Islak bir geceydi düştün kalbime… Neden, nereden yağdın? Göremedim. Adını “3. sevdam” koydum. Bu üçüncü mağlubiyetiydi kalbimin… Ne bekliyordu beni, ne görecektim? Yine kan mı akacaktı gözlerimden, filiz mi verecekti yoksa yüreğimde ekili tohum?
Cevabını bildiğim bu soruları defalarca sordum kendime… Sorular hep farklı, yanıtlar hep aynıydı. “İmkânsızlık” bir kez daha vurmuştu prangaları yüreğime… “Hani” diyordum, “belki” diyordu içimdeki ses… “Olmaz”dı mantığımdan yuvarlanıp dilime gelen kelime…
Yıllarca yaşadık şu üç günde… Ben “olmaz”ları “olur”a çevirmeye çalıştım, sen hep kendini kollarken. Ben sana “üçüncü sevdam” dedim, sen bana “elveda”… Böyle mi olurdu sevgi, böyle mi yaşanır aşk? Bu kadar mı çabuk kaçılır? Bu kadar mı tıkanır kulaklar aşk çığlıklarını duymamak için? Bu mudur sevmenin bedeli, gördüğün reva?
Şimdi ne senin istediğin oldu, ne benimki… Artık duymuyoruz birbirimizi… Birbirimize dokunabilecek kadar yakındık bir zaman, şimdi ise aramızdaki dağları aşsak yasağız birbirimize… Artık ne ümidimiz var, ne de anlatılacak hikayemiz. Öylesine bir sevdaydı yaşadığımız; geçmişi belirsiz, geleceği olmayan… Öylesine bir hikayeydi, sıradan… Ama öyle bir iz bıraktı ki, ömür boyu taşınmaya mahkûm…
Birbirimize söyleyecek fazla sözümüz yok. Benimki boğazımda düğümlenmişti sen son sözünü söylediğinde… Belki kırmak istemedim, belki cesaretim yoktu.
İşte şimdi söylüyorum.
Unutulmazım oldun 3. sevdam… Hoşçakal…