"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."

yazı resim

Bilmem hatırlarmısın
Bindokuzyüz bilmem kaçlarında zamanın
Gönüllerimizin henüz acıyı tatmadığı dilimlerinde
Yokluğa, yasağa, engele ve hasrete inat, avaz avaz söylediğimiz
Bir Sultaniyegâh şarkının nakaratındaki coşku ile tutunmuştuk hayata
“ Çal söyle benim şarkımı sevdâlı sesinle “ diyerek tüketiyorduk saatleri
Güneş daha bir sarı, ay daha bir beyaz mıydı sahiden !..
Çocukların oyunları bir karnavalı andırırdı
Ekmekler daha bir ekmek kokardı katıksız
Ne bilirdik istikbaldeki kokuşmuklukların tasallutunu
Sen ud’ unu alırdın eline acemi mızrabının heyecanıyla
Bana eşlik ederdin yaşarcasına
En çok “Muhayyer” i severdin ve de “ İşte seni seven benim” i
Bir daha, bir daha, bir daha…
Beylerbeyi sırtlarında sanki müptelâsı olduğumuz yazlık bahçenin
Kırık dökük ağaç masalarında solfejini yapardık şarkıların
Aynı zamanda da aşkın…
Akşamları “ Hüzzâm” fasıllarını demlediğin tavşan kayı çay ile karşılardık
Bir sigara yaktığımda bütün keyfimi allak bullak ederdin ...
Sigara içme nasihatlarıyla…
Şimdi bıraktım içmiyorum artık emercesine müptelâsı olduğum zehri
Sevindin mi ?

http://ferahnak.wordpress.com/2010/08/01/anilar%e2%80%a6anilar%e2%80%a6/

KİTAP İZLERİ

Nohut Oda

Melisa Kesmez

Melisa Kesmez’in ‘Nohut Oda’sı: Eşyaların Hafızası ve Kalanların Kırılgan Yuvası Melisa Kesmez, üçüncü öykü kitabı "Nohut Oda"nın başında, Gaston Bachelard'dan çarpıcı bir alıntıya yer veriyor:
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön