An'lar

Anlar olur, doğru kelimeyi bulamaz insan, halini anlatamaz, senden anlamanı bekler. Gizemi çözecek bir ipucu arar durursun, sonra tahminlerde bulunursun. O an, bil ki, gerçeğin yolunda, lakin çok uzağında olursun. Bil ki, insan halin bu; çaresiz, çareler arayıp duran. Kendini kilitlediğin zindanda esirsin. Özgürlüğün ruhundayken, bir başkasının haykırmasını beklemeye mahküm. Hayatın karanlık tarafında kalmayı seçen sen, aydınlıkta çırılçıplak olmayı seçen yine sen. Savrulmayı da, direnmeyi de seçen sen. Gücünü keşf edip tarafını seçen sensin, unutma...

yazı resimYZ

Bir Akdeniz ezgisi yayıldığında etrafa hafiften, radyonun sesini açıp, gözleri kapalı, ritmine teslim olası gelir insanın. Tasa yok, telaş yok, o anda kalası gelir...
Ağustos samimiyetinden belki, kimbilir, belki yaşam yorgunluğundan gelir bu haller başına. Kimbilir, belki hayat bu: es duraklarında soluklanmak...

Nefesinin farkında, onu içine çekmek, tüm bu dünyevi hengâmenin ortasındayken, kaçış değil, alev alev yanmak olur. Sınavın: hayatın çirkin, zalim gerçekliğini nefes nefes yutkunmak. Çaresizce isyan etmek: elin kolun zincirlenmiş, yüreğin haykırışlarda boğulurken yaşamak olur.

Kalbin lime lime parçalanırken kanar benliğin, ruhun dönmek ister sonsuzluğuna, tırnaklarıyla ona tutunur bedenin. Acıları gömmek için çukurlar kazarsın içinde, birbirinden dayanılmaz aldığın her nefesle. Ah, yaşamak!..
Çekip gidesin gelir; bırakıp ardında zalim, yalancı, açgözlü, bitmez tükenmez oyunlarıyla bu fani hayatı. İlla ki daha güzeldir, deyip, gideceğin yer...
Anlar olur yaşadığın, seçip içindekilerden, soluklandığın.

Ah, Aşk...

eylül

Başa Dön