Aþkýn aldý benden beni. -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
- Ali Ekber Çiçek’ten türküler… - Çocuktum, sanýrým henüz 7 – 8 yaþlarýndayken bir gün, bahçemizde otlattýðým kuzularý akþamüzeri eve getirirken, kapýmýzýn önünde alýþýlmadýk bir kalabalýk görünce, karmaþýk duygularla heyecanlanmýþ, ürpermiþ ama eve iyice yaklaþýnca toplanan o insanlarý ürkek ve üzgün deðil de, daha çok meraklý ve þaþkýn görünce, derinden bir oh çekerek rahatlamýþtým... Sonra çoðu zaten arkadaþlarým olan köyümüzün çocuklarý nefes nefese etrafýmý kuþatarak “ Baksana, senin baban köye küçük ve acayip bir sandýk getirdi, düðmelerine basýnca içindeki insanlar hem konuþuyor hem türkü söylüyorlar vallah, inanmýyorsan git de bak” Hem çok þaþýrmýþ hem gülmüþtüm, sonra onlarýn konuþtuklarýný bitirmelerini beklemeden içeri koþmuþ ve ilk bakýþta alnýndaki iri “PHILIPS” yazýsýný keþfettiðim radyomuza bakýnca ve babamýn izniyle ibresini çevirince, ilk durakladýðým istasyonda, çocukluk hafýzama çok saðlam þekilde nakþolan, giriþte bahsettiðim anonsla karþýlaþtým… Yani “ Burasý TRT, Ankara, Ýstanbul….. radyolarý…. Þimdi Ali Ekber Çiçek’ten türküler… Dün de O’nun ölüm haberini izledim, yüreðim kanayarak ve hemen gözümde canlanan bu ilginç anýmýn seyrine dalýp gözlerim yaþararak… Erzincan’da doðmuþ, Ulular köyünde… Babasýný 39 depreminde yitirmiþ, yokluklar, mihnetler içinde, çok küçük yaþlarda boyunu ve gücünü aþan dünyanýn en zor ve çetrefil iþlerinden biriyle rençberlikle cebelleþmiþ… Sonra baðlama çalmayý öðrenmiþ… Ünlü Türk Halk Müziði türkü derlemecisi Muzaffer Sarýsözen keþfetmiþ kendisini… Bakmýþ sesinin rengi, tonu, týnýsý, nev-i þahsýna münhasýr, baðrý yanýk bir Anadolu çocuðu; TRT Ýstanbul radyosuna göndermiþ orada ses ve baðlama sanatçýsý olarak iþe almýþlar ve kýsa zamanda yýldýzý parlamýþ… Saz çalýp deyiþ okumakla da kalmamýþ, kaybolmaya yüz tutan 400’den fazla Anadolu türküsünü derleyerek, Halk müziðimize büyük bir hizmette bulunmuþ… Türk Halk Müziðinin gelmiþ-geçmiþ bu en büyük ve kudretli ustasýný çocukken o yüreðime nakþolan anonstan beri hep dobra dobra sevmiþ, rengi, tonu, týnýsý, davudiliði insaný mest eden kendinden geçiren o müstesna sesini her fýrsat bulduðumda büyük bir keyifle, ilgiyle ve huþuyla dinlemiþ, bir gün onunla müþerref olup söyleþme arzusuyla da hep bekleyedurmuþumdur… Ana neylersin, týpký zamanlarýnda yaþadýðým ama göremediðim, Cahit Külebi, Necip Fazýl, Safiye Ayla ve Barýþ Manço gibi, deðerlerimizle müþerref olamadýðým gibi, Ali Ekber Çiçek üstadýmýzý da dünya gözüyle görüp elini öpmek þerefine nail olamadým… Onun o eþsiz sesini ve harikulade yorumunu dinleyebilmek için, bir vatandaþýmýzýn o zamanýn bayaðý iri ve hacimli radyolarýndan olan pilli radyosunu çok uzak olan tarlasýna, kucaklayýp götürdüðünü daha dün önce birilerinden dinlemiþtim. Aslýnda ona duyulan sevginin bu nevi örnekleri sayýlamayacak kadar çoktur… Günümüzde de, çok deðil daha birkaç hafta evvel bilgisayarda yazýlarýmý yazdýðým esnada, çok genç birinin kulaklýðýnda taþan sesin, Ali Ekber Çiçek ustaya ait olduðunu görünce, onun yeni nesil tarafýndan da benimsenip sevildiðine kanaat getirdim… Buna raðmen, halk müziðimizin bu efsane isminin, kadri, kýymeti kendi ülkesinde yeterince bilinmemiþ, Avrupa ve ABD’de daha çok önemsenmiþ, îcra ettiði müzik büyük bir ciddiyet ve titizlikle araþtýrýlmýþ, baþta Almanya’nýn eski baþbakanlarýndan Willy Brand’ýn çaðýrýsý olmak üzere, ABD’deki çeþitli üniversitelerce konserlere davet edilip çok önemli ödüllerle taltif olunmuþtur. Hepimizin o çok sevdiðimiz ve onun þaheseri olarak nitelendirdiðimiz “ HAYDAR HAYDAR” türküsünün melodisini bir ABD etnomüzikoloji profesörü, ölçmüþ, tartmýþ, 100’ü aþkýn ses ve ton saptadýðý bu eserin seslendirilmesi için on’larca saz getirildiðini tespit ederek, tek kiþinin, tek sazla bu sesler nasýl icra ettiðini düþünmüþ – taþýnmýþ bu mucizevi olaya ve inanýlmaz bir ahenkle ve zenginlikle icra edilen bu ustalýða þapka çýkarmýþtýr. Týpký Japon mimarlarýn Mimar Sinan’ýn Selimiye Camisini görüp inceledikleri neticesi, söyledikleri “Bu insan elinden çýkan bir eser olamaz” dedikleri gibi, ABD’li profesör de “Bir insanýn elinden ve sazýndan bunca çok ses ve ahenk çýkamaz” diyerek bunun imkânsýzlýðýný dile getirmiþtir. Onunla ilgili ciddi çalýþmalardan birini de UNESCO gerçekleþtirmiþ, okuduðu türküleri, (Turkish Sofi Music-Folk Lute of Anatolia) yeni “Anadolu halk müziði geleneði” adýyla yayýmlayýp iki albüm halinde dünyanýn dört bir yanýnda, müzikseverlerin istifadesine sunmuþtur. O yetmiþ yýllýk çileli, meþakkatli ama müziðimize hizmeti ve katkýlarý açýsýndan çok verimli hayatýnda, mezhep ve parti siyasetine hiç bulaþmamýþ, bu yüzden de saygýnlýðýný hep koruyarak, hem mensubu olduðu Aleviler, hem Sünniler tarafýndan çok sevilmiþtir. O, inanç, meþrep ayýrýmý yapmadan bütün insanlarý çok seven, herkesi baðrýna basan,siyaset üstü gerçek bir Alevi ve gerçek bir Ozandý.. Týpký sadece sazýyla ve güçlü nefesiyle halkýmýzý saran, birleþtirici bir unsur olan, yüzyýlýmýzýn en büyük ozaný Aþýk Veysel Þatýroðlu gibi.. Onun ölümü hiç þüphesiz insanlýk için çok büyük bir kayýptýr. Ama o bu dünyanýn bir fena alemi olduðunu zaten biliyor ve söylüyordu… “ Vay dünya dünya fanisin dünya, Vay dünya dünya yalansýn dünya… Can ile cananý alansýn dünya Aþk ile pervane dönensin dünya” Dünyada bir karýncayý bile incitmekten kaçýndýðýna þahadet ettiðimiz, bu usta, bilge ve gönül insanýna, Yüce Allah’ýn da rahmet ve maðfiretle muamele buyurmasýný niyaz eder, halkýmýza baþsaðlýðý dilerim… Onu anlatmaya kelimelerin, cümlelerin ve sayfalarýn kifayet etmeyeceði gerçeðini hatýrlatarak, sözlerimi gene o büyük ustanýn ve THM efsanesinin manidar bir sözüyle baðlayayým: “ Ben hiçbir zaman dini de siyaseti de müziðime alet etmedim. Hiçbir insaný ayýrmadým. Bize böyle öðretildi biz böyle bildik” ALÝ EKBER ÇÝÇEK Türkiye'nin içinde bulunduðu nazik ortamdan dolayý ustalar ustasýný yad etmekte biraz gecikmiþ de olsak vefatýnýn birinci sene-i devriyesinde Merhum Ali EKBER ÇÝÇEK'E Yüce Allah'tan rahmet ve maðfiret diliyor ve Ona "Baki kubbede býraktýðý bu hoþ seda"dan dolayý minnet ve þükran duygularýmý sunuyorum...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Cafer ÞAHÝN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |