“Bil ki sevgili korkusuz bedenim teslim etmeyecek, bizim olan hiçbir şeyi,
elerimle vermeyeceğim
ellerimi açıp da alamayacaklar bana seni hattırlatan hiçbir şeyi
Sana, bana hisettirmediğin hiçbir şeyi vadetmeyeceğim,
kimsenin hayal edemeyecekleri olacak,
senin icin yaptıklarım
bunlari da aklımın en ağır başlı haliyle yapacağım.
Söz veriyorum
asla yorgun düşmeyeceğim,
ve dünyanin hiçbir yerinde yanından ayrılmayacağım adımıza yenilmeyeceğim.
Dünyanin en güzel yerine,
aşkımız huzuru hatırlatacak, biliyorum
Deniz sen sahilde yürürken,
içindeki tüm hayatlarla sözleşip sakınmayacaklar salacaklar tüm güzeliklerini,
çok konuşan martılarla da haberleşip dans eder gibi rüzgarla senin icin
Ruhumuzun aynasi olacak,
bir gün sonra bile
kendisinin de ne yapacağını bilmeyen şehrin havası.
Biliyordum ben sevince bu sehirde sevecek
tüm sakinlerini.
Ve hatırlayacak eski aşık sakinlerini,
Aşkımın şehri Istanbul aşkı tadacak
uzun bir ardan sonra tüm aşıkların huzurunda
ve seninle, benimle hayat bulacak,
asktan korkmus, yanlızlığı seçmiş ruhu
Eskide kalacak,
tekrar sevilmek umuduyla beklediği günler
Şimdilerde sevginin sadece sözcüklerde kalmış daha önce ki yalanlarla kokuttuğu agzına,
birde zehir sürümüş sahipleri,
şehrimizi terk edecek birer birer.
Ardından şehrimizin yüreğinde acılan tüm yaralar kapanacak birer birer
Ve şahitlik edecek bir serveti bir ömrü sana vermemin huzuruna
Ve Seninde aşık olmana, benim tek inancima.”