sissiz dağ,pussuz hava
yaşamın gri eteklerinden geçen
hangi mermer yumuşar,hangi
soysuzluk asalet ağacına tırmanır
sabır taşı mı yoksa,dudaklarının
aralanması mı uçuran ateş
böceğinin ürpertisini
maviden sarıya
katran siyahı oklar,zehirler
mavilerimi,vurulur düşer
çilehanesine,sensiz/sessiz
bir çıkık taş değil,kasis
hç değil ayaklarıma takılan
çiçekli mayın tarlasında
intihar adımları
mavinin masumiyetinde susmalar
onulmaz yağmur
boyar syaha ne varsa
ki,
bal damlattığım teninin terine
aşk dahil
ömrümün kızıl gülüne kutsanmış
an`lar dahil...
Mehmet Bardakçı