..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Ölümden sonra yeni birþeylerin olduðu konusunda umutluyum. -Platon
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Toplum ve Birey > Seval Deniz Karahaliloðlu




10 Kasým 2015
Ýçimizdeki "Boþ Þehir"ler...  
Ýnsansýz kalmýþ, yýkýntýya dönmüþ, vahþet görmüþ, bombalanmýþ, mermilerin korkunç izlerini taþýyan bina cesetleri arasýnda birbirini öldürüp öldürmemek arasýnda sýkýþýp kalmýþ iki kardeþin hikayesinde bütün iç savaþlarýn özeti durur.

Seval Deniz Karahaliloðlu


Anneler babalar ve kahýrdan ölmeler faslýný geçtikten sonra sýra geliyor "beni ne kadar kýrdýn biliyor musun?" durumuna. Aslýnda ben bu iki kardeþi ironik biçimde çok þanslý görüyorum. Çünkü dünyanýn bir çok yerinde kardeþler hayatlarý boyunca bu kýrgýnlýklarýný dile getiremiyorlar bile. Bu kýrgýnlýklar ve içe atmalarla gidiyorlar mezara. Ölüme giderken bile bütün o söylenememiþ sözleri yanlarýna alýp öteki tarafa götürüyorlar. Bence asýl acý olan bu durum.


:AHDA:
Ýçimizdeki "BOÞ ÞEHÝR"ler....

“Evet, kardeþiz ama silah bende. Tesadüfen oldu. Silahý sana vereceðim.” Gero (Serdar Bakioðlu). “Ve býçak. Kardeþ payý” der Gyore (Kaðan Uluca). “Kardeþ??? ” diye sorar Gero (Serdar Bakioðlu) alaycý bir merakla….

Kardeþin kardeþe silah çektiði adý olmayan iç savaþlardan birindeyiz. Ýnsansýz kalmýþ, yýkýntýya dönmüþ, vahþet görmüþ, bombalanmýþ, mermilerin korkunç izlerini taþýyan bina cesetleri arasýnda birbirini öldürüp öldürmemek arasýnda sýkýþýp kalmýþ iki kardeþin hikayesinde bütün iç savaþlarýn özeti durur.

Bu iki kardeþin birbirine silah doðrultmasý bize kutsal kitaplarda adý geçen düþman kardeþler Habil ile Kabil’in öyküsünü anýmsatýyor. Bu Habil Kabil öyküsü oyunu zamansýzlaþtýrýyor ve bütün zamanlara taþýyor.

Boþ Þehir bir iç savaþ sonrasý tamamen boþaltýlmýþ bir þehir yýkýntýsýnda geçiyor. Bu sadece bir þehrin fiziksel enkazý deðil. Kardeþin kardeþi öldürdüðü anlamsýz bir savaþta insan ruhunun da nasýl yýkýma uðradýðýnýn çarpýcý hikayesidir. Gyore (Kaðan Uluca) ve Gero (Serdar Bakioðlu) yýllardýr görüþmemiþ iki kardeþtir. Yýllar sonra savaþýn ortasýnda karþý taraflarda karþýlaþýrlar. Hatta ilk anda birbirlerini tanýmazlar bile. Çünkü onlar birbirleri için öldürülmesi gereken bir düþmandýr. Gerçekte ise kardeþtirler. Ýlk önce bir kapýþma daha sonra bir hesaplaþma gelecektir. “Annem senin için ne kadar üzüldü biliyor musun?” faslýndan “kýz arkadaþýma asýlmaya utanmadýn mý?” konusuna kadar bütün o daha önce bir türlü söylenmemiþ, konuþulmamýþ, içlerinde hapsolup kalmýþ ne kadar söylenmemiþ laf varsa ortalýða dökülüp saçýlýr. Bohçacý kadýnýn kirli çýkýsýndan ortaya dökülenler aslýnda bizim hayatlarýmýzýn da kirli çýkýlarýdýr. Ateþkesin bitmesine ve yeniden öldürmeye altý saat kala Boþ Þehirde kaybolup, eðlenecek, gezecek, konuþacak, birbirlerine içlerini dökecekler, aðlayacaklar, dövüþecekler ve yeniden kardeþ olmayý öðrenecekler.

Deyan Dukovski, iç savaþ temasý üzerinden insan ruhunu deþip, insan ruhunun dibindekileri ortaya döküp saçýyor. Artýk içimizde insana dair ne kaldýysa yüzümüze çarpýyor. Üstelik tam da kendinden beklendiði gibi bunu mizah olgusuna oturtarak yapýyor. Ölüm ve acýyý þaka gibi anlatýyor. Onca yýkým, onca acý, onca ölüm karþýmýza “kara bir þaka” olarak çýkýyor. Güleriz aðlanacak halimize hesabý kara bir mizaha bulanmýþ bir iç savaþ öyküsünden bahsediyor. Barut Fýçýsýnda da aynýsýný yapmýþtý Deyan Dukovski. Ölüme karþý “gülerek” yapýyor yapacaðýný.

Suriye iç savaþý ve acýlarý tam da içimizdeyken Boþ Þehir “iç savaþýn” anlamsýzlýðýna ve boþunalýðýna dair bir oyun. Boþ Þehir, Barut Fýçýsý’nýn yazarý Deyan Dukovski’nin 2007’de yazdýðý ve Türkçeye Bilge Emin tarafýndan kazandýrýlmýþ muhteþem bir oyun. Derya Efe Uluca’nýn yönettiði oyunda baþrolleri Kaðan Uluca (Gyore) ve Serdar Bakioðlu (Gero) paylaþýyorlar. Oyunda muazzam kutular yýðýnýndan bir þehir yaratan dekor tasarýmýný Ýlker Þahin, kutularýn üzerine düþürülen renk ve þekillerle çeþitli mekanlar yaratmayý baþaran animasyon tasarýmýný Uður Engin Deniz yapýyor. Oyunun müzik ve ses tasarýmýnda Erdem Tunalý’nýn, kostüm tasarýmýnda Polat Canpolat’ýn imzasý var. Oyunun görselleri ise Alpgiray Kelem’e ait.

Derya ve Kaðan Uluca’ya göre Boþ Þehir, dünya, kardeþlik, savaþ ve barýþ üzerine bir oyun. Oyun iki oyuncu üzerine kurulu. Ýki kiþilik oyunun akýcýlýðý saðlamasý ve seyircinin oyundan hiç kopmadan oyunu soluksuz izlemesi çok büyük bir baþarý. Kaðan Uluca ve Serdar Bakioðlu sahnede çok baþarýlý bir ikili oluþturuyorlar. Oyuncularýn dinamizmi oyunu alýp götürüyor. Oyunun dekoru bir sürü kutudan oluþuyor. Bu dekor yýkýlmýþ binalarý konserve kutularý gibi sunuyor. Biz gariban insancýklar, gündelik hayatta sardalyalar misali o kutulara istiflenmiþ olarak yaþayýp gidiyoruz ya da umutsuzca debeleniyoruz. Oyunda ýþýk her þeyi deðiþtirip dönüþtüren yeni mekanlar yaratan bir büyücü gibi davranýyor. Oyunun akýþý içinde ýþýkla yeni bir dünya, yeni bir mekan yaratýlýyor. Oyunda kullanýlan bilgisayar efektleri gerçeklik duygusunu güçlendiriyor. Seyirciyi konunun içine çekerek gerçek bir illüzyon yaratýyor. Bilgisayar efektlerini oyunun içine sokmak çok akýllýca bir çözüm olmuþ. Mesela top mermileriyle yakýlýp yýkýlan binalar, þehrin kumarhanesi hep bu bilgisayar efektleriyle yaratýlýyor.

Ýki kardeþ aralarýnda konuþurlar. Öyle þeyler söylerler ki içimize dokunur. Bizi yüreðimizden vurur. Çünkü bu sözcükler bize çok aþina, çok tanýdýk gelir. Bu sözcükler de bizim de yaþanmýþlýklarýmýz olduðu için içimizi acýtýr. Çünkü biliriz ki sahnede bizim de bir parçamýz var. O kardeþlerden biri aslýnda yýllardýr görmediðimiz, küs olduðumuz, görsek þöyle ölesiye pataklayacaðýmýz sonra da baðrýmýza basacaðýmýz kendi kardeþimizdir.

Kardeþlerin üzerinde ölümden de aðýr bir þey var. Söylemeyi isteyip de söyleyemediklerinin sýkýntýsýný içinde büyütme hali. Sonra insanýn içinde demlenen bu “bir türlü söylenememiþ sözcüklerin” sýkýntýsý kar topu misali yuvarlana yuvarlana büyür. Zamanla daha korkunç, aþýlmasý daha zor bir hale gelir. Sonra bu sýkýntý demlendikçe nefrete, öfkeye dönüþür. Bu oyundaki iki kardeþ gibi ne kadar çok besleyip, içimizde büyütüyoruz öfkelerimizi, kýrgýnlýklarýmýzý, habis bir ur gibi içimizi çürütürken ruhlarýmýzý da solduruyor içimizde kalan bir türlü dýþarý atamadýðýmýz safralar oluyorlar..

Aslýnda kardeþler arasýndaki bu iletiþimsizlik ya da genel anlamda aile içindeki iletiþimsizlik, bir türlü konuþamama hali oyunun belkemiðini oluþturuyor. Gerçek hayatta da öyle deðil mi? Ne kadar çok þey söylüyoruz ama gerçekten hiç konuþmuyoruz. Yani yazar, “biz daha kendi ailemiz içinde bile konuþamazken, devletler birbirleriyle nasýl konuþsunlar” mý demek istiyor? Aile toplumun en küçük yapý birimi. Daha aile içinde saðlýklý bir iletiþim kurulamýyorsa, toplumdaki bireylerin nasýl saðlýklý bir iletiþim kurmasýný beklersiniz?

Sonra yýrtýk pýrtýk kýyafetler ve kardeþlerin birbirlerinin kýyafetini giyme durumu var. Burada bir paylaþým söz konusu. Bu kardeþçe paylaþýmý nasýl deðerlendirelim? Ýlk karþýlaþtýklarýnda birbirlerine silah doðrultuyorlar ama sonra yavaþ yavaþ çantalarýnýn içindekini paylaþmaya baþlýyorlar.

“Tam üç hafta. Anam aðladý. Uyurken beni askere aldýlar. Neyin savaþý olduðunu bile bilmiyordum. Neden hastalandý, biliyor musun? Senin yüzünden.” der suçlayýcý bir ses tonuyla Gero (Serdar Bakioðlu)

Ýþte en hassas olduðumuz an. Aile defterlerinin açýlýp eski hesaplarýn ortaya saçýldýðý zaman. Þimdi sýrada, aile bireyleri üzerinden birbirlerini suçlamalar faslý var. Klasik bir olay. "Annem senin yüzünden çok üzüntü çekti. Bir kez bile aramadýn kadýncaðýzý. Bir kez bile ne bir mektup yazdýn, ne de bir telefon ettin?" Çok tanýdýk deðil mi? “Kadýn kahrýndan öldü.” Bütün dünyada, bütün þehirlerde ve bütün ailelerde böyle hayýrsýz evlat tipi vardýr herhalde. Ýçimizdeki kara koyunlarla mý hesaplaþýyoruz?

Eski hesaplar derken iki kardeþin yaramazlýklarý inanýlýr cinsten deðil. Gyore itiraz etmekten kendini alamaz. “Bunu sen mi bana söylüyorsun? Canýmý çýkardýn. Küçüklüðümden beri. Örnek vermem gerekirse, yumurtalarla yaptýklarýn. Hatýrlamýyor musun? Annemiz pazardan yumurta almýþtý. Sen ise onlarý kaynatýp, tekrar yerine býraktýn. Annemiz de, kaynamýþ yumurtayý nasýl satarlar diye onlarý þikayet etti. Kadýný deli ettin.” der Gyore (Kaðan Uluca) Gero (Serdar Bakioðlu) hemen karþý saldýrýya geçer “Yeþil domatesleri kim boyadý? Kýrmýzýya... Bir gecede domateslerim olgunlaþtý diye, haykýrdý babamýz. Tüm mahalleye rezil ettin onu.” Anlaþýlan eðlenceli bir çocukluk geçirmiþ bizim iki kafadar ama artýk eðlence bitti. Þimdi savaþ, kan ve öldürme zamaný.

Gyore “Sen daha kötüydün”. Gero “Senden öðrendiðim içindir. Görgü kurallarýný bana yanlýþ öðreten kim? Geç kalýrsan, özür dileme! Bayana kapýyý açma! Yaþlýlara saygý gösterme! Ve daha neler..”. Gyore gülerek “Saftýn Gero. Hala öylesin.” Gero itiraz eder. “Küçüktüm Gyore. Sana inanýyordum. Beni kandýrdýn...” Gyore acýmasýz aðabey pozunda “Ýyi bir þey yaptým.”

Anneler babalar ve kahýrdan ölmeler faslýný geçtikten sonra sýra geliyor "beni ne kadar kýrdýn biliyor musun?" durumuna. Aslýnda ben bu iki kardeþi ironik biçimde çok þanslý görüyorum. Çünkü dünyanýn bir çok yerinde kardeþler hayatlarý boyunca bu kýrgýnlýklarýný dile getiremiyorlar bile. Bu kýrgýnlýklar ve içe atmalarla gidiyorlar mezara. Ölüme giderken bile bütün o söylenememiþ sözleri yanlarýna alýp öteki tarafa götürüyorlar. Bence asýl acý olan bu durum.

Bir de kardeþlerin ayný kýza aþýk olmasý sorunu var. Kardeþinin sevdiði kýza asýlmak, onunla birlikte olmak. Sýkýntýlý, klasik bir aþk üçgeni yaratýyor. Ve bu durum tabii ki temizlenmeli.

“Nasýl bir iþ bu. Mariya olayýný nasýl halledeceðiz?” diye sorar Gyore. “Neyi halletmemiz gerekiyor?” bilmezden gelen bir ses tonuyla yanýtlar Gero. Gyore “Söylenmemiþ þeyler var.” deyince, Gero itiraf etmek zorunda kalýr. “Sen gittiðinden beri, Mariya’yý görmedim”. “Görmedin mi?”Gyore inanmaz. “Hiçbir bilgim yok. Nerede, kiminle…” “Nasýl bir yabancýyla kaçtý?” diye sorar Gyore . “Bir Kýzýlderiliyle” diye cevaplar Gero . “Kýzýlderili mi?” þok olmuþ bir sesle sorar Geyro. Gero açýklar.“Güney Amerikalý.” “Kýzýl mýydý?” “Çok deðil. Yarý zenci.” diyerek konuya açýklýk getirir Gero. “Yarý kýzýl, yarý zenci demek” Gyore’nin sesindeki ýrkçýlýk týnýlarýný hissederiz.. Gero bu ýrkçý sohbete bir açýklýk getirir. “Daha çok kýzýl. Her iki durumda da “melez”.” Ýki kardeþ sabýka kayýtlarýna bir de “ýrkçýlýðý” eklerler. Ýster istemez sorarýz. Melez derken????

Gero ve Gyore biraz sahtekar, güvenilmez, hayta, serseri ruhlu çocuklar. Ailenin dýþýnda toplumda sýradan bireyler olarak baktýðýmýzda bu olumsuz tavýrlara bir de ýrkçýlýðý eklemek lazým. Oyunda üzerinde durulmasý gereken bir “melez” durumu var. Yani, Dukovsky burada, ari ýrk, üstün insan olma durumuna bir gönderme yapýyor.

Bunca konuþmadan sonra sýra geldi þehri gezmeye. Tam da gezilecek zamaný buldular. Boþ þehri keþfetmek için etrafa bakýnýrlarken karþýlarýna bir kumarhane çýkar. Bütün o bombalara inat ayakta kalmýþ, kötücül bir organizma gibi canlý bir kumarhane. Sürekli yanýp sönen parlak ýþýklar, anlamsýz bir neþe duygusu, saçma bir coþku, sahte bir sevinç gösterisi insanýn midesine kramplar girmesine neden oluyor.

Aslýnda savaþ boþ þehrin dýþýnda sürüp gidiyor. Ortada aldatýcý bir sessizlik var. Bu sessizliði kumarhaneden yayýlan sözde eðlenceli kumar makinelerinin çýðýrtkan sesleri bozuyor. Ölüme saatler kalmýþken bu yýkýntýlar arasýnda insan neden kumar oynamak ister ki? Sonra para kazansa ne olacak? Hayatlarý gitmiþ zaten. Üstelik kumar iþine, kazanma durumuna ciddi ciddi kendilerini kaptýrýyorlar. Savaþý unutuyorlar. Tek dertleri “kazanmak” oluyor. Bu ýsrarlý “kazanma” durumu insaný rahatsýz ediyor.

Akla istisnasýz her televizyon kanalýnda boy gösteren akla ziyan “yarýþma programlarý” geliyor. Ýnsaný kobay farelerine dönüþtüren, insanlýktan çýkaran, kazanmanýn vahþete dönüþtüðü programlar. Sürekli ýþýklarý yanýp sönen bu kumarhanenin “hayattaki tek gerçeðin kazanmak olduðunu” insanlarýn kafasýna vura vura öðreten bu yarýþma programlarýndan ne farký var? Bu kazanma, ama her þeye raðmen “ýsrarla kazanma” durumuna takýlýp kalýyoruz. Yani savaþa raðmen, yitirilen hayatlara raðmen neden insan hayatýnýn merkezine özellikle “kazanma hýrsýný” koyar ki? Bu nasýl bir anlayýþtýr?

Kumar oynarken sohbet devam eder. Gyore “Hile yapmadan oynamayý öðren.” Gero’da cevap hazýr. “Senden öðrenmemeyi öðrendim.” Utanmaz Gyore’nun özrü kabahatinden büyük “Okul nedir ki?”. Gero destekler. “Çalýþmak da öyle” Gyore “Öðrenemedin þu ruleti.” Gero “Öðrenilecek gibi deðil.” Gyore “Zaman Gero. Zaman. Her þey zamanýnda yapýlýr…”

Kumardan sýkýlýrlar. Ateþkesin bitmesine az kalmýþtýr ama Boþ Þehir’de hala biraz zamanlarý var. Gyore sorar “Þimdi ne yapýyoruz?” Gero “Tiyatroya gidelim mi?” Gyore þaþýrýr. “Tiyatroya mý?” Gero “Son kez ne zaman gittin?” Gyore itiraf eder. “Hiç gitmedim ki.” Gero oyun boyunca en olumlu cümlesini kurar. “Tiyatroya gitmen lazým.” Doðru söze ne denir? Belki tiyatronun bu iki kardeþe “iyi insan olma” konusunda biraz faydasý dokunur. Kim bilir?

Boþ Þehir oyununda en azýndan bu iki kardeþ birbirleriyle konuþuyor. Ýçlerinde söylenmemiþ sözler kalmayýncaya kadar yaralarýný kanýrtýyorlar. Sonuçta, yine birbirlerini seven iki kardeþ oluyorlar. Özlerine geri dönüyorlar ama sonra ne oluyor? Savaþmaya devam mý edecekler? Yazar bu özüne dönmüþ iki kardeþi rahat býrakacak mý?

Bu iki kardeþ “tercihlerini” nasýl kullanacak? Savaþacaklar mý? Yoksa kardeþ olarak da karþý taraf olarak da bir “barýþ” mý yapacaklar? Savaþan bir dünyaya inat, bir kafa tutuþ var bu oyunda sanki. Esastan bir baþkaldýrý. Bu savaþçýlýk oyunundan sýkýlma hali. Piyonu olduklarý oyunu terk etme durumu var sanki.

Kardeþler sonuçta birbirleriyle barýþ yapýyorlar mý? Yoksa savaþmaya devam mý? Köleler olarak efendilerinin sadýk tebaalarý olarak ölmeye devam mý?

Oyunun ana fikri aslýnda iki kelime. Geyro’nun da dediði gibi “Onurlu ol” ! Bu iki kelimeyi Kaðan, Derya Uluca çifti çok seviyor. Onlara göre, oyunun kalbi bu iki kelimede atýyor. Her þey, “onurlu olmakla” baþlýyor. Ýyi vatandaþ, iyi kardeþ, iyi evlat, iyi sevgili, iyi arkadaþ ve iyi insan olmak hep “onurlu olmakla” baþlýyor. Ýnsanýn onuru yoksa aslýnda hiçbir þeyi olmuyor.

Düþman kardeþler çarpýcý bir replikle oyuna son noktayý koyarlar

Gero “Ne yapmam lazým Gyore? Sonuma sevinmeli miyim?”
Gyore “Onurlu ol”.
Gyore “Neden seni öldürmüyorum ki…” Yani ???????

Kardeþin kardeþi öldürme fikri üzerinden bir Habil Kabil hikayesinin dünyaya nasýl yayýldýðýný görürüz. Yazar tam da bu kritik karar verme anýnda, bizi o belalý sýnýrda býrakýr. Ne yapacaksýnýz? Çekip silahý kardeþinizi vuracak mýsýnýz? Neden olmasýn? Eski hesaplarý kökten temizlersiniz. Ya da ne kadar kýzarsanýz kýzýn sonuç olarak o sizin kardeþiniz. Sizin kanýnýz, sizin canýnýz Ýçinizde hiç mi sevgi kýrýntýsý kalmadý. Hiç mi ekmeðin ucunu kýrýp ayný lokmayý paylaþmadýnýz? Boþ Þehir bizi tam da bu noktada býrakýr. Hassas bir nokta. Üstelik kardeþin kardeþi kýrdýðý bir iç savaþýn acýsý, yýkýmý kapýmýzda bütün vahþetiyle devam ederken.

Tiyatro4’ün sahneye koyduðu Boþ Þehir oyunu içimizde her an birbirini yiyen Habil ve Kabil’i ortaya çýkarýyor. Ýnsani deðerleri ön plana çýkarýp Habil’le Kabil’i dizginleyebilmek adýna oyunu en az bir defa görmek gerekiyor. Boþ Þehir önümüzdeki günlerde izleyici ile buluþacak. Ýzmir seyircisi oyunu 14 Kasým tarihinde Ýzmir Sanat’ta izleyebilecek.

Boþ Þehir Ýstanbul’da ilk defa 27 Kasým Cuma akþamý Þiþli Kent Kültür Merkezinde sergilenecek. Þiþli Belediyesine baðlý olan Kent Kültür Merkezinde gerçekleþtirilecek gösterinin davetiyeleri ücretsiz olarak yine ayný merkezden edinilebilir.

Kuþkusuz Deyan Dukovski çaðýmýzýn en önemli tiyatro yazarlarýndan biri. Belalý bir coðrafyadan geliyor. Acýnýn, kardeþ katlinin, ölümün, katliamlarýn gündelik olaylara dönüþtüðü, sýradanlaþtýðý bir dünyadan çýkan bir çýðlýk gibi yüreklerimize sesleniyor. Ýnsanlýk adýna artýk içimizde ne kaldýysa ona seslenen yazar insaný insan yapan deðerleri bir kez daha suratýmýza bir tokat gibi çarpýyor. Evet, þimdi insan olduðumuzu bir kez daha anýmsama zamaný. Boþ Þehir kapýnýzý çalýyor...







Seval Deniz Karahaliloðlu



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplum ve birey kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Franca Rame ve Dario Fo"dan Büyüklere Masallar : Japon Kuklasý
Ýçimden Çýkan Küheylan...
"Ýþi Kapmak" Ýçin Ne Kadar "Ýleri" Gidebilirsiniz? Metot Oyunu Sýnýrlarý Zorluyor!
That Face : Aynada Gördüðün "O Yüz" Kim?
Þiddet Çaðýnda, , "Þiddet Seviciliðine" Bir Güzelleme : "Barut Fýçýsý"
"Ýzmir Kukla Günlerinde", "Karþýyaka Ragýp Haykýr Sahnesinde" Baþýma Gelenler…
Franca Rame ve Dario Fo"dan "Kadýn Oyunlarý" ve Zeynep Nutku
Sumru Yavrucuk ve Bütün Umudunu Tüketmiþ "Umutlara"...
Toplumu Yutmaya Hazýrlanan "Dalga Hareketi"
Alice ve Dante'nin Ýmkansýz Birlikteliði

Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Öpülesi "Yastýk Adam" Öyküleri : Kayýp Ruhlara Masallar
Para Aðaçta Yetiþmiyor Pinokyo!
Dario Fo"dan "Bir Anarþistin Kaza Sonucu Ölümü"
Ferhan Þensoy"dan 2019 Türkiye Fotoðraflarý
Dumana Boðulan "Romeo ve Juliet"
Ben, "Çýplak Memelerini Deðil" Dansý Ýzlemeye Geldim!
Tiyatronun Yýkýmdan Önceki Son Oyun: "Peron" Siz Hayatýnýzýn Kaçýncý "Peron" Undasýnýz?
Söyleyecek Sözü Olan Oyunlar…
Genco Erkal'dan "Yaþamaya Dair "" …
Siz Hiç Modayý Takip Etmez Misiniz? Marx Þimdi Çok Moda! Takunyalý Sadaka Ýmparatorluðu Yýkýlýyor : Kapitalizm Öldü, Yaþasýn Marx!

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýbneler ve Çocuk Cesetleri [Þiir]
Komþu Çocuðu [Þiir]
Bir Bardak Soðuk Suyun Hatýrýna… [Þiir]
Ýhtiyaçtan [Þiir]
Deli mi Ne? [Þiir]
Sakýz Reçeli Seven Yare Mektuplar [Þiir]
Bir Nefes Alýp Verme Uzunluðunda… [Þiir]
Lord'umun Suskunluðunun Sebeb-i Hikmeti... [Þiir]
Pimpirikli Hanýmýn, Pimpiriklenmesinin Nedeni… [Þiir]
Yere Göðe Sýðamýyorum… [Þiir]


Seval Deniz Karahaliloðlu kimdir?

Bazý insanlar için yazmak, yemek yemek, su içmek kadar doðal bir ihtiyaçtýr. Yani benimki ihtiyaçtan. Bir vakit, hayatýmla, ne yapmak istiyorum diye sordum kendime? Cevap : Yazmak. Ýþte bu kadar basit.

Etkilendiði Yazarlar:
Etkilenmek ne derecede doðru bilemem ama beyinsel olarak beslendiðim isimler, Roland Barthes, Jorge Luis Borges, Braudel, Anais Nin, Oscar Wilde, Bernard Shaw, Umberto Eco, Atilla Ýlhan, Ýlber Ortaylý, Ünsal Oskay, Murathan Mungan,..


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.