"Yarın 13 Ekim. Bazı fikirler, tıpkı bazı insanlar gibi, çok yaşlanmak için yaratılmamıştır." - Oscar Wilde"

KİTAP İZLERİ

Dünyadan Aşağı

Gaye Boralıoğlu

Cover Image

Yayınevi: iletişim

Yayın Yeri: İstanbul

Yayın Tarihi: 01 January 2018

Kendini Aklama Sanatı Üzerine Bir Roman

Gaye Boralıoğlu’nun "Dünyadan Aşağı"sı, okuru modern bir anti-kahramanın çarpık zihin labirentlerinde dolaştırarak hakikat, hafıza ve riyakarlık üzerine cesur bir sorgulamaya davet ediyor.

Gaye Boralıoğlu, 2018’de yayımlanan ve kendisine 2019 Duygu Asena Roman Ödülü’nü kazandıran romanı "Dünyadan Aşağı" ile çağdaş Türk edebiyatının en rahatsız edici ve bir o kadar da tanıdık karakterlerinden birini yaratıyor. Roman, alnının ortasından vurulmuş halde, hayatla ölüm arasında bir arafta yattığına inanan Hilmi Aydın’ın bilincinden yayılan kesik kesik anılar, hezeyanlar ve kendini aklama çabalarıyla açılıyor. Boralıoğlu, felsefe eğitiminin entelektüel derinliğini ve senaristlik tecrübesinin getirdiği kurgu ustalığını birleştirerek, okuru ilk andan itibaren içine çeken, tekinsiz bir atmosfer kuruyor.

Hilmi Aydın, "İnsan, yaralı bir hayvandır," diyerek başladığı monoloğu boyunca, hayatındaki tüm başarısızlıkların, ahlaki düşüşlerin ve ihanetlerin sorumluluğunu kendisi dışındaki herkeste arayan, acınası bir figürdür. Evliliğinin bitişinden karısı Nihan’ı, ahlaki çöküşünden kendisini aldatan sevgilisi Mine’yi ve nihayetinde alnındaki kurşun deliğinden baldızı Ali Cemal’i sorumlu tutar. Boralıoğlu, Hilmi’nin bu güvenilmez anlatıcı sesini o kadar maharetle işliyor ki, okur bir anlığına onun çarpık mantığına kapılıp gitme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Hilmi, sürekli olarak kendini "kurban" olarak konumlandırır; o, hayatın sillesini yemiş, iyi niyetli ama yanlış anlaşılmış bir adamdır. Bu riyakârlık, romanın ana damarını oluşturuyor.

"Dünyadan Aşağı," yapısal olarak da dikkat çekici bir eser. Hilmi’nin birinci ağızdan anlattığı hezeyanları, onun geçmişini ve ilişkiler ağını daha nesnel bir dille açımlayan üçüncü tekil şahıs anlatılarla kesiliyor. Bu yapı, okurun Hilmi’nin anlattıkları ile "gerçekte olan" arasındaki uçurumu net bir şekilde görmesini sağlıyor. Roman, özellikle Türk edebiyatında sıkça işlenen baba-oğul çatışması temasını üç kuşak üzerinden ele alarak, bu kadim meseleye modern bir yorum getiriyor. Hilmi’nin hem babasıyla kuramadığı hem de kendi oğluyla tekrar ettiği sorunlu ilişki, onun karakterinin temelindeki boşlukları ve sevgisizliği gözler önüne seriyor.

Ancak Boralıoğlu’nu çağdaşlarından ayıran asıl cüretkâr hamlesi, romanın sonunda karşımıza çıkıyor. "İtiraf" başlıklı son bölümde anlatıcının kimliği şaşırtıcı bir şekilde değişir ve roman, o ana kadar okuduklarımızı tamamen yeniden çerçeveleyen bir boyuta taşınır. Bu meta-kurgusal hamle, "Dünyadan Aşağı"yı basit bir karakter incelemesinin ötesine taşıyarak, anlatının kendisini, yani bir hikâyeyi kimin, neden ve nasıl anlattığını sorgulayan derin bir esere dönüştürüyor. Bu son, bir oğulun babasından aldığı hem trajik hem de yaratıcı intikamın manifestosu gibidir. Boralıoğlu, bir röportajında Kafka etkisinden bahsederken, romanın bir karakterin babasıyla ve oğlunun da onunla olan çatışmasını anlattığını belirtir.

"Kaç yalan bir cehennem eder?" sorusu romanın merkezinde yer alıyor. Hilmi Aydın, kendi cehennemini kendi yalanlarıyla inşa eden, bu cehennemden kurtulmak için daha fazla yalana sarılan trajik bir karakter. Gaye Boralıoğlu, "su gibi akan berrak bir dille," ahlaki ve varoluşsal çöküşün karanlık sularında gezinen, kolay cevaplar vermeyen, aksine okuru zor sorularla baş başa bırakan güçlü bir romana imza atıyor. "Dünyadan Aşağı", yalnızca günümüz erkeğinin bir portresi değil, aynı zamanda hakikatin kaygan zemininde kendi hikâyesini arayan insanın evrensel dramıdır.

Başa Dön