Baba!
Yarışır oldum senle ölüme
Evine ekmek getirme savaşınla sen
İnsanlık savaşımla ben
Nerde ve kimle olursa olsun
Her kavgaya düşüşümüzde yenik çıktık
Kendimize gelişimiz de ise
Göğsüne doladığın kolların arasında
Bir dilim ekmekle sen
Avucumla sımsıkı sardığım
Paramparça yüreğimle ben
Etimizin coğrafyasını dolanan ağrılara rağmen
Yine paylaştık elimizde ne varsa masaya dökerekten
Gün gelip acıksak ta
Gürültüyle basmaya devam ettik toprağa
Bastığımız yerlerden çiçek fışkırmasına ümitlenmiştik
Menekşe, papatya, gelincik, manolya…
Hiç bu kadar çiçek olmayacaklardı aslında bir daha
Ve bin bir kez daha dirilişimizde
Kansızlık türedi etimizde
Sulayacak kanlarımız tükendi mi dersin?
Eğer öyleyse
Hangimiz hangimizin mezarını son kanıyla sulayacak
Hangimize daha tez ulaşır
Hangimize yaraşır
Ölüm denilen ölümsüzlük
İyisi mi biz son damlalarımızı da
Çiçeklerimize serpelim
Etimizi serpe serelim gübre niyetine
Bakarsın gün gelir filizlenir
Ümitlendiğimiz menekşe, papatya, gelincik, manolya…
Çocuklarımızın 23 Nisan sabahına.