..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Herþeye imgelem karar verir. -Pascal
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Bilim Kurgu > Levent Ölçer




11 Aralýk 2009
Ufuklar: Kýrmýzý Bölge - 18  
Yeni hayat.

Levent Ölçer


Kimi yerleri biraz erotikli bir Ufuklar bölümü oldu. Hikaye kendini yazdý, ben sadece kalemi tuttum. Sürçü lisan eylediysek bu defalýk mazur görün..


:CHHB:
Canan çalar saatin yumuþak uyandýrma sesiyle yeni bir güne gözlerini açtý.

Hala bazý sabahlar eskinin alýþkanlýðý ile güne lanetler ederek ve zarif bir hanýmýn aðzýna yakýþmayacak küfürlerle yataðýndan kalksa da bu o sabahlardan deðildi. Güzel bir gecenin ardýndan gelen güzel bir sabahtý. Bir pazartesi sabahý olmasý da umurunda deðildi çünkü yeni hayatýný seviyordu..

Yeni hayat..

Eski hayatýný düþünmek bile istemiyordu. Yeni hayatýndan fazlasýyla memnundu ve çok bencilce olsa da bugünlere gelebilmek için dünyanýn ödediði bedeli hiç de pahalý bulmuyordu. Mutsuz ve en berbatý da umutsuz bir hayatý yaþarken þimdi bu yeni dünyada ve yeni hayatýnda çok mutluydu. Bunun için 9 milyar insanýn ölmüþ olmasýný düþündüðünde üzülüyordu ama kötümserlik hayatta kalanlarýn becerilerinden deðildi. Ýyimserlik öyleydi. 9 milyar insanýn ölümü dünyaya yeni bir yaþam tarzý hediye etmiþti.

Yeni yapýlan gökdelen bloklarýndan birindeki güzel bir Ýstanbul manzarasýna sahip dairesinde, Meteor öncesi dönemde lüks sayýlabilecek konforlu bir evde yaþýyordu. Bugünün dünyasýnda bu daha ilk kuruluþ günlerinde bile insana verilen deðerin iþaretleri her yerde göze hücum ediyordu doðrusu. Yeniden inþa döneminin bu zor zamanlarýnda bile Federasyon'un vatandaþlarýna saðladýðý imkanlar geleceðe dair en çýlgýn rüyalarýn bile gerçekleþeceðine dair umutlarý perçinliyordu.

Molozlar kalkýyor ve süratle inþaatlar birbirini izliyordu. Þehirlerin yaralarý iyileþtiriliyor, yeni þehirler kuruluyordu. Halkýn yaþadýðý dehþetli günlerin etkisinden bir an evvel çýkmasý için yönetimdekiler durmaksýzýn çalýþýyor ve yeni dünyayý inþa ediyordu.

Barýnak, yiyecek, içecek, giyecek, temizlik, iþ, saðlýk, adalet hep Federasyon'un her vatandaþýna ücretsiz ve kayýtsýz þartsýz saðladýðý temel haklar idi. Seçme ve ifade özgürlüðü hiç olmadýðý kadar geniþ sýnýrlara sahipti.. Halk bu yeni dönemde sokaklarda ve meydanlarda isteklerini haykýrýp kendi geleceðine nasýl bir yön çizilmesini istediðini seslendiriyordu! Bu sesler belki yüksek ve heyecanlýydý ama Buhran Yýllarýndaki gibi þiddet yoktu sokaklarda.. Sokaklar bütün bu heyecanýyla bir anarþi deðil karnaval alaný gibiydi. Çünkü bu defa liderler dinliyordu ve bu defa liderler bu seslerdeki isteklere cevap verebilmek için gecesini gündüzüne katýyordu. Bu defa halk liderine güveniyordu..

Canan bol buharlý sýcak ve uzun bir duþtan sonra, balkonundan Boðaz'ýn ýþýldayan sabah manzarasýný izlerken, bir yudum portakal suyu ile dudaklarýný ýslattý. Tadý nefisti. Canan bu yeni hayatý seviyordu. Tatlý tatlý gülümsedi.

Baþarý odaklý bir sistemin hakim olduðu bir zamanda doðmuþ, büyümüþ ve bu sistemin çöküþünü yaþamýþtý.. Hem de ne çöküþ.. Hepsi hep beraberce bu sistemin yýkýntýlarýnýn altýnda kalmýþtý. Ýnsanlarý açgözlü ve kibirli yapan canavarca bir kapitalizmin ardýndan dünya Büyük Bunalým yýllarýnda kendini parçalamýþtý.

“Teþekkürler Ruth. Teþekkürler Kovan,” diye rahatsýzca, asýk suratla mýrýldandý ve martý sesleri arasýnda bir yudum daha portakal suyu çekti. “En çok da sana teþekkürler Elmo,” derken gülümsedi Canan. Yüzü aydýnlandý. Neþelendi.

Baþarýya odaklý bir sistemden insana odaklý bir sisteme geçilmesinde çok az kiþi Baþkan Elmo Romano kadar pay sahibiydi. Elmo gün geçtikçe sayýlarý artan koca bir hayran-takipçi kitlesine sahipti ve heykellerinin dikilmesi için öneriler bile dile getiriliyordu..

Canan insan odaklý sistemin can verdiklerinden biriydi ve bu yeni dünyadaki yeni hayatýndan fazlasýyla memnundu. Asla baþarýlý bir öðrenci olamamýþtý. Ablasý gibi çalýþkan deðildi. Abisi gibi uslu ve iyi huylu da deðildi. Aslýnda ailesi için hep bir baþbelasý ve utanç kaynaðý olagelmiþti.

Nasýl olmasýndý. Canan okulda kendisi ile þiþman ve çirkin olduðu için alay eden kýz ve erkeklerle kavga ederek ilkokulu güçlükle bitirmiþti. Ortaokul senelerinde öðretmenleri onu hiç sevememiþti ve o da onlarý sevmemiþti açýkçasý. Lise yýllarý da ortaokul ve ilkokul yýllarýndan farklý deðildi. Tembel ve baþarýsýz, kavgacý, saygýsýz bir öðrenci.. Çirkin ve þiþman, sivilceli, dört gözlü bir kýz..

“Günaydýn Canan!” diye seslenen karþý dairenin balkonundaki yakýþýklý inþaat mühendisi komþusuydu. Þehri yeniden inþa eden ekipteki bu zeki ve terbiyeli adam gökdelendeki bekar hanýmlar için bir yarýþma gibiydi.

Bu komþuya bayýlýyordu Canan. Sabahlarý balkonda karþýlaþmalarýna da bayýlýyordu. Sabahlarý balkona çýkýþýnýn sebeblerinden en önemlisi zaten onunla karþýlaþmaktý.

“Günaydýn Cemil. Bu sabah erkencisin,” derken gülümsüyordu Canan. Aslýnda 5 dakika geç kalmýþtý ama olsundu..

“Aslýnda biraz geç kaldým.Uyanmakta zorlandým. Bu yeni sosyal tesislerin inþasý için çok sýký çalýþýyoruz. Bütün ekip iþini çok hevesle yapýyor ama çok da yoruluyoruz.”

“Biraz eðlenceye de vakit ayýr Cemil. Yeni bir dünyada yaþýyoruz, tadýný çýkart.” Canan bunu nasýl söyleyebildiðine þaþýrdý. Bu adamý hem istiyordu hem de üzerinde bir çekingenlik vardý. Þimdi her nasýlsa hiç planlamadan aðzýndan çok doðal biçimde dökülmüþtü bu sözler. Biraz davetkar mý kaçmýþtý yoksa..

“Evet, galiba haklýsýn. Bir yerden baþlamam gerek sanýrým. Bana yardýmcý olmaya ne dersin? Bu gece beraberce birþeyler yapalým mý? Mesela bir yemek, belki Boðaz'da bir tekne turu?”
Canan biraz davetkar kaçtýðýna emin oldu ama fazla önemsemedi. Karþýdan gelen tepki de fýrsatçýdan ziyade acemice ve çekingendi. Bu ne hoþ bir sabahtý böyle!

Canan'ýn kalbi küt küt atýyordu. Aldýðý eðitime raðmen bazen duygularýný kontrolde cidden zorlanýyordý. Aldýðý eðitim ona iþaretleri okumayý öðretmiþti ve Cemil'in kalbinin de küt küt attýðýný görmek onu biraz olsun rahatlatýyordu.

“Þey, neden olmasýn. Bu gece için önemli bir planým yok. Harika olur.” Harika mý olur! Bu MÜTHÝÞ olurdu! Evet kýzlar avucunuzu yalayýn dedi Canan. Bu raund benimdir diye içinden zafer naralarý atýyordu genç kadýn.

“Harika akþam yedi gibi seni alýrým. Senin için uygun mu?”

Nezaketin beni tatlý tatlý öldürüyor diye içi giderken sakince cevap verdi Canan, “Yedi iyi. Biraz gecikebilirim ama öyle olursa haber vermeye çalýþýrým. Biliyorsun, iþ durumu,” diye konuþtu.

“Evet biliyorum,” dedi Cemil. Canan gibi bir genç kadýnýn bu iþte olmasý, onun gibi genç kadýnlarýn bu iþlerde olmasý hala genç adamýn pek alýþamadýðý birþeydi.

“Giyinmeliyim. Bu sabah bir toplantý olacak. Biraz erken gidip ön hazýrlýklarýmý yapayým. Ýyi günler Canan. Unutma yedide,” diye gülümseyerek hatýrlattý Cemil.
“Unutmam, iyi günler,” diyerek Cemil'in arksýnda þöyle alýcý gözlerle süzerek baktý genç kadýn. Omuzlarý geniþ ve güçlüydü. Poposu sýkýydý. Üstelikte iyi eðitimli ve nazikti. Konuþmasýný da biliyordu! Bundan iyisi þamda kayýsýydý.

Canan içeri geçti ve giyinmeden önce üzerindeki sabahlýklarý ayna önünde þöyle bir soyundu.

Kendini, yeni Canan'ý seyretmeyi seviyordu Canan. Eski Canan ile aralarýnda daðlar kadar fark vardý. Aslýnda bu büyük ölçüde yanlýþtý ve aslýnda bu büyük ölçüde doðruydu. Fiziksel olarak deðiþmiþti ve hayata karþý takýndýðý bu yeni duruþ da onu eskiden beri tanýyanlarýn gözünde tamamen bambaþka biri olmuþ gibi gösteriyordu. Ama biliyordu ki asýl olan insanýn içindekiydi. Yýllar boyunca hiç deðiþmemiþti. O hala ayný Canan'dý. Deðiþen sadece dünya ve onun insanlara bakýþý-insanlarý deðerlendirme yöntemiydi.

Fiziksel deðiþim mi? Elbette büyük bir deðiþim yaþamýþtý. Artýk dört gözlü deðildi. Basit bir müdahale ile 10 saniyede gözleri kartal gözü halini almýþtý. Sivilce sorunu mu? Bir seans ve 5 dakika içinde geri gelmemek üzere kesin çözüm. Þiþmanlýk? Yeni týbbi teknikler ve ilaçlar-teþhisler ile nedenleri ortaya dökülünce þiþmanlýk gerek fiziksel gerek psikolojik olarak tedavi edilebilir ve kontrol altýnda tutulabilir bir durumdu; Canan da 90-60-90 þeklinde onu çok iyi kontrol edebiliyordu.

Ayna karþýsýnda kendisine böyle hayran ve memnun gözlerle bakarken her defasýnda aklý geçmiþe de gitmiyor da deðildi hani.. Sýradan bir santral görevlisi olarak geçen düþük maaþlý ve bol stresli ilk gençlik yýllarýndan geriye acýlarýn tortusu ve zor kazanýlmýþ kýymetli hayat tecrübeleri kalmýþtý. Yýllar ona insanlýðýn rezilliðini ve dünyanýn kötülüðünü öðretmiþti. Umutsuz, mutsuz ve bezgin, býkkýn bir dünyada yalnýz ve öfkeli bir hayatý olmuþtu. Sonra booom! Önce Buhran ve ardýndan da Meteor gelmiþti. Kovan ile savaþ ve uzaylýlar derken hayatýn yönü bir anda doksan derece deðiþmiþti.

Ayna önünde güzel, uzun, dalgalý siyah saçlarýný okþadý. Elleri pürüzsüz bronz cildinde dolanýp dolgun, yay kývrýmlý dudaklarýndan boynuna aktý. Elleri vücudunun güzel yuvarlaklarýndan süzülen su damlalarý gibi süzülüp göbeðinden aþaðýya taa en kýymetli mücevherine kadar indi.. Heyacan ve telaþla inledi..

Canan 29 yaþýndaydý ve hala bakireydi. Bu uzun zamandýr kurtulmayý istediði bir yüktü ama lanet olasýca doðru kiþiyi bir türlü bulamamýþtý.

Okul yýllarýnda bu çirkin ve þiþman kýzýn da iyi erkek arkadaþlarý olmuþtu ama onlar “arkadaþ” kalmaktan öteye geçmemiþti. Canan o zamanlar pek bir çekici olmadýðýný kendisi de kabul ediyordu ama bu ayrý bir konuydu. Sonraki yýllarda kendine daha bir çeki düzen vermiþti ama hala “sýfýr beden sýska kaltaklar” ile boy ölçüþmeyi hayal bile edemezdi. Erkekler ile çalýþtýðý iþ ortamý nedeniyle tanýþabiliyordu ama ona yaklaþanlarýn tek isteklerinin skor yapmak olduðu ya çok açýktý ya da hiçbir çekicilikleri yoktu-hatta iticiydiler.. Canan þiddetle yaþadýðý bu sorunu tanýdýðý baþka iþ arkadaþlarýnýn da yaþadýðýna tanýk olmuþtu. Bu kýzlar çevrelerindeki erkeklerden daha ince ruhlu ve daha bir okumuþ-görmüþ tiplerdi. Sadece skor peþinde koþan, sadece sekse odaklanmýþ maðara devrinden kalma erkeklerin koca sürüler halinde gezdiði bir þehirde, bu hanýmlar et restoranýnda yemeye mahkum vejeteryanlara benziyordu. Sonuç, 40 yaþýna gelip hala bakire olan okumuþ koca kýzlardý..

“Ben öyle olmak istemiyorum,” diye endiþe ile mýrýldandý Canan. Bir çocuk gibi savunmasýz hissetmiþti þimdi. Bir çocuk gibi bir köþeye sinip çöktü ve gözlerinden süzülen iki damla yaþ ile dizlerini ellerini kavuþturup çýrýlçýplak oturdu kaldý..


Ýstanbul'daki Boðaz Üssü-MZ38'de görevli Sinan Yüzbaþý güne erken baþlamýþtý. Üssün kafeteryasýnda kahvaltýyla beraber sabah gazetelerini okuyup mesajlarýný ve görev emirlerini inceliyordu. Görünüþe bakýlýrsa yine güzel bir günde yine yerin birkaç yüz metre altýndaki Kovan artýðý tünellerde iz sürecektiler. Yine birkaç öcü ve birkaç düzine köpekçek hatta bir iki tünelsolucaný ile kapýþacaktýlar. Sýradan bir gün olacaktý..

Sýradan demiþken, aslýnda bu sýradan bir güne pek benzemiyordu. Canan Teðmen hala gelmemiþti. Sabahlarý ilk gelenlerden biri olurdu Pilot Teðmen Canan. Genelde kahve faslý esnasýnda günlük haberlerden laflar ve görev planý üzerinden geçip günlük olaylardan, yeni dünyadan söz ederlerdi.

“Yüzbaþým silah yükü için hangi kitleri alalým? O bölgeden gelen raporlar çok karýþýk. Neyle karþýlaþabileceðimizi pek bilmiyorum,” diye sordu Hasan Çavuþ.
AVÝ hattýnýn ucundaki silah arkadaþýnýn görüntüsüne bakýp biran düþündü Sinan. Bu kararlarý genelde Canan verirdi. Sinan hareket adamýydý. Pilot mevzularý onu sýkýyordu. Aðzýný açýp birþey söyleyecekti ki arkadan gelen bir ses onun yerine cevap verdi.
“Cuma günkü kitlerin aynýsýný yükleyin Hasan. Çok amaçlý düþük güçlü roketler ve destek mühimmatýndan bir eþit karýþýk kit,” diye konuþan Canan'dý.
“Hanýmý duydun Çavuþ,” diye gülümsedi Sinan.
Hasan Çavuþ gülümseyerek ama ciddice cevapladý.
“Emredersiniz Komutaným.”

“Geçiktin yahu. Herþey yolunda mý?”
“Ben haným deðilim, bir Teðmenim, subayým,” diye ciddi ciddi dayýlandý Canan.

Sinan bir an öyle durdu kaldý ve sonra gülmeye baþladý. Canan'ýn omuzuna kahkahalarla dostça vurdu.
“Bir an cidden yedim yahu..”
Canan da gülüyordu.
“Tamamen þaka sayýlmazdý.”

Sinan yine bir kahkaha ile gülmeye baþladý. Sinan kahkahalarla gülmeye bayýlýrdý ve her fýrsatta kahkahalarýný koyverirdi. Hatta bazen fýrsat olmasa bile koyverirdi ki bu bazen zamansýz olduðunda çevredekilerin yüreði aðzýna gelir ve bir dolu küfüre-ters bakýþa da hedef olurdu. Sinan umursamazlýk ve beceri ile güvenilir dostuðun þeytan tüyü ile birleþmiþ haliydi. Bu sinir bozucu anlar bu yüzden arada kaynar giderdi.

“Sen ne tarafýndan kalktýn bu sabah be yaa,” diye cidden merakla ve gülümseyerek sordu Sinan.
Canan ile ve diðerleri ile arasý hep iyi olagelmiþti. Sinan sevilen bir komutan ve subaydý. Astlarý kadar üstleri ile de arasý ÇOK iyiydi. Saygý ile samimiyet kokteylini çok kendine özgü ve çok tatlý bir biçimde yapardý Sinan-hata yapmazdý. “Bir kadýn üniforma giyse bile benim gözümde hala ilk önce bir kadýndýr. Yanlýþ anlama cinsiyet ayrýmcýsý deðilim ama üniforma orada bile olsa bir haným benim gözümde zarafet ve nezaketi, güzelliði temsil eder,” bunu söylerken bir an durakladý ve etrafýna bakýndý, Demir Leydi olarak anýlan üs komutanlarý Nazlý Yarbay'ý hatýrlamýþtý. “Ýstisnalar kaideyi bozmaz.”

Canan da anlamýþtý kimi kastettiðini. Güldü. Sonra þöyle bir aklýný toparladý. Sinan ile muhabbet etmeyi severdi ve bir kýz arkadaþýymýþ gibi onunla pek çok þeyi rahatça konuþabilirdi. Sinan rütbece üstü ve komutanýydý ama ayný zamanda sýký bir sýrdaþ ve çok geyik bir iþ-silah arkadaþýydý.

“Cemil bana akþam yemeðine çýkmayý teklif etti. Bu sabah,” diye sanki biraz acemice utanarak söylemiþti. Güzel yüzü gülümseme ile aydýnlanmýþtý. Bu kýza çirkin diyenler ördeðin dönüþtüðü bu kuðuyu ve þu gülümsemeyi bir de þimdi görse kendilerini lanetlerdi..
“Ahh, seni þanslý þýllýk,” diye takýlarak cidden sevindi Sinan. Canan'ý severdi ve onun bu mühendisten hoþlandýðýný da biliyordu. Arkadaþlarýnýn mutlu olmasý onu da mutlu ediyordu. Ama iþin burada bitmediðini sezmiþti. Birþeyler vardý ve bu Canan'ý rahatsýz ediyordu.
“Sorun ne? Niye tereddüt ediyosun?”

Canan muhabbetlerinde Sinan'a erkek arkadaþlarýndan söz ederken ayrýntýlara pek girmemiþti ve þimdi de o kadar derin ayrýntýya inmeye niyeti yoktu. Bazý þeyler en yakýn arkadaþýna bile söylenmezdi. En azýndan o böyle düþünüyordu. Hele ki bir erkeðe bunu söylemeyi düþünmek karnýna aðrýlar veriyordu..

“Bak Canan, erkekler hakkýnda düþüncelerini biliyorum, iliþkilerinde pek þanslý deðilmiþsin..”

Sinan konuþurken Canan içinden, “ne iliþkisi, hepsi sadece vuruþ yapmak isteyen bir düzine hayvan ile harcanmýþ birkaç gün. Daha doðru dürüst bir öpüþmeye bile dudaðým deðmedi. Tenime yýllardýr erkek eli deðmedi.. Sen ne iliþkisinden bahsediyosun bu maðara adamlarý ile Sinan!!” diye baðýrýyordu ama dýþarýdan çok sakindi. Sadece sustu.

“..Bu hep böyle olmayacak Canan. Bak yeni bir dünya ve yeni bir hayat var artýk. Dýþarda koca bir Galaksi hatta Galaksiler olduðunu öðrendik. Daha macera yeni baþlýyor. Kurtar kendini bu karamsarlýktan. Karamsarlýk yaþamýn asla sahip olmamasý gereken bir niteliktir, Canan. Yaþamalýsýn. Çok hoþ bir hanýmsýn ve dýþarda senin gibi güzel, zarif bir hanýmýn arkadaþlýðýna gerçek deðerini verecek efendi adamlar da var. Kurtul karamsarlýðýndan, kurtul ondan.”

Canan içinden haykýrýyordu, “Yýllardýr ondan kurtulmaya çalýþýyorum! Verecek doðru adamý bulamadým! Sinan! Lanet olsun nasýl anlatacam derdimi! Kimlere gidecem! Ben ne yapcam þimdi! Cemil'in yanýna bakire gidemem! Utanýyorum! Öyle olsun istemiyorum! Böyle olsun istemiyorum! Allahým ben napcam!”

“Ben gidip kalkýþ hazýrlýklarý yapayým Sinan. Yarým saat içinde piste çýkmýþ olurum.”
Sinan gülümsedi.
“Peki Canan. Ben de takýmýn hazýrlýklarýný kontrol edeyim. Kafana takma buluruz bir çaresini. Hele þu görevi bi devirelim,”

Canan bazen Sinan'ýn da bir psiþik olup olmadýðýný merak ediyordu. Ama yok caným. Olamazdý.

Federasyon yasalarý ve uygulamalarý bu konuda çok netti. Uzun ve sorunlu dönemler sonunda evrendeki pek çok uygarlýðýn geliþtirdiði bir yöntemden söz etmiþti Tüccarlar. Tüccarlar diyordu ki çoðu medeniyette psiþikler bu yeteneklerini diðerlerinin ve kendilerinin yanlýþ anlamalara maruz kalmamasý için “gyph” taþlarý ile açýkça gösteriyordu. Farklý renklerdeki farklý özelliklerdeki psiþik güçlü gyph taþlarý telepatik güçlerin gizlice kullanýmýna karþý en önemli tedbirdi. Federasyonun bütün telepatlarý bu gyph taþlarýndan bir niþaný görülebilecek þekilde bir yüzük, bilezik, madalyon, küpe þeklinde taþýmak zorundaydý ki bu hem onlar hem de çevrelerindeki telepat olmayanlar için huzuru muhafaza eden bir önlemdi. Bu niþanlarý taþýmamanýn aðýr cezalarý ve yaptýrýmlarý vardý.

Sinan 12 kiþilik takýmýnýn donanýmýný kendisi bizzat kotrol etti. Hem elle hem bilgisayar ile bütün kontrolleri iki kez yaptýktan sonra Canan'a kalkýþ onayýný verdi.

Federasyon uzayda olduðu kadar dünya yüzeyinde de durmadan çalýþýyordu. Bu dönemde boþ geçen an yoktu. Dünya yeniden ve yeni bir anlayýþla inþa ediliyordu. Yeni dünya üzerindeki yaklaþýk 1 milyarlýk nüfus yaklaþýk 300 Þehir Bölgesinde ve daha küçük binlerce Yerleþim Bölgesinde hala inþa edilmekte olan yeni bir çaðýn yeni yaþam alanlarýnda yaþýyordu. Bu yaþam alanlarýndan baþka dünya üzerinde Doðal Yaþam Bölgeleri de çok büyük bir alana yayýlmýþ parklar gibiydi. Askeri Bölgeler ve Tarýmsal Bölgeler yanýnda Bilimsel ve Endüstriyel Bölgeler de belirlenmiþ ve inþaatlar, düzenlemeler son sürat yol alýyordu.

Dünya üzerinde bir de Kýrmýzý Bölgeler vardý. Dünya üzerinde hala Kovan vardý..

Ýþte bu Kýrmýzý Bölgeler, Kovan tehlikesi olan bölgelerdi. Kovan belki yeryüzünde çok büyük bir tehlike deðildi ama hala kirli ve tehlikeli bölgeler vardý. Kovan ciddi anlamda ve her anlamda yeraltýna inmiþti. Kalan küçük guruplar halindeki Kovan güçleri sinsilik evrimi ile saklanmaya dönük özellikler geliþtirmiþti ve Grekul gözleri bile tam anlamý ile hatasýz bir yer tespiti yapmaktan uzaktý. Kovan sadece hareket halindeyken ve sinir bozacak kadar büyük bir sapma payý ile tespit edilebiliyordu. Orada olduðu biliniyordu ama harekete geçtiðinde bile tam yer tespiti ancak sýcak temasla mümkündü.

MX-6 Foxtail tipi çok rollü muharebe aracý görüntü olarak bir melezdi. Bir Apache, bir Backhawk ve bir Chinook'u hatýrlatan hatlara sahipti. 2 Pilot ve 12 askeri tam teçhizatlarý ile rahatça taþyabilen bu uçucu sýnýrlý uzay kabiliyetine bile sahipti. Bu tür görevler için iyi bir vurucu ve destek ateþ gücü vardý. Þimdi süratle hedef bölgeye yol alan araç ve içindekiler muharebeye hazýrdý.

Dünyanýn çeþitli yerlerindeki Kovan'ýn devasa yeraltý dehlizlerinde, tüneller sisteminde Foxtail çok iyi iþ görüyordu. Kovan tünelcileri olan solucanlar cidden büyük ama cüssesine göre düþük tehlike arzeden iþçi sýnýfý ünitelerdi. Bu tünelciler hareket halindeyken güçlü sismograf sistemlerce kolayca algýlandýðýndan öncelikli hedef deðildi. Hatta pek çok temizlenmiþ bölgede bu tünel bölgeleri madencilik için faydalý altyapýyý oluþturduðu için bu solucanlarýn bazý þartlarda kontrollü olarak dolaþýmýna izin verilen bir ortam vardý.

Sinan ikinci takým komutaný olan Ali Teðmen'le klasik geyiklerinden birine dalmýþ hararetli hararetli “Star Wars'ýn Ýmparatorluk mu döver yoksa Stargate'in Kadimleri mi” konusunda atýp tutuyordu.
“.bir kere Star Wars aþmýþ Ali. Kadimler barýþçý be olum. Herifler yükselmenin derdine düþmüþ. Ascension babam Ascension.. Ýmparatorluk öyle mi? Adamlarýn Ölüm yýldýzý var. Göçertme derdindeler..”
“Abi iyi diyon da Ýmparatorluk bir Galaksiye týkýlýp kalmýþ. Kadimler Galaksiler arasýnda rahat rahat fink atýyo.. Enerji güçtür abi.. Kadimlerin güneþleri hasatlamasý bir yana ZPM'leri var, herifler hiperuzaydan güç sifonluyo..”
“Yav aliciðim bak ne güzel dedin, enerji güçtür dedin.. Ýmparatorluk Ölüm yýldýzý yapmýþ bir vuruþta kalkanlý gezegenleri bile patlatýyor.. O kalkanlar ki yüzlerce gemilik filolarýn kuþatmasýna dayanýr, bir atýþta göçüyor.. Babacýðým Ýmparatorluk savaþçý bir defa yahu.. Herifler dört günde bir Yýldýz Destroyeri üretebiliyor. Kadimlerde var mý öyle bir endüstriyel kapasite?”
Bu konuþmalarýn arasýna limon olan hep çýkardý. Bu defaki Merve Onbaþýydý.
“Star Trek ikisini de döver. Gezegen yoketmek iþ deðil. Yýldýz Federasyonu gezegen yaratan GENESIS Silahýna sahip.”
Ali hemen atýldý.
“O bi kere varolan bir gezegeni deðiþtiren bir silah. Üstelik dengesiz. Yarattýðý gezegen süratle yaþlanýp ölüyor.. Hem mesele yaratmak ise Kadimler koca bir galakside istedikleri nitelikte ekosistemler ve yaþam yaratacak ya da yok edecek Dakara Süper Silahýna sahip..”
Sinan da ekliyordu,
“Ne yaratmasý arkadaþlar, biz burda savaþýp yok etmekten söz ediyoruz yahu.. Hem Merve afedersin ama Federasyon Borglar ile zor baþa çýkýyor, onlar kim Ýmparatorluða bulaþmak kim..”
“Kadimlere hiç bulaþamazlar..” diye de hýzlýca ekledi Ali. Sinan, Ali'ye “hadi len” dercesine bi bakýþ attý.
Merve kolay pes etmezdi. Saðdan olmazsa soldan vururdu.
“Sizin Kadimleriniz kibirli ve beceriksiz aðlak bebeler. Oh oldu da Wraithler defterlerini dürdü. Ýmparatorluk da zalim ve zorba. Galaksiyi sömürüp suyunu çýkardý, sonunda belasýný buldu..”
Ýþler kýzýþýyodu.. Ali söyleyecek laf ararken Sinan çatýk kaþlarla füzeyi yolladý.
“Senin Federasyonun çok mu iyi? Kominist ülen Federasyon,”
Ali “yok deve” der gibi baktý Sinan'a. Diðerleri de güldüler, kahkahalar ve gülüþmeler oldu. Hatta Canan bile derin düþünceler içinden farkýnda olmadan dinlediði bu konuþmaya gülümsedi.
“Sinan, öyle bir attýn ki..” dedi Merve gülerken.
“Yahu ne atmasý. Siz o kadar Star Trek filminde Yýldýz Filosu ve Federasyon dýþýnda özel sektöre ait ürün gördünüz mü? Þahsa ait tek bir gemi var mýydý? Bir þirket ya da marka adýyla karþýlaþtýnýz mý? Ticaret yok, para yok, mülkiyet yok.. Eee? Bu komünizm deðil mi? Herþeyde Federasyon ve Yýldýz filosu tekeli var. Ne farký var bunun komünizmden? Özel sektörün Star Trek evreninde olmayýþý bütün Federasyon vatandaþlarýnýn Federasyonun köleleri olduðunun göstergesidir. Bu mu senin çok geliþmiþ özgür Federasyonun? Sen Ýmparatorluðu öp de baþýnýn üstüne koy yahu,” diye gülerek bitirdi Sinan.

Merve bu defa bir þey söylemek istiyordu ama söz bulamýyordu. Cidden de þöyle bir düþünüyordu da.. Federasyon komünistti yaaa, vay anasýný.. Hainler.. Özgürlük, demokrasi, kaliteli yüksek yaþam standardý diye ne güzel yutturmuþtu köleliði halkýna.. Vay hainler vay..

“Eee?” dedi Canan. “Kim kimi dövüyor sonuçta?”
“Kadimler, þüphesiz,” diye atýldý Ali.
Ayný anda Sinan da cevaplýyordu.
“Ýmparatorluk.., yav bi dakka, nasýl ya, hem de “þüphesiz”.. olum siciline not düþüreceksin bana. Ýyi subaydýr ama uyuzun tekidir diye..”

Kahkaha ve neþe ile yolaldýlar görev bölgesine kadar.

Kýrmýzý Bölge-18 olarak adlandýrýlmýþ bölge Ukrayna'nýn önemli tersane þehirlerinden biri olan Mykolayiv þehri ve çevresi idi. Daha ilk meteorlar yeryüzüne düþmeye baþladýðýnda bu bölge sýký bir bombardýmana maruz kalmýþtý ve Kovan'ýn en geniþ yayýlýmlarýndan birinin merkezi olmuþtu. Yüz binlerce sivil ve binlerce askere mezar olmuþtu bu bölge. Burada öyle geniþ ve köklü bir yayýlým söz konusuydu ki aradan geçen bunca zamanda Federasyon hala bu bölgede temizliði bitiremiyordu.

Elbette bu bölgenin kraliçesi ve prensesleri yok edilmiþ ve telepatik kontrol merkezleri ortadan kaldýrýlmýþtý ama hala yosun ve beslenme korularý mevcuttu. Yosun ve beslenme korularý çok arsýz bir yabani ot-sarmaþýk gibi süratle yayýlan pasif bir tehlike olduðundan tehdit seviyesi ilk baþlarda yanlýþ deðerlendirilmiþti. Sadece yosun ekosistemi yayan ve alt kasttan iþçi-savaþçýlar için besin sentezleyen bu korular-koloniler þu aralar Federasyonun öncelikli hedeflerindendi. Bu bölgeler yeryüzündeki alt kasttan Kovan askerlerinin yeraltýnda hala ciddi sayýlarda bulunduðunun iþareti olarak görülüyordu. Geçen günlerde bu bölgelerden Yerleþim Bölgelerine ve Askeri Bölgelere terörist tabir edilebilecek akýnlar olmuþtu. Saldýrýlarda can kayýplarýnýn ve yüksek hasarýn olmasý dikkatleri yeniden uzaydan yerküreye çevirmiþti.

KB-18 ve çevresindeki yosun yayýlýmý neredeyse 250 km çapa ulaþýyordu. Arada birkaç kilometre çapýnda kurtarýlmýþ bölgelerden delikler olsa da bu koca bölge yukarýdan bakýlýnca çok korkutucu görünüyordu. Bu bölgenin kenarlarýndaki izleme istasyonlarý ile daha geniþ alanlara yayýlýmý kontrol altýna alýnmýþtý ve dron birlikler durmaksýzýn bu sýnýrlardan içeriye akýnlar yapýyordu. Yine de Kovan süratle toparlanýyor ve daha ne olduðu anlaþýlamadan temizlemiþ bölgeleri yine yosunla kaplýyordu.

Son bir haftadýr bu bölgeye bütün civar bölgelerden destek akýyordu. KB-18'in defterinin dürülmesi için sýký bir çalýþma vardý.

Sinan eldeki son verileri inceliyor ve ekibine haftasonu ekiplerinin yaptýðý iþi özetliyor-kendi yapacaklarýný son kez anlatýyordu. Sinan iþ ruhunu giydiðinde bunu çok ciddiye alýrdý ve sonuna kadar hakkýný verirdi.

Tavþan dronlarý yerden bölgeyi akýnlarý ile karýþtýrýyor ve zayýf köpekcek temaslarýnda hep kazanan taraf oluyordu. Yüksek irtifada insansýz hava araçlarý olan Akbaba dronlarý ve insansýz Zeplinler; Zeps hava gemisi guruplarý yere destek ateþi-istihbarat akýþý saðlýyordu. Alçak irtifada uçucu Yengeç dronlarý þehir sokaklarýna kadar inmiþti. Bu dronlar þehrin bazý bölgelerinde Kromix ve Brutorian androidlerinden oluþan yer birlikleri ile beraber direnç noktalarý kurmuþtu. Bu iç kesimlerde öcülerin vurkaç akýnlarý oldukça sertti ve süratle vurup yer deðiþtirerek ciddi kayýplardan kaçýnarak baþa bela oluyordular.

Hedef bu noktada artýk þehri almaktý. Yayýlýmýn odaðýnýn þehir ve þehrin derinlerde biryerde gizli olan Kovan Sinir Merkezi olduðu bilgisi alýnmýþtý. Istihbarat eðer bu merkez yokedilirse otomaton yayýlým sergileyen Kovan mekanizmasýnýn beyinsiz kalacaðýný ve duracaðýný söylüyordu.

Yine de bunu baþarmak kolay deðildi. Cýrcýr çok etkiliydi. Cýrcýr, Kovan ECM yayýnýna verilen isim idi. Bu cýrcýr yayýnlarý yerin özellikle 50-100 metresinden derinlere ve geniþ tüneller sistemine inildiðinde çok büyük bela oluyordu. Yeraltýnda Kovan ile saklanbaç oynama fikri kimsenin hoþuna gitmiyordu doðrusu.

Genelde bu tünel harekatlarý bir tünel aðzýnýn toprak canavarlarý ve asimilatör zýpkýncýlardan arýndýrýlýp emniyete alýnmasý ardýndan bu bölgeden içeriye Foxtail ve Yengeç guruplarýnýn giriþi ile baþlardý. Tünellerde þimdiye kadar derinlere gidildikçe ciddi ölçüde köpekcek ve yarasa direniþi görülmüþtü. Toplu bir direniþ olmasa da bu yayýlmýþ direniþ hala zaman tüketiciydi. Tünel savaþçýlarý olan havada süzülen “balina” ünitelerin saldýrýlarý ve daha küçük yan tünellerden saldýran öcü pusularý da çok bunaltýcý olabiliyordu.

Ýstihbarat Kovan'ýn yeryüzünde üreme gücünün yok edildiðinden emin görünse de savaþan askerler bazen yeraltýnda biryerlerde bir Kraliçe hala yumurtlamaya devam mý ediyor diye düþünmeden edemiyordu. Istihbarat ve Bilim Subaylarý bu bitmeyen direniþi Sinir Merkezi adý verilen Kovan Kök Oluþumununa baðlýyordu. Bu oluþumun çok geliþmiþ olduðu bölgelerde, belli alt kasttan üniteleri basit larva havuzlarý yaratarak üretebilme kabiliyeti vardý. Yine de askerler arasýnda korku hikayeleri yayýlýp duruyordu.

Ortak harekatta görevli timlerden biri olan Sinan'ýn timi diðer birliklerin de yerini almasý ile harekete geçmeye hazýrdý. Askerler LiamC zýrhlarý giyiyordu, iki pilot ile iki subay da Sema2 tipi biyolojik zýrhlarýn içindeydi. Hepsi görünmezlik kiti ve ilave olarak da kýsýtlý uçuþ yeteneði veren bir sýrt çantasý sistemi olan Firefly-2(Ateþböceði) ile donanmýþtý. Ellerinde manyetik silahlar, lazer silahlarý ve enerji silahlarýnda bir cephanelik vardý. El bombasý ve yardýmcý mühimmatlarýn yanýnda hepsi yakýn kavga için moleküler hafýzalý bir Vib-kýlýcýný da standart biçimde taþýyordu. Tepeden týrnaða silahlý ve amansýzdýlar.

Mykolayiv þehri açýklarýndaki bir Rus uçakgemisi olan operasyon Komuta Merkezi ; Mykolayiv-1 yeþil ýþýðý verdiðinde bütün harekat birlikleri bildirilmiþ görev bölgelerine hedef bilgileri ile harekete geçti.

“Mykolayiv-1 bildiriyor. Operasyon baþlasýn. Tekrar ediyorum Operasyon baþlasýn. Hepinize iyi þanþlar silah arkadaþlarým. Tek parça geri dönün. Votkalar benden.”

“Anlaþýldý, Mykolayiv-1, Hava gurubu yolda.”
“Kara gurubu yolda. Teþekkürler Mykolayiv-1”
“Mykolayiv-1, Destek Gurubu pozisyonunu aldý. Tamam.”
“Dron Komuta Merkezinde bütün ýþýklar yeþil. Ýlerliyoruz Mykolayiv-1. Tamam.”

“Gidelim Canan,” diyerek oyunun kendi paylarýna düþen bölümünü de baþlattý Sinan.
“Gidiyoruz, sýký durun hanýmlar,”

Foxtail süratle yükseklerden dalþa geçmiþti. Mykolayiv-1'in bilgisayarlarý ortak istihbarat verilerini birleþtirerek en güncel hedef listelerini oluþturmuþ ve bunlarý operasyonda görevli vurucu unsurlara uygun biçimde paylaþtýrmýþtý. Canan kendi payýna düþen hedeflere dönmüþ nokta atýþlarýna baþlamýþtý.

Canan pilot bilgisayarý ile kendi zýrh bilgisayarý aracýlýðý ile birleþmiþti. Vücudundaki implantlar ve nanorobotlar geliþmiþ SEMA zýrhýnýn da desteði ile Pilotlara üstün yetenekler kazandýrýyordu. Artýk bu yeni nesil pilotlar Kovan öncesi dönemde bir pilotun yapmayý hayal bile edemeyeceði þeylerin hepsini kolaylýkla ve akýl almaz bir hýzla yapabiliyordu.

Foxtail Kovan artýðý binalarýn ve þehirden arta kalanlarýn enkazlarýndan oluþan bir sahnede kendine ait görev bölgesinde kol geziyordu. Canan, tarayýcýlarda kýsa süreli görülen bütün izleri okumak ve tecrübeleri ile deðerlendirmek konusunda çok iyiydi. Kýsa sürede çok usta bir pilot olmuþ ve üstlerinin güvenini kazanmýþtý. Burada bu güvenin boþ yere olmadýðýný ispatlýyordu.

Öcüler ile çok sayýdaki köpekcek sürüleri enkazlardan ve moloz yýðýnlarýnýn arasýnda gizlenmiþ tünel aðýzlarýndan dýþarý çýkýp vurkaç taktiði ile saldýrýyordu. Vurabiliyordular ama her seferinde daha azý kaçabiliyordu. Foxtail sürüleri havadan destek verirken yerden androidler ve zýrhlý birlikler adým adým içerilere giriyordu.

Bir saatin sonunda topçu ateþi ile hem sahilden hem de iç kesimlerdeki bir direnç noktasýndan þehir içine iki koridor açýlmýþtý. Koridorlar süratle güvenlik altýna alýnýrken hedef bölgeye daha çok asker ve portatif tabya üniteleri indiriliyordu.

Köpekcek sürüleri kalabalýk geziyordu ve kuyruklarýnýn ucundaki zayýf bir “plazma tabancasý” dengi silahlarý ile artýk daha bir sinir bozucuydular. Bu silahý hareket ederken çok isabetli kullanamadýklarýndan genelde durarak ateþ eden dalgalar halinde ilerliyordular-yavaþlýyordular. Ama hala belaydýlar ve çok dikkatli olunmaz ise kýsa sürede saflarda ciddi kayýp yaþanabilirdi. Neyse ki dronlara ve android birliklerine komuta eden Dron Komutanlýðý'ndakiler iþinin ustasýydý. Bu genç subaylarýn komuta ettiði robot birlikler askerlerin üzerine binen düþman yükünü çok ciddi ölçüde azaltýyordu.

Canan bir tur daha attý. Kendi bölgesindeki köpekcek guruplarý üzerine yaðmur gibi yaðdýrdýðý amansýz pulse saldýrýndan sonra þimdi burasý sessizleþmiþti.

Sokak aralarýndan birinde tünele doðru koþan iki öcü gördü. Bunlar sýrtlarýnda kocaman uçakavar silahlarý olan mormýzrak taþýyýcýlarýydý. Pilot daha bakarken hedef bilgisayarý ikisini de hedef almýþtý ve “Ateþ”emri düþünce ile verildiði anda Spear tareti ateþ etti. Ýki pulse vuruþuyla, nokta atýþý ile yarým saniyede iki öcü de parçalanmýþtý. Canan uyarýya döndü! Arkasýndan enerji parlamalarý geliyordu. Bunlar mormýzraktan çok daha güçlüydü!!

Ayný anda bütün Foxtail birlikleri üzerine bu saldýrý baþlamýþtý. Þehir içindeki çeþitli noktalardan bir anda bir ayaklanma olmuþtu ve uyku durumundaki yüze yakýn topçu böceði saklandýklarý deliklerden çýkmýþtý. Gökyüzü mor ýþýltýlý koca yýkým mýzraklarý ile dolmuþtu.

Canan “Aðýr Çekim Sistemi” sayesinde ilk þaþkýnlýðýný kýsa sürede atlatmýþtý. Aðýr Çekim, hýzlandýrýlmýþ-desteklenmiþ bilgisayarlý duyu ve muhakeme yeteneðinin insana yaþattýðý bir olaydý. Acil durumlarda ve pilot istediðinde bu sistem devreye girerdi. Bu sistem pilot için adeta zamaný aðýr çekime yavaþlatýr ve karar-tepki verme aþamasýnda avantaj saðlardý.

Foxtail'in kalkaný bu vuruþlardan birkaç düzinesini kolayca durduracak güçte bile olsa "Vurulmamak" Federasyon savaþ doktrininin önemli bir maddesiydi. Foxtail süratle pilotuna itaat etti ve Kovan enkaz tepelerinden birinin arkasýna doðru hýzlý bir yayla kaçtý. Burada daha fazla topçu vardý.

Canan az önce kendisine saldýran topçu üzerine hala kilitliydi. Bir füzeyi ona salladý. Füze önce ileri fýrladý sonra süratle döndü, enkaz tepeciðinin üzerinden aþýp hedefini tepesinden vurdu. Canan ayný anda sekiz baþka hedef üzerinde daha kilide sahipti. Bunlardan ona en yakýn dört tanesine atýþ yaparken diðer dört tanesine baþka bir Foxtail'den atýþ yapýldýðýndan emir ertelenmiþti. Sekiz topçu da füzelerle buluþmak üzereydi..

Öcülerden kalabalýk bir gurup da sahaya çýkmýþtý ve asýl þimdi kavga baþlamýþtý. Öcülerle beraber sahaya az sayýda “balina” da çýkmýþtý. Bunlar Foxtailden biraz daha büyük Kovan saldýrý destek ve muhafýz gücüydü. Asýl görevlerinin tünellerin içinde devriye gezmek olduðu biliniyordu ama burada olduðu gibi nadiren de olsa dýþarýya çýktýklarý oluyordu. Bu balinalar havada hiç de hantal ya da yavaþ sayýlmazdý ve vuruþlarý da can yakýcý olabiliyordu. Bu yüzden ilk öncelik bir anda balinalara kaydý.

Balinalar süratle ve hantal görünüþlerinen beklenmeyecek çabuk-akýcý manevralarla Foxtailler ile kapýþýyordu. Havadaki kavga mor ve mavi ýþýltýlarla bir renk cümbüþü, bir dans gösterisi gibiydi.. Daha birkaç dakika geçmiþti ki hem öcü hem de balina guruplarý süratle ayrýlýyor yan tünellerin iyi gizlenmiþ sinsi giriþlerine doðru kaçýyordu!

Yarým saat sonra iyice saðlamlaþtýrýlmýþ bir direnç noktasý hem yüzeyden hem de yeraltýndan gelecek ciddi bir saldýrýyý durduracak bir kuvvete çýkartýlmýþtý. Þimdi sýra içeriye girip deliðin içini temizlemekteydi.

“Mykolayiv-1, Temizlikçiler için yeþil ýþýk. Yeþil ýþýk. Gidin, gidin, gidin!”
“Anlaþýldý Mykoyaviv-1. Temizlikçiler içeri giriyor.”

Foxtail takýmlarý þimdi av görevi ile içeri giriyordu.

Canan, kendi AVÝ sistemleri ile operasyonun gidiþini belli ölçüde izleyebilen kendi yolcularýna seslendi.
“Sýranýz geliyor hanýmlar. Sýký durun.”
“Biz hazýrýz. Haydi, bitirelim þu iþi. Akþama bir tiyatro biletim var. Yanmasýný istemiyorum. Geç kalmayalým.”
“Sen tiyatroya mý gidiyon?! Anaaa! Sen baya bi entelsin be Komutaným.”
Sinan sadece gülümsedi Ali'nin tepkisine.
“Hangi oyuna gidiyorsun merak ettim Komutaným?” diye soran Merve'ydi. Yüzünde hain bir gülümseme vardý. Bir tahmini vardý doðrusu..
Sinan gayet ciddice ve bozuntuya vermeden cevapladý.
“Bir Sarýþýnýn Seks Anýlarý. Eleþtiriler çok iyi. Kapalý giþe oynuyormuþ. Saðlam bir komedi olduðunu söylüyorlar.”
“Ayný zamanda baþrol oyuncusunun taþbebek gibi bir vücudu olduðunu da söylüyorlar..” diye ekledi Merve.
“Sanat için soyunmak yanlýþ birþey deðildir Merve, bu.. sanat.” diye hala bozuntuya vermeden ve hala ciddice konuþuyordu Sinan.

Bir an kýsa bir sessizlik olmuþtu sonra Ali sordu.
“Bana da bi bilet buluruz dimi komutaným?”

Ciddiyet buraya kadardý. Koca bir kahkaha ile hepsi katýla katýla gülüyordu..

Canan diðer Foxtail'lerin peþinde ilerliyordu ve kahkahasýný dindirmeye çalýþýyordu. Ýyi ki bilgisayar bu mereti kendi baþýna uçurup savaþtýrabilecek kadar yetenekliydi yoksa bu kahkahalarla bu tünele bindirmesi iþten deðildi.

Foxtail sürüsü yumuþak bir eðime sahip iniþ ve bir iki dönüþün sonunda yaklaþýk 70 metre yeraltýndaydý ve bir þaft bölgesine çýkmýþtý. Yaklaþýk 100 metre çapa ulaþan ve dibi de 300 metre civarýnda okunan koca bir kuyuydu burasý!

Þaftlar belirsiz sayýda katlardaki deðiþik yönlere açýlan tünelleri birbirine baðlayan koca baca boþluklar idi ve duvarlarda týrmanma yollarý ile yer yer karþýdan karþýya köprüler de uzuyordu. Bütün Kovan üsleri gibi burasý da yeþil yeþil uðursuzca ýþýldyor ve ürkütücü gölgelerle örtünüyordu. Duvarlar ve herþeyin üzeri bir bitkinin mikroskop altýndaki damarlý-duvarlý yapýsýný hatýrlatýr bir dokuya sahipti ve büyük bölümü de canlýydý. Burasý yaþayan bir yeraltý havzasýydý.

Foxtail'ler lider Tilkinin bilgisayarýnýn paylaþtýrýdýðý yönlere doðru dönüþe baþlayacaðý sýrada ilk dalga saldýrý da üzerlerine biniyordu. Bunlar yine topçulardý.

Tilkiler aðýr çekimin de desteði ile süratle ayrýlmýþ ve manevralarýný yaparken nokta atýþlarý ile bu saldýrya karþýlýk vermeye baþlamýþtý. Koca kuyunun içinde ýþýklar oradan oraya uçuþup renk ve moloz patlamalarý saçýlýrken görüntü ateþ böceklerinin kavanoz içindeki dansýný andýrýyordu. Pilotlarýn tepkileri süratli ve yerindeydi, atýþlarý da hiç ýskalamamýþtý. Baskýn bir dakika bile sürmeden daðýtýlmýþtý ve þimdi bütün tilkiler asýl görevlerinin peþinde derinlere ilerliyordu.

Tilkilerin kalkanlarý hala çok iyi durumdaydý ve kendini de iyi bir hýzla þarj ediyordu.

On dakikanýn sonunda cýrcýr etkisine karþý iki hatta üçüncü aktarma þamandýralarý atýlmýþtý ve arayýþ sürüyordu. Derinlik, eðimli tünellerin ve tünellerin uçlarýndaki yeni þaftlarýn sonunda kimi guruplar için 1500 metreye ve hatta daha derinlere inmiþti.

Canan yanýndaki diðer yedi Tilki ile ilk þafttan sonra iki þaft ile daha karþýlaþmýþtý ve derinlere inip yayýlan arayýþlarý sonunda þimdi gurup ayrýlmýþtý. Þimdi hepsi yalnýzdý. Burasý ürkütücüydü.

Ýlk kez bir Kovan tüneline inmiyordu; bu ayýn ilk haftasýnda bile en azýndan 6 tünele girmiþti. Bazen bir günde üç bölgeye gönderiliyordular. Þu aralar dünya yeraltýna aðýrlýk veriyordu. Buna da alýþmýþtýlar. Ama hala alýþamamýþtýlar. Canan, Meteor'u ve ilk Kovan Savaþlarýný gören nesiller vaktini doldurup ahirete intikal etmeden dünyanýn bu yeni çaða gerçekten ayak uydurabileceðine hala inanmýyordu. Bu bir devrimdi. Dünya bir devrimi yaþamýþtý. Eski insanlar devrim yapýp yeni bir dünya kuramazdý. Gençler devrim yapabilirdi. Zorla yaþadýklarý bu dünya hoþlarýna gitse ve hep hayal ettikleri pek çok þeye sahip olsalar da hala buraya yabancýlýk duyuyordular. Hatýralar güçlüydü..

Ürkütücü tünellerin karanlýðý bir sürü kederli ve acýlý düþünceyi belki de hepsinin aklýna geri getirmiþti. Bu tünellerin insan ruhu üzerinde can sýkýcý etkileri bitmek bilmiyordu.
“Sýcaklýk bu bölgede artýyor. 70 derece, ilk okumalar. Bu derinlik için fazla yüksek,” diyerek herkesin aklýna serin bir rüzgar gibi ferahlýk getirdi Sinan.

Sinan gülümsüyordu gizlice. Miðferi savaþ konumunda gözlüklerini karartmýþtý ve sesi de onu ele vermiyordu. Bu takým yetenekliydi ve iyi eðitilmiþti. Gerek Meteor döneminde gerekse Kovan ile ilk çatýþmalarda savaþmýþ kiþilerden oluþuyordu. Sivil kökenlilerin bile ciddi bir çatýþma tecrübesi vardý. Yine de her askerin Kovan ile çarpýþýrken üzerine binen o karanlýk aðýrlýðý onlar da hissediyordu. Sinan gülümsüyordu çünkü bu anlamadýðý birþeydi. Þaþýrtýcý biçimde Kovan onu ürkütmüyordu. Elbette korkunç yanlarý vardý, silahlarý ve öldürme biçimleri çok kirliydi.. Ama bir mermi yarasýnýn da insaný saatlerce acý içinde inletip, kan revan içinde pis biçimde öldürdüðüne þahit olmuþtu. Kovan'dan bir mermiden korktuðundan fazla korkmuyordu ve ona karþý Buhran yýllarýnda mermi sýktýðý pisliklere beslediðinden daha fazla nefret beslemiyordu. Birliðin psikolog danýþmaný bunu çok ilginç bulmuþtu ve uzun saatlerce bu konuda konuþmuþtular. Sonunda çok güzel ve çekici bir haným olan psikolog, Sinan'ýn saðlýklý, cesur ve iyi bir asker olduðuna dair inancýný raporunda yazmýþtý. Rapora imzasýný atarken hala Sinan'ýn bornozu üzerindeydi..

Foxtail'in tarayýcýlarý yakýn bölgelerdeki ýsý akýntýlarýný haritalamaya baþlamýþtý ve az sonra Tilki bu akýntýlarýn kaynaðýna yönelmiþti.

“Misafirler var. Tünelbalinasý ve yarasalar. Savunma önlemleri çalýþýyor,” diyerek bilgilendirdi yardýmcý Pilot olan Yekta Teðmen.
“Atýþ yuvalarýna,” diyerek timine emri verdi Sinan. Timdeki 12 askerin hepsi koltuklarýndan kalktý ve Tilkinin yan tarafýndaki atýþ oluklarýný açýp silahlarýnýn namlularýný aracýn dýþýna doðru uzattý. Oluklar silahlara göre yeniden þekillenip esnek ama sýzdýrmaz biçimde yeniden kapandý. Silahlarýn ucundaki ve araç üzerindeki sensörler her askere silahýný hedefleyebilmesi için gerekli olan bilgiyi aktarýyordu. Askerler ilk yarasanýn menzile girmesi ile ateþe baþlamýþtý!

Tünel sisteminin bu standart tünelleri yaklaþýk 25-30 metre çapýnda mükemmele yakýn tüplerdi. Tilki hedef noktaya ilerlerken sensörlerin çizdiði rotada bir yýlan gibi kývrýlýyor, yükseliyor, dalýyor ve dönüyordu. Peþindeki gurup da onu aynen izliyordu. Her dönüþ ve kývrýmda daha fazla yarasa peþine takýlýyordu. Ýki balinayý vurmuþtular ama þimdi üç tanesi daha peþlerindeydi.

“Octopuss füzelerinin sonuna geliyorum. Bunlarý pulse silahlarýyla bitirelim Yekta.”
“Anlaþýldý Canan. Top komutasýný alýyorum.”
“Zakir, Hasan! Sizin EP2'leri balinalara hedefleyin!”
“Anlaþýldý Komutaným.”
“Oldu bil Komutaným.”

Ýki askerin aðýr destek silahlarý sert vuruþ ayarýna getirilmiþti ve þimdi hedefleri balinalardý. Balinalar 30 saniye kadar debelenir gibi oldular. Manevra yapmaya ya da geriye kayýp sýyrýlmaya çalýþtýlar ama bir türlü olmadý. Üzerlerine yaðan isabetli atýþlarýn sonunda balinalar düþüyor ve yarasalar da süratle tükeniyordu.

Ürkütcü yeþil ýþýltýlarla gölgelenen dipsiz tünel labirentinde hedef bölge olan koca bir þafta geldiklerinde peþlerinde takipçi kalmamýþtý.

Bu koca þaft çok derinlere iniyordu ve burada ýsý daha da yüksekti. Ama asýl ýsý kaynaðý þaftýn dibinden deðil ortalarda bir yerdeki iç kesimlerdeydi. Tilki þaftýn içinde o derinliðe yavaþ yavaþ ve parmaklar tetikte alçalýrken adeta nefesler tutuluyordu.

Taramalar bu yüksek ýsýlý bölgeye giden küçük tünelleri gösteriyordu ki bu tüneller ancak iki üç metre çapýndaydý. Tilki için bu çok dar bir delikti.

“Sizin sýranýz. Dikkatli olun hanmlar,” diye konuþtu Canan.
“Oluruz. Hadi millet dýþarý çýkýyoruz.”

Sinan açýlan arka kapaktan dýþarýya, karþýdaki tünel aðzýna 5 metrelik bir sýçrama yaptý. Bütün zýrhlarýn güç emniyet kilitleri açýlmýþtý. Araç içinde ve zýrhsýz insanlarýn bulunduðu bölgelerde bütün askeri zýrh sistemlerinin güçleri kýsýtlanýrdý. Muharebe alanýnda komutanlarýn asker zýrhlarý üzerindeki yetkileri ile bu kilitler duruma göre farklý seviyelere ayarlanýrdý. Sinan burada bütün zýrhlarý tam güç seviyesine çýkarmýþtý.
“Zýrhlar tam güçte. Bilginiz olsun. Þakalaþacaksanýz dikkatli olun,”derken gülüyordu Sinan.
“Anlaþýldý.”
“Tamam patron.”

On ikisi birden tünelin içlerine doðru ilerlerken Canan aracýn hayalet sistemini çalýþtýrdý ve tünel aðzý olmayan bir aralýða çekilip sinirli bir bekleyiþe baþladý. Bu iþin en zor yaný çocuklarý indirdikten sonra hepsinin sað salim dönüþünü beklemekti.

15 dakika kadar sonra Sinan ve ekibi sinsi ilerlemelerinin sonunda kaynaða epey yaklaþmýþtý. Hala arada iyi bir mesafe ve kalýn görüþ engelleri vardý ama çok yaklaþtýklarýný bütün tarayýcýlarda okuyabiliyordular.

“Tilki 21, bütün Tilkiler ciddi direniþ ile karþýlaþtý. Baþýmýzý kaþýyacak durumumuz yok. Durumunuz nedir?” diye soran Tilki lideriydi.

“Yüzbaþý Sinan konuþuyor. Yeþil-10 direniþ. Yol açýk. Tim yerde. Kuþ pelerinle bekliyor. Zayýf direniþli bir küçük tüneldeyiz ama bu aldatýcý olmalý. Onu bulduk. Tarayýcýlar çok yoðun cýrcýr ve psi partikül kaynaðý gösteriyor.”
“Dikkatli olun Tilki 21. Mümkün olduðunca çabuk o yana geleceðiz. Beladan uzak durun.”

Tam da bela lafý geçmiþken bela geliyordu. Tilki 21'in þamandýralarýndan en azýndan ikisi yokedilmiþti. Baðlantý kopmuþtu.

Bu iyiye iþaret deðildi. Sinan bela kokusunu çoktan almýþtý ve adamlarý ile Foxtail'e dönmek üzere koþuyordu.

Derken kýyamet koptu!

“Yakýn durun! Siper alýn!” diye baðýrýyordu Sinan'ýn sesi. Gurup tünellerde yürüdüðü bütün yolu geriye koþmaya çalýþýyordu ama hem önden hem arkadan hem de yanlardan bir sürü köpekcek ve öcü karþýlarýna çýkýyordu!

Timin lazer tüfekleri ve manyetik silahlarý seri atýþta ýskalamadan ölüm kusuyordu. Pulse silahlarý kalabalýk düþman bloklarýný kýrýp daðýtýyordu ama bir saniye geçmeden o boþluk yeniden dolduruluyordu.

“Gelirken sinsice geçtiðimiz o küçük boþ havzaya ulaþmalýyýz Ali! Tünel orada dar ve yan yollar yok. Yüz metre daha dayanalým! Bastýr.”
“O havzanýn boþ olduðuna emin miyiz patron!?”
“Aðzýný hayra aç be olum!”
Ali kendine koca bir küfür savurdu ve arkalarýda kalan tünele bir terragren el bombasý fýrlattý. El bombasý patlamadý. Bu bombalar arazi þeklini deðiþtirmeye programlý kristal tabanlý bir silah teknolojisiydi. Tünel aðzý bir anda granitten sert bir kaya bloðu ile kapanmýþtý. Bu bombalardan birkaç tane daha arkalarýna atýldý ve sonunda uzun tünele ulaþtýlar.

“Yavaþlatmak için birkaç bariyer daha kurun.”
“Anlaþýldý.”

Arkalarýndan gelenlere karþý zaman kazanmýþtýlar belki ama bu havzanýn diðer giriþinden; Foxtail ile aralarýndaki yoldan gelenler de arkalarýndaki güruhtan az deðildi!

Bunlar olurken Canan da boþ oturmuyordu. Baðlantý koptuktan sonra haberleþme için üç pinpoeen dronunu sinsi modda geri göndermiþti. Daha bir dakika dolmadan Canan'ýn tepesinde yirmiye yakýn balina vardý ve bu þaftýn içi bir ölüm dansýyla yýkýlýyordu!

Tilki ve pilotlarý üzerlerine yaðan plazma ve þimþek saldýrýlarýna topçu böceklerin mýzraklarýnýn da katýlmasý ile boðulma noktasýna yaklaþýyordu. Foxtail kalkaný ciddi bir sopa yiyordu. Burada çok sert bir direniþ vardý ve ýskalamadan indirdikleri her bir böcek için yenisi geliyordu. Canan tünel aðýzlarýný öncelikle hedef almaya baþladýðýnda buradaki gidiþ dramatik biçimde deðiþmeye baþladý. Koca kuyunun içindeki düþman sayýsý þimdi süratle düþüyordu.

Canan timin de baþýnýn belada olduðunu biliyordu ama önceliði kendi kavgasýna verip onlarýn konuþmalarýný büyük ölçüde kulak arkasý ediyordu. Buradan sað çýkamazsa time faydasý olmazdý ve kalkanýn güç seviyesinin düþme hýzý onu cidden endiþelendirmiþti. O lanet Öcülerden bir gurubun sýrtlarýndan taþýdýklarý kova bir dikiti andýran misil cidden çok sert vuruyordu. Ýlk iki isabetten sonra Canan bütün diðer saldýrýlarý býrakýp sadece bu guruptan kaçmaya-bunlarý vurmaya vermiþti kendini.

Timin üzerine yaðan öcü ve köpekcek yaðmurunun sonu yoktu. Köpekcekler dalga dalga ilerliyordu ve kuyruklarýndan saðanak halinde plazma yaðýyordu. Öcülerin havza içindeki Kovan yapýlanmasýný siper alarak yayýlmýþ ilerleyiþi de bu guruplara iyi bir koruma ateþi veriyordu..

Timin kalkanlarý bu saldýrý karþýsýnda süratle düþüyordu. Teke tekte bu kalkanlar öcü ve köpekçeklerden bir düzinesine kahkahalarla gülerdi ama burada Kovan sayý üstünlüðü tek kelimeyle eziciydi.

Sayý üstünlüðüne az sonra tepedeki bir koca geçitten gelen silahlý iki nakliye böceðinin de katýlmasý ile iþin rengi tamamen kararmýþtý.

Canan elindeki iþi bitirdiðinde koca bir küfür savurdu. Haritalarý kontrol etti ama timine ulaþabileceði bir yol yoktu. Önündeki minicik tünele bu araçla giremezse oraya yaya gitmesi çok þeyi deðiþtirmezdi. Sandodrome ünitesini kullanmayý aklýna getirdiðinde buna zamanlarý olup olmadýðýný gerçekten bilemedi ama hemen harekete geçti.

Sandodrome tünel açýcý bir üniteydi. Küre þeklindeki bu alet Grekul teknolojisi ve Tüccar malzemeleri ile yapýlmýþtý. Çok deðiþik boyutlarda üretimine baþlanmýþ bu ünite mükemmel bir tünel kazýcýydý. Burada Tilki'deki ünite aslýnda insan boyutlarýnda tünel açmak için tasarlanmýþ yuvarlak, yarým metre çaðýnda bir teknoloji harikasýydý.. Bu harika yeterli olmalýydý!

Sandodrome havada süratle süzülerek tünel aðzýna yöneldi ve istenen boyutta bi tünel oluþturmak için mevcut tüneli geniþletmeye baþladý. Parlak beyaz ve yedi renkte yanar döner ýþýldayan ýþýnlarla duvarlarý þekillendirmeye baþlayan sandodrome, Canan'ýn tahmininden daha hýzlý yol alýyordu ama hala dakikalar saatler gibi geliyordu!

Sinan, Merve'nin saðlýk bilgisayarýnýn “panik” alarmýný turuncuya çýkardýðýný görüyordu. Kýrmýzý sýnýrýna yaklaþýyordu! Timin yarýsýndan çoðunda da panik seviyesi sarýnýn üstüne doðru kayýyordu. Sinan kendisi hala çok rahat bir yeþil seviyesindeydi. Hemen gerekli önlemleri aldý ve adamlarý paniðe kapýlacak olursa zýrhlarýna el koymasýna imkan verecek komuta prosedürüne emirlerini yükledi. DEF-3 numaralý emir panik durumunda bütün zýrhlarýn bilgisayarý tarafýndan iþleme konacaktý. Askerler normalde bu emri kendi güvenlik kodlarý ile geçersiz kýlabilirdi ama bu emri geçersiz kýlabilecek kadar panikten çýkmýþ birisi zaten zýrhýný kullanmaya muktedir demekti..

Nakliyeciler belki süratli ve silahlýydý ama hala manevrada yetersizdiler, üstelik hedefleme sistemleri de o kadar iyi deðildi. Diðer ünitelerden ve Kovan aðýr kara ünitelerinden yoksun olan bu havzada hareket üstünlüðü hala Tilki timindeydi.
Sinan havzanýn içlerindeki karadan ulaþým için kýsýtlý yaklaþma istikametine sahip bir bölgeyi iþaret etti. Tim uçuþ çantalarýnýn kabiliyetini kullanarak dans eden serçeler misali-hedeflenmelerini zorlaþtýran bir uçuþla hedef bölgeye uçtu-kondu.

Kovan'dan kaçýþ yoktu artýk. EP2'ler silahlý nakliyelerin üzerine tam güç saldýrýyordu ama onlarýn enerjileri de sýnýra dayanýyordu. Öte yandan üzerlerine binen saldýrý yükü de her an artýyordu. Merve öfke ile kudurmuþ bir panik hali ile mevzisinden fýrlayýp ortaya çýktýðýnda panik ikazý kýrmýzýydý ve ayný saniye içinde süratle zýrh komutasý Sinan'ýn emirlerini uygulayan bilgisayara geçmiþti.

Timin direniþi artýk son dayanma noktasýndaydý.

Bir ýþýk koca havza maðaranýn yeþil gölgeli öte ucunda parladýðýnda çok azý buna dikkat edebildi.

Foxtail'in sakladýðý son füzelerinden ikisi iki nakliyeciyi havada parçaladýðýnda yerde coþkulu sevinç nidalarý haykýrýlýyordu. Yine de kavga daha bitmemiþti.
Ayný anlarda maðaraya beþ kadar balina ve on kadar öcü gurubu daha giriyordu. Bu öcülerin sýrtýnda koca dikitler vardý..

Canan, ikaz lambalarýný görür görmez aðýr çekimde saldýrýlarýný gönderdi. Öcü guruplarýna son 3 füzesini attý ve sonra pulse toplarýnýn atýþý baþladý. Aðýr çekime raðmen bu guruplarý, attýklarý misilleri ve balinalarý hep birden vuramazdý. Vuramadý da. Öcülerin tamamýna yakýný ve misillerin bir kýsmýný, üç balinayý durdurabildi. Ama o kadar. Misiller cidden sert vuruyordu.

Foxtail aldýðý bir düzineye yakýn misil darbesi ile kontrolden çýkmýþtý ve mavi plazma alevleri kaplanmýþ bir halde gurubun hemen önünde, havzanýn ortalarýna doðru bir yere çakýlýyordu.

Sinan'ýn içi acýdý bu manzara karþýsýnda.

Sinan ve diðerleri süratle yeniden hareketlendiler. Hala hayatta olduklarýný bilgisayardan gördükleri arkadaþlarýna ulaþmak için önlerindeki köpekcek duvarýný parçalayýp bir koridor açtýlar. Düþmüþ Foxtail'in yanýna ulaþtýklarýnda Sinan hala kabini ve ön kýsmý saðlam olan enkazýn kurtarma kapaklarýný açtý. Ýçeriye dalýp Yekta ve Canan'ý kontrol etti. Pilot koltuklarýnýn arkasýndaki bölmeden güçlü nanoserumu aldý. Ýki pilotun zýrhlarýna nanoserumu enjekte ederek iyileþme sürecini hýzlandýrdý. Ýkisinin de hafif yaralý olmasý iyiydi. Zýrhlara, içindekiler bilinç kazanana kadar DEF-3 uygulama emri vererek dýþarý çýktý. Ýki pilotun zýrhý komutayý kullanýcýlarýndan alýp, Sinan'ýn arkasýndan dron modunda savaþa katýlýyordu.

Çarpýþma sertten de öteydi. Havzadaki düþman sayýsý iyice artmýþtý. Hem tepedeki koca geçitten hem de iki yandaki iki tünelden içeriye çok sayýda köpekcek akýyordu. Öcülerin sayýsý iki elin parmaklarý kadar kalmýþtý ve sahnede büyük çoðunlukla köpekcekler vardý. Sinan bunun iyi mi kötü mü olduðuna karar veremedi. Birkaç terragren daha savurarak önündeki yaklaþma istikametini daha da daralttý. Köpekcekler basit bir düþmandý. Karmaþýk deðildi. Sorun hep sayýlarý olagelmiþti. Burada da sorun sayýlarýydý. Bunlar bitmek bilmiyordu. Öte yandan Sinan'ýn Foxtail'den aldýðý ve daðýttýðý yedek cephane kitleri bile üç dakikanýn sonunda tükeniyordu.

Askerlerin kalkanlarý tükenmiþti ve zýrhlar sýký darbeler karþýsýnda yara almaya baþlýyordu. Saklanacak yer azalýyordu. Cephane azalýyordu. Tamir kitleri ve tedavi kitleri dibe vurmuþtu.

Sinan bunu çok can sýkýcý bulmuþtu doðrusu. O oyunu görmeyi çok istemiþti oysa.. Kimbilir belki sadece FL-5 ile paçayý sýyýrdý ve bir hafta içinde sapa saðlam olabilirdi.. Ama hayýr, olamazdý. Bu adi köpekceklerin eline düþenler genelde FL-6 olurdu. Geri dönüþsüz yolculuk. Tam emeklilik. Yolun sonu. Ölüm. Hem de %100 ölüm, saf ve katýksýz. Þakasýz ölüm.

Ýþte baþlamýþtý bile.. Plazma vuruþlarý saflarýný delmeye baþlamýþtý. Zakir, FL-3. Hasan ve Sema, FL-2. Cem, Jale, Asým, FL-4.. Vakitleri dolmuþtu anlaþýlan.. Ýyi çarpýþmýþtýlar hani.. Kimse aksini söyleyemezdi.

O böyle düþüncelerle nokta atýþlarýný yaparken birþeyler tersine döndü.

Zýrh bilgisayarý bir iletiþim kanalýný açýyordu. Sinan hem ateþ ediyor hem de görüntüdeki Tilki lider ile konuþuyordu.

Canan'ýn yolladýðý pinpoeen dronlarý iletiþim zincirini yeniden kurabilmiþti.

Sinan fazla zamaný olmadýðýný biliyordu. Lidere fýrsat vermeden konuþmaya baþladý.

“Kýrýk Kýlýç! Kýrýk Kýlýç!”

Baþka söze gerek yoktu. Kýrýk Kýlýç kodu bir birliðin bütün savunmalarýnýn son noktaya kadar yarýldýðýný ve düþman tarafýndan tamamen bastýrýldýðýný, düþmanýn insafýna kaldýðýný söylüyordu!

Mykolayiv-1 bu durumu baðlantý yeniden kurulduðundan beri özellikle izliyordu. Sinir Merkezinin bu noktada olmasý bir yana bunun bir Türk birliði olmasýnýn Operasyon komutaný için ayrý bir önermi vardý. Komutan, Kovan Savaþlarýnýn ilk baþlarýnda Türk F16'larýnýn Yanançember Tepesi adýný alan yerden kurtardýðý subaylardan biriydi. Yarbay Sasha Gritschuk için bu takýmýn oradan sað çýkartýlmasý görevin de ötesinde böyle þahsi bir mesele, bir yürek borcuydu.

Yarbay hemen yetkisini kullanarak yörüngedeki Savunma Filosuyla temasa geçti. Unity sýnýfý bir gemi olan Picasso'nun kaptaný ile merhabasý vardý ve saðlam bir adam olarak biliyordu onu.

“Kaptan Labvin! Acil Destek taleb ediyorum! Kordinatlar þu anda elinize ulaþýyor! Bir timim Kýrýk Kýlýç bildiriyor! Acilen Delgi Operasyonu taleb ediyorum!”

Kaptan Labvin Kýrýk Kýlýcý duyar duymaz 2. Kaptanýna iþareti vermiþti.

“Derhal! Sergei, hemen baþlat!

Delgi Operasyonu þu anda sadece birkaç Unity sýnýfý geminin yapabildiði bir harekattý. Delici özel bir ýþýn silahý ile nokta vuruþlar yapýlmasý anlamýna geliyordu bu operasyon. Sonunda, açýlan bu kanallar sýký korunan derin üslerin kritik bölgelerine Gladyatör Üniteleri ile indirme yapmaya imkan veriyordu.

Foxtail takýmýndan alýnan son veriler timin pozisyonunu ve bulunduklarý havzanýn çok ayrýntýlý bir üç boyutlu planýný Picasso'ya aktarmýþtý. Delici ýþýn sistemi devreye girdiðinde Pilotlar da acil görev emirleri ile mechlerinin pilot kabinlerine teleport ediliyordu! Altý gladyatör geminin As Mech Pilotlarýnýn elindeydi.

“Kýrýk Kýlýç bildirildi. Delgi ile iniyoruz çocuklar. Kurtar ve Yok Et görevi için kalkan donanýmý alýyoruz.”
“Anlaþýldý, yükleniyoruz.”
“Yörüngeden alçak irtifaya teleport edileceksiniz. 6WINGS kitiyle yüklendiniz.”
“Kalkan donanýmý yüklendi ve hazýr.”
“Anlaþýldý Kontrol. Minatör Takýmý hazýr.”
“Kurtarýn onlarý Minatörler.”
“Bizimkileri geri getireceðiz, tamam.”
“Delgi tamamlandý! Teleport için sayýyorum. 3, 2, 1. Teleport þimdi!”

Ýletiþimin yeniden saðlanmasý ile Sinan'ýn umutlarý tazelenmiþti ama üzerlerindeki baský da yere düþen her bir ekip üyesi ile adeta katlanýyordu. Mine, Cem, Mehmet ve þimdi de Hüseyin yere düþüyordu. Tek tesellisi þimdiye kadar FL-6 olmamasýydý.

Sinan'ýn terra-bloklarla yavaþlattýðý taraftan akan güruhlar artýk silahla vurulmak için fazla yakýna gelmiþti. Köpekcekler Sinan ve diðerlerinin üzerine sýçramaya, imha edici korkuç pençe kollarýný savurmaya baþlamýþtý. Yüzbaþý silahýný kayýþýyla sýrtýna savurup kelepçele emriyle sabitlerken belindeki kýsa palayý çekti. Pala eline geldiðinde moleküler hafýzalý Vib-kýlýcýna dönüþtü. Yüz elli santimlik namluya sahip bu kýlýcýn küçük bir vuruþu kocaman endüstriyel tomruk kesicilerden çok daha güçlüydü. Bir anda yeþil kan rüzgarlarý esmeye baþlamýþtý Sinan'ýn olduðu köþeden. Az sonra benzer manzara diðer köþelerde de vardý. Bu son direniþti. Bir deniz gibi dalga dalga üzerlerine kapanýyordu köpekcek güruhu.

Derken uðursuz yeþil tavandan bir ýþýk çaktý ve tavan delindi! Tavandan içeriye gün ýþýðý hücum etti. Kýsa bir kararsýzlýk dalgasý hissedercesine köpekcek güruhlarý durulur gibi oldu. Sonra bu ýþýk sütununun içinden canavar Minatörler çýktý!

“Maksimum ECCM beyler. Drake, Lana, önceliðiniz timin burdan çýkartýlmasý.”
“Anlaþýldý. Çekici ýþýnlar kilitleniyor.”
“Bende sekiz tane var Lana.”
“Anlaþýldý, diðer altýsýna kilitlendim.”
“Çýkartýyorum.”
“Ben de.”

Gladyatörlerin çekici ýþýnlarýnýn büyük bölümü sol ellerindeki kalkanda yerleþik yansýtýcýlardan kaynaklanýyordu. Normalde bir Gladyatör en fazla dört çekici ýþýna sahipken bu Kurtarma Ekipmanlarý ile sayý ona kadar çýkýyordu.

Sinan kendini kaptýrmýþ, kendi tarafýndaki köpekceklerle boðuþurken “dikkat, çekici ýþýn geliyor,” sesiyle biraz kendine gelmiþti. Epeydir böyle sert bir kavga vermediðini düþünüyordu. Gergin yüzü gülümsemeye baþlamýþtý. Zýrhýnýn bilgisayarý bütün adamlarýnýn kaldýrýldýðýný ve FL-6 olmadýðýný söylüyordu. Daha ne olsundu yahu!!

Gladyatörlerin çevrelerine 360 derece yaðdýrdýðý anti personel lazerleri timin çýkartýlmasý ile bomba yaðmurundan da destek almaya baþlamýþtý. Buradaki çok kanlý bir kýyým sahnesiydi bunlan sonra.. Gladyatör için bu köpekcek güruhu atýþ talimi olacak niteliðe bile sahip deðildi. Bunlar sadece ezilecek böcekti.

Nitekim bu saldýrý çok uzun sürmedi ve bütün havza temizlendi. Yörüngeden teleport edilen büyük bir sandodrome ünitesi Minatör takýmý için yolu açarken rotalarý Timin yerini tespit ettiði sinir merkeziydi..

Bir saat sonra görevin baþarý ile tamamlandýðý duyuruluyor ve dronlarýn bundan sonrasýný ele alarak kalan temizliði bitireceði emri yayýnlanýyordu. Kýrmýzý Bölge 18 belasýndan kurtulmuþtu Federasyon.

Boðaz'daki üsse geri döndüklerinde akþam saatlerini bulmuþtular. Sinan ilk önceliði ölümden döndürülen yaralýlara vermiþ ve hepsinin durumunun sorunsuzca iyiye gittiðinden emin olmuþtu. Yaralýlar nakliye mekiðinden revire taþýnýrken bir köþede Canan'ýn karanlýk ve dalgýnca yaralýlarý izlemesi dikkatini çekmiþti. Yaralar sadece bedende açýlmýyordu. Yürek de yaralanýyordu savaþta. Sinan tam Canan'a doðru yürümeye baþlýyordu ki araya ilk elden bilgi almak isteyen üstler ve ilk raporlar girdi..

Sonunda bir saat içinde bütün bunlar bittiðinde Sinan yaralý arkadaþlarýnýn tedavisinin durumunu bir kez daha kontrol etti. Memnuniyetle gülümsedi. Bu týp teknolojileri ne muhteþem þeydi böyle. Bu gidiþle insan kolay kolay ölmeyecekti, belki yeni nesiller bir 300 yýl yaþayacaktý?

Duþtan sonra saatine baktý Sinan. Hala eve gidip biraz kafa dinleyecek ve dýþarda bir iki tur atacak vakti vardý. Tiyatro bileti de yanmaycaktý.. Islýk çalarak ve neþe ile gülümseyerek erkek subaylarýn soyunma odasýndan çýktýðýnda koridorun ýssýz öte ucundaki pencerede Canan'ý gördü. Hala burada olmasýna þaþýrdý. Diðerleri çoktan birlikten ayrýlýp þehirdeki evlerine varmýþtý.

Canan'ýn duruþu ruhunu ele verir gibiydi. Adeta boynu bükük ve kalbi paramparça bir hali vardý. Sinan kendini gözüyaþlý bir genç haným görmeye hazýrlayarak Canan'a yaklaþtý.

“Hala burda mýsýn,” diye yumuþakça ilk lafý attý Sinan. Yavaþça yaklaþýyordu Canan'a.
Canan dönmeden cevap verdi. Sesi epey bi aðladýðýnýn iþaretleriyle yüklüydü. Yorgun ve bitkin bir sesti bu. Fazla karanlýktý. Sinan bundan hoþlanmadý. Onu bu halde görmek Sinan'ýn da içini karartmýþtý. Ruhlardaki zehir hiç iyi birþey deðildi. Bu zehri tedavinin yolu dost bir kulaktan geçerdi.

“Sert bi çarpýþmaydý, hem de epey sert. Orada ölüme çok yaklaþtýk,” diye konuþtu Sinan. Canan'ýn yanýnda o da pencereden dýþarýya bakýyordu. Üçüncü katýn güzel orman ve boðaz manzarasý sarýdan turuncuya yanan güneþ ýþýklarýyla ne kadar da güzeldi. Çok yumuþak ve çok þefkatli bir renkti bu.

Canan, Sinan'a doðru döndü.
“Orada ölecektim Sinan,” diye konuþtu. Sesi þimdi sert ve kararlý çýkmýþtý. Gözlerinde yaþlarýn izleri vardý. Þimdi aðlamýyordu ama yüzü gözyaþlarýnýn izleriyle bezeliydi. Gözleri kýzarmýþtý. Burnunu çekip duruyordu. Sinan da erkeklerin büyük bölümü gibi gözü yaþlý hanýmlara dayanamayan bir yapýya sahipti. En çok nefret ettiði ve bir türlü gideremediði bir zaafýydý bu.
Sinan dostça yaklaþýp Canan'a sarýldý. Canan da ona sarýldý ve yavaþ hýçkýrýklarla sessizce iki damla gözyaþýný da koyverdi..
“..Az.. daha ölcektim Sinan.. Bakire ölecektim..”
Sinan biraz þaþýrmýþ hem de Canan'ýn böyle özel bir aný onunla paylaþtýðý için mutlu olmuþtu. Canan'ý daha bir sevgi ile sardý. Elleri farkýnda olmadan teselli eden ve rahatlatmaya çalýþan bir edayla genç kadýnýn saçlarýný okþamaya baþlamýþtý.
“Ah, Canan,” diye onun ruhunu hafifletmeye çalýþarak konuþtu Sinan.
“Cemil ile buluþtuðumda bakire olmak istemiyorum Sinan,” diye kararlýlýkla ve yine sertçe konuþmuþtu Canan. Genç kadýnýn ruhu þimdi Sinan'dan güç alarak ayaða kalkmaya baþlamýþtý. Kendini toparlýyor ve aklýný baþýna alýyordu. Yeniden hayatta kalmayý baþaran o inatçý, mücadeleci yaný kontrolü ele alýyordu.
“Saçmalama Canan, bu kötü birþey deðilki..” diye dostça genç kadýný yatýþtýrmaya çalýþýyordu Sinan. Canan'ýn kendine geldiðini hissedebiliyordu. Ellerini genç kadýnýn saçlarýndan çekti ve pencereye dönerek batan güneþin son ýþýklarýný izlerken konuþtu, “Zamaný geldiðinde olur bu iþler. Ne erkeni vardýr bunun ne de geçi..” diye anlatmaya çalýþýyordu Sinan ama Canan dinlemeye niyetli deðildi. Genç kadýn kararýný vermiþti.
Canan elini Sinan'ýn omuzuna atýp sözünü kesti ve onu kendine çevirdi.
Bir eliyle saçýný düzeltirken duruþunu dikleþtirmiþti. Yüzünde rahat ve az önceki Canan'la ilgisi olmayan dingin, kararlý bir Canan ifadesi vardý. Yüzünde gülümseme vardý. Hem de çok tatlý, çok iç ýsýtan bir gülümsemeydi bu.
“Ben güzel miyim Sinan? Beni güzel buluyor musun?”
Daha Canan'ý ona o gözlerle bakýp o þekilde saçýný düzeltirken gördüðü anda içinden “eeeeyyvah..” demiþti Sinan. Bir erkek ile bir kadýn “arkadaþ” olduðunda iþler bazen “bu noktaya” geliverirdi. Ne olduðunu, ne zaman olduðunu bile anlayamazdýn.
“Sen güzelsin Canan, hem de çok güzelsin,” diye samimice cevap verdi Sinan. Sesi sevdiði bir dostu ile samimi bir sohbette, karþýsýndaki kiþiye onun hakkýndaki iyi izlenimlerini söyleyen birinin adil tonundaydý.
Canan gerçekten çok güzel bir hanýmdý bu arada.. Þu anda üzerindeki kýrmýzý beyaz elbisesi içinde de çok yürek yakýcýydý. Diz boyunda pileli etekli, kolsuz elbisenin en üst iki düðmesi açýktý. Saçlarý omuzlarýndan aþaðýya dalgalar halinde dökülüyordu. Mavi gözleri ýþýl ýþýl yanýyordu. Beyaz teninde kýrmýzý dudaklarý ateþ gibi parlýyordu. Canan güzel miydi? Canan bir ilahe kadar güzeldi.
“Beni fazla kilolu bulmuyorsun deðil mi?” diye afacanca ve biraz da bu rahatsýz edici düþüncenin hala kýsmen gölgesinde olarak sordu Canan.
Sinan gülümsedi. Canan'ýn kokusunu hep sevmiþti. Özellikle þimdi, duþtan sonra da kokusu çok baþ döndürücüydü. Sinan bu konuþmanýn gidiþini izleyebiliyordu. Bu yoldan ilk defa geçmiyordu. Sinan üç kýzkardeþi, annesi ve babaannesi ile büyümüþtü. Babasý hep görevde olan bir askerdi. Hanýmlarla, bütün yaþadýðý yýllar boyunca erkeklerle anlaþtýðýndan daha iyi anlaþmýþtý ve haným arkadaþlarýnýn sayýsý erkeklerden çok fazlaydý. Bu iþin gidiþinden rahatsýz deðildi ama iþler bazen beklenmedik þekilde umulmayan yönlere giderdi.. Bu da o ummadýðý yönlerdendi.. Canan beðenilmeyecek gibi deðildi ama Sinan arada bir gözleriyle onun bu saf güzelliðini izlemeye dalsa da bunu hiç ummamýþtý. Canan'a olan ilgisi güzel bir tabloyu, bir sanat eserini takdir ile izleme boyutunda kalmýþtý.

Hem zaten Sinan þu ana kadar da hiç boþ kalmamýþtý..

Sinan Canan'a bir adým yaklaþýp derin bir nefes çekerek lafa girdi.

Canan gülümseyen dudaklarýný ýslattý. Cevabý sabýrsýzlýk beklerken Sinan'ýn aðzýnýn içine bakýyordu.

“Hayýr, hiç de kilolu deðilsin. Tam bir Akdeniz kadýnýsýn,” derken artýk Sinan karþýsýndaki genç kadýnýn hareketlerini, duruþunu, gözlerini, nefesini, bedeninin ona bakýþýný okuyabiliyordu. Bu iþin þakasý kalmamýþtý..

“Henüz bir kadýn deðilim,” diye iyice kýsýk sesle ve baþý döner gibi, derin derin soluyarak konuþtu Canan. Genç kadýnýn göðsü aldýðý her nefesle þiþip iniyordu. Vücudunun güzel kývrýmlarý adeta elbisesini yýrtýp dýþarý çýkmak için çýlgýnca çabalýyordu. Bu o, damdan düþer gibi iþlerin bir anda bambaþka bir hal aldýðý durumlardan biriydi.. Aralarýndaki çekim süratle büyüyordu, karþý konulmaz biçimde birbirlerine çekiliyordular. Ýkisinin de karþý koymaya niyeti de yoktu..

“Bu konuda yardýmcý olabilirim,” diye Canan'a yavaþça, daha da sokularak ve artýk kendi nefesi de iyice hýzlanmýþ bir halde konuþtu Sinan. Canan'ýn kokusu, gördüðü teninin yumuþaklýðý baþýný döndürüyordu.
“Hiç teklif etmeyeceksin sanmýþtým..” diye biraz rahatlamýþ biçimde ve dudaklarýný ýsýrarak, utangaç ve yaramazca gülümseyerek konuþtu Canan.
Sinan gülümsedi ve dudaklarý ile Canan'ýn dudaklarýna uzandý. Dudaklarý birbirine temas ettiðinde kollarý da çoktan birbirini bir yýlanýn avýný sarmalamasý gibi sarmalamýþtý..

Sinan'ýn arabasý güneþlik modunda camlarýný karartýp otomatik sürücü özelliði ile yol alýrken arabanýn içinde iki beden birbirine dolanýp diðerini keþfediyordu.
“Acele yok. Yavaþ yavaþ..” demiþti Sinan.
Canan tatlý tatlý gülerek cevap vermiþti.
“Cemil ile buluþmamý kaçýrmak istemiyorum. Sabahtan beri neler çektim,”
Sinan, Canan'ýn burnunu yaramazca sýkarken güldü.
“Ben de tiyatroya geç kalmak istemiyorum. Ama ilk defa olacaksa hakkýný vermelisin.”
“Uzman gibi konuþuyorsun, peki o zaman öyle olsun,” diye güldü Canan. Basit bir merakla afacanca sordu. “Daha önce hiç bir kýzýn bekaretini aldýn mý?”
Sinan güldü. Elleri Canan'ýn bedeninde danseder gibi geziniyordu ve görülen-duyulan o ki genç kadýn bundan çok memnundu.
“Bir beyefendi bu konularý kimse ile konuþmamalý.. Ama þu anda içinde bulunduðumuz koþullar göz önüne alnýrsa..” derken elleri Canan'ýn eteðinin altýndaydý ve genç kadýnýn iç çamaþýrýný usulca çekip çýkarmakla meþguldü.. Canan bu yumuþak ve kýsa süreli temasla bile deprem yaþamýþ gibi sarsýlýp inlemiþti.. Bütün vücudu bir an için kasýlýp gevþemiþti. Dudaklarý titriyor ve heyecanla gülümserken derin derin soluyordu..
“Evet, bu özel anýný benimle paylaþan baþka hanýmlar da oldu..”
“Adi herif, kýsaca senin gibi bir sürü kýz götürdüm de diyebilirdin..” diye þaka yaparak güldü Canan..
“Ýþte o zaman gerçekten bir adi olurdum.. Hem de herif merif deðil.. Sadece adi..”
Cana içinden “cidden bu iþi biliyor..” diye neþeyle gülerke engellenemez biçimde yattýðý koltuktan doðrulup Sinan'ýn dudaklarýna uzandý. Öpüþmeleri araba yeraltý garajýna parkeden kadar, sonra asansörde, ve en sonunda Sinan kucaðýnda Canan ile asansörden evinin kapýsýna yürürken de sürdü.
Sinan'ýn komþularýndan biri olan atmýþlarýndaki bir yaþlý haným onlarý gülümseyerek izledi “gençlik iþte,” dercesine ah etti arkalarýndan.

Sinan eve girince Canan'ý yavaþça yere býraktý.

Genç kadýn etrafýna bakýnarak ve sanki dans edercesine adýmlarla salonda þöyle bir gezindi. Ýlk kez geliyordu buraya. Zevkli döþenmiþ bir evdi. Fazla eþya yoktu ama sadeliðine raðmen çok sýcaktý ve ev sahibine dair pek çok ipucu veren ayrýntýlarla döþenmiþti.

Yatak odasý batan güneþin ýþýklarýyla koyu turuncu bir renge bulanmýþtý. Gökte ay parlýyor ve yýldýzlar beliriyordu. Beyaz bulutlar orada burada adeta gecenin içinde parlýyordu. Gece gökyüzü güzel bir mor renge bulanmýþtý.. Herþey çok mükemmel görünüyordu. Yatak odasýnda bir þömine ve þöminenin önünde kalýn tüylü bir kaplan postu vardý. Iþýklandýrma mum gibi görünen ve mum gibi ýþýk veren lambalardan saçýlan yumuþak, romantik bir tondaydý..
Canan heyecanla, yanan þöminenin önüne doðru yürüdü ve yerdeki kaplan postunun üzerine oturdu, elleriye yumuþaklýðýný hissetti.. Sinan yaklaþýrken postun üzerine doðru uzandý..
“Bu postu iyi akýl etmiþsin..” diye güldü Canan. Yumuþaklýðý ve tenine verdiði his çok hoþuna gitmiþti.. Herþey öyle mükemmeldi ki..
“Bir arkadaþýmýn tavsiyesiydi. Bana piliçlerin buna dayanamadýðýný söylemiþti. Diþileri yatar vaziyete getirmenin daha kolay bir yolu yok derdi hep. Hergele þimdiye kadar hep çok haklýydý.”
Sinan da Canan da gülüyordu.
Az sonra ikisi yine dudak dudaða ve sarmaþ dolaþ olmuþtu. Elbiseler soyulmaya ve çýplaklýðýn güzel kýyafetine bürünülmeye baþlanmýþtý.. Tenlerinde yýldýzlar parlýyordu, terleri terlerine akýyor, nefesleri nefeslerine karýþýyordu. Kokularý tek koku olmuþtu. Bedenleri tamamen birleþmeye çok yaklaþmýþtý. Ikisinin nefesleri de derin ve hýzlýydý, çok tutkulu ve arzuluydular. Aralarýndaki çekim çok kuvvetlenmiþti.

Canan çýrýlçplak kalmýþtý ve Sinan onu yataða taþýyýp sýrtýný koca yastýklarýn üzerine yatýrdýktan sonra kendisi de tamamen soyunmuþtu. Canan gördüðü manzara karþýsýnda iyice heyecanlanmýþ ve yatakta yýlan gibi kývranýr olmuþtu. Sabýrsýzlýk, arzu, heyecan ve biraz da korkuyu duyuyordu. Bu baþ döndürücü, sarhoþ edici bir kokteyldi.

Canan yataða rahatça uzanmýþtý, sýrtýný koca yasýklara rahatça yaslamýþtý. Heyecanla soluyor ve gülümserken dudaklarýný ýsýrýyordu.. Sinan onu rahat ettirdikten sonra yavaþça yaklaþmaya baþlamýþtý. Ayaklarýndan yukarýya elleri yavaþça genç kadýnýn teninde dolanarak yol alýyordu. Sinan heyecanýna raðmen hiç acele etmiyordu, Canan sabýrsýzlýkla inliyor, derin derin soluyordu.. Ýkisi için de burasý çok ýsýnmýþtý, tenleri alev gibi yanýyordu, Canan'ýn beyaz teni yüzünde göðüslerinde kýzarmýþ, kaný deli gibi akar olmuþtu. Her bir dokunuþta genç kadýn inliyordu.
Sinan yavaþ yolculuðun sonunda Canan'ýn dudaklarýna ulaþtý. Canan'ýn arzularý kontrol edilmez bir hal almýþtý. Genç kadýn kontrolünü gönüllü olarak býrakmýþça sýkýlý diþlerinin arasýndan þehvetle sayýklýyordu..,

“Hadi.. Hadi.. Þimdi.. Yeter artýk!.. Hadi .. Þimdi.. Al beni.. Al beni... Al beni.. Þimdi... Þimdi.. Þimdi.. Al beni. .Al , al , al.. Hadi..”

Sinan zamanýn geldiðini biliyordu.

Genç kadýnýn yanaðýna bir öpücük kondurdu. Sonra da dudaklarýna bir öpücük.. Bir dizi öpücük bunu izledi..
“Ýþte, þimdi.. Eðer yavaþlamamý ya da durmamý istersen sadece söyle. Dur de..”

Canan birþey söylemedi.. Evet dercesine baþýný salladý. Gözleri Sinan'ýn gözlerinde kesik ama derin nefeslerle heyecanla soluyordu.. Bedeni sabýrsýzlýkla kývranýyordu..
Sinan yavaþça vücudunu Canan'ýn bacaklarý arasýnda uygun pozisyona getirdi. Canan bacaklarýný hafifçe kýrýp Sinan'ýn vücuduna doladý..
Sinan yavaþça Canan'ý hazýrlayarak bedenine dokundu.. Yavaþça daha ve daha çok dokundu. Canan artýk arzunun doruðuna varmýþtý. Sinan ile ayný anda harekete geçti ve Sinan'ýn bedenini kendine, içine doðru çekti..

Derin bir nefesle ve biraz da acýyla inledi Canan.. Sinan biraz þaþýrmýþtý ama Canan'ýn yüzündeki ifadeyi görüp bacaklarýyla ona yön vermeye baþlamasýnýn ardýnda rahatladý. Önce yavaþtý.. Derken hýzlanmaya baþladý.. Sonraki dakikalarda nefeslerinin hýzý iyice arttý ve bedenlerin dansý çok hareketlendi.. Daha hýzlý ve daha hýzlý..
Ýlk baþlarda Sinan bu aþk dansýný yönetiyordu ama kýsa süre içinde dansýn yönetimi Canan'a geçti. Dans neredeyse iki saat boyunca yatak odasýnda, sonra mutfakta, derken salonda ve en sonunda banyoda sürdü..

Saatler 8'e gelirken Canan duþunu almýþ ve giyinmiþti. Elinde minik telefonuyla Cemil ile konuþuyor ve geç kaldýðý için özür diliyordu. Konuþmanýn tonuna bakýlýrsa Cemil bunu sorun etmemiþti ki bu harika biþeydi. Canan apar topar kapýya doðru yürürken bornozunun içinde onu uðurlayan Sinan'ýn boynuna sarýldý. Yanaðýna bir öpücük kondurdu. Bir tane de dudaðýna.

Canan'ýn temasý az önce yataktaki Canan'ýn temasýyla ayný temas deðildi. Belki iki arkadaþýn arkadaþlýklarý eskisi gibi olmayacaktý artýk, ama o dokunuþta hala dostluk vardý üstelik de eskisinden bile sýcak ve kýymetli bir dokunuþtu.

“Bunu hiç unutmayacaðým Sinan,” diye kýrýlgan bir minnetle konuþtu Canan. Sinan onu aklýndaki koca bir canavardan, içinde onu hapis tutan koca bir engelden kurtarmýþtý..
Sinan kasýtlý olarak karikatürize biçimde, aþýrý abartýyla havalýca güldü. Çok kendini beðenmiþ bi gülüþtü.
“Saçmalama lütfen. Elbette unutamayacaksýn. Nasýl unutabilirsin ki?”
Karþýlýklý gülerlerken Canan þakayla karýþýk, dostça söylendi..
“Domuz..”
Yine de Sinan kýsmen çok haklýydý. Bunu nasýl unutabilirdi ki..

Sinan kapýdan Canan'ý uðurladý. Asansör kapýsý kapanmadan önce, tam Sinan kapýyý kapatýp içeri girerken afacanca, çapkýnca bir sesle seslendi Canan. Yüzünde tatlý bir gülümseme vardý.
“Bunu bir ara yine yapalým.”
Sinan da gülümeyerek cevap verdi.
“Elbette, arkadaþlar ne içindir..”


*******************************************

Kovan Savaþlarý-Ufuklar evreni ile ilgili notlarý alýrken ve hikayeleri yazarken çiziktirdiðim karalamalara bu linkten ( http://picasaweb.google.com/buzsakal/GriMaden?authkey=Gv1sRgCKTDiYrc_KarlgE&feat=directlink ) ve Bilim kurgu ile ilgili bazý yazý-notlarýma linkteki Blog adresimden ulaþabilirsiniz. Kovan Savaþlarýný okuduysanýz bir göz atmayý ihmal etmeyin. ( http://grimaden.blogspot.com/ )



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn bilim kurgu kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kovan Savaþlarý (1. Bölüm)
Kovan Savaþlarý (2. Bölüm)
Yaz 2011
Ufuklar: Diversity Antalya
Ufuklar: Bronz'un Mesajý

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Tatlý Sert
Zeytin Karasý
1996 Yýlý
2012: Ölülerin Ýntikamý
Althar'ýn Akýncýlarý: Altýngöl ve Ejderha (9. Bölüm - Son - )
2012: Ölülerin Ýntikamý (3)
Yeþilgözlü Þeytan'ýn Gecesi
Güneþ ve Ölüm (Giriþ)
Yaþam Hasatlayan Smir
Güneþ ve Ölüm (3. Bölüm)

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Barbar Conan'ýn Ölüm Þarkýsý [Þiir]
Her Ýnsan Öldürür Sevdiðini [Þiir]
Kovan Savaþlarý Öyküleri [Roman]
Uzun Yol (1. - 100. Sayfalar) [Roman]
Sevgi, Mutluluk, Özgürlük ve Hayat Üzerine Felsefe [Deneme]
Tanklamak Ne Demek? [Deneme]
Ya Ýstiklal Ya Ölüm [Deneme]
Ölüm / Kalým [Deneme]
Uyanýklýk [Deneme]
Uzayda Hayat Var mý? [Deneme]


Levent Ölçer kimdir?

Fantazyada büyü, teknoloji ve aksiyon Ýldar'da buluþuyor. 07/10/2017 tarihinde þimdi diyebilirim ki neredeyse 2 senedir tek kelime yazmadým. . . 2 senedir yazar tarafým ölü. oysa oldugum þeyler içinde olmayý en sevdiðim þey yazar olmaktý :) Topraðý bol olsun.

Etkilendiði Yazarlar:
Süpermen, Robert E. Howard, Tolkien, Salvatore, Jules Verne, Battalgazi, David Eddings, Michael Moorcock.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Levent Ölçer, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.