Anneciğim Ölmek Nasıl Olur?

....Sonra küçük gözlerimi yavaşça kaldırdım. İşte oradaydı. Uyur gibiydi aynı. Gözleri de elleri de burnu da her şeyi de aynı benimkiler, aynı oradakiler gibiydi. Sadece rengi farklıydı. Osmanın yanakları ne kadarda kırmızıydı, ve soğuktan oradaki herkesi

yazı resimYZ

Çok küçüktüm o zaman. Koşarak çıkmıştık yokuşu, hızla dönmüştük köşeyi. Hiç bu kadar kalabalık hüznü bir arada görmemiştim. Nasıl bakacaktım, nasıl yaklaşacaktım bilmiyordum, aslında korkuyordum, içimde bir yer bir ürperiyor, bedenim titriyor, sonra geçiyor ve sonra tekrar başa dönüyordu. Ama çok merak ediyordum Ölmeyi. Ölmek nasıl bir şeydi. Ölen insan nasıl gözüküyordu. Dokunsam ne hissedecektim acaba, gözleri, dudakları, elleri, teni benimkilerden çok mu farklı oluyordu? Arkadaşlarla konuşmuştuk bir gün. Neşe demişti ki; “ ölünce insanın bedeni ölüyormuş ama ruhu bizi hep görüyormuş, yanımıza geliyormuş ama biz onu göremiyormuşuz. Hatta ben bir kere duymuştum ki ölünce o insanın ruhu cenazesinde ki kalabalığın içinde dolaşırmış. Sorarmış “bu kimin cenazesi” bilmezmiş, anlamazmış öldüğünü” . Hepimiz gözlerimizi kocaman kocaman açmış, nasılda heyecanla dinlemiştik Neşe’nin bize anlattıklarını. Hatta bütün gece Dedemlerin evinin 2. katındaki büyük dedemin resmine bakıp, büyük dedemin ruhunun da yanı başımda beni dinleyişini düşündüğüm ve korkudan nasılda uyuyamadığım gelir aklıma.
Kalabalığı yavaşça yardım ve tabuta yaklaştım. İşte hemen yanındaydım ama hala bakmakla - bakmamak arası bir kararsızlıktaydım. Sonra küçük gözlerimi yavaşça kaldırdım. İşte oradaydı. Uyur gibiydi aynı. Gözleri de elleri de burnu da her şeyi de aynı benimkiler, aynı oradakiler gibiydi. Sadece rengi farklıydı. Osmanın yanakları ne kadarda kırmızıydı, ve soğuktan oradaki herkesin. O üşüyor muydu acaba? Yo, Hayır üşümüyordur her halde. Eğer üşüseydi onunda yanakları, burnu kıpkırmızı olurdu. Tam bunları düşünürken omzumdan yakalayan elin sarsıntısı ile ne kadar korktuğumu hatırlarım;
-Ne yapıyorsun bakalım sen burada. Korkacaksın evladım. Annen nerede. Hadi bakalım doğru evine!
Annem nerede? Annem burada olduğumu bilse nasılda vuracaktı popoma popoma. Bu ölen insan görmekten daha korkunç gelmiş olmalıydı ki eve daha da hızlı koşuşumu hatırlıyorum. Sonra akşam meraktan kıvranıp anneme yaptığım yaramazlığı itiraf edişimi, onun bana kızdığını- ama düşündüğümden daha az- ve soruşumu;
-Anneciğim ölünce insan nereye gider?Ölmek nasıl olur?
-Eğer çok sevap işlersen ölünce cennete, eğer çok günah işlersen cehenneme gidersin. Ölmek ruhun bedenden ayrılışı demektir.
-Peki ölünce ruhlar dünyaya döner mi? Bizi görür mü? Yanımıza gelir mi?
- Nereden duydun bakalım sen bunları?
-Neşe söyledi. Ona da bir arkadaşı söylemiş. Ölünce ruhlar tekrar dünyaya gelebiliyor bizi görebiliyormuş. Büyük dedemin ruhu da dedemlerin evinde midir anneciğim. Oda bizi görüyor mudur, duyuyor mudur?
Anneciğim kocaman bir kahkaha atarak bana sarılmış;
-Olur mu öyle şey hiç? Hem hiç birimiz bilemeyiz bunları minik kedi seni. Neşe seni kandırmış.
Bu cevap uzun bir müddet rahatlatmıştı beni. Artık biliyordum ölmek ne demek. Ölmek ruhun bedenden ayrılması demek. Ölünce insan çok sevap işlerse cennete, çok günah işlerse cehenneme gidiyordu.
Yıllarca ne zaman birisi hayata veda etse, o ilk defa gördüğüm ölmüş insan portresi canlanır gözlerimin önünde ve de annemle meraklı gözlerle yaptığım konuşma .
Bu gün büyüdüm artık. Olgun genç bir kız oldum. Ölmenin tanımı bedenin ruhtan ayrılması ise ben bunu çok iyi biliyorum artık.
Peki ya tanımı yapamadığım.
-Anneciğim ruh hala bedende iken ölmek nasıl olur? İnsan böyle ölünce nereye gider?
Sorsam annem cevabını verebilir mi bana. Olgun ben bir cevap bulamadım yaşamın içindeki bu tanıma.
Ama hissediyorum ki bu gün RUHUMUN ÖLDÜĞÜ GÜNDÜR!( B.B.ATA’YA)

Yorumlar

Başa Dön