"Kafeste doğan kuşlar, uçmanın bir hastalık olduğuna inanır." - Alejandro Jodorowsky"

Bulut Tohumlama Teknolojisi

Bulut tohumlama, atmosferdeki bulutların yağış potansiyelini artırmayı amaçlayan bilimsel bir tekniktir. Türkiye'de "yağmur çalma" gibi ifadelerle tartışılan bu uygulama, bilimsel gerçeklik ve toplumsal algı arasında boşluk oluşturmaktadır. 1946'da başlayan deneylerle gelişen bu yöntem, su buharının yoğunlaşma sürecini hızlandırarak yağış elde etmeyi hedeflemektedir.

yazı resim

Bulut tohumlama (cloud seeding), atmosferdeki mevcut bulutların yağış potansiyelini artırmayı amaçlayan bir hava değiştirme tekniğidir. Son yıllarda özellikle Türkiye'de "yağmur çalma" veya "bulut çalma" gibi ifadelerle kamuoyunda yoğun tartışmalara konu olan bu uygulama, bilimsel gerçeklikle toplumsal algı arasında derin bir kopukluğa işaret etmektedir. Bulut tohumlama, atmosferdeki su buharının yoğunlaşma sürecini hızlandırarak mevcut bulutlardan yağış elde etmeyi hedefleyen bir meteorolojik müdahale yöntemidir. İlk modern bulut tohumlama deneyleri 1946 yılında General Electric'te çalışan Vincent Schaefer tarafından gerçekleştirilmiştir. Schaefer, laboratuvar ortamında kuru buz kullanarak aşırı soğutulmuş su damlacıklarının buz kristallerine dönüştürülebileceğini keşfetmiştir. Aynı dönemde Bernard Vonnegut, gümüş iyodürün buz kristali oluşumunu tetikleyebileceğini göstermiştir 1950'lerden itibaren ABD, Sovyetler Birliği, İsrail, Çin ve Avustralya gibi ülkelerde sistematik bulut tohumlama programları uygulanmaya başlanmıştır. Günümüzde dünya genelinde 50'den fazla ülke çeşitli amaçlarla (kuraklıkla mücadele, tarımsal sulama, hidroelektrik üretimi, dolu kontrolü) bulut tohumlama teknolojilerini kullanmaktadır. Bulutlar, atmosferdeki su buharının yoğunlaşarak mikroskobik su damlacıkları veya buz kristalleri oluşturmasıyla meydana gelir. Bu süreç, yükselen hava kütlelerinin adiabatik soğuması sonucunda gerçekleşir. Bir hava paketi yükseldiğinde, çevredeki atmosfer basıncı düştüğü için genleşir ve bu genleşme sırasında enerji harcar, dolayısıyla sıcaklığı düşer.
Bir bulut kütlesi:
- Milyarlarca su damlacığı (çapları 5-20 mikrometretre arası)
- Trilyonlarca buz kristali (soğuk bulutlarda)
- Kilometrelerce uzunluk, genişlik ve yükseklik
- Binlerce ila milyonlarca ton su kütlesi içerebilir. Örneğin, orta büyüklükte bir kümülüs bulutu yaklaşık 500.000 kg su içerebilir.
Yağış oluşumu için bulut içindeki su damlacıklarının veya buz kristallerinin yeterli büyüklüğe ulaşması gerekir. İki temel mekanizma bulunmaktadır:
a) Sıcak Yağış Süreci (Bergeron-Findeisen Süreci):
Tropik ve sıcak bölgelerde, bulut damlacıkları çarpışma ve birleşme (coalescence) yoluyla büyürler. Büyük damlacıklar küçük damlacıklarla çarpışarak boyutlarını artırır.
b) Soğuk Yağış Süreci:
Orta ve yüksek enlemlerde daha yaygındır. Bulut içinde hem su damlacıkları hem de buz kristalleri bulunduğunda, buz kristalleri üzerindeki doygun buhar basıncı su damlacıkları üzerindekinden daha düşüktür. Bu durum, su buharının buz kristallerine doğru difüzyonuna neden olur (Bergeron-Findeisen etkisi). Buz kristalleri büyüyerek yağış boyutuna ulaşır. Bulutlar katı nesneler değil, sürekli değişen, dinamik sistemlerdir. Hareketleri:
- Troposferik rüzgar sistemleri
- Sıcaklık gradyanları
- Basınç farklılıkları
- Coriolis kuvveti
- Topografik özellikler tarafından belirlenir. Bir bulut kütlesi dakikalar içinde şekil değiştirebilir, kilometrelerce uzaklığa taşınabilir ve tamamen dağılabilir. Bu dinamik yapı nedeniyle, bir bulutu "fiziksel olarak yakalamak, taşımak veya yönlendirmek" teknik olarak imkansızdır. Bulut tohumlama, bulut içindeki mikrofiziksel süreçlere müdahale ederek yağış olasılığını artırmayı amaçlar. Temel prensipler:

  1. Yoğunlaşma çekirdeklerinin artırılması: Higroskopik maddeler (tuz, kalsiyum klorür) su buharının yoğunlaşmasını kolaylaştırır.
  2. Buz çekirdeklerinin eklenmesi: Gümüş iyodür gibi maddeler, aşırı soğutulmuş su damlacıklarının donmasını tetikler.
  3. Glasyasyon (buzlanma) sürecinin hızlandırılması: Kuru buz kullanılarak bulut içi sıcaklık düşürülerek buz kristali oluşumu teşvik edilir.
    Kullanılan Kimyasal Maddeler
    a) Gümüş İyodür (AgI):
    - Kristal yapısı buz kristallerine çok benzer (hegzagonal yapı)
    - -5°C ile -15°C arasında en etkilidir
    - Buz çekirdeği olarak işlev görür
    - Gram başına 10^13 - 10^15 arası buz çekirdeği üretebilir.
    b) Kuru Buz (Katı CO₂):
    - Süblimleşme sıcaklığı: -78.5°C
    - Bulut içinde hızla süblimleşerek ani soğumaya neden olur.
    - Aşırı soğutulmuş su damlacıklarının anında donmasını sağlar.
    c) Sodyum Klorür (NaCl):
    - Higroskopik özelliği sayesinde su buharını çeker.
    - Sıcak bulutlarda yoğunlaşma çekirdeklerini artırır.
    - Deniz tuzuna benzer, doğal bir madde
    d) Potasyum İyodür (KI), Kalsiyum Klorür (CaCl₂):
    - Alternatif tohumlama maddeleri
    - Gümüş iyodüre göre daha az etkili ancak daha ekonomik
    Uygulama Yöntemleri
    a) Uçak Bazlı Tohumlama:
    - En yaygın yöntemdir.
    - Özel ekipmanla donatılmış uçaklar bulutların tabanı veya içine kimyasalları dağıtır.
    - Genellikle 2000-5000 metre rakımda uygulanır.
    b) Yer Bazlı Jeneratörler:
    - Dağ yamaclarına veya stratejik noktalara yerleştirilir.
    - Gümüş iyodür solüsyonları yakılarak aerosol oluşturulur.
    - Yükselen hava akımları aerosolü bulutlara taşır.
    c) Roket ve Havan Sistemleri:
    - Gümüş iyodür kapsülleri bulut içine fırlatılır.
    - Çin'de yaygın olarak kullanılır.
    - Daha hassas hedefleme imkanı sağlar.
    Etkinlik ve Sınırlamalar
    Bulut tohumlama etkinliği konusunda bilimsel toplulukta hala tartışmalar sürmektedir. Kontrollü çalışmalar:
    - Wyoming'deki uzun vadeli araştırmalar, yağışta %5-15 artış göstermiştir
    - İsrail'deki çalışmalar, kışlık yağışlarda %13-18 artış tespit etmiştir
    - Çin'deki geniş ölçekli programlar, bölgesel olarak %10-30 artış iddia etmektedir.
    Ancak önemli sınırlamalar vardır:
    - Sadece mevcut bulutlara uygulanabilir.(bulut yoksa etki sıfırdır)
    - Atmosfer koşulları uygun olmalıdır.
    - Sonuçların doğrulanması metodolojik zorluklara sahiptir.
    - Yağış artışı mütevazı düzeydedir, "sihirli değnek" etkisi yoktur.
    Türkiye'de ve dünyada birçok bölgede, "yağmur çalma" veya "bulut çalma" iddiaları yaygındır. Bu algının tipik anlatısı:
    "A bölgesi( örneğin; Suudi Arabistan) bulut tohumlama yapıyor, bizim bölgemize gelmesi gereken yağmur onlara gidiyor."
    Bu algı, aşağıdaki yanlış varsayımlara dayanır:
  4. Bulutların mülkiyeti olduğu varsayımı: Bulutlar belirli bir bölgeye "ait" değildir atmosferde serbestçe hareket eden doğal sistemlerdir.
  5. Sabit yağış miktarı varsayımı: Atmosferdeki toplam su miktarının sabit ve sınırlı olduğu yanılgısı.
  6. Doğrusal neden-sonuç ilişkisi: Karmaşık atmosfer dinamiklerinin basit sebep-sonuç ilişkileriyle açıklanabileceği yanılgısı.
    Atmosfer Biliminin Perspektifi
    Atmosfer bilimi açısından "yağmur çalma" kavramı bilimsel temelden yoksundur:
    a) Atmosferik Su Döngüsünün Büyüklüğü:
    Atmosferde her an yaklaşık 12.900 km³ su bulunur. Yıllık buharlaşma ve yağış miktarı ise 505.000 km³ civarındadır. Bulut tohumlama ile etkilenen miktar, bu ölçeğe kıyasla ihmal edilebilir düzeydedir.
    b) Bulut Sistemlerinin Bağımsızlığı:
    Bulutlar birbirinden bağımsız, dinamik sistemlerdir. Bir bölgede yağış oluşması, komşu bölgelerdeki bulut oluşumunu veya yağış potansiyelini doğrudan etkilemez.
    c) Yağış Varyasyonunun Doğallığı:
    İklim değişkenliği, yağış miktarlarında doğal olarak büyük farklılıklara neden olur. El Niño, Kuzey Atlantik Salınımı gibi geniş ölçekli iklim fenomenleri, bölgesel yağış desenlerini yıllık olarak değiştirebilir.
    Psikososyal ve Ekonomik Faktörler
    "Yağmur çalma" algısının yaygınlaşmasında bilimsel faktörlerden çok psikososyal etkenler rol oynamaktadır:
    - Kuraklık stresi: Su kıtlığı yaşayan topluluklar, sorumlu bir "dış faktör" arama eğilimindedir.
    - Bilgi asimetrisi: Halkın meteoroloji ve atmosfer bilimlerine ilişkin sınırlı bilgisi.
    - Medya etkisi: Sensasyonel habercilik ve bilimsel doğrulama yapılmadan paylaşılan iddialar.
    - Siyasi araçsallaştırma: Bazı durumlarda yerel veya ulusal politikacılar bu algıyı güçlendirmektedir.
    -Menfaat Uğruna Yalan Söyleme: Bazı şahıslar menfaatleri için komplolar uydurup hezeyanlı bozukluk hastalarından takipçi kazanmak isterler örneğin; Gazeteci A. Osman Önder kitaplarını satmak için komplo iddiaları uydurmaktadır.
    Benzer Durumlar ve Komşu İlişkileri
    Uluslararası düzeyde de benzer iddialar görülmektedir. Örneğin:
    - İran-Afganistan arasında
    - Orta Asya ülkeleri arasında
    - ABD'de eyaletler arası
    Bu durumlarda da bilimsel temele dayalı bir "yağmur çalma" kanıtı bulunamamıştır. Meteorolojik veriler, yağış değişkenliğinin doğal iklim döngülerine bağlı olduğunu göstermektedir.
    Gümüş İyodür: Kimyasal Özellikler ve Dağılım
    Gümüş iyodür (AgI), molekül ağırlığı 234.77 g/mol olan sarı renkli bir bileşiktir. Sudaki çözünürlüğü son derece düşüktür (25°C'de yaklaşık 3×10⁻⁷ mol/L). Bu düşük çözünürlük, çevresel davranışını belirleyen en önemli faktördür.
    Atmosferik Dağılım:
    - Bir tohumlama uçuşunda ortalama 100-500 gram AgI kullanılır.
    - Bu miktar, 1000-10.000 km² alana dağılır.
    - Yer seviyesine inen miktar: 0.01-0.1 µg/m² aralığındadır.
    - Doğal gümüş konsantrasyonları (toprak): 0.05-0.5 mg/kg
    Birikim ve Taşınım:
    Gümüş iyodür partikülleri:
    - Kuru veya yaş çökelme ile yüzeye iner.
    - Toprakta adsorbe olur, lateral taşınımı minimumdur.
    - Biyolojik membranlara penetrasyonu çok sınırlıdır.
    Toksiksikolojik Profil
    Akut Toksisite:
    - Oral LD₅₀ (fare): >5000 mg/kg (pratikte toksik değil)
    - Dermal toksisite: Minimal irritasyon potansiyeli
    - İnhalasyon: Yüksek doz maruziyette hafif solunum yolu tahrişi
    Kronik Toksisite:
    Uzun süreli düşük doz maruziyetinin etkilerini değerlendiren çalışmalar:
    - 10 yıllık tohumlama programlarından sonra toprak örneklerinde gümüş birikimi: 0.001-0.01 mg/kg artış
    - Referans toksisite seviyesi: 50-100 mg/kg (EPA)
    - Mevcut seviyeler referans değerlerin %0.01-%0.02'si kadardır
    Ekotoksikoloji:
    - Sucul organizmalar için LC₅₀ değerleri: >100 µg/L (çok düşük toksisite)
    - Toprak mikroorganizmaları: 10 mg/kg seviyesine kadar etki tespit edilmemiştir.
    - Bitkiler: Fitotoksisite başlangıç seviyesi: >1 mg/kg toprak
    Uzun Vadeli İzleme Çalışmaları
    ABD Wyoming Projesi (1960-2020):
    - 60 yıllık bulut tohumlama programı
    - Periyodik toprak, su ve doku analizleri
    - Sonuç: Gümüş konsantrasyonlarında istatistiksel olarak anlamlı bir artış tespit edilmemiştir
    - Ekosistem sağlığı göstergeleri değişmemiştir.
    Çin Ulusal Programı:
    - 1999-2020 arası yoğun tohumlama
    - Özellikle Tibet Platosu ve Kuzey Çin ovalarında
    - 2019 raporuna göre: Toprak ve su örneklerinde gümüş birikimi eşik değerlerin altındadır.
    İsrail Araştırmaları:
    - 1950'lerden beri uygulanan programlar
    - Akdeniz ekosistemlerinde özel izleme
    - Yayınlanan çalışmalar: Gümüş iyodürün çevresel etkisi ihmal edilebilir düzeydedir.
    Diğer Tohumlama Maddeleri
    Sodyum Klorür:
    - Doğada bol miktarda bulunan bir bileşik (deniz suyu: %3.5 NaCl)
    - Tohumlama ile eklenen miktar, doğal döngü içinde kaybolur.
    - Çevresel risk: Yok denecek kadar az
    Kuru Buz (CO₂):
    - Atmosfere salındıktan sonra hemen gazlaşır.
    - Eklenen CO₂ miktarı, atmosferik CO₂ düzeyine kıyasla ihmal edilebilir.
    - Sera gazı etkisi: Anlamsız düzeyde
    Potansiyel Riskler ve Belirsizlikler
    Mevcut bilimsel veriler bulut tohumlama maddelerinin güvenli olduğunu gösterse de, bazı belirsizlikler mevcuttur:
    a) Mikrobiyolojik Etkiler:
    Toprak mikrobiyomunun uzun vadeli değişimleri henüz tam olarak karakterize edilmemiştir. Özellikle:
    - Gümüş iyonlarının düşük konsantrasyonlarda bazı mikrobiyal süreçleri etkileyip etkilemediği
    - Toprak enzim aktivitelerinde ince değişiklikler olup olmadığı
    b) Nano-partiküller:
    Modern tohumlama teknikleri daha küçük partikül boyutları kullanmaktadır. Nano-ölçekte gümüş iyodürün davranışı ve toksisitesi farklı olabilir.
    c) Kümülatif Etkiler:
    50-100 yıllık sürekli uygulama sonrasında, çevresel birikimin hangi düzeyde olacağı ve eşik seviyelerine ne zaman ulaşılabileceği net değildir.
    d) İklim Değişikliği Etkileşimleri:
    İklim değişikliğine bağlı olarak değişen atmosfer koşullarının, tohumlama maddelerinin dağılımı ve etkilerini nasıl etkileyeceği bilinmemektedir.
    Yasal ve Etik Boyutlar
    Uluslararası Düzenlemeler
    Bulut tohumlama, uluslararası hukukta "çevresel değişiklik teknikleri" kategorisinde değerlendirilir. İlgili yasal çerçeveler:
    ENMOD Sözleşmesi (1977):
    Çevresel Değişiklik Tekniklerinin Askeri veya Başka Düşmanca Amaçlarla Kullanımının Yasaklanması Sözleşmesi. Bulut tohumlama, barışçıl amaçlarla kullanıldığında bu sözleşme kapsamı dışındadır.
    Helsinki Kuralları (1966):
    Sınıraşan sular konusunda devletlerin sorumluluklarını düzenler. Bulut tohumlama uygulamaları, komşu ülkelere zarar vermemesi ilkesine tabidir.
    Ulusal Mevzuatlar
    Ülkelerin bulut tohumlama konusundaki yaklaşımları farklılık gösterir:
    - ABD: Eyalet düzeyinde lisanslama ve düzenleme
    - Çin: Devlet kontrolünde yaygın uygulama
    - Türkiye: Meteoroloji Genel Müdürlüğü koordinasyonunda uygulamalar
    Günümızde bulut tohumlama teknolojisi hakkında şu temel sonuçlar ortaya konulmuştur:
  7. Fiziksel İmkansızlık: Bulutları bir yerden başka bir yere "taşımak" veya "çalmak" fiziksel olarak mümkün değildir. Bulutlar, atmosfer dinamiklerinin kontrolü altında hareket eden, sürekli değişen sistemlerdir.
  8. Sınırlı Etkinlik: Bulut tohumlama, yalnızca mevcut bulutların yağış potansiyelini mütevazı düzeyde (%10-30) artırabilir. Yeni bulut oluşturamaz veya uzak mesafelerden bulut "çekemez".
  9. Çevresel Güvenlik: Mevcut bilimsel veriler, bulut tohumlama maddelerinin (özellikle gümüş iyodür) kullanılan dozlarda çevresel açıdan güvenli olduğunu göstermektedir. Toksik eşik değerlerin çok altında kalınmaktadır.
  10. Toplumsal Algı-Bilim Kopukluğu: "Yağmur çalma" algısı, bilimsel gerçeklikten çok psikososyal, ekonomik ve politik faktörlere dayanmaktadır.
  11. Belirsizlikler: Uzun vadeli mikrobiyolojik etkiler, nano-partikül davranışı ve iklim değişikliği etkileşimleri konularında daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.

KİTAP İZLERİ

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu

Peyami Safa

Acının ve Istırabın Edebiyatı Peyami Safa'nın "Dokuzuncu Har-iciye Koğuşu", hastalığın pençesindeki insan ruhunun zamana meydan okuyan bir keşfi olmaya devam ediyor. Edebiyatın en temel işlevlerinden
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön