Masalların sınırsız ülkesinde yaşayıp
Ninnilerin büyüttüğü çocuktum
Büyüdükçe küçüldü ülkemin sınırları
Büyüdükçe büyüdü önümde duvar
Hürriyet tutkunu bir şair oldum
Telleri kırık bir tar
Savurdukça gönlüme rüzgar
Bir ana yüreği kadar yanık
Ayrılığın türküsüyle uyudum
Nihayet
Sevdasının ateşiyle kavrulmuş
Leyladan daha yorgun
Mecnuna hasret
Bir başka ana buldum
Ve sonra seninle tanıştım yavrum
Mutsuzluğun yüzündeki çizgilere oturmuş
Bir hüzün ki karışmış tırnağına kanına
Bir bulut ki gözlerine taht kurmuş
İlkbahar çağında saçlarında kırağı
Yanakların bir sonbahar yaprağı
Ellerinden ayrılığın sıcaklığı gitmemiş
Ellerin soğuk
Kabristanlar yaşatan gözlerindeki ferde
Yaşamın zerresi yok
Bana sunduğun her şey fahişe
Sevişmek ihanet olur onlarla
Geziniyor herbiri bir kuytu yerde
Dün dün olsa bugün bugün olsa da
Gönlüm seller gibi sana aksa da
Biliyorum
Katlime ferman olur sendeki büyük vurgun
İnanır mısın Anadolulum
Bana Azerbaycanı hatırlatıyorsun
Gözlerimden Azerbaycan akıyor
Kalemimin mürekkebi o
Ömrümüm mektebi o
Gerçeğimde sen yoksun
Niçin biliyor musun
Sana karşı bu gurur gözlerimdeki kin
Sana benzettiğim vurgun vatanı
Anamın ninnisinden
Zeynebin nağmesinden
tarın yanık sesinden
Kana kana içmişim
Sendeki o çizgileri ben ekmemişim