Her insanda insanlýðýn tüm durumlarý vardýr. -Montaigne |
|
||||||||||
|
Bu öyküyü sevgili Gecekuþu'na ithaf ediyorum. Haným kahramanlara daha çok þans vereceðim :) (20 Haziranda ilk üç paragraf Altýngöl havzasýný biraz daha detaylý açýklamak için eklendi) **** Ýldar dünyasýnýn yeraltýnda, koca bir ikinci dünya vardý. Ve bu dünyanýn adý Derindiyarlar'dý. Derindiyar özellikle uzunkýþ olarak bilinen mistik ve lanetli mevsim ortaya çýktýðýndan bu yana, günden güne yüzey halklarýnýn artan göçüyle kalabalýklaþan bir yerdi. Ve uzunkýþýn geri geldiði þu son bir yýl içinde, Altýngöl havzasýnda bunun anlamý ortalýðýn ýsýnacaðý gerçeðiydi. Altýngöl'deki Beþ Þehir halký bunun fazlasýyla farkýndaydý. Altýngöl havzasý kabaca sivri ucu güneyi gösteren bir yumurta þeklindeydi ve dar kýyý kesimleri ile çevrili koca bir suydu. Güneydeki Karasular körfezine açýlan Karaboðaz'a kadar uzunluðu 40 fersahý buluyordu ve en geniþ olduðu noktada bu göl 25 fersahý görüyordu. Bu havzanýn göl yüzeyinden tavana yüksekliði bazý yerlerde iki bin metreye ulaþýyordu ve gölün derinliði bazen dipsiz derinkaranlýklara doðru gidiyordu. Havza, adýný aldýðý sularýn içindeki doðal ýsý, gaz ve ýþýk kaynaklarýnýn kimi yerlerde tavanda yarattýðý kristal kolonileri sayesinde kendi güneþine ve ayýna sahipti. Yýlýn ve günün belli dönemlerinde sarý, amber, mavi ve gümüþ gibi renklerle kimi zaman öðle güneþine yakýn, kimi zaman zifiri geceye yakýn bir doðal ýþýklandýrma vardý bu havzada. Bu Derindiyarlarda görülmemiþ bir þey deðildi ama bu bölgenin güzelliði gören sanatçýlarda hayranlýk uyandýracak kadar eþsizdi. Beþ Þehir yerleþimleri ve düþman Kýrýkdiþ hisarý bu yumurta þeklindeki havza üzerinde kabaca bir deniz yýldýzý þekli oluþturacak þekilde yayýlmýþtý. Mükemmel bir þekil deðildi ama görüntü buna yakýndý. Denizyýldýzýnýn merkezinde Kabukada vardý; Donanmanýn ileri karakolu. Kuzeydeki sivri ve yalnýz kol Uðultuluþehir idi ve burasý en güçlü, en korunaklý en kalabalýk yerleþimdi. Kuzeybatýda Derindere nehrinin Altýngöl'e döküldüðü þelaleli uçurumun üzerinde Derindere þehri vardý. Ýkinci en güçlü þehir ayný zamanda yüzeye giden havza yolunu da koruyordu ve yüzeydeki Kýþgözcüsü Kulesi düþecek olursa oradan gelebilecek akýnlarýn önündeki set idi. Kuzeydoðuda ve Derindere'den daha güneyde Kýlýçkasaba bulunuyordu ve Kýrýkdiþ hisarý ile en yakýn komþu olan bu yerleþim Beþ Þehir'in orklara ve korvene karþý güneydeki ileri karakolu idi. Güneydoðuda Kýrýkdiþ Kalesi vardý ve bu kalenin içindeki koca geçitten korvenlerin bölgesi olan Yeþilçukur havzasýna ulaþan tüneller Beþ Þehir için koca bir sorun kaynaðý idi. Güneybatýda, sahilde Kristalköy vardý. Büyücülerin evi olan küçük yerleþim küçüklüðünden beklenmeyecek önemde ve güçte bir tabya idi. Beþ Þehir bölgesinin uyanýk kahramanlarýndan küçük bir gurup olaðan devriyelerindeydi. Olaðan biçimde sinsice görünmezlik pelerinine bürünmüþ küçük mavnanýn içinden çevreyi gözetliyor ve bekliyordular. Kuup'u bekliyordular. Kuup yine her zamanki gibi geç kalmýþtý. Oldukça olaðan bir biçimde... Ama bu defa bu devriye pek de olaðan þeyleri ortaya çýkarmayacaktý. Kuup sinsi bir gececi, bir hýrsýz, bir casus ve bir katildi. Ve bir holendi. Bir holen ve bir katil... Çok ayrý kelimeler. Holen nedir diye sorduðunuzu duyar gibiyim. Holen bir buçukluktur. Boylarý 1.40'dan bile kýsa olabilen bu ufak tefek ahalinin en belirgin özellikleri ve þöhretleri keyif düþkünü ve iyi yürekli oluþlarýdýr. Doðayý ve çiftçiliði, hikayeleri, gezmeyi, müziði ve yemeði seven holenlerin içinden gölgeli tipler nadiren çýksa da, bu halkýn içindeki ýþýk o denli güçlüdür ki bir holen kötü olamaz. Ama tanýyan pek çok kiþi için Kuup istisnai bir holendi. Kuup tam bir katil ve yokedici olarak üne sahip sýradýþý bir holendi. Kapkara kukuletalý pelerinine bürünmüþ, simsiyah eldivenleri ve kapkara giysileri içindeki buçukluk; su gibi akýcý ve yýlan gibi kývrak, kedi gibi hýzlý, hayalet gibi sessiz ilerleyiþiyle kýsa sürede sorunsuzca Kýrýkdiþ Kalesi bölgesinin içlerine, garnizonun kalbine kadar sýzmýþtý. Korvenlerin; yani fareadamlarýn, bölgesi olan Yeþil Çukurlar havzasýna açýlan tünelin aðzýna elinden geldiðince yaklaþmýþ ve çevreyi etraflýca uzun uzun incelemiþti. Gördüklerinden hiç memnun olmamýþtý minik þeytan. Yüzü tehlikeli biçimde sertleþmiþ ve kukuletasýnýn gölgelerinde gizlenen göz bantsýz saðlam tek gözünün kaþý ürkütücü biçimde çatýlmýþtý. Kör ve kapalý ama büyülü diðer gözü, saðlam olan gözden çok daha iyi gören haliyle, Kuup'a pek çok can sýkýcý bilgiyi ayrýntýlý biçimde gösteriyordu. Kuup sessizce bir küfür etti. Altýngöl sularý çok erken karýþmaya baþlýyordu. Yedi yýl sürecek uzunkýþ mevsimi hiç sýkýcý geçmeyecekti anlaþýlan. Sýrýttý katil holen. Hemen kendine emir verdi ve iþe koyuldu. Bu kaleden çýkmadan önce býrakmak istediði bir iki hediye vardý... Korvenler buna bayýlacaktý. Aslýnda korvenler Kuup'un hediyelerine bayýlmanýn da ötesinde öleceklerdi... Mistik ve fiziksel korumalarý arttýrýlmýþ, devriyeleri sýklaþtýrýlmýþ, garnizonu kalabalýklaþtýrýlmýþ Kýrýkdiþ kalesinden uzaklaþýrken Kuup bir noktada yaramazlýk yapmýþtý. Bu kaleden hiç gelmemiþ gibi sessizce çýkabilirdi ama bu hiç eðlenceli olmazdý. Ýmzasýný atmalýydý. Kuup ilk kurbanýný kuþatma vagonlarýnýn yanýnda bulmuþtu. Kýdemli mühendis büyü kullanýcýlarýndan birisiydi. O olmadan Altýngöl daha iyi bir yer olacaktý. Sessizce fareadamýn arkasýndan yaklaþmýþ ve daha o farkýna varamadan sýrtýna sýçrayýp boðazýna bir kulaktan diðerine derin bir yarýk hediye etmiþti. Ýkinci kurbaný aslýnda kurbanlardý. Yiyecek deposundaki içki fýçýlarýna uðramýþ ve fýçýlarýn içine kendi özel formülü olan 'tatlandýrýcýdan' eklemiþti. Sonraki duraðý Mühendislerin kaldýðý bir çadýrdý. Mühendislerden 3'ü uykuda sessice kesilen gýrtlaklarýyka uyanmaya fýrsat bulamadan sessizce ölmüþtü. Dördüncü mühendis dýþardan gelen bir kavga sesine uyandýðýnda üzerine kapanan holeni görmüþtü. Mühendis korven bir holenden daha güçlü ve yýrtýcý bir yaratýktý belki ama bu holen sýradýþý bir holendi. Bu Kuup idi. Kuup ilk vuruþyla rakibinin zayýf savunmasýný aþmakta hiç zorlanmamýþtý. Ýkinici vuruþ da boþa gitmemiþ ve korven çadýrýn aðzýna doðru yýðýlmýþtý. Þanssýzlýk eseri çadýrýn önünden geçmekte olan bir çift fareadam askeri çadýra daldýðýnda Kuup gizliliðin buraya kadar olduðunu anlayacak kadar tecrübeliydi. Nitekim gizlilik buraya kadardý. Daha yakýn olan korven savaþ çýðlýðý ile bu minik hedefin üzerine hýþýmla atýlýrken daha uzaktaki asker alarm çýðlýðýyla kampýn bu tarafýný ayaða kaldýrýyordu... Kuup gülümsedi. Hareketi ve macerayý severdi. Hemen kesmeye koyuldu. Sulvor omzunda yýrtýcý evcili -büyülü papaðan Goldo- ile yaklaþan hareketi izliyordu. Yýllanmýþ korsan silahþör elinde tuttuðu dört namlulu uzun menzilli dumanyayýný doðrultmuþ, dürbünü ile atýþ yapacak doðru noktayý arýyordu. Koyu yeþil ve siyahlara bürünmüþ yarý elf Vorrakil de elf iþi uzun menzilli yayýný germiþ ve dostundan gelecek ilk atýþý bekliyordu. Onun yanýndaki mühendis silahþör Makniks geminin mitralyözünün yanýnda durmuþ mermi kutusunu kontrol ediyordu. Çekik gözlü keþiþ Chen Dee dümen hücresine girmiþ ve gemiye verilecek herhangi bir emir için hazýrdý. Gurubun büyücüsü Pembeli Pormatiena Haným elinde oynadýðý küçük bir ateþ topuyla bir yandan da bir þarký mýrýldanýyordu. Çatýþma kýsa ve çok berrak biçimde cereyan etmiþti. Kuup'un peþindeki fareadam kuvvetleri arasýnda hýzlý gece avcýlarý, fare sürücü süvariler, savaþ sürüsü çobanlarý vardý. Kuup yol boyunca bu güruh ne zaman arayý kapatýr gibi olsa geriye býraktýðý tuzaklar ile arayý tekrar açmasýný bilmiþti ama sonunda gemi ile buluþma noktasýna yaklaþýrken düþmaný da artýk onu yanlardan ve arkadan sýký bir biçimde çevirmiþti. Tuzaklarýn etkinliði azalmýþ ve takipçileri savaþ alanýna Kuup'un hepsiyle ayný anda baþa çýkamayacaðý þekilde daðýlýp arkasýný kapatmýþtý. Destek vuruþlarý tam zamanýnda gelmiþti. Sulvor'un iki atýþý sonunda savaþ sürüsünden geriye pek bir þey kalmamýþtý. Alan etkiliþ vuruþuyla bu koca tüfek, kedi büyüklüðündeki yýrtýcý farelerden oluþan savaþ sürüsünü parçalamýþtý. Vorrakil'in attýðý oklar büyülü "çokoklar" idi ve yaydan çýktýktan sonra niþancýnýn gözüne kestirdiði yakýn hedeflere doðru ok bölünüp ayný anda çok hedefi vuruyordu. Keskin niþancý rel ilk ok yaydan çýktýktan hemen sonra ikinciyi de göndermiþ ve iki ok on iki oka dönüþüp on iki fare süvarisinin bineðini cansýz býrakmýþtý. Süvarilerin bu yuvarlanan koca farelerin altýnda kalarak ölmesi ya da sakatlanýp savaþ dýþý kalmasý iþten deðildi. Sað ve sol kanatlardaki hýzlý gece avcýlarýnýn üzerine çöken ise iki kýyametti. Biri Makniks'in yýldýrým saçan öfkeli mitralyözü diðeri Pormatiena Hanýmýn geniþ bir alaný kavuran ateþtopu büyüleriydi. Arkasýnda bu kýyamet koparken Kuup bir an için bile dönüp geriye bakmamýþtý. Dostlarýnýn bu güruhu bitireceðine inancý tamdý ve vakit geçirmeden vereceði rapor için þimdiden aklýnda gördüklerini bir kez daha deðerlendiriyordu. Omzunda tünemiþ uðursuzca etrafa bakýnan Goldosu ile birlikte Sulvor hemen Kuup'un yanýna gelmiþti. Gemileri Griçekirge de ayný anda süratle baþýný açýk sulara çevirmiþ hýz kazanýyordu. Sessiz, izsiz ve görünmez büyülü pelerin gemiyi sarmalýyordu. "Formdan düþüyorsun galiba Kuup," diye gülerek takýldý Sulvor. Kuup genelde iþlerini sessizce bitirmesi ile ünlüydü. Kuup yeleðinin gizli ceplerinden birine uzandý. Üzeri bir kumsaati deseni ve rünlerle iþli oval, büyülü bir kaya parçasý çýkardý. Rünlerden birkaçýna dokundu. "Formdayým," diye cevap verdi. Sinsice gülümsedi. Sulvor üstelemedi. Güldü. "Sýradan bir devriye deðildi anlaþýlan?" diye sordu silahþör kaptan. "Hem de hiç sýradan deðildi. Bir an evvel Neekor'u görmeliyim," diye ciddi ve karanlýk bir sesle konuþtu holen. Neekor, Derindere þehrinin hakimi ve Beþþehir meclisindeki 'Beþler'den sesi en güçlü olan ikincisiydi. "Baþýmýz dertte galiba," diye sordu Sulvor. Daha o soruyu sorarken Kýrýkdiþ kalesinden kocaman patlama ýþýklarýnýn þimþekleri havza sularýna vurdu ve sonra da kuvvetli sesler Altýngöl'ün üzerinde inledi. Sulvor büyülü patlyýcýlarýn dehþetli gücünü bilse de patlattýklarý þeyin de çok kuvvetli olduðunu sesten ve renklerden anlayabiliyordu. "Hayýr, Sulvor. Baþýmýz dertte deðil. Baþýmýz büyük dertte," diye mýrýldandý Kuup. ********** Gölgeörücü çoklukla karanlýk ve kýsmen de mum ýþýklarýyla zayýfça aydýnlanmýþ çalýþma odasýndaydý. Koca çalýþma masasýnýn ardýnda kaybolmuþtu adeta. Genç ve dinç duruþuna raðmen yakýþýklý gölgeörücünün omuzlarýna inen saçlarý bembeyazdý. Orta yaþlý yüzünde bir iki savaþ yarasýnýn ve yaþanmýþ acýlarýn izleri vardý. Gözlerindeki tutkulu ve soðuk ateþ bir bilmece gibiydi. Siyah cüppeli ve gösteriþsiz sade giyimli büyücü, görüntüsünün aksine son derece tehlikeli ve görkemli bir ustaydý. Romulion geçitler ve Aðlar üzerine yazýlmýþ bir düzine kadar kitabýn ve elyazmasýnýn arasýna gömülmüþtü yine. Bu çalýþmalarýna daldýðýnda, zamanýn akýþýný kaybettiði tecrübe ile sabit olduðundan, çalýþma odasýný yýllar önce -aslýnda boyutlararasý bir cep içine gizlenmiþ- varoluþ düzlemi dýþýnda bir yere taþýmýþtý. Yanýnda taþýdýðý büyülü bir ulaþtýrma aygýtý ya da kapý eþiklerine iþlediði rün dizimleri sayesinde, bir geçit deseni yaratarak istediði yerden bu gizli noktaya ulaþabiliyordu. Bu çalýþma odasýnda zaman 1 yýl geçtiðinde dýþarýdaki dünyada daha sadece 3 gün geçmiþ oluyordu. Bu çalýþma odasýnýn gizemini bu aralar paylaþtýðý kiþi yavaþça ama gizlenmeden ona yaklaþýrken Rom kitaplarýn derinliklerinde kaybolalý çok olmuþtu. Güzel kadýn süzülürcesine bir zarafetle yavaþça yaklaþýyordu. Jeena bir amazondu. Karaakrepler aþiretindendi. Bu en tehlikeli ve yýrtýcý, en güçlü aþiretlerden biri olmasý ile ünlü bir Ela aþiretiydi. Diþi soy Elalarýn, amazonlarýn kökeni olduðu çaðlardýr bilinen bir gerçekti. Bir Ela çeviklik, hýz, güç ve dayanýklýlýk ile savaþ için yaratýlmýþ yýrtýcý bir yaratýk demekti. Jeena yani Yeþimkýlýçlý da ýrkýnýn ve aþiretinin en cengaver ve yýrtýcýlarýndan biriydi. Yeþilgözlü, kumral saçlý, buðday tenli savaþçý ahunun hem atletik hem de büyüleyici bedeni bir yýkým silahý olduðu kadar bir güzellik abidesiydi. Bu güzelliði taçlandýrdýðý kadar onu daha da ölümcül kýlan silah ve zýrh donanýmý ise Ýldar üzerindeki sayýlý güçlü donanýmlar arasýndaydý çünkü Jeena uzun süredir Althar'ýn Akýncýlarý'nýn bir üyesiydi. Bu, Ýldar'ýn altýný üstüne getirip, en tehlikeli inlere çomak sokup, akýnlarýyla her karanlýk yuvaya ateþ çökerten cüce ile her defasýnda yüklü bir ganimet kaldýrmak demekti. Jeena yeþil ejder pulu ilhamýyla yapýlmýþ yeþil tam vücut zýrhý ve ikiz silahlarý olan riss kristalli "çoksilahlarý" ile çok ünlüydü. Kolunda sarýlý bir pazu bileziði þeklinde saklanan þekil deðiþtiren "karayýlan" yayý ve gizli "çoktaþýyan" ceplerindeki sayýsýz minik ve ölümcül silahýyla bu etkileyici diþi savaþçý tepeden týrnaða silahlýydý. Oysa bedenine ikinci bir deri gibi saran ve baþtan çýkarýcý bir estetikle yapýlmýþ bu ince zýrh içinde ne kadar çýplak ve korunmasýz görünüyordu... Dudaklarýný arzuyla oyunbazca yaladý amazon. Yýrtýcý bir kedi gibi sessizce hýrladý. Avýna yaklaþmayý sürdürdü. Onu böyle dalgýnca çalýþýrken görmek kadýný her defasýnda nasýl da tahrik ediyordu. Bu adanmýþlýk ve odaklanma çok etkileyici, çok cezbediciydi. Jeena yaklaþtýkça gülümsüyordu. Rom hala onun farkýnda deðildi. "Çok derinlere dalmýþsýn yine," diye gülerek adamýn boynuna arkadan sarýldý ve yanaðýndan öptü amazon. "Ah, tatlý Yeþil Prensesim. Geldiðini duymadým. Zamanda kaybolmuþum bir tanem." "Farkettim," diye gülerek bir öpücük daha verdi Jeena. Tatlý tatlý güldü. Romulion da güümseyerek cevap verdi. Rom'un gülümsemesi içtendi. Derin ve mutlu bir gülümsemeydi bu. Amazon ile gölgeörücünün uzun süren silah arkadaþlýðýndan sonra rastlantýsal denebilecek olaylar sonunda "yakýnlaþmasý" ikisi için de yeni ufuklar açmýþtý doðrusu. Rom saplandýðý derin ve boðucu karanlýklar içinden nefes alacak kadar yukarýlara çýkarken Jeena da kendisine omuz vermesine güvenebileceði birisini sonunda bulmuþtu. Ýkisinin yürüdüðü yol sorunsuz olmaktan uzaktý elbette. Ama mutluluklar ve neþe yönünden de epey verimli bir beraberlikleri olmuþtu þu ana kadar. Jeena'nýn güvenini kazanmak Rom için epey güç olmuþtu ve o kalbin derinlerine uzanabilmek için Rom epey bir uzun yol kat etmiþti. Jeena da daha az sorun yaþamamýþtý Romulion ile... Rom'un kurtarýcýsý olmuþtu Jeena bir noktada. Doðru zamanda doðru yerde bulunan doðru kiþi olarak çok kýymetli bir yere sahipti amazon Rom'un karanlýk kalbinde. Romulion herþeyden önce bir gölgeörücüydü. Bir gölgeörücü olmak baþlý baþýna bir sorun idi Ýldar'da. Bu topluluk kötü þöhretli bir topluluk idi. Güçlerini acýdan, korkudan, günahtan, karanlýk güçlerle yapýlan aðza alýnmayacak anlaþmalardan alýrlardý ve hayatlarý asla doðal biçimde ve huzur içinde sona ermezdi. Gölgeörücünün yolu lanetli bir yoldu. Çilekeþ Romulion da kendini yaþadýðý talihsiz ve korkunç olaylar sonucu daha çocuk yaþta lanetlemiþti. Suçluluk duygusu ve korku ile mahkum etmiþti kendini. Hayatý bir kefaret ödeme ve intikam kavgasýydý. Acý hep yanýbaþýnda yürüyen en yakýn arkadaþýydý ve sadece yalnýzlýk acýyla boy ölçüþebiliyordu. En azýndan Jeena gelene kadar böyleydi. Jeena çok þeyi deðiþtirmiþti. Rom Jeena için bir sürü iblisini zincire vurmuþ, bir sürü zebaniyi sürgüne göndermiþ, ordularca canavar katletmiþti. Jeena için karanlýktan çýkýp ýþýða doðru büyük adýmlar atmýþtý. Jeena bunun farkýndaydý. Gölgeörücünün gösterdiði çaba ve ilerleme amazonu mutlu ediyordu. Rom pek çok kötü alýþkanlýðýný terk etmiþ ve karanlýk halesini büyük ölçüde parçalamýþtý. "Mola ver," diye emretti Jeena. Kitaplarý ve yazmalarý Rom'un önünden çekip masanýn kenarýna doðru atarken adamýn kucaðýna rahatça yerleþti. Romulion gülümsedi. Dudaklarýný kadýna uzattý. Karþýlýk olarak uzanan dudaklar istekliden çok daha fazlasýydý. Öpüþmeleri hem uzun hem de kanatacak kadar ateþli, þiddetliydi. "Yine bir þeylere kýzdýn galiba Prensesim. Brom mu? Yine ne yaptý?" diye gülümseyerek sordu Romulion. Brom akýncý dostlarýndan biriydi ve Jeena ile yaptýklarý antrenman düellolarý hep saðlam bahis konusu oluyordu. Jeena surat astý yalancýktan. "Yeniþemedik yine. Lanet melez o kalkaný ve kýlýcý çok iyi kullanýyor. Hem hýzlý hem de çok dayanýklý." "Ve bütün pis numaralarý da biliyor" diyerek güldü gölgeörücü. "Ve bütün pis numaralarý da biliyor..." diye öfkeyle söylendi Jeena. Yüzünü astý ve çocukça somurttu. Teselli bekleyerek Rom'a daha bir sokulup sarýldý. "Benim de bildiðim bir iki numara var. Seni teselli edebilirim bir tanem," diye yaramazca gülümsedi Rom. Jeena'nýn gözleri hevesle yaramazca ýþýldarken yüzündeki tebessüm þehvetle kývrýldý. "Ne duruyorsun. Göster bakalým hünerlerini..." Ýkisi de geçen aylar içinde hýzlý soyunma konusunda yeterince antrenman yapmýþtý ve bunun sonucu olarak kýsa sürede çýrýlçýplak bir biçimde birbirlerine yýlanlar gibi dolanýp tek vücut olmuþtular... ******************
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Levent Ölçer, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |