Evlilik Kurumu

Bana göre Dünya’nın en güzel şeylerinden biridir aşk… Bir kadını sevmek, onunla bazı anlar yaşamak, beraber yeni bir yola çıkmak farklı ve dinç hissettirir. Fakat sıradanlaşan her şey gibi; gün gelir, en değer verdiklerimiz dahi, en ihtiyacımız olmadan yaşayabileceklerimiz olur. Niye? Birincisi; gerçek anlamda yaşantımızı ve benliğimizi gerçek anlamda paylaşmaktan korkarız. İkincisi; bir daha ‘’onu’’ sevdiğimiz gibi kimseyi sevemez ve hiç kimseye güvenemeyiz. Üçüncüsü ise; bir an olur, bir şey olur, birileri aklımızı mutlaka çeler. Dördüncüsü ise gerçekten sevmemişizdir.

Devam edelim… Oruçların aralıksız tutulduğu, aldatmaların ise kurumsal tatta olağanlaştığı, daha iyisinin her seferinde hayatımıza öyle ya da böyle girdiği bir dönemde; ne bir erkek, bir kadının bitmek bilmeyen kaprislerini çeker; ne de bir kadın, bir erkeğin kurmuş olduğu konfor alanında yetinmeyi tercih eder.

Niye? Doğalarına aykırı… Mesela bu yüzden çoğunluk olarak kadınlar kedi beslemeye meyillidirler. Çünkü bilirler, kedi eğitilemez fakat içgüdüsel olarak onu inatla evcilleştirmeye çalışırlar. Erkekler ise çoğunluk olarak köpek beslemeyi tercih ederler, çünkü aradıkları itaat ve sadakattir. Bu yüzden kadınlar elleri kolları çizik içinde hayatlarına devam etmeyi tercih ederken; erkekler aynı saatte uyanır, köpeklerini besler, gezdirir ve aynı saatte evlerine geri dönerler.

Olabildiğince objektif, tarafsız ve genel olup hiç kimseyi kırmamaya çalışıyorum. Fakat kah tarihe, kah gözlemlemelerime baktığımda; rahatlıkla yazabilirim ki akıllı ve güçlü bir adam bir kadınla yapamaz… Mümkün değil… Değil işte.

Amma velakin… Peki kim yapabiliyor? Kim bu kadar evliliğini uzunca bir süre götürebiliyor? Hemen söyleyeyim… Çocuğunu yapmış, kadınını yıpratmış ve kadınının elindeki tüm kozlarını almış olan bir adam; mutlu ve uzun bir evliliğe sahip olmuş oluyor. Bu yüzden bu ‘’evlilik kurumu’’ baktığında aşk üzerine değil de tamamen menfaat üzerine kurulu olmuş oluyor. Niye? Farzı misal uzunca evli kalmış ve çocuğu olan bir çift boşansınlar. Eee? Kim çocuğa hafta içi kim hafta sonu bakacak? O çocuğun psikolojisi ne olacak? Sonrasında malum bu işlerin bir de nafakası var… Haydi onu da geçtim… Yok mu bazı alışkanlıklar, yok mu yeniden birini tanımaya isteksizlik? O da var… En kötü gerçek ise; zamana karşı yenilip, beraberinde gençliği ve güzelliği kaybetme de var… Bonus olarak da kendi hayatlarında hiçbir şey başaramayan toplumun, sanki hiç haberleri yokmuş gibi ‘’Siz ayrıldınız mı?’’ demesi de var. Canlarım benim.

Haliyle; şahsen ben de Mustafa Kemal Atatürk gibi evlenmeyin demeyeceğim… Niye? Ben çok güzel bir kadınla aşkı yaşadım ama yetmedi… İstediğim gibi yaşadım, sonu ise istediğim gibi gelmedi… Mantıklı tercih yaptım sandım, o da olmadı… Bu yüzden… Benden daha iyi kararlar verin… Bu yüzden akıl vermek haddime değil… Çünkü siz, sizsiniz, ben benim. Bu alan benim iyi olduğum bir alan değil. Hepsi bu.


Alp Şahin hakkındaki bilgilerin basılmasını istiyorum.
Eğer basılmamasını istiyorsanız tıklayın.

  Alp Şahin kimdir?
Deneme ve elestiri agirlikli yazmayi seviyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
Machiavelli, Nietzsche

 


Bu yazıyı basmak istiyorum.

İzEdebiyat'da yayınlanmakta olan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Tüm yazılardan birinci dereceden sayfa düzenleyicileri sorumludur. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.

Yazarların izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin —kısa alıntı ve tanıtımlar dışında— herhangi bir biçimde basılmaması/yayınlanmaması önemle rica olunur.

© 2000-2002, İzlenim.com - Tüm hakları saklıdır.