..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bir klasik herkesin okumuþ olmayý istediði ancak kimsenin okumayý istemediði eserdir. -Mark Twain
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Fantastik Roman > Selin Arslanoðullarý




14 Nisan 2012
Onuncu Enerji  
Selin Arslanoðullarý
Benim adým Zoe. Ve ben, insanlarý doðaüstü yaratýklardan koruyan bir þirkette çalýþýyorum. En iyi arkadaþým ‘Monster’ adýný verdiðim silahým ve normal bir günüm, yoldan çýkmýþ perileri, vampirleri, kurtadamlarý, ogrelarý ve aklýnýza gelebilecek ve adýný bile duymadýðýnýz binbir çeþit güçleri olan varlýklarý avlamakla geçiyor. Kendim de bir doðaüstüyüm. Toprak, ateþ, hava ve suyu kontrol etme gücüne sahibim. Ve þimdi, önümde iki görev var. Birincisi, Grammy kazanmýþ ünlü bir þarkýcý olan Jordan Grayson’ý peþindeki kötü adamlardan korumak. Ýkincisi ise, eskiden en iyi dostum ve ortaðým olan Ryan’ý bulmak.


:BDHD:
Baldýrlarým, tüm bu koþuþturmacadan dolayý tir tir titriyordu. Yarýn, inanýlmaz bir kas aðrýsýyla uyanacaðýmý ve tuvalete oturmak gibi en basit iþi yaparken bile acý çekeceðimi biliyordum. Aslýnda, oldukça antremanlý sayýlýrdým. Benim yaptýðým iþi yapan birisinin zaten her daim kovalamacaya hazýr, son derece formunda olmasý gerekir. Garip olan da buydu zaten. Uzun zamandýr ilk defa beni bu kadar zorlayan bir iþ günü olmuþtu. Ve uzun bir oyunun sonunda bir daha antremanlarýmý asla kaçýrmayacaðým konusunda kendi kendime söz verir olmuþtum. Artýk çikolata yok, dedim kendi kendime. Ve kesinlikle bir daha içki içmeyecektim. Belki de bugün beni zorlayan da bu olmuþtu. Dün gece saat üçe kadar barda içtiðim tekilalar… Evet, kesinlikle suçlusu onlar olmalýydý.
Tabancamýn emniyetini kapattýktan sonra belime geri yerleþtirdim. Bir Glock 17 kullanýyordum. Kullanýmý kolaydý ve elimdeki duruþunu oldum olasý sevmiþtim. Ancak son zamanlarda teklemeye baþlamýþtý. Bu da yeni bir silah almanýn zamaný geldiði anlamýna geliyordu. Monster’dan ayrýlmak benim için kesinlikle zor olacaktý. (Evet silahýmýn ismi Monster’dý) Onunla bir çok ava çýkmýþ ve çok ama çok eðlenmiþtik. Karþýmda yatmakta olan iri cesede baktým ve silahýmla duygusal anlar yaþamayý býrakarak Cliff’i arama zamanýmýn geldiðini hatýrladým. Favorilerim arasýnda ilk sýrada olan numarayý týkladým ve ilk çalýþta açýlan telefona;
     “Ýþ tamam” dedikten sonra adresi verdim. Buradan sonrasýný Cliff hallederdi. Artýk benim bu iðrenç kokulu hangardan çýkma vaktim gelmiþti.
     Þirkete geri döndüðümde, insanlarýn bakýþlarýndan korkunç göründüðümü anladým. Ve ofise gitmeden önce tuvalete uðramaya karar verdim. Aynanýn karþýsýna geçtiðimde ise, bakýþlarýn nedenini anladým.
     Saçlarým daðýlmýþ, sað gözüm aldýðým yumruktan dolayý morarmaya baþlamýþtý. Elmacýk kemiðimin hemen üstünde çirkin, kanlý bir çizik vardý. Neyse ki dikiþ gerektirmiyordu. Ancak omzumdaki yara için ne yazýk ki ayný þeyi söyleyemeyecektim. Belli ki ogre’ýn iðrenç týrnaðý omzumu sadece çizmekle kalmamýþ, kocaman da bir yarýk açmýþtý. Kendi kendimi iyileþtirmeyi deneyebilirdim. Ancak gün daha yeni baþlamýþtý ve kendimi iyileþtirmek için harcayacaðým enerji bugün beni tümüyle iþe yaramaz kýlardý. Dolayýsýyla, büyük bir olgunlukla þirket doktorunu ziyaret edip ve dikiþ attýrmamýn daha doðru olacaðýna karar verdim. Üzerimdeki kanlarý mümkün olduðunca temizledikten sonra doktorumuz Billy Thompson’ýn kapýsýný çaldým. Aþina olduðum beyaz odaya girdiðimde Billy ilk yardým malzemelerini çýkartýp yaralarýma müdahale etmeye baþladý.
     “Bugünkü neydi?” diye sordu iþini yaparken.
     “Bir ogre” dedim.
     Güldü. “Gerçekten de en zorlu görevlere hep seni gönderiyorlar” dedi.
     “Ayýn elemaný seçilmem an meselesi”
     “Niye kendi kendini iyileþtirmiyorsun?”
     “Gün daha yeni baþlýyor Billy. Bugün karþýma neler çýkacaðýný bilmiyorum.”
     “Þu haldeyken karþýna çýkan herhangi bir þeyle baþ etmen çok da mümkün görünmüyor.”
     “Alt tarafý birkaç çizik.”
     “Annen görseydi…”
     “benimle gurur duyardý.”
     Ýþine ara verip bir süre yüzümü inceledi. “Zoe…” dedi. Arkasýndan gelecek nasihatý hissettiðim için araya girdim.
     “Hadi ama Billy, daha kötüsü de olabilirdi.”
     “Kesinlikle” dedi. “Daha kötüsü olabilirdi.”
     Burada çalýþmaya baþlayalý dört sene olmuþtu. Bu tip yaralanmalara alýþtýðým gibi Billy’nin endiþelerine de aþinaydým. Sürekli endiþelenmesi gururumu okþuyordu elbette. Ancak, çalýþtýðým bu þirketteki þu sahne de gayet normaldi ve bundan kaçmam imkansýzdý. Þey, belki imkansýz deðildi. Her zaman istifa edebilirdim sonuçta. Ancak olduðum þey nedeniyle, bunu yapsam bile normal bir hayat asla yaþayamayacaktým. En azýndan bu þekilde, yaptýðým iþin bir anlamý vardý. Kötü adamlarý yakalýyordum sonuçta. Zarar vermelerini engelliyordum. Bu da biraz hýrpalanmayý önemsiz kýlýyordu.
     Yaralarým temizlendikten, dikiþ atýldýktan ve sarýldýktan sonra kendimi çok daha iyi hissediyordum. Güçlü bir aðrý kesici iðne de yemiþtim ki bu da þimdiden sancýlarýn geçmeye baþladýðý anlamýna geliyordu. Sadece biraz midem bulanýyordu ancak bunun nedeninin yaralarým deðil de akþamki tekilalar olduðundan emin sayýlýrdým.
Billy’nin odasýndan çýktýðýmda Nadia kapýnýn önünde beni bekliyordu.
     “George seni bekliyor” dedi. Kahretsin, diye düþündüm. Beþ dakika nefes alamayacak mýydým?
     Ýçeri girdiðimde George, kocaman deri koltuðunda oturmuþ, týpký Nadia’nýn dediði gibi beni bekliyordu.
     “Ortalýðý epeyce karýþtýrdýðýný duydum” dedi karþýsýndaki koltuða oturmamý bile beklemeden.
     “Bunun suçlusu ben deðildim George. Ogre’ý azarlayabilirsin. Ups pardon azarlayamazsýn sonuçta o öldü, deðil mi?”
     “Komik deðilsin Zoe.”
     “Hadi ama George, iþi bitirdim mi? Evet. O zaman sorun ne?”
     Yutkundu. “Ýlk kuralýmýz ne Zoe?” diye sordu ardýndan. Ýçimden ilk kuralýný alýp müsait… Ben de yutkundum.
     “Sivilleri karýþtýrmamak.”
     “Peki seni duyan oldu mu?”
     Tam ogre’a güçlü bir tekme atmaktayken bisikletinin üzerinde þaþkýn þaþkýn bana bakmakta olan oðlaný düþündüm.
     “Çocuða bir þey olmadý ve görmüþ olsa da ona kimse inanmayacaktýr. Ve birazcýk da büyüdüðünde, gördüðü þeyin bir hayal olduðuna kendini inandýracak.”
     “Haklý olabilirsin ancak bunu riske atamayýz Zoe.”
     Bir süre sessizliðe gömüldüm. Kurallarýmýz kesindi. Olaya tanýk olan bir sivil olursa ya hafýzasý silinir ya da yaþamasýna izin verilmezdi. Böyle bir þey pek sýk baþýmýza gelmezdi. Nedeni ise genellikle baþ ettiðimiz syaratýklarýn asosyal varlýklar olmasýydý. Kalabalýktan uzak yerleri tercih ederlerdi. Bu da bizim iþimize gelirdi çünkü olaya tanýk olabilecek sivil olasýlýðýný düþürürdü. Sivillere zarar gelmesini istemezdik. Aslýnda yaptýðýmýz iþi yapma nedenimiz de buydu. Sivilleri korumak. Ancak onlarýn, bizi ya da savaþtýðýmýz yaratýklarý öðrenmesi ve bunu yaymasý daha çok sivilin zarar görmesine neden olurdu. Bu nedenle de çok ender de olsa bazý sivilleri ortadan kaldýrmamýz gerekebilirdi.
     Eskiden, eskiden dediðim bir sene önce bizim için çalýþan bir vampirimiz vardý. Ryan… Tüm vampirler gibi cazibesi inanýlmaz, tüm þirketin aþýk olduðu biriydi. Ve Ryan da pek az vampirin seçtiði sivilleri koruma yolunu seçmiþti. Bizim için çalýþtýðý dönemler, þirketin en revaçta olduðu dönemlerdi. Çünkü Ryan sadece çok güçlü deðil, ayný zamanda hafýza silme yeteneðine de sahipti. Bu da o dönemlerde hiçbir sivil kaybý vermediðimiz anlamýna geliyordu. Ancak Ryan gittikten sonra iþler zorlaþtý. Sivillerden kendimizi gizlemek için ekstra çaba sarfetmek zorunda kaldýk. Ve bir daha da onun gibi, sivillere zarar vermektense onlarý korumayý seçen, onurlu ve insancýl, ayný zamanda da hafýza silme yeteneðine sahip bir vampiri daha bulamadýk.
     “Bunu yapamazsýnýz” dedim uzun düþünceler sonrasý. O ufacýk çocuðun sadece yanlýþ zamanda yanlýþ yerde olduðu için öleceðini düþünmek midemi bulandýrýyordu.
     “Bunun için çok geç” dedi George. Aslýnda gerekli olaný yaptýðýný, bunu baþkalarýný korumak için seçtiðini ve vicdan azabý çektiðini biliyordum. Yine de kendime engel olamayýp baðýrmaya, istemediðim hakaretlerde bulunmaya baþladým. Bu hakaretler, vicdansýz, katil gibi kelimeleri barýndýrýyordu. Ben baðýrýrken George sesini çýkartmadan beni izledi. Dinledi demiyorum çünkü kulaklarýný kapattýðýný ve sadece sakinleþmem için beklediðini biliyordum. En sonunda koltuða geri oturdum.
     “Kulaklarýný açabilirsin George” dedim. Beni duymadýðýný biliyordum ancak yerime oturmamdan, hakaretlerin bittiðini anlayýp kulaklarýný açtýðýnýn da farkýndaydým.
     “Ýstemediðin þeyleri duymamak çok þanslý bir güç” dedim. George’un nadir bulunan yeteneklerinden biri de buydu iþte. Ýstediði zaman duymamayý seçebiliyor ve gerçek anlamda saðýr olabiliyor, dilediðinde ise kulaklarýndaki hassasiyeti arttýrýp üç blog ilerisindeki konuþmalarý bile olduðu yerden net bir þekilde iþitebiliyordu. Gerçekten de þanslý bir güçtü bu… Ve zamanýnda duyduðu þeyler sayesinde de þu anda patron koltuðunda oturduðundan da emindim.
     “Bunun benim de hoþuma gitmediðini biliyorsun Zoe. Bir çocuktan bahsediyoruz ancak birilerinin onu ciddiye alma riskini göze alamazdýk.”
     “Bu benim hatam” dedim o anda fark ederek. “Eðer daha dikkatli olsaydým…”
     “O sýrada, oradan geçeceðini bilemezdin” dedi George. Ancak bunun doðru olmadýðýný ikimiz de biliyorduk.
     “Ogre çok güçlüydü George” dedim sonrasýnda kendimi savunmaya giriþerek. “O kadar güçlüydü ki çocuðun gelmekte olduðunu hissedemedim. Kendimi kaptýrmýþtým ve…”
     “Biliyorum” dedi George daha fazla konuþmama izin vermeyerek. “Biliyorum ve bu ayný zamanda benim de hatam. Seni yalnýz göndermemeliydim.”
     “Bu seferkinin bu kadar güçlü olduðunu bilmiyorduk” dedim. Bu doðruydu. Burada çalýþtýðým dört sene içerisinde pek çok ogre’la karþýlaþmýþtým. Genelde, onlarý elimine etmem yarým saatimi bile almazdý. Yani, ogre’lar korkunç varlýklardý ancak normalinde bu günkü kadar güçlü de olmazlardý. En azýndan beni bu kadar yoraný ile ilk defa karþýlaþmýþtým. Göreve yalnýz gitme sebebim de buydu. Bunun da kolay olacaðýný sanmýþtým.
     “Bundan sonra karþýndaki ogre da olsa, vampir, cadý veya kurt adam da olsa hiçbir göreve yalnýz gitmeni istemiyorum Zoe” dedi George. “En güçlü elemaným olabilirsin ancak bu, dýþarýdaki her þeyden daha güçlü olduðun anlamýna gelmiyor.” Haklýydý. Her ne kadar yanýmda biriyle göreve gitmeyi sevmesem de haklýydý. Ýtiraz etmedim. Ve bu George’u þaþýrttý. Ýtiraz etmemi bekliyordu, biliyordum. Ancak edemezdim. Yanýmda biri daha olsaydý bugün o çocuk hala hayatta olabilirdi. Önemli olan benim kendimi nasýl rahat hissettiðim deðildi. Önemli olan kayýp vermemekti. Sanýrým dört sene sonunda nihayet biraz da olsa olgunlaþmýþ ve kendi isteklerimi ve egolarýmý üstün tutmamam gerektiðini öðrenmeye baþlamýþtým.
     “Evine gidip biraz dinlen Zoe” dedi. “Yarýn görüþürüz”
     Yine itiraz etmeksizin odadan çýktým. Arabama bindiðimde o çocuðu düþünmekten alýkoyamýyordum kendimi. Bir Ryan’ýmýz olsaydý, dedim kendi kendime. Bir Ryan’ýmýz olsaydý tüm bunlar hiç yaþanmayabilirdi. Peki, hafýza silme yeteneðine sahip, insanlarý seven bir vampiri nereden bulabilirdik? Bu konuda en ufak bir fikrim yoktu.
     Anahtarý çevirdim ve birinci vitese takarak arabayý hareket ettirdim. Aklým hala Ryan’daydý. Ve o an fark ettim ki, Ryan gibi birini bulmak deðildi mesele. Asýl odaklanmamýz gereken Ryan’ý bulmaktý.
     Bir sene önce, Ryan’la bir görevdeydik. Yeni kurtadam olmuþ, genç bir erkeðin peþindeydik: Steve…
     Steve, büyük bir þanssýzlýk sonucu, ormanda jogging yaparken o sýrada geyik avlamakta olan bir kurt adam ile karþýlaþmýþtý. Kurt adam, o anki kan þehveti ile Steve’e saldýrmýþ ve onu öldürmese de, hayatýnýn sonuna dek bu lanetli hayata mahkum etmiþti. Steve, kontrol edemediði güçleriyle bir kiþiyi öldürmüþtü. Ve þehrin infazcýsý da Steve’in peþine düþmüþtü.
Ýnfazcýlar, genellikle kurallarý yýkan doðaüstüleri fazla sorgulamadan infaz ederlerdi. Ve biz, Steve’in o insaný isteyerek öldürmediðini bildiðimiz için ölmesini de istemiyorduk. Burada devreye girip, infazcýdan önce Steve’i bulmak için tüm kaynaðýmýzý oraya yönlendirdik. Ve bulduk da… Ryan’la birlikte, infazcýdan yaklaþýk beþ dakika önce… Ýnfazcý, bizim Steve’i kurtarmaya çalýþma nedenimizle pek ilgilenmemiþ, görevine odaklý bir þekilde onun üzerine yürümeye baþlamýþtý. Ryan ise bu durumda infazcýyý durdurmaya çalýþmýþtý. Büyük hata…
Bilmeniz gereken, doðaüstü olanlarýn da ayrý bir toplum yaþamýnýn olduðudur. Bu yaþamda da insanlarýnkine benzer bir hiyerarþik yapýnýn yaný sýra bir ceza sistemi de var. Baþlýca kurallarý kendilerini insanlara ifþa etmemek… Ve bunu engellemek için de bu hiyerarþik yapýnýn en tepesinde genellikle vampirler bulunuyor. Her þehrin bir þehir beyi, infazcýsý olduðu gibi, ilk kuralý yýkan doðaüstüler için de infaz gibi katý bir kurallarý var.
Tüm infazcýlar vampirlerden seçilmese de, yetenek burada çok önemli bir faktör. Bir infazcýnýn yeteneði doðaüstü olanlarla rahatça baþ edebilecek denli büyük olmalý. Bu da, benim de Ryan’ýn da bir infazcý karþýsýnda pek þansýmýz olmadýðý anlamýna geliyor.
Her þehir veya ülkede bizimkisi gibi bir þirket yok. Hatta tüm dünyadaki on üç þirketten biriyiz. Bu da tüm dünyadaki on üç enerji noktalarýndan birinde yaþadýðýmýz anlamýna geliyor.
Enerji noktalarý, dünyada doðal nedenlerle oluþan ve doðaüstü olanlarý ekstra etkileyen yerlerdir. Enerji noktalarýna yakýn yerlerde olan doðaüstüler kurallarý yýkmaya daha meyillidirler. Enerji yoðunluðu güçlerini kontrol etmeyi zorlaþtýrýr.
Bu nedenle burada infazcýnýn yaný sýra, þehir beyinin izniyle, infazcýnýn yetiþemediði ya da daha fazla dedektifçilik isteyen durumlarda devreye giren bizimki gibi bir þirket var.
     Ýnfazcýlar, genellikle en yetenekliler arasýndan seçilse de, dünyada bir infazcý olabilecek yetenekte de pek az doðaüstü var. Bu da, hayata gelen en yeteneklilerin bu on üç noktadan birinde görevlendirilmeleri anlamýna geliyor. Enerji noktasý derecesinde ise þehrimiz onuncu sýrada. Ýnfazcýmýz da, tüm dünyadaki en yetenekli onuncu infazcý. Ancak onuncu demek sizi yanýltmasýn, çünkü emin olun on üçüncü en yetenekli infazcýyla bile asla yolunuzun kesiþmesini istemezsiniz.
     Bizim o gün karþýlaþtýðýmýz infazcý da bir vampirdi iþte. Normalinde infazcýlarýn yoluna çýkmamaya ekstra özen göstersek de Ryan da ben de Steve’i korumak uðruna o gün bir aptallýk yapmýþtýk. Ve iþte, o anda da bir yanda ben ve Ryan vardýk, bir yanda Steve ve hemen aramýzda da en yetenekli onuncu infazcý: Jonah.
     Jonah, yine diðer tüm vampirler gibi Hollywood’vari yakýþýklý ve inanýlmaz korkutucu görünüyordu. O gün, Jonah’ý ilk görüþümdü. Gücü ve cüssesi karþýsýnda etkilenmenin yaný sýra, hayatýmda hiç korkmadýðým kadar da korktuðumu hatýrlýyorum. Ve Ryan’la, Steve’i koruma amacýmýzýn bizi Jonah’la karþý karþýya gelmeye zorlamýþ olmasýna da lanet ettiðimi…
     Steve, kurtadam formunda, cahil cesaretiyle Jonah’a hýrlýyordu. Ryan ise ikisinin arasýna girmiþ, sýrtýný Steve’e dönerken Jonah’a kafa tutuyordu. Ben, elimde o an hiçbir faydasý olmayan silahýmla Jonah’ý nasýl ikna edeceðimizi düþünüyordum. Ancak belli ki bunu düþünmenin pek bir faydasý yoktu. Zira, Jonah, elinin bir hareketiyle Ryan’ý ormanýn diðer ucuna fýrlatýrken Steve’in üzerine yürümeye baþlamýþtý. Ve o anda ben de bir delilik yapýp Jonah’ýn üzerine atlamýþtýms.
     Belli ki Jonah da yaptýðým bu þey karþýsýnda þaþýrmýþtý ki ilk darbem onu afallatmýþtý. Steve ise durumdan faydalanýp kaçmaya baþlamýþtý. Jonah’la karþý karþýya durup birbirimize baktýktan sonra Steve’in peþine düþtük. Ýnfazcý görevi, ben ise vicdanýmla koþuyordum. Tabii ki Jonah’dan daha hýzlý olmam mümkün deðildi. Ve Ryan da afalladýðý yerden kalkýp beni geçerken, koþmamýn anlamsýz olduðunu bilmeme raðmen devam ediyordum. Ryan, bir kez daha Jonah’ýn yoluna çýktý ve kendini tekrar yerde buldu. Ben onlara yetiþene kadar ise Steve çoktan infaz edilmiþti. Yerde yatmakta olan ölü bedene hüzünle baktýðýmý hatýrlýyorum. Ryan ise, Jonah’a baðýrýyordu:
     “Onun suçu deðildi. Güçlerini kontrol etmeyi öðrenseydi…” Jonah, ikimize de aþaðýlama dolu gözlerle baktýktan sonra;
     “Gerard’ýn size yetki verdiðini biliyorum ancak yerinizi bilin” dedi. “Kurtadam güçlerini kullanmayý öðrenene kadar çoktan ikinci, hatta üçüncü sivili öldürmüþ olacaktý. Vicdanýnýzýn bu kadar büyük hatalar yapmanýza neden olmasýna izin vermeyin.” Ve sonrasýnda sýrtýný dönüp gitmiþti.
     Haklýydý. Biliyorduk ancak yine de Steve’e üzülmemize engel olmuyordu bu. O kurt adamla karþýlaþmasaydý Steve, bir insan olarak hayatýna devam edecekti. Kimseye zarar vermeden… Oysa o an, karþýmýzda ölü yatýyordu.
     Ertesi gün þehir beyi Gerard, George’u arayarak bizi þikayet etti. Sonucunda Ryan iþten çýkartýldý ve nereye gittiðini söylemeksizin þehirden ayrýldý. Benim iþimi kaybetmeme nedenim ise, Gerard’ýn benim büyük büyük büyük babam olmasýydý. Aile baðlarý iþimi korumama neden olmuþtu.
     Omzum tekrar aðrýmaya baþlamýþtý ancak vicdaným omzumun aðrýsýndan daha þiddetli bir þekilde zonkluyordu. Ryan burada olsaydý, bugün o ufak çocuk hala hayatta olabilirdi. Ve bu düþünce beni bir yýl önce yaptýðýmýz o hatadan dolayý da tekrar piþmanlýk duymaya itiyordu. Ýnfazcýnýn yoluna çýkmasaydýk, çocuk da hala hayatta olacaktý. Bir yýl önceki bir hatanýn bugün hala yoluma çýkýyor olmasý ne garipti.
     Arabayý kenara çektim ve o güne kadar hiç yapmadýðým bir þeyi yapma kararý verdim. Ryan’a ulaþmaya çalýþmak… Þehri terk ettiðinde ve bizimle tüm iletiþimini koparttýðýnda verdiði bu karara saygý duymam gerektiðini düþünmüþ ve onunla irtibat kurmaya kalkýþmamýþtým. Ancak Ryan gibi hafýza silme gücüne sahip insancýl bir vampiri daha þirketimize dahil etme planýmýz bir senedir bizi hayal kýrýklýðýna uðratmýþtý. Bu da, Ryan’ý bulma ve bu bir senenin Gerard’ýn da Jonah’ýn da öfkesini yatýþtýrmýþ olmasýný ummama neden oluyordu. Telefonu çýkarttým ve diðer on iki enerji noktasýndaki þirketleri tek tek aramaya baþladým.
     Ýçimden bir ses, Ryan’ýn baþka bir yerde ayný iþi yapmaya devam ettiðini söylüyordu. Ki bu da enerji noktalarýnýn aramaya baþlamak için doðru bir yer olduðu anlamýna geliyordu. Baþka bir þirkette iþe baþlamýþ olabilirdi. Bizimkisi dýþýnda sadece on iki þirket daha olduðunu düþünürsek…
     On, on bir ve on iki… Yaklaþýk bir buçuk saat sonra, on iki þirketi de aramýþ ve Ryan isimli tüm çalýþanlarla konuþtuktan sonra hiçbirisinin bizim Ryan’ýmýz olmadýðýna ikna olmuþtum. Elbette ki ismini deðiþtirmiþ olma ihtimali vardý. Ancak bu ihtimal de þirketlerden birinde olmadýðý kadar yüksek bir ihtimaldi. Kontaðý çevirdim ve bir buçuk saattir durmakta olduðum yol kenarýndan uzaklaþýp evime doðru giderken kafamda Ryan’la ilgili olarak hatýrlayabildiðim her þeyi düþünmeye baþladým. Bildiðim kadarýyla bir yakýný yoktu. Tam olarak kaç yaþýnda olduðunu bilmiyordum ancak yüze yakýn olduðundan þüpheleniyordum. Bu da ailesinden kimsenin kalmamýþ olmasýný olaðan kýlýyordu. Peki ya arkadaþlarý, diye düþündüm. Ve o an aklýma, Ryan’ýn yanýnda gördüðüm o kiþi geldi.
     Sanýrým üç yýl kadar önceydi. Bir görev sonrasý, þirketin yakýnlarýndaki bir doðaüstülerin takýldýðý bara gitmiþtim. Ryan da yanýnda gizemli bir erkekle oturuyordu. Bu erkek, hayatýmda gördüðüm en yakýþýklý doðaüstüydü. Upuzun boylu, ince ama kaslý, melek gibi yüzü olan ancak üzerinden inanýlmaz yoðun bir güç akan biri. Tüm heyecanýma raðmen cesaret edip yanlarýna gitmiþtim. Ve o anda, baþta vampir olduðunu sandýðým bu yabancýnýn baþka bir þey olduðunu hissetmiþtim. Vampir cazibesi, teni, gücü; diye düþündüðümü hatýrlýyorum. Ancak farklý olan bir þey vardý onda. Ve bunun ne olduðundan emin deðildim. Ryan, biraz rahatsýz olduðunu belli etse de güler yüzle karþýlamýþtý beni.
     “Yoðun bir gün müydü Zoe?” diye sormuþtu ancak ben yanýndaki o yabancýnýn masmavi gözlerinin büyüsünden iki kelimeyi bir araya getirememiþtim bir türlü. Ryan, bakýþlarýmý fark ettikten sonra gülümseyerek;
     “Bu Jérémie” demiþti. “Çok uzaktan ziyaretime geldi.” Jérémie soðuk eliyle elimi sýkarken ben, tanýþtýðýmýza memnun oldum bile diyememiþtim. Tanrým! Böyle bir erkeðin karþýsýnda kim olsa donup kalýrdý.
     “Oturmak ister misin?” demiþti Ryan gitmeye niyetimin olmadýðýný fark edince. Yine tek kelime etmeden yanlarýna oturmuþ, tüm gece aralarýndaki sohbeti bile dinlemekten yoksun bir þekilde bu gizemli doðaüstünün ne olduðunu düþünürken, çevremdeki tüm kadýnlarýn onu arzulamalarýný hissederek suskun kalmýþtým. Þimdi bile, onu düþünürken heyecanýma engel olamýyordum. Öyle bir erkek, þey öyle bir erkeðin gerçek olmasý bile inanýlmazdý.
     Ertesi gün Ryan’ýn aðzýndan Jérémie ile ilgili bilgi almak için epeyce çabalamýþtým. Sonunda, þaþýrarak onun Ýstanbul ve Paris’in infazcýsý ve bir dhampir olduðunu öðrenmiþtim. Ýstanbul ve Paris enerji noktalarýnýn en güçlüleriydi. Ve bu da Jérémie’yi infazcýlarýn en güçlüleri yapýyordu. Ve en yakýþýklýsý, diye düþünmüþtüm.
     Alabildiðim pek ender bilgiler sonucunda Ryan’ýn Jérémie’yi kendi çocukluðundan beri tanýdýðýný öðrenmiþtim. Jérémie ise Ryan’dan çok daha yaþlýydý.
     “Onunla ilgili olarak içinde bir umut olmasýn Zoe” demiþti Ryan bana. “Jérémie’yi bildim bileli kadýn milletinin yanýna pek yaklaþmaz. Yani senin arzuladýðýn þekilde…” Þaþýrtýcý bir bilgi deðildi bu. Her kadýnýn arzusunun kaynaðý olan o kadar güçlü bir erkek fazlasýyla seçici olmalýydý.
     Bütün bunlar üç yýl kadar önce yaþanmýþtý. Ama ben Jérémie’yi daha dün görmüþçesine net bir þekilde hatýrlýyordum. O gün, bir infazcýnýn Ryan’ýn arkadaþý olduðunu öðrenmek beni çok þaþýrtmýþtý. Hatta Ryan’a bunu sormuþtum bile. Ryan ise Jérémie’nin diðer infazcýlardan çok farklý olduðundan bahsetmiþti. “Suçsuz veya insancýl olan bir doðaüstünü asla infaz etmez” demiþti. Ve o an, Ryan’ýn Jérémie’ye ne denli saygý ve sevgi beslediðini anlamýþtým. Ve þimdi, bu düþünce beni Ýstanbul’da Ryan’ý bulabileceðim düþüncesine itiyordu.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn fantastik roman kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Onuncu Enerji - Bölüm 3
Onuncu Enerji

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Kimim Ben? [Öykü]
Karma [Öykü]
Ben Buradayým... [Deneme]
Hoscakal Sen Sandigim Sen! [Deneme]
Renkli, Keçeli Kalemlerim [Deneme]
Maddenin Pesinde [Deneme]
Yalnizliklar Sehri Istanbul [Deneme]
Bir Harf Binlerce Ýðnesini Batýrýr Tenine [Deneme]
Yalnýzlýk Elbiseleri [Deneme]
Sakýn Unutma [Deneme]


Selin Arslanoðullarý kimdir?

Ne ekersen onu bicersin' e inaniyorum ve aklima ne gelirse yaziyorum ki bu teorimi kanitlayabileyim


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Selin Arslanoðullarý, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.