..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Öyle yaþamalýsýn ki ölünce mezarcý bile üzülsün. -Mark Twain
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aný > Kemal Yavuz Paracýkoðlu




21 Ocak 2012
Bizim Köyün Ayýlarý... 2.  
Kemal Yavuz Paracýkoðlu
Ýlkokula baþladýðým yýl, yeni bir eve taþýmýþtýk. Oturduðumuz evin halk arasýnda ‘Yatýrlý Ev’ diye yaygýn bir ünü vardý


:BGGB:

   Ýlkokula baþladýðým yýl, yeni bir eve taþýmýþtýk. Oturduðumuz evin halk arasýnda ‘Yatýrlý Ev’ diye yaygýn bir ünü vardý. Bahçeli, bahçesinde birer elma ve viþne aðacý olan, iki katlý, oldukça eski ve metruk bir evdi. Babam kiralayýp da oraya biz taþýnýncaya kadar uzun süredir hiç kimse orada oturmaya cesaret edememiþti.

   Babamýn ve babamýn telkiniyle de annemin öyle þeylerden korkusu yoktu. Benim ve ablamýn korkup korkmadýðýmýzý ise hiç kimse sormamýþtý!

   Ýlk taþýndýðýmýz günlerde, korkudan bahçeye bile çýkamamýþtým. Annemin dizi dibinden ayrýlmayan, evin uslu çocuðu oluvermiþtim ve bu yeni kiþiliðimden dolayý ebeveynim pek memnundular. Annemin dizi dibinde çýka gire bahçe korkusunu yendikten sonra o eski haylaz çocuk geri geliverince, bu defa da kýsa süreli iyi çocuk rolü oynamýþ bir sahtekâr olduðuma karar verilmiþti.

   Annem, beþ vakit namazýnda bir kadýndý ve namaz saatlerinde kendisi abdest almadan önce ibrikle su býrakýrdý bir yerlere; yatýrýn o suyu kullanarak abdest aldýðýna inanýrdý. (Yýllar sonra ibrik içinde býraktýðý o sularýn kullanýlýp kullanýlmadýðýný sorduðumda, annem, dolu býraktýðý ibrikleri her defasýnda boþ olarak geri aldýðýný söylemiþti)

   Esin ablam benden beþ yaþ büyüktü. O, on iki yaþlarýndayken, beni, annemin de zorlamasýyla, Kütahya’da bayram nedeniyle kurulan bir lunaparka götürmüþtü. (Esin ablamla el ele yaþadýðýmý hatýrlayabildiðim ilk ve tek birliktelik odur.) Bir çadýrdaki illüzyonist gösterisine sokmuþtu beni. Sahnedeki sihirbaz, þapkadan tavþan çýkartýrken ben korkudan zýrlamaya baþlamýþtým. Kýzcaðýz gösteriyi sonuna kadar seyredemeden çýkmak zorunda kalmýþtý. Eve döndüklerinde, ”senin yüzünden...” diyerek anneme þikâyetlere ve sitemlere baþlamýþtý.

   Korkudan evin içine girmeden, bahçede oyalanýyordum. O arada çiþim gelince de, annemin ibrikle su býraktýðý o köþeye çükümü çýkartýp iþemeye baþlamýþtým ki, Cumhuriyetin ilk yýllarýndaki askerlerin giydiklerinin aynýsý olan bir þapkasý ve askeri kýyafeti olan bir asker gelmiþti yanýma ve “buraya iþeme, git, helâya iþe!” diyerek kýçýma hafif bir þaplak vurmuþtu.

   “Avludaki asker amca iþiyorum diye beni dövdü,” diye zýrlayarak annemin yanýna kaçmýþtým.

   Annem, beni teselli etmek yerine, beni döven “yatýr amca” için dualar okumaya baþlamýþtý.

   Ablam, henüz yok edemediði Luna Park öfkesiyle, “o asker seni inþallah çarpar da, aðzýn burnun bir yana kayar, böyle olursun inþallah,” diyerek suratýna takýndýðý garip mimikleri gösteriyordu. Üst üste iki kez yaþadýðým korku travmalarý umurunda deðildi. O da, aslýnda haklý olarak on iki yaþlarýnda bir çocuðun mahrum edildiði eðlencenin kýzgýnlýðýný yaþýyordu þu an; benim yaþadýðým sarsýntýlarý filan anlamasýný beklemek, ona haksýzlýk olurdu.

   Evin avlusundaki elma aðacý verimsizdi. Her yýl bir dolu çiçek açar, çiçeklerin meyveye dönüþme dönemleri yaklaþtýðýnda ise bütün çiçekler bir dökülür, geriye tek tük ham elma kalýrdý. Onlarý da kuþlar gagalayýp dökerlerdi.

   En sonunda babam, aðacý budamaya karar verdi.

   Hemen o gece yatýr amca annemin rüyasýna girmiþ, “söyle o kocana, elma aðacýmý kesmesin!” diye tembih etmiþ.

   Annem, sabah ezanýnda uyanýr uyanmaz, babama, “kesme o aðacý; yatýr rüyama girip, kesmesin, diye tembih etti,” dedi.

   “Aðacý kesecek deðilim haným, dallarýný keseceðim,” diyerek kesme kararýndan dönmek istemeyen babamý, zar zor ikna etti. Babam, aðacý budama fikrinden vaz geçti.

   Elma aðacý, ilk baharda gene öbek öbek çiçek açtý. Biz, gene elma vermeyecek nasýl olsa diye beklerken, o kadar çok meyve yaptý ki, ham elmalarýn aðýrlýðýndan aðacýn dallarý yerlere sarktý.

   Babam, bu defa da, ikisi, üçü bir arada olan elmalarýn bu kadar sýkýþýk olurlarsa tam olgunlaþmayacaklarýný ve kýzarmayacaklarýný, seyreltilmesi gerektiðini söylemeye baþladý.

   Annem hemen o gece, yatýrý gene rüyasýnda görmüþ, elmalarý seyreltmek için hazýrlanan babama, “yatýr, söyle kocana, elmalarý seyrelteceðim diye sakýn yolmasýn, dedi, ” diyerek mani olmaya çalýþtý.

   Babam bu defa söz dinlemeyerek kararýný uyguladý.

   Bu yatýr amcanýn bu þekilde annemin rüyasýna girmesinden çok kýsa bir süre sonra birkaç elma týrtýklamak için bahçedeki yaþlý elma aðacýnýn üzerine çýkýnca, çýkmamla düþmem bir oldu ve sað kolum kýrýldý.

   Annem babama köpürmeye baþladý: “Gördün mü, söz dinlememenin ceremesini çocuk çekecek senin yüzünden!”

   Tam da okula baþladýðým, okuma yazma öðrendiðim dönemdi. Sað elimi kullanamam üzerine, okula gitmekten kaytardýðým o günlerde, ablam Esin saða sola yatýk eðri büðrü çizgiler çizdirerek sol elimle yazmayý öðretirken,
Luna Parkta ki illüzyonist gösterisinden onu mahrum
ediþimin öcünü alýyordu. Abla mýncýklamalarý sonrasýnda epeyi zorlandýktan sonra sol elimle yazý yazmayý becermiþtim ya, yazý yazmaya da epeyi bir kinlenmiþtim.
Ya beynimdeki yatkýnlýktan dolayý, ya da edinilen alýþkanlýðý terk edememem nedeniyle solak kalmýþtým.

   Ablam ortaokulu bitirmiþ, "Ebe Okulu”nu kazanmýþtý.
Þimdiye kadar onun okulu için oturmak zorunda kalmýþtýk þehirde. Ömür boyu solak olmama sebep olan kaza ‘yatýr amca’ya mal edilince ─oysa onun bir suçu yoktu─ , ablamý götürüp yeni yatýlý okuluna yerleþtirir yerleþtirmez babamýn görev yaptýðý Ýncikköyü ilkokulunun lojmanýna taþýnmaya karar verilmiþti.

   Ýncik köyünden Sabuncupýnar nahiyesine gidilen yol, dar, taþlýk bir patikaydý. Her tarafta çam aðaçlarý, yok, meþe aðaçlarý... Tam hatýrlamýyorum, ama köylülerin geçim kaynaðý meþe kömürü üretimi olduðuna göre meþe aðaçlarý olmalýydý. Neyse! Ýlkokul öðrencisiydim. Babam bu patika yoldan ormaný aþarak Sabuncupýnar kasabasýna maaþýný almaya giderken, -buraya taþýnmadan önce Sabuncupýnar istasyonundan köye kadar bu yolu her gün yürüyormuþ adamcaðýz- elimi tutar, beni de sürürdü yanýnda.

   Orman arazisi içinde, derin bir yarýn öbür tarafýnda yer alan kayalýklarda irili ufaklý sekiz on tane ayý olurdu. Oradaki maðaralar inleriydi. Ýlginç olan, insanlara hiçbir zararlarý dokunmazdý. Bu Sabuncupýnar yolculuklarýmýzda, “ayýlara bakalým” diye tuttururdum. Yarýn beri yanýna, uzaktan bakmaya giderdik.

    Ayýlar kayalarýn üzerinde güneþlenirlerdi. En irileri olan boz ayý, gerçi hepsi siyahlý kahverengili, boz ayýlardý, ama o en irileriydi, iki ayaðý üzerinde dikilir, bize seslenirdi! Bize selam veriyor sanýrdým. (Kendilerine yaklaþmamamýz ve yavrularýna zarar vermememiz için bizi tehdit ettiðini anlamam uzun yýllar sonra mümkün oldu.)

   Köylüler sýk sýk anlatýrlardý. Anlatýlanlar bir efsaneymiþ gibi gelirdi bana: Köydeki en güzel kadýný kaçýrmýþ bu ayýlardan birisi. Aylarca ininde hapis tutmuþ. Kadýnýn kaçmamasý için inin aðzýna dev bir kaya parçasý dayar, avlanmaya öyle çýkarmýþ. Ormandaki en güzel meyveleri toplar getirir, kadýna ikram edermiþ. Kadýn, kendisine âþýk olan ayýnýn aþkýna karþýlýk veriyormuþ gibi yaparak kaçabilmiþ en sonunda. Bu efsaneyi, her duyuþumda tüylerim ürperir, ayýlar tarafýndan kaçýrýlma korkusunu hissederdim.

   Bunun, ayý bulunan her yere ait insan - ayý iliþkileriyle ilgili, sanki her kadýn ayný macerayý yaþamýþçasýna anlatýlan çok yaygýn bir hikaye olduðunu, yýllar sonra, anlamýþtým.

   Bu ormandaki kayalýk ayýlarýndan baþka bir de, bizim köyün ayýlarý vardý. Onlar ellerinde silahlarla sýk sýk sürek avýna çýkarlardý.

   Bu ayýlarýn bir gün, domuz avýna çýktýklarýnda bulup getirdikleri kurt yavrularýnýn baþlarýný dere kenarýnda taþla eziþlerine þahit olmuþtum. Nasýl olduysa, bir tanesini kapmýþ, kaçýrmýþ, odamýn kapýsýný kilitleyerek yavruyu onlara teslim etmemek için direnmiþtim. Onu elimden almayý beceremeyen ayýlar, bir ara punduna getirip almak umuduyla biraz bakmama izin vermiþlerdi.

   O yavruyla ayný yatakta yatýyordum. Çay kaþýðýyla aðzýna akýttýðým sütle besliyordum onu. Pamukla siliyordum kahverengi kadifeler gibi parlak tüylerini. Gösterdiðim bu sevgi nedeniyle, babam, tehlikeli oluncaya kadar büyütmeme izin vermiþti. Kahverengi gözleri ýþýl ýþýl bakardý, beni sevdiðini belli etmek için.

   Sonra bir gün, bahçedeki kümesten eksilmeye baþlayan piliçlerin vebali ona yýkýlarak, babam ikna ettiði için kendi kendine bakacak hale geldiðine karar vermiþtik. Ormana götürmüþtüm onu ve “bizim köyün ayýlarýna yaklaþma,” diye sýký sýkýya tembih ederek serbest býrakmýþtým.

   Sözümü dinleyip onlara hiç sokulmamýþtý.
*






Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aný kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Balkonlu Ev...
Babam…
Madam...
Büyük Öðretmen Boykotu…
Çöpçatan...
Tip Tip Tipsizler…
Anneanne...
Safinaz Abla...
Son Söz...
Bohçacý...

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Muhittin Amca...
Hempa...
Krallarýn Kraliçesi
Hanýmeli...
Siktiriboktan…
Basgitar...
Nerede O Eski Öðretmenler…
Nil Kraliçesi.
Kur'an Ayetlerinden
Öpücük Tutkusu...

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Part - Time Seviþmeler [Þiir]
Bir "Hiçbir Þey" Olmak [Þiir]
Deliler Bayramý [Þiir]
Nazlý Nazlý Karýlar... [Þiir]
Gülbahar'ým; Can Çiçeðim! [Þiir]
Ýkimiz Ýçin [Þiir]
Hayatým [Þiir]
Halepçe [Þiir]
Senden Önce, Sensiz [Þiir]
Çapkýn Kýz... [Þiir]


Kemal Yavuz Paracýkoðlu kimdir?

Okur yazar, okuduðunu anlar, yazdýðý okunur, emekli büro memurluðundan devþirerek, kendi kendine oldu yazar. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Hiç kimseden etkilenmemiþtir, kendine özgü bir yazý dili kullanýr...


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Kemal Yavuz Paracýkoðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.