Benim yaradýlýþýmda fevkalade olan birþey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir. - Atatürk |
|
||||||||||
|
“Yeryüzünde kim bir baþkasýnýn – hatta kendinin kalbini tanýyabilir ki?” Ford Madox Ford’un, “En Acýklý Öykü” adlý kitabýnýn konusu bu sorunun etrafýnda dönmektedir... Aþk, tutku, hýrs, gizlilik, acýmasýzlýk ve parçalanmýþlýk vardýr bu hikayede... En acýklý öykü diye baþlýk atýlmýþtýr bunca güçlü kavramý bir arada barýndýrdýðý için... Bu kitabý okurken bu soruyla karþýlaþana kadar kendi kalbimi, içinde barýndýrdýklarýný hatta baþka insanlarýn kalbini de en az benimki kadar iyi tanýdýðýmý sanýyordum... Siz hiç düþündünüz mü, kendi kalbinizi gerçekten tanýyýp bildiðinizi? Ya da baþkalarýnýnkini... Ben temiz kalpliyimdir, gerçekten sevilmeye layýk insanlarý severim, birine aþýk olduktan sonra ondan baþkasýný görmez gözüm, kalbimin sesi her zaman doðruyu söyler derken, hiç inandýnýz mý tüm bu söylediklerinizin hepsinin gerçek olduðuna? Tüm bunlarýn gerçek olmasý için kalbinizi çok iyi tanýyor olmanýz, onun barýndýrdýðý ve yapabileceði her þeyi bilmeniz gerekir... Bu baþkalarý içinde geçerli... Bensiz asla yapamaz, benden baþkasýný sevemez, ne olursa olsun benden vazgeçemez dediðiniz insanýn kalbini ne kadar tanýyorsunuz ve biliyorsunuzki onun ve kendinizin hakkýnda bu kadar kesin hükümler verebiliyorsunuz? Bundan yýllar önce, çocukluk dönemimden olgunluk dönemime geçiþ zamanlarýmda, çýlgýnlar gibi sevmeye baþladýðým bir insan için yapmadýðým fedakarlýk, çekmediðim acý ve mutsuzluk kalmadý.... En sonunda hak ettiðim sevgiyi kazandým belki, platonik olarak yaþadýðýmý bu aþk zamanla karþýlýklý bir iliþkiye dönüþtü... Onu görmediðim zamanlar yalnýzdým, beni görmediði zamanlar huzursuzdu... O kadar güveniyorduk ki birbirimize, o kadar baðlýydýk ki bu sevgiye, o kadar kesin gözüyle bakýyordukki verdiðimiz sözlere, sanki geleceðimizde yaþamlarýmýzda birbirimizden baþka hiç kimse olmayacaktý... Öylesine hesapsýz ve tarifsiz seviyordum ki, “bir daha baþkasýný sevemem” diye kesin hükümler veriyordum kendi kendime... Ondan baþka herkes önemsiz varlýklar olmuþtu benim için, gözüm ondan baþkasýný görmüyordu, o da en az benim onu sevdiðim kadar seviyordu beni, çok saðlam iplerle baðlýydý bana, aþkýma... “Ne olursa olsun, dünya dursa, kýyamet kopsa, biz birbirimizden vazgeçmeyiz” diyorduk... Ne olursa olsun, kim ne derse desin bu kalp onun için atýyor ve bundan sonra hep onun için atacak diyordum... Kalbimi tanýdýðýmý, içinde barýndýrdýklarýný bildiðimi sanýyordum o zamanlar... Onun için bunca sözler geçirmeye çalýþýyordum kendi kendime...ve gerçekten tanýdýðýmý sandýðým kalbime... Onun kalbini de çok iyi tanýdýðýmý, hislerine sonsuza dek güvendiðimi sanýyormuþum o zamanlar... Onun için inanmýþým verdiðimiz sözlere, gelecekte hayallerimizde canlandýrdýðýmýz o sonsuz birlikteliðimize... Ýnanýn bana, þimdi nerede olduðunu bile bilmiyorum... Eminim o da bilmiyordur nerede olduðumu, ne yaptýðýmý... Ýtiraf etmek gerekirse, bu eþsiz birlikteliði, bu bitmek bilmez gibi görünen sevginin düzenini ilk bozan ben oldum... Ondan baþkasýný asla sevemeyeceðine inandýðým bu kalp, hiç olmadýk bir anda, benim için ulaþýlmaz hatta imkansýz olan bir insan için çarpmaya baþladý... Her þey bir anda alt üst oldu...Kendime söz geçirebiliyordum ama kalbime asla... Artýk o vazgeçilmez dediðim sevgiyi kontrol edebiliyordum, ama kalbimin baþkasý için atmasýna engel olamýyordum... Karþýlýksýz bir aþk için yaþýyordu artýk kalbim, tutku haline dönüþtü bu ulaþýlmazlýk kalbimde... O “vazgeçmem, onsuz yapamam” dediðim insan yýllardýr tanýdýðýný sandýðý kalbimin bu ihanetine daha fazla dayanamadý ve sessizce çýktý gitti, önce yaþamýmdan, sonra artýk yeri olmadýðýný anladýðý kalbimden... Madem benim kalbim baþkalarý için çarpabiliyordu, onunki de ayný þeyi yapabilirdi... O bitmez dediðimiz sevgi bitti, o vazgeçilmez dediðim sevgili gitti... Ýkimiz de sonradan anladýk ki, suç bizde deðilmiþ, asýl suç ne zaman ne yapacaðý belli olmayan bu deðiþken, bu hep farklý arayýþlar ve eþsiz sevgiler peþinde koþan kalplerimizdeymiþ... Söylesenize, siz hiç söz geçirebiliyor musunuz her an farklý istekler içine giren, yaþamýnýzýn onun atýþýna baðlý olduðu o küçücük nesneye, kalbinize? “Benim kalbim hep seninle” dediðiniz zaman bir insanýn gözünün içine bakarak, ne kadar güveniyorsunuz o tanýdýðýnýzý sandýðýnýz kendi kalbinize? Ya da neye güveniyorsunuz da bir türlü söz geçiremediðiniz kalbinizin adýný baþkalarýna sözler veriyor, vaadlerde bulunuyorsunuz? Bir bakýþa, bir rastlantýya, beklenmedik bir anda söylenen tutku dolu sözlerle daha hýzlý atmaya baþlamýyor mu kalbiniz? “Asla baþkasýna ait olamaz, baþkasýný sevmez” dediðiniz o kalp ne kadar deðiþken istekler için, ne kadar farklý aþklar için sinyaller veriyor göðüs kafesinizin içinde, hiç düþündünüz mü? Ya baþkalarýnýn kalpleri? Çok iyi tanýdýðýnýzý söylediðiniz insanlarýn o an belkide baþka arayýþlara ihtiyaç duyan kalplerinin size olan baðlýlýðýndan ne kadar emin olabilirsinizki? Bir zamanlar sizin için atan bir kalbin artýk baþkasý için atmaya baþladýðýný fark ettiðiniz anda kendi kalbinizin sesini dinlemekten ve bu acý gerçeði kabullenmekten baþka ne gelirki elinizden? “Yeryüzünde kim bir baþkasýnýn – hatta kendinin kalbini tanýyabilir ki?” Ford Madox Ford, bu sorunun etrafýnda dönerek yazmýþtýr en acýklý öyküsünü... Çünkü bir insanýn kendi kalbini tanýyamadýðý kadar baþkalarýnýn kalbinede bir o kadar yabancý olmasý ancak “en acýklý öykü” baþlýðýyla nitelendirilebilir... Hikayesinin bir yerinde “Yoksa biz yalnýzca anlýk dürtülerimizle davranmak üzere mi yaratýlmýþýz?” diye soruyor okuyucuya... Evet, her insanýn bir kalbi vardýr, ve bu milyonlarca kalbin aradýðý hep farklý þeylerdir... Hep ayný þeyler, tek düzelik, monotonluk hem insaný sýkar, hem de kalbini... Bu yüzden bir insanýn kendini bile doðru dürüst tanýyamamasý gibi kendi kalbini, hele baþkalarýnýn kalbini tanýmasýna imkan yoktur... Çünkü sabit ve belirli olmayan hiçbir þey tanýnamaz, öðrenilemez... Belki de hepimiz yalnýzca anlýk dürtülerimizle davranmak üzere yaratýlmýþýzdýr, ama bunda ne bizim ne de baþkalarýnýn suçu var... Kendi kalbimizden emin olamadýðýmýz kadar, baþkalarýnýnkinden de þüphe duymaya baþladýðýmýz anda, anlýk dürtülerimizin isteklerine göre, yani kalplerimizin ihtiyaçlarýna göre davranmaya mahkumuz sanýrým... Kimseye kendinizi zorla sevdiremezsiniz, kimseyi de zorla sevemezsiniz... Kendi kalbinizi gerçekten tanýmak ne kadar olanaksýzsa, baþkalarýnýn kalbini tanýmakta o kadar imkansýzdýr... Bu durumda yapýlabilecek tek þey, o deðiþken kalbinizin isteklerine, arayýþlarýný hiç tereddütsüz kabul etmek ve yaþanmasý gereken ne ise onu yaþamaktýr... Dedim ya, þimdi o bir zamanlar taparcasýna sevdiðim sevgili þu anda nerede bilmiyorum... Ýstesem öðrenirim, ama kalbim beni baþka insanlara, baþka dünyalara, baþka rüyalara doðru sürüklüyor... O baþka insanlarýn kalplerini tanýmamýn imkansýz olduðunu ve onlarýn gerçekliðinden asla emin olamayacaðýmý biliyorum, ama artýk bu beni rahatsýz etmiyor... Bugüne kadar, bu soruyla karþýlaþana kadar, hep kalbimi tanýdýðýmý, hislerimin ne olduðunu çok iyi bildiðimi sanýrdým... Oysa öyle yabancýymýþým ki kalbime, artýk bana sevgiye dair sorulan sorulara dürüstçe cevap veremiyorum, çünkü her þey deðiþiyor kalbimde, gün ve gün bu dünyada her þeyin deðiþmesi gibi... Baþkalarýnýn kalbinden, duygularýndan da bir türlü emin olamadýðým için, artýk içimden inanmak gelmiyor bana söylenen o tatlý sözlere, o aþk yeminlerine... Çoðu meselede kendime güvenebiliyorum, ama kalbime gelince, her þey alt üst oluyor... An geliyor kalbimin sesini dinliyorum ve mutsuz oluyorum, an geliyor o tanýyamadýðým kalbim benim en yakýn dostum oluyor, ne kadar yabancý olsam da onun belirsiz isteklerine ve ihtiyaçlarýna, sadece onun istediði anlýk dürtülere teslim ediyorum kendimi... Bu nasýl içinden çýkýlmaz bir kaostur bilmiyorum, sanýrým her þey bu sorunun cevabýnda gizli... Yeryüzünde hiç kimse bir baþkasýnýn, hatta kendinin kalbini tanýyamaz... Belki çok acýklý ve bir o kadar acýmasýz bir gerçektir bu, ama en azýndan bizlere anlýk hislerimizle, kalbimizin bizi yönlendirdiði dürtülerle yaþamayý ve ne olursa olsun mutlu olmayý öðretir... Siz hiç düþündünüz mü, kendi kalbinizi gerçekten tanýyýp bildiðinizi? Ya da baþkalarýnýnkini... Ben temiz kalpliyimdir, gerçekten sevilmeye layýk insanlarý severim, birine aþýk olduktan sonra ondan baþkasýný görmez gözüm, kalbimin sesi her zaman doðruyu söyler derken, hiç düþündünüz mü tüm bu söylediklerinizin hepsinin gerçek olduðuna? Tüm bunlarýn gerçek olmasý için kalbinizi çok iyi tanýyor olmanýz, onun barýndýrdýðý ve yapabileceði her þeyi bilmeniz gerekir... Bu baþkalarý içinde geçerli... Bensiz asla yapamaz, benden baþkasýný sevemez, ne olursa olsun benden vazgeçemez dediðiniz insanýn kalbini ne kadar tanýyorsunuz, biliyorsunuz ki onun ve kendinizin hakkýnda bu kadar kesin hükümler verebiliyorsunuz? Þüphesiz bir çok farklý cevap verilebilir bu sorulara... Siz asýl söylesenize, yeryüzünde kim bir baþkasýnýn, hatta kendinin kalbini gerçekten tanýyabilir, inanabilir ve güvenebilir? Kaynak: “En Acýklý Öykü” Ford Madox Ford. Kabalcý Yayýnlarý 1999- Ýstanbul
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hatice Mine Bahadýr, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |