"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."

KİTAP İZLERİ

Barbarın Kahkahası

Sema Kaygusuz

Cover Image

Yayınevi: Metis

Yayın Yeri: İstanbul

Yayın Tarihi: 01 April 2015

Barbarın Kahkahası: Bir Toplumun Tatil Maketi

Bir yaz tatilinden beklentimiz nedir? Güneş, deniz ve belki biraz da huzur. Oysa Sema Kaygusuz'un 2016 Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazanan eseri "Barbarın Kahkahası"nda tatil, medeniyetin ince verniğinin kazındığı, bastırılmış toplumsal gerilimlerin bir bir su yüzüne çıktığı bir savaş alanına dönüşür. Kaygusuz, Ege'deki Mavi Kumru Moteli'ni bir sahne olarak kullanarak, tatilcilerin şahsında bir Türkiye panoraması sunuyor ve okuru rahatsız edici bir yüzleşmeye davet ediyor.

Roman, görünürde basit bir olayla fitillenir: Tatilcilerden Turgay'ın bir gece denize karşı işemesi. Bu sıradan ve kaba eylem, "uygar" tatilciler arasında bir anksiyete ve suçlama dalgası başlatır. Fakat bu ilk olayı, kimin yaptığı belli olmayan ve giderek artan bir dizi "sidikli taciz" izler; havlulara, minderlere, hatta ortak kullanılan limonataya kadar uzanan bu eylemler, moteldeki kırılgan düzeni temelden sarsar. Kaygusuz, bu polisiye gerilimi andıran gizem üzerinden, karakterlerin en ilkel önyargılarını, korkularını ve nefretlerini ustalıkla deşifre eder.

Mavi Kumru Moteli'nin sakinleri, toplumun farklı kesimlerinden özenle seçilmiş birer arketiptir. Her an kavga etmeye hazır ataerkil aileler, dedikodu ve yargılama mekanizması olarak işleyen okeyci kadınlar, birbirlerini entelektüel analizlerle yıpratan eşcinsel çift Melih ve İsmail, kadın bedeni üzerine feminist bir söylev çeken Eda ve onun sevgilisi Ufuk... Bu karakterler arasındaki diyaloglar, Türkiye toplumunun fay hatlarını –muhafazakâr-seküler, homofobik-hoşgörülü, sığ-derin, ben-öteki– gözler önüne serer. Kaygusuz, keskin gözlem gücü ve zengin diliyle, bu mikro-toplumun üyelerinin birbirlerini nasıl anında yaftaladığını, en ufak bir kriz anında nasıl hızla "öteki" yarattığını gösterir.

Bu ana anlatıya paralel olarak, on iki yaşındaki Ozan'ın sert ve kanlı "erkek olma" serüveni işlenir. Annesine duyduğu karmaşık hisleri, denizin derinliklerinde zıpkınla avladığı canlıları birer kurban gibi önüne sererek dışa vuran Ozan, romanın en "barbar" ve belki de en saf karakteridir. Onun doğayla kurduğu ilkel ve şiddet dolu ilişki, yetişkinlerin "medeni" ikiyüzlülükleriyle keskin bir tezat oluşturur. Ozan'ın edimleri, bastırılmışlığın ve kimlik arayışının en ham, en filtresiz halidir.

Kaygusuz'un kendine has üslubu, bu romanda da kendini gösteriyor. Şiirsel ve yoğun dili, sıradan diyalogların altına felsefi ve toplumsal bir derinlik katmanını yerleştirir. Özellikle tıp tarihçisi Simin karakterinin ağzından dökülen veya defterinden okunan italik bölümler, romanın ana damarını besleyen birer tefekkür ânı olarak işlev görür. Bu bölümlerde Kaygusuz, medeniyet, ahlak, birey ve toplum üzerine düşüncelerini bir bilge karakterin filtresinden geçirerek sunar.

"Barbarın Kahkahası," adını, tüm bu sahte nezaketin, bastırılmış öfkenin ve steril hayatların altından fışkıran o ilkel ve durdurulamaz gerçekten alır. O kahkaha, düzenin bozulmasından duyulan haz, "uygar" olanın "barbar" karşısındaki çaresizliğidir. Roman, bize trajedinin asla kişisel olmadığını, bir toplumun tüm hücrelerine nasıl sızdığını ve en beklemediğimiz anda, bir yaz tatilinin ortasında bile nasıl yüzeye çıkabildiğini hatırlatır.

Sema Kaygusuz, okuması kolay ancak hazmı zor bir eser ortaya koymuş. "Barbarın Kahkahası", bir tatil kaçamağının ardındaki toplumsal deliliğin romanıdır. Kaygusuz, rahat koltuklarımızda otururken bizi o motelin rahatsız edici atmosferine hapsediyor ve soruyor: Hangimiz daha barbar? Bu, üzerine uzun süre düşünülecek, cesur ve sarsıcı bir roman.

Başa Dön