Bush, Afganistan'a operasyon düzenlerken bunun uzun soluklu bir operasyon olacağını söylemişti. Kuzey İttifakı'na bağlı güçlerin Mezar-ı Şerif'i ele geçirip Kabil'i tehdit eder konuma gelmesi savaşı bitirme noktasına getirdi. Şimdi, Bush ve Müşerref bir açıklama yaparak Kuzey İttifakı'nın daha fazla ilerlemesine engel olmaya çalışıyorlar. ABD'nin savaşa girme nedeni intikamdı. Daha sonra yapılan açıklamalarda Bin Ladin ele geçirilse de geçirilmese de savaşın süreceği belirtildi. Ama beklenenin dışında bir gelişme oldu ve Taliban askeri açıdan çok zayıf çıktı ve köşeye sıkıştı. Bin Ladin ise hâlâ ortalarda yok. ABD'nin bu ikilemden nasıl çıkacağı merak konusu.
Savaşın sonuna yaklaşılıyor görüntüsü, Afganistan'a ne olacak sorusunu akıllara getiriyor. Bu sorunun yanıtı aslında savaş başlamadan belli olmalıydı ya da zaten belli. Şu an ise çeşitli toplantılar planlanıyor, açıklamalar yapılıyor. Fransa, Kuzey İttifakı'nın tek başına iktidar olmasından endişe duyduğunu açıkladı ve geniş tabanlı bir hükümet kurulması gerektiğini bildirdi. Fransa, sadece Kuzey İttifakı'nın tüm Afganistan'ı temsil edemeyeceğini savunuyor. Aynı Fransa'nın AB üyesi bir ülke olduğunu ve AB'nin Kıbrıs konusunda bunun tam tersi bir yöntem izlediği bilinen bir durum. Pakistan'da ise eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Aslam Beg'in yaptığı "Kuzey İttifakı'nın Kabil'i ele geçirmesinden sonra Afganistan'ın bölünmesi kaçınılmaz" açıklaması, Pakistan'ın görüşünü açıklar nitelikte. Onların en büyük korkuları ihtilal yaparak Pakistan'ın başına geçen Devlet Başkanı Pervez Müşerref'in bu karışıklık sırasında aynı yolla koltuktan indirilmesi ve ülkenin kargaşa ortamına sürüklenmesi. Afganistan nüfüsunun çoğunluğunu oluşturan Peştun'ların Pakistan'da da hatırı sayılır bir çoğunluğa sahip olmaları ve bunların Afganistan'da savaş sonrası çıkabilecek bir iç savaşa katılmaları ihtimali iki ülkeyi karşı karşıya getirebilir. Zaten Pakistan topraklarını ABD'ye açarken bu riski istemeden de olsa üstlenmişti.
Rusya ise, Afganistan'da ABD hakimiyetini istemediğinden BM'nin bölgeye yerleşmesini istiyor. Böylece BDT üyesi ve zengin enerji kaynaklarına sahip Türkmenistan ve Özbekistan'ın ABD'nin etkisine girmesini engellemeye çalışıyor. Afganistan'da geniş tabanlı hükümeti desteklemesinin en büyük nedeni de bu. Tabloya bakılırsa ABD'de geniş tabanlı hükümetten yana. Ama ABD, yeni bir 11 Eylül daha yaşamamak ve Ruslar'a bu kadar yakın bir mevziye sahip olmak için başka çözümler de planlamış olabilir. Afganistan'ın diğer komşularını da unutmamak gerekiyor. İran, Çin gibi güçlü ülkeler sınırlarında bir ABD gücü istemiyorlar. Genel kanı, iç savaş yaşanmaması için Kabil'in tarafsız bir bölge haline getirilerek silahsızlandırılması. BM güçlerini de bölgeye yerleştirmek düşünülenler arasında. BM her ne kadar bu fikre sıcak bakmasa da, eli kolu bağlı olduğu için mecburen buna uyacak.
Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta ise, Afganistan'ın geleceğine, Afganistan vatandaşları değil, başkaları karar veriyor. Birinci Dünya Savaşı sonrası için Wilson Prensipleri'ni ortaya atan ABD, diğer ülkeleri de yanına alıp kendi söylediklerini çiğniyor. Bu yaşananlar size de bir şeyler hatırlatmıyor mu?