak kesin zamanı ve detayları sadece Allah'ın bileceğini vurguluyor. Metin, ilahi takdir ve insanın bilme sınırları arasındaki dengeyi sorguluyor.

İklim Değişikliği ve Kuraklıkla Mücadele

İklim değişikliği ve kuraklıkla mücadeleye odaklanan bu metin, 21. yüzyılın en büyük çevresel sorunlarını ele alıyor. Sera gazı emisyonlarının ekosistemler üzerindeki yıkıcı etkilerini inceleyen makale, enerji ve ulaşımda sürdürülebilir dönüşümü vurgulayarak fosil yakıtlardan uzaklaşmanın ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmenin önemini kapsamlı bir şekilde açıklıyor.

Deprem Söylentileri ve Bilim Dışı İddialar: Toplumsal Psikoloji ve Hukuki Sorumluluk

Son dönemde, özellikle 6 Şubat Kahramanmaraş depremleri sonrasında, kendini "deprem uzmanı" ilan eden kişilerin bilimsel temeli olmayan açıklamaları toplumda panik oluşturmaktadır. Depremler, yerkabuğundaki enerji boşalmasıyla oluşan karmaşık doğa olaylarıdır. Dünya çapındaki tüm saygın kurumlar, mevcut bilim ve teknolojinin depremlerin kesin zamanını tahmin etmeye imkan vermediğini vurgulamaktadır.

İnsanin Yaratilişi Ve Kadinin “eki̇nli̇k” Olarak Yücelti̇lmesi̇

Kur'an'ın insan yaratılışı ve kadının doğurganlık rolüne getirdiği derin metafizik yorum, kadim anlayışları yeniden şekillendirir. İnsanın topraktan başlayan yaratılış serüveninde kadın, "ekinlik" benzetmesiyle hayatın devamını sağlayan kutsal bir konuma yerleştirilir. Bu metafor, yanlış yorumlandığında değersizleştirici gibi görünse de, aslında kadını yaşamın merkezine koyan yüce bir semboldür.

KİTAP İZLERİ

Tutunamayanlar

Oğuz Atay

Tutunamayanların Edebi Ayaklanışı Oğuz Atay'ın anıtsal eseri "Tutunamayanlar", 1972'de yayımlandığında Türk romanında bir deprem etkisi yaratmıştı. Yarım asır sonra bile, bu sarsıntının artçıları edebiyat dünyasında
İncelemeyi Oku
Başa Dön